Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/71 E. 2022/432 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO:
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2- … – … …
VEKİLLERİ :
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ:

Davacı taraf vekilinin davalılar aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Davalı … nin müvekkili hakkında Konya .İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlattığını, anılan takibe ilişkin olarak müvekkiline gönderilen ödeme emrinin ise müvekkiline 21/12/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkilinin takip alacaklısına herhangi bir borcu olmadığını, takip konusu bononun ise müvekkilinden cebir, şiddet ve baskı kurularak diğer davalı … tarafından alındığını, müvekkilin ekonomik olarak darlık içerisinde ve borca batık olduğu dönem olan 2007 ve 2008 yıllarında müvekkilinin müşteri evraklarını paraya çeviren ve faiz karşılığı para verme işiyle uğraşan davalı … in müvekkilinin işyerini basarak müvekkilinden cebren boş bir bono aldığını ve bu bononun teminat senedi olduğunu ifade ettiğini, 2012-2013 yıllarında müvekkilinin imzaladığı bononun çek senet mafyasının eline geçtiğini ve bu anılan çek senet tahsilatçılarının müvekkilinin babasının evine gelerek tehdit ettiklerini ve 300.000,00.TL talep ettiklerini, müvekkilinin karakola giderek şikayetçi olması üzerine bu çek senet tahsilatçılarından bir daha ses çıkmadığını, müvekkilinin bonoyu davalı …’e sorduğu zaman ise “bonoyu yırttığı” cevabını aldığını, imzaladığı boş bononun yırtıldığını bilen müvekkilinin icra takibi ile sözkonusu bononun yırtılmadığını ve 300.000,00.TL olarak doldurulduğunu öğrendiğini, takip alacaklısı ile müvekkilinden bonoyu alan … arasında ise danışıklı bir işlem olduğunu, zira aralarında bir akrabalık ilişkisi olduğu soyadı benzerliği ile ortada olduğunu ve nüfus kayıtlarının celp edildiği zaman aralarındaki ilişkinin ortaya çıkacağını, takip alacaklısının … hakkında icra takip dosyasına herhangi bir şekilde talepte bulunmaması veya dosyada kimlik numarası, adres veya telefon gibi hiç bir bilginin olmaması danışıklı işlemin ve Davalı …’nin cirosunun tahsil cirosu niteliğinde olduğunu gösterdiğini, dolayısıyla davalı …’in, diğer davalı … hakkında yaptığı icra takibinin danışıklı işlem niteliğinde olduğunu, …’nin cirosu, tahsil cirosu hükmünde olduğunu, zira anılan dosyada …’nin adından başka hiç bir bilgisi bulunmadığını, kendisi hakkında da en ufak bir işlem yapılmadığını, dolayısıyla Konya .İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası sebebiyle müvekkilinin herhangi bir borcu olmadığını, bu konuyla ilgili olarak savcılık şikayetlerinin bulunduğunu, davalı ile yapılan zorunlu arabuluculuk görüşmesinden de sonuç alınamadığını, tarafların bir anlaşmaya varamadığını, bu nedenlerle Konya .İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasının teminatsız olarak olduğu yerde tedbiren durması ve icra dosyası için yapılan tahsilat varsa alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin Konya .İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası sebebiyle borçlu olmadığının tespitini, kötüniyetli ve haksız olan davalıların müştereken ve müteselsilen olmak kaydıyla müvekkiline takip miktarının %20 si oranında tazminat ödemesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara müştereken ve müteselsilen olmak kaydıyla yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile özetle; Müvekkili …, müvekkili …’DEN keşidecisi …, lehdarı … olan, 13.02.2020 düzenleme tarihli, 30.09 2020 ödeme tarihli 300.000,00TL bedelli senedi ciro ve teslim yoluyla devraldığını, ilgili bonodaki mündemiç hak ciro ve teslim yoluyla …’ye geçtiğini, esasında borçlu …’dan alacaklı olan kişinin müvekkili … olduğunu, fakat … aleyhine devam eden başkaca icra takipleri olduğu için ilgili bonoyu oğlu olan … adına tahsile ve icraya koyduğunu, … ve oğlu … arasındaki ciro ilişkisinin bir iç ilişki olduğunu, kıymetli evrak hukuku bakımından davacı tarafı ve üçüncü kişileri ilgilendiren bir sorun bulunmadığını, baba oğul arasındaki iç ilişki ilgili alacak ve borcun doğmadığı veya konusuz kaldığı anlamına gelmediğini, keşideci olan davacının müvekkillerine karşı sorumluluğunun devam ettiğini, borçlu … ile müvekkili …’nin 2008 yılına dayalı arkadaşlık ve alışveriş ilişkileri bulunduğunu, borçlu … ın asansör imalat ve tamirat işleri yapmakta olduğunu, o yıllarda işlerinin ters gittiğini ve borca battığını, borçlu … ın müvekkiline gelip aralarındaki arkadaşlık ilişkisine istinaden birkaç ay sonra ödenmek üzere borç istediğini, müvekkilinin arkadaşı olan davacının maddi sıkıntılarda olmasından ötürü ona 50.000 Amerikan Doları borç verdiğini, müvekkilinin o dönemde resmi ve yasal olarak yedieminlik görevi yapmakta olduğundan maddi durumunun gayet iyi olduğunu, müvekkilinin aralarındaki güven ilişki gereği davacıdan ne bir evrak aldığını ne de taraflar arasında bir sözleşme imzalandığını, fakat davacının söz verdiği gibi birkaç ay sonra müvekkiline olan borcunu ödemediğini, taratflar arasındaki arkadaşlık ilişkisinin bittiğini, tarafların uzun süre görüşmediklerini, hatta davacının müvekkiline borcunu ödememek adına haksız ve hukuka aykırı şekilde müvekkili hakkında daha önce de suç duyurusunda bulunduğunu, Konya Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma ve … Karar sayılı dosyasıyla yapılan tahkikat sonucunda müvekkili hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, hatta soruşturma dosyasında davacının kendi beyanlarıyla müvekkiline borcu olduğunu kabul ve ikrar ettiğini, 13 Şubat 2020 tarihinde … ın müvekkili …’nin yanına geldiğini, babasının vefat ettiğini, kendisine babasından çokça miras kaldığını eskiden kalma tüm borçlarını ödediğini herkesle helalleştiğini kendisinin zamanında müvekkilinden 50.000 dolar borç aldığını ve bu borcu da ödeyip müvekkili ile helalleşeceğini söylediğini, bunun üzerine tarafların ortak kararı sonucu, 2020 Şubat dolar kuru üzerinden hesaplanarak müvekkiline 30.09.2020 tarihinde 300.000,00 TL ödemeyi kabul ettiğini ve dava konusu icra takibine konu bonoyu imzalayıp müvekkiline verdiğini, bu nedenlerle usüle ve esasa aykırı açılmış bulunan iş bu davanın reddini, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, ihtiyati tedbir talebinin reddini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLİMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Taraflar arasında görülmekte olan davanın davalı(alacaklı) … tarafından T.C. Konya . İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takibine dayanak 13/02/2020 Tanzim, 30/09/2020 vade, 300.000,00 TL bedelli, keşide yeri Konya, ihdas nedeni “nakten”, keşidecisi davacı …, lehdarı ve 1. Cirantası …, hamili … olan bononun tehdit ile kendisinden aldığı iddiasına(irade fesadına) dayalı menfi tespit davası olduğu anlaşılmıştır.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İLAMLARI
1.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 05/11/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince kambiyo senedine dayalı menfi tespit davasının asliye ticaret mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek mahkemece davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” denilmiştir.
2.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 27/05/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacı tarafın silah tehdidi altında bononun imzalandığını belirterek menfi tespit talebinde bulunduğu, savcılık tarafından verilen takipsizlik kararında şüphelilerin silah zoruyla müştekileri tehdit ederek senet imzalattıklarına dair yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, davacıların iddia edilen silahla tehdit olayından 2 yıl sonra şikayetçi oldukları, ayrıca takip dosyasının kesinleştiği, dosya kapsamı, mevcut delil durumu itibarıyla davacı tarafın menfi tespit davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.” denilmiştir.
3.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 18/09/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Davacı tehditle kendisine bono imzalatıldığını iddia etmektedir. 6100 sayılı HMK’nın 201. maddesinde “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” hükmü yer almış ise de, tehdit iddiası bu kuralın istisnalarından olup tanıkla ispatı mümkündür. Davacı tehditle kendisine bono imzalatıldığı iddiasını tanık dahil her türlü delil ile ispat edebilir. Mahkemece, davacının Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı şikayetin kovuşturmaya yer olmadığına şeklinde sonuçlanmasına göre davacının tanıkları dinlenilmeden karar verilmiş, istinaf incelemesi sırasında da bu eksiklik giderilmemiştir. Eksik tahkikat ile karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece davacı tarafından gösterilen tanıklar dinlenilerek ve tanık beyanları değerlendirilerek varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.” denilmiştir.
4.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 23/01/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Mahkemece davalı yararına asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. İİK.nun 72/4. maddesinde “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” hükmü bulunmaktadır. Anılan yasa hükmü dikkate alındığında somut olayda işbu dosya kapsamında ihtiyati tedbir kararı verilerek icra takibi durdurulmadığına göre alacaklının alacağını geç almış bulunduğu ve bu nedenle zarara uğradığından söz edilemez. Öyle olunca mahkemece, koşulları oluşmayan davalının tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde davalı yararına tazminata hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” denilmiştir.
5.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 18/04/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Menfi tespit davalarında davanın esastan ret veya kabulü halinde vekalet ücreti nispi olarak takdir edilir. Mahkemece davalı yararına maktu vekalet ücretine karar verilmesi bu bakımdan yanlış ise de tek başına yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı H.M.K. ‘nun 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı H.U.M.K. ‘nun 438-7.maddesi uyarınca hükmün düzletilerek onaması uygun görülmüştür.” denilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE NETİCE
1.Davaya dayanak T.C. Konya . İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takibine konu 13/02/2020 Tanzim, 30/09/2020 vade, 300.000,00 TL bedelli, keşide yeri Konya, ihdas nedeni “nakten”, keşidecisi davacı …, lehdarı ve 1. Cirantası …, hamili … olan bononun 6102 Sayılı TTK’nın 776 ve devamı maddeleri gereğince kambiyo vasfına haiz olduğu, yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 05/11/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alındığında Mahkememizin görevli ve yetkili olduğu anlaşılmıştır.
2.Her ne kadar dava değeri dava açılırken 4.800,00 TL olarak gösterilmiş ise de; Dava dilekçesinin netice ve talep kısmında tüm takip borcu yönüyle borçlu olmadığının tespitinin talep edilmesi, dava konusu senedin 300.000,00 TL üzerinden düzenlenmiş olması, icra takibine konu borcun toplamda 305.116,44 TL üzerinden başlatılması, Mahkememizin 14/04/2022 tarihli duruşmasında davacı vekilinin tüm senet miktarı yönüyle borçlu olmadığının tespitini talep etmesi karşısında Mahkememizce bakiye/eksik yatırılan harç davacıya tamamlatılarak yargılamaya devam olunmuştur.
3.Taraflar arasında görülmekte olan davanın tehdit ile kendisinden aldığı iddiasına(irade fesadına) dayalı menfi tespit davası olduğu, davacı tarafından davalılar hakkında senedin yağması ve bedelsiz senedi kullanma suçlarından suç duyurusunda bulunulduğu, davalılar hakkında T.C. Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 16/08/2021 Tarih ve … Soruşturma-… Karar sayılı kararı ile Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair karar verildiği, davacı tarafından ilgili karara itiraz edilmesi üzerine T.C. Konya . Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edildiği ve ilgili Mahkemenin 08/11/2021 Tarih ve … D. İş sayılı kararıyla itirazın reddedildiği ve kararın bu tarih itibariyle kesinleştiği anlaşılmıştır.
4.Her ne kadar davacı takibe konu senedin 2007-2008 yıllarında davalı … tarafından işyerinin basılarak cebren alındığını, 2012-2013 yıllarında dava konusu senedin mafyanın eline geçtiğini iddia etmiş ise de yukarıda detayıyla incelendiği üzere bononun tanzim tarihinin 13/02/2020 tarihi olduğu, ihdas nedeninin ise “nakden” olarak ifade edildiği, davalılar tarafından verilen cevap dilekçesinde söz konusu bononun verilen borç karşılığında tanzim edildiği yönünde savunmada bulunularak davacının iddialarının reddedildiği, dosyadaki mevcut delil durumu ve davalılar hakkında verilen Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair karar ve yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 27/05/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alındığında davacının ispatlanamayan davasının reddine karar verilmesi hususunda Mahkememizde vicdani kanaat hasıl olmuş, davacının eldeki davayı açmakta kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması, icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmemiş olması ve dolayısıyla alacaklının alacağını geç almış bulunduğu ve bu nedenle zarara uğradığından söz edilemeyeceğinden yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 23/01/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alınarak Yasal şartları oluşmadığından davalılar lehine davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
5.Her ne kadar davacı delil listesinde tanık deliline dayanmış ve yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 18/09/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında da irade fesadına dayalı menfi tespit davalarında tanık dinlenmesinin mümkün olduğu ifade edilmiş ise de; Davacı asilin Mahkememizin 21/06/2022 tarihli duruşmasında imzalı olarak alınan beyanında iddia ettiği olayların gerçekleştiği esnada “… senedi benden tehdit ederek zorla aldı, senedin altındaki imza bana aittir ancak üst kısımı ben doldurmadım, … senedi benden zorla aldığında iş yerimde yalnızdım” şeklinde anlatımları, dava değeri, 6100 Sayılı Kanunun 200/1-2 ve 201/1 maddesindeki yasal düzenlemeler ile davalıların, davacının tanık dinletmesine muvafakatının olmaması karşısında davacının tanıkları dinlenmemiş ve savunmasına itibar edilmemiştir.
6.Her ne kadar davacının dava konusu senedin 2007-2008 yıllarında tehdit yoluyla kendisinden alınması iddiası karşısında hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı durumu düşünülebilir ise de davacının bu iddiasını ispat edemediği gibi davalıların söz konusu senedin nakden verilen borç karşılığında tanzim edilmiş olduğu yönündeki savunmaları ve senedin tanzim tarihinin 13/02/2020 tarihi olması karşısında davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı değerlendirilmiş ve işin esasına girilmiştir.
7.Yine her ne kadar menfi tespit davasında yemin deliline dayanmak mümkün ise de; İrade fesadına dayalı menfi tespit davalarında 6100 Sayılı Kanunun 226/1-c maddesi hükmü ile davacının açıkça dava dilekçesinde yemin deliline dayanmaması karşısında yukarıda açıklanan nedenlerle davacının ispatlayamadığı davasının reddine karar verilmiş, yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 18/04/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alınarak dava değeri üzerinden davalılar lehine vekalet ücreti tayin ve takdir edilerek Mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hükümler tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Yasal şartları oluşmadığından davalılar lehine davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
3-Peşin alınan 81,98TL harçtan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile fazla alınan 1,28TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar vekili yararına AAÜT’ye göre dava değeri de nazara alınarak hesaplanan 29.808,15 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-6100 Sayılı HMK’nın 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde davacının sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; Taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın 7201 Sayılı Kanununun 11. Maddesi gereğince taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinden istinaf kanun yoluna müracaat etme hakları açık olmak üzere Türk Milleti adına verilen karar duruşma tutanağına geçirilerek açıkça okunup usulen anlatıldı.21/06/2022

Katip … Hakim …