Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/680 E. 2022/523 K. 09.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO:
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ :
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı borçlu … Tic. Ltd. Şti.nin aralarında, müvekkiline ait … Mh., … Ada, … Parsel, Karatay Konya adresinde bulunan dükkanın 400.000.00-TL bedelle satışı üzerine anlaştıklarını ve bu anlaşmaya dayanarak müvekkilinin davalıya söz konusu taşınmazı devrettiğini ve faturayı davalıya 02.03.2020 tarihinde kestiğini, faturanın davalı tarafça kabul edildiğini, davalıca her hangi bir itirazda bulunulmadığını, ancak davalı borçlunun söz konusu bu taşınmaz bedelinin 350.000.00 TL’sini anlaşılan tarihte ödemediğini, kendisiyle haricen yapılan görüşmeler neticesinde de ödemeye yanaşmayınca, davalı borçlu … Tic. Ltd. Şti. ne karşı Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında faturaya dayalı icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından 23.12.2020 tarihinde bu takibe karşı haksız ve kötü niyetli bir şekilde itiraz edildiğini ve yasal takip sürecinin durmasına sebebiyet verdiğini, borçlu itirazında müvekkiline herhangi bir borcu bulunmadığını iddia etmişse de yukarıda belirtmiş olduğumuz icraya konu faturaya ilişkin herhangi bir ödeme belgesi sunmadığını, bu itiraza ilişkin arabuluculuğa başvurulduğunu ancak bir anlaşmaya varılamadığını, tüm bu nedenlerle davalı, borca; borcun konusunu ve mahiyeti ile kendisinin borçlu sıfatına haiz olduğunu bilmesine rağmen söz konusu hususları inkar ederek itiraz ettiğinden davalı hakkında takip tutarının %20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini, Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı dosyası ile başlatılan icra takibine karşı kötü niyetli yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen faiziyle birlikte ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava konusu faturanın taşınmaz satışı nedeniyle düzenlendiğini iddia ettiğini, taşınmaz devrinin tapu dairesinde yapılan resmi bir işlem olduğunu ve tapu devri sırasında taşınmaz bedelinin satıcı tarafından alındığının beyan edilmediği sürece işlem gerçekleştirilmediğini, müvekkilinin taşınmaz bedelini ödediğini, tapu devri resmi bir işlem olduğundan, devrin yapılmış olmasının bedelin ödendiğine ispat olduğunu, tacirlerin basiretli iş adamı gibi davranma yükümlülüğünün düzenlendiğini, davacının tacir olduğunu, bu nedenle basiretli iş adamı gibi hareket etmek zorunda olduğunu, davacı yanın tapu devrinin yapıldığını ancak satış bedelinin ödenmediği iddiasının basiretli iş adamı gibi davranma yükümlülüğüne aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, müvekkili hakkında kötüniyetli ve haksız olarak icra takibi başlatan ve dava açan davacı aleyhine takip tutarının %20 si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İtirazın iptali davası olup, İ.İ.K.’nun 67. maddesi gereğince yasal bir yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının Konya . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptalinin gerekip gerekmediği ve davacının takipteki kadar davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, Konya . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası incelenmek üzere celbedilmiş, ticari defter ve kayıtlar, takibe konu fatura, tapu kayıtları ve tüm belgeler dosya arasına alınmıştır.
Konya . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasının yapılan incelenmesinde; Davacı-alacaklı tarafından tarafından davalı-borçlu aleyhine yapılan ilamsız takip olduğu, borçlunun süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Taraflara aralarındaki ticari ilişki nedeniyle defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup, taraflarca defterler ibraz edilmiş olup sunulan defterler üzerinde yapılan inceleme sonucu bilirkişi raporu ibraz edilmiştir.
Bilirkişi tarafından sunulan 23/05/2022 tarihli raporda özetle;
Tarafların 2020 yılı ticari defter kayıtları incelenerek raporun sunulduğu, taraflar arasında davacı satıcı, davalı şirket de alıcı olmak üzere 2020 yılında gerçekleşmiş bir ticari ilişkinin olduğu, davacının ticari defterlerinde davalı şirket ile olan alışverişin davalı şirkete fatura düzenlendiğinde davalı şirket borçlandırılmak, tahsilat yapıldığında da davalı şirket alacaklandırılmak suretiyle açık hesap şeklinde izlenmiş olduğu, davacının ticari defter kayıtlarına göre; davalı şirketten icra takip tarihi olan 16.12.2020 tarihinde 406.329,22 -TL alacaklı olarak görünmekte olduğu, davacının Konya . İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyası ile davalı şirketten talep etmiş olduğu asıl alacak tutarının 350.000,00- TL olduğu, davalı şirketin 2020 yılı ticari defterlerinde takibe ve davaya konu 400.000,00-TL bedelli faturanın “… ” olarak kayıtlı olmakla birlikte, satıcı olarak davacı … adına bir cari hesap oluşturulmadan direkt olarak şirketin tek ortağı olan … ‘e ait Ortaklar Cari hesabının alacaklandırılmış olduğu, bir başka ifade ile davalı şirketin ticari defterlerinde satıcı davacı … adına oluşturulan bir cari hesabın olmadığı, alınan binanın bedeli karşılığında Ortaklar Cari Hesabının çalıştırılmış olduğu, tespit edilen davalı şirketin alış kaydından, takibe ve davaya konu faturanın (binanın) bedelinin ödenip ödenmediği hususunda bir tespit yapabilmenin mümkün olmadığı, davacının incelenen ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırılmış olduğu, defterlerin muhasebe usul ve prensiplerine göre tutulduğu, yevmiye defterinin kapanış tasdikinin de olduğu ve süresinde yaptırıldığı, davalı şirketin incelenen ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırılmış olduğu, defterlerin muhasebe usul ve prensiplerine uygun olarak tutulduğu, yevmiye defterinin kapanış tasdikinin de olduğu ve süresinde yaptırıldığı ifade edilmiştir.
Davalı icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde davacı alacaklıya borcu olmadığını, işbu dosyaya sunulan cevap dilekçesinde ise davacıya olan borcun ödendiğini ifade etmiştir. Taraflar arasında şifahi olarak yapılan taşınmaz satışı söz konusudur. Böyle bir sözleşmenin gerçekleşmediğini hiçbir yan inkar etmemektedir. Kaldı ki dosyaya gelen tapu kayıtlarına göre de davacı yanın dava konusu taşınmazı 27/02/2020 tarihinde davalı şirkete satmış olduğu görülmektedir. Yine taraflar arasında 400.000,00-TL’lik satış bedelinin 50.000,00-TL’sinin ödendiği hususunda da bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf bakiye 350.000,00-TL üzerinde toplanmaktadır. Davalı taraf ödeme iddiasında bulunmuştur. Emsal yargıtay uygulamalarına göre ödeme iddiasında bulunan taraf işbu ödeme iddiasını ispatlamak zorundadır. Ancak davalı yan ödeme iddiasını ne ticari defterlerle ne de başkaca yazılı yasal delillerle ispatlayabilmiş değildir. Davacı yanın alacaklı olduğu ticari defterleri ile de sabit hale gelmiştir.
Davalı yan ödeme iddiasını ispatlayamadığından dolayı cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmış olduğu görülmekle bu defa yemin delili hatırlatılmış, yemin deliline dayanılması üzerine davacı duruşmaya gelerek yemini eda etmiş ve bakiye 350.000,00-TL alacağını davalıdan halen almadığını beyan etmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222. Maddesi; MADDE 222 – (1) “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. ” hükmünü amirdir.
Yine belirtmek gerekir ki; HUMK’daki ve HMK’daki yazılı belge ile (ki belge kişinin kendi aleyhine olarak kendisi tarafından düzenlenir) ispat ilkesinin yegâne istisnasının tacirlerin basireti ilkesinin sonucu olan ticari defterler olduğu asla nazardan kaçırılmamalıdır.
Tacir basiretlidir, defterlerinde sadece ve sadece gerçekler yazılıdır. Defter delilini delil yapan tacirle ilgili basiret ilkesidir. Basiret ilkesi olmasaydı, defter delili diye bir delil olmazdı. Tacir basiretlidir, tacir basireti gereği her işi gibi defterlerini de yasalara göre tutar, silahların denkliği ilkesi önemli bir ilkedir, ticari defterler hasmın defterlerine hasretme durumu hariç, her iki tacirinde ticari işletmesi ile ilgili davalarda delil olabilir.
Yine HMK’nın 222 ve devamı maddelerine göre defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için uyuşmazlığın ticari işten kaynaklanması, uyuşmazlığın tacirler arasında çıkmış olması, ticari defterlerdeki kayıtların birbirini doğrulaması, ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması gerekir. Davaya bu açıklamalar ışığında da bakıldığında yukarıda izahı yapılan hususlar muvacehesinde tarafların ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu bu haliyle defterlerinin leh ve aleyhe delil kabiliyetini haiz bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı defterlerine göre alışverişin olduğu belirlenmesine rağmen herhangi bir ödeme gözükmemektedir.
Davalı vekiline yemin delili hatırlatılmış ve yemin deliline dayanılmakla davacı yan tarafından duruşmada yemin eda edilmiştir.
Yemin hususu Hukuk Muhakemeleri Kanununun 225 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
MADDE 225- (1)” Yeminin konusu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır.
MADDE 228- (1) Yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır.
(2) Yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır.
MADDE 229- (1) Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır.” Hükmünü amirdir.
Öte yandan davacı yan tarafından kendisine teklif edilen yemin duruşmada eda edilerek gereği yerine getirilmiştir.
Davacı taraf takip tarihi öncesinde asıl alacak kalemi bakımından faiz hesabı yapıp bunu takip talebi ile istemiş ise de; Takipten evvel temerrüt olgusu gerçekleşmediğinden dolayı, takip öncesi faizin reddine, asıl alacağın kabulü ile takipten sonrası için faize hükmedilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili ayrıca dilekçesinde %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatı talebinde bulunmuştur.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde; Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Hükmünü amirdir.
İİK.’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının İcra Hakimliğıne başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması şart değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bunlardan ayrı olarak alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte ve böylede borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir.
Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği kanaatine varılmıştır.
Dosya kül halinde değerlendirildiğinde; davacı vekilince davalı aleyhine açılan işbu davada, davalı borçlunun Konya .İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve %20 icra inkar tazminatı talep edilmiş olup, alınan rapor ve dosya kül halinde değerlendirildiğinde, davacı taraf alacağını ispatlamış olup, davalı yan ise ödeme savunmasını ne ticari defterleri ne de yazılı bir belge ile ispatlayamadığından dolayı yemin delili hatırlatılmış, davalı yanca teklif edilen yemin davacı yanca eda edildiğinden dolayı asıl alacak olan 350.000,00-TL tutarında davacının alacaklı bulunduğu, ancak takipten evvel davalı temerrüde düşürülmediğinden dolayı davalının icra takibi ile temerrüde düştüğü kabul edilmekle takipten evveli için hesaplanan faizin yerinde olmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne dair hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
1-) Davalının Konya . İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 350.000,00-TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin devamına, 350.000,00-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9 ve değişen oranlarda yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-)Kabul edilen miktarın %20’si olan 70.000,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-)Alınması gereken 23.908,50-TL harçtan peşin alınan 5.285,13-TL harcın ve 1.874,27-TL icra harcının mahsubu ile bakiye 16.749,1‬0-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-)Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin (350.000,00/ 419.229,85 oranında) 1.102,02-TL’sinin davalıdan, 217,98-TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dolayı karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 52.000,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dolayı karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen kısım için belirlenen 11.076,78-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-)Davacı tarafından yapılan 59,30-TL başvuru harcı, 8,50-TL vekalet suret harcı, 5.285,13-TL peşin nispi harç gideri ve 1.874,27-TL icraya yatırılan peşin harç olmak üzere toplam 7.227,2‬0-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)Davacı tarafından sarfedilen 1.000,00-TL bilirkişi ücreti, 67,95-TL posta – tebligat gideri olmak üzere toplam 1.067,95-TL yargılama giderinin (350.000,00/419.229,85 oranında) hesaplanan 891,59-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına
9-)Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-)Davacı tarafça yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi. 08/09/2022

Katip Hakim