Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/68 E. 2022/708 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ :
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin borçlu …’ya 25.11.2019 tarihinde düzenlenen … nolu fatura ile 21 litre … Cilt Yenileyici Krem satışı yaptığını, borçlu …’nın 24.09.2019 tarihinde müvekkili şirkete dava konusu fatura borcu için ”krem bedeli ön ödeme” açıklamasıyla 1.200-TL, 15.01.2020 tarihinde ise ”… nolu faturaya mahsuben” açıklamasıyla 5.000-TL ve 11.11.2019 tarihinde ”5 litrelik krem bedeli” açıklamasıyla 5.000-TL ödediğini, davalının toplamda müvekkili şirkete 11.200-TL ödeme yaptığını, fakat kalan borcunu ödemediğini, bu sebeple borçluya Konya . Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarname gönderdiğini, davalının ise faturayı kabul edip ödemeler yapmasına rağmen haksız şekilde Konya . Noterliği’nin 28.02.2020 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile faturaya itiraz süresi geçtikten çok sonra itiraz ettiğini, davalının 25.11.2019 tarihli faturaya itiraz etmediğini, bu faturaya istinaden ödemeler yapmış olmasına rağmen kötü niyetli vermiş olduğu ihtrarname cevabı nedeni ile söz konusu fatura bedelinin kalan bakiyesinin tahsili için Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla davalı/borçlu aleyhinde icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlunun 18.08.2020 tarihli dilekçesiyle yapılan takibe itiraz ettiğini, borçlunun müvekkili şirkete olan borcunun bir kısmını ödeyerek aslında zımnen borcunu ve davaya konu faturayı kabul etmiş bulunduğunu, bu nedenle borçlunun asıl amacının yapmış olduğu asılsız ve mesnetsiz itirazla takibi uzatmak olduğunu, müvekkilinin alacağının likit alacak olduğunu, yani borçlu tarafından alacağın gerçek miktarını belirlemek için bilinmekte veya bilinebilecek durumda olduğunu, davalı borçlu ihtarnamesinde açıkça faturanın tebliğ edildiğini ve ancak içeriğine itiraz ettiğini bildirdiğini, oysa faturaya veya içeriğine 8 gün içerisinde itirazını ileri sürmesi gerektiğini, dolayısıyla kendisine ihtarname çekildikten sonra faturanın içeriğine itiraz edemeyeceğini, kaldı ki bu hususun da doğru olmadığını, fatura içeriğinin tamamının kendisine teslim edildiğini, bu durumun taraflar arasında yapılan whatsapp yazışmalarından açıkça anlaşılabileceğini, ayrıca dava konusu üretilen kremlerin ancak sipariş üzerine üretilebilecek ve stokta bekleyemeyecek ürünlerden olduğunu, tamamen özel yöntemlerle ve çok hassas işlemlerle ürünün kullanıma uygun hale gelebildiğini, dolayısıyla müvekkilinin sipariş almadan üretim yapmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davalı …’nın Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyalarına yaptığı haksız, nedensiz ve kötüniyetli itirazının kaldırılmasını, takibin aynen tüm alacak miktarları ve ferileri ile birlikte devamını, davalı aleyhinde alacak toplamının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacı firma tarafından üretilen kremlerin pazarlanması işini kabul etmiş ve bir şahıs işletmesi kurmuş olduğunu, devamla pazar oluşturmak için davacı şirketten belli bir miktar krem alarak yurt içinde ve yurt dışında dağıtım yaptığını, ancak kremin ilk pazarlamasının yapılmasının ardından kremin cildi tahriş ettiğini ve ciltte yanma hissi uyandırdığı hususlarında ciddi şikayetler alınmış olduğunu, gelen şikayetler sonrası müvekkilinin şirket yetkilileri ile görüşmek istediğini fakat karşısında herhangi bir muhatap göremediğini, bunun üzerine yaptığı araştırmalar ve yaptırdığı incelemeler sonucunda müvekkiline kozmetik ürün diye satılan kremlerin gerçekte kozmetik krem olmadığını, medikal bir ilaç olduğunu öğrenmiş olduğunu, yani davacı şirket tarafından yüzde aşırı yanma ve tahriş gibi etkenlere sebep olan bir keremin üretilmiş olduğunu, bu hususların uzman bir bilirkişi tarafından yapılacak inceleme ile ortaya çıkacağını, ortaya çıkan bu durum sonucunda müvekkilinin söz konusu kremi pazarlanabilmesinin tek yolunun kozmetik adı altında satılması olduğuna kanaat getirerek kimsenin sağlığını tehlikeye atmamak için satmış olduğu kremleri topladığını, krem satışına son verdiğini ve sadece bu iş için kurmuş olduğu şahıs işletmesini kapatmış olduğunu, müvekkilinin davacı şirket ile yapmış olduğu anlaşma sonucunda kozmetik grubunda yer aldığı iddia edilen kremlerden 10,5 litre satın aldığını ve dava dilekçesinde de belirtildiği üzere 10,5 litre kremin ücretini davacı tarafa ödemiş olduğunu, ancak müvekkilinin 21 litre krem aldığına ilişkin iddianın gerçeği yansıtmamakta olduğunu, müvekkilinin davacı şirketten sadece 10,5 litre krem aldığını ve bunun da bedelini ödemiş olduğunu, davacı tarafın iş bu iddiasını sadece … nolu faturaya dayandırmakta olduğunu, ancak faturanın tek başına malların teslim edildiğini ispatlayamayacağını, bu hususta Yargıtay kararlarının da olduğunu, ayrıca müvekkilinin faturaya itiraz için belirlenen 8 günlük süreyi geçirmiş olmasının tek başına fatura içeriğini kabulü anlamına gelmeyeceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı şirketin, müvekkiline fatura edebileceği bir işin varlığının söz konusu olması halinde mevcut fatura bedeli kadar iş yapılıp yapılmadığını, işin süresinde ve ayıptan ari yapılıp yapılmadığının tespiti ile taraflar arasındaki alacak-borç miktarının bu hususa göre belirlenmesinin gerektiğini, müvekkilinin 21 litre krem aldığına ilişkin iddianın gerçeği yansıtmamakta olduğunu, müvekkilinin davacı şirketten sadece 10,5 litre krem aldığını ve bedelini de ödediğini, kaldı ki her şeyden önce müvekkilinin davacı şirket tarafından dolandırılmış olduğunu, davacı şirketin müvekkiline kendi hilelerinden kaynaklanan ayıplı mal satmış olduğunu, zira davacı tarafın vermeyi taahhüt ettiği kozmetik kremler yerine medikal nitelikteki kremleri müvekkiline satmış olduğunu, kanunsuz olan bir ürünün bedelinin talep edilmesinin mümkün olmadığını, ayrıca müvekkilinin kendisini dolandıran davacı şirket ve yöneticileri hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, bu nedenle haksız ve hukuka aykırı olan iş bu davanın reddini, davacının kötü niyetli olması sebebiyle takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İtirazın iptali davası olup, İ.İ.K.’nun 67. maddesi gereğince yasal bir yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının Konya . İcra Müdürlüğü”nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptalinin gerekip gerekmediği ve takipteki kadar davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü, Konya Esnaf ve Sanatkarlar Odası, Selçuk Vergi Dairesi, Meram Vergi Dairesi, davaya konu fatura, Konya CBS … sor sayılı dosyası, BA-BS Formları, Bilirkişi Raporu ve tüm belgeler dosya arasına alınmıştır.
Konya . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasının yapılan incelenmesinde; Davacı-alacaklı tarafından tarafından davalı-borçlu aleyhine yapılan ilamsız takip olduğu, borçlunun süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Taraflara aralarındaki ticari ilişki nedeniyle defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup, dava tarafları defterlerini sunmuş olup, defterler üzerinde yapılan inceleme sonucu rapor ibraz edilmiştir.
Sunulan 26/11/2021 tarihli raporda özetle; Tarafların 2019 ve 2020 yılları ticari defter kayıtları incelenerek raporda sunulmuş olan dökümler, tespitler ve açıklamalar doğrultusunda; Taraflar arasında davacı şirket satıcı, davalı da alıcı olmak üzere 2019 yılında gerçekleşmiş bir ticari ilişkinin olduğu, davacı şirketin ticari defterlerinde davalı ile olan alışverişin davalıya fatura düzenlendiğinde davalı borçlandırılmak, tahsilat yapıldığında da davalı alacalandırılmak suretiyle açık cari hesap şeklinde izlenmiş olduğu, davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre; davalıdan icra takip tarihi olan 14.03.2020 ve 31.12.2020 tarihi itibariyle takipteki asıl alacak tutarı olan 11.102,00-TL alacaklı olarak göründüğü, davacı şirketin incelenen ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırılmış olduğu, defterlerin muhasebe usul ve prensiplerine göre tutulduğu, yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin de olduğu ve süresinde yaptırıldığı, davalı … şahsi işletmesinin 2019 ve 2020 yıllarındaki ticari kayıtlarının Gelir İdaresi Başkanlığına bağlı defter beyan sistemi üzerinden oluşturulmuş olduğu, takip konusu faturanın davalı …’nın Gider Kayıtlarının 2. sayfasında ve 22. sırada davacı şirketten mal alışı olarak kayıtlı olduğu, ancak eski sistemdeki fiziki olarak tutulan işletme defterine karşılık gelen bu beyan sistemine sadece şahsi işletmenin gelir ve gider belgeleri kaydedildiğinden, başka bir ifade ile bu kayıt sisteminde cari hesap kaydı oluşturulmadığından, işletmenin alış ve satışlarının peşin ya da veresiye olduğu hususlarında oluşturulan bu kayıtlardan herhangi bir tespit yapabilmenin mümkün olmadığı, bu nedenle de davalının kayıtlarından takip ve dava konusu borç-alacak bakiyesi yönünden herhangi bir tespitin yapılamadığı, davalının kayıtları Gelir İdaresi Başkanlığına bağlı defter beyan sistemi üzerinden oluşturulmuş olduğundan, eski sistemdeki fiziki olarak tutulan işletme defterine karşılık gelen bu beyan sisteminde açılış ve kapanış tasdiki olmayıp kayıtların direkt olarak Gelir İdaresi Başkanlığı nezdinde oluşturulmakta olduğu rapor edilmiştir.
Mahkememizce 17/02/2022 tarihinde yapılan duruşmasında dosyaya en son gelen BA ve BS formaları da nazara alınmak suretiyle ek bilirkişi raporu için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişi tarafından düzenlenen 10/05/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda; 26.11.2021 tarihinde sunulan kök raporumdaki tespitlerinde herhangi bir değişiklik olmadığı, ilaveten Konya Selçuk Vergi Dairesi tarafından dosyaya gönderilmiş olan Bs bildirimine göre; taraflar arasındaki dava konusu bu alışverişte, davacı şirketin davalıya yapmış olduğu dava konusu satışını 2019 yılı Bs formu ile (1 adet belge ile 18.900,00.-TL olarak) bildirmiş olduğu, Konya Meram Vergi Dairesi tarafından dosyaya gönderilmiş olan 17.01.2022 tarihli yazıda da ifade edilmiş olduğu üzere; davalı … ilgili yıllarda defter beyan sistemine tabi olduğundan (işletme defteri tutmuş olduğundan) Ba ve Bs formu verme yükümlülüğünün bulunmadığı ifade edilmiştir.
Davaya konu fatura sunulan bilirkişi raporuna göre davalının ticari defterlerinde kayıtlıdır. Nitekim Yargıtay . Hukuk Dairesinin … E., … K. Sayılı ve 12.09.2017 tarihli ilamı ve başkaca ilamlarında da ifade edildiği üzere; Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen ve ticari defterlere de işlenen faturadaki alacak miktarı kadar iade faturası düzenlenmesi, borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. Aradan uzun zaman geçtikten sonra 17.08.2012 tarihli iade faturası davacı tarafa gönderilmiş ise de, bu işlemin alacağın varlığını ortadan kaldıran bir hukuki sonuç doğurmayacağı, takip konusu miktar nedeniyle davacının alacaklı olduğunun da saptanmış olması nedeniyle bu miktar üzerinden davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.” şeklinde karar verilmiştir. Kaldı ki davalının faturaya 8 günlük süreden sonra itiraz ettiği ve fakat iade faturası düzenlemediği de dosya kapsamından anlaşılmıştır. Öte yandan davacı mal satışını 2019 yılı Bs formu ile (1 adet belge ile 18.900,00.-TL olarak) bildirmiş olduğu, Konya Meram Vergi Dairesi tarafından dosyaya gönderilmiş olan 17.01.2022 tarihli yazı cevabından anlaşılmıştır. Yine Konya CBS … sor sayılı dosyasından davacı şirket yetkilileri hakkında KYOK kararı verilmiştir.
Davalı vekiline yemin delili hatırlatılmış ancak davalı vekili verilen iki haftalık kesin süreye rağmen işbu delile başvurmamıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222. Maddesi; MADDE 222 – (1) “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. ” hükmünü amirdir.
Yine belirtmek gerekir ki; HUMK’daki ve HMK’daki yazılı belge ile (ki belge kişinin kendi aleyhine olarak kendisi tarafından düzenlenir) ispat ilkesinin yegâne istisnasının tacirlerin basireti ilkesinin sonucu olan ticari defterler olduğu asla nazardan kaçırılmamalıdır.
Tacir basiretlidir, defterlerinde sadece ve sadece gerçekler yazılıdır. Defter delilini delil yapan tacirle ilgili basiret ilkesidir. Basiret ilkesi olmasaydı, defter delili diye bir delil olmazdı. Tacir basiretlidir, tacir basireti gereği her işi gibi defterlerini de yasalara göre tutar, silahların denkliği ilkesi önemli bir ilkedir, ticari defterler hasmın defterlerine hasretme durumu hariç, her iki tacirinde ticari işletmesi ile ilgili davalarda delil olabilir.
Yine HMK’nın 222 ve devamı maddelerine göre defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için uyuşmazlığın ticari işten kaynaklanması, uyuşmazlığın tacirler arasında çıkmış olması, ticari defterlerdeki kayıtların birbirini doğrulaması, ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması gerekir. Davaya bu açıklamalar ışığında da bakıldığında yukarıda izahı yapılan hususlar muvacehesinde taraf Ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu bu haliyle defterlerinin leh ve aleyhe delil kabiliyetini haiz bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili ayrıca dilekçesinde %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatı talebinde bulunmuştur.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde; Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Hükmünü amirdir.
İİK.’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının İcra Hakimliğıne başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması şart değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bunlardan ayrı olarak alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte ve böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir.
Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği kanaatine varılmıştır.
Dosya kül halinde değerlendirildiğinde; davacı vekilince davalı aleyhine açılan işbu davada, davalı borçlunun Konya .İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve %20 icra inkar tazminatı talep edilmiş olup, alınan rapor ve dosya kül halinde değerlendirildiğinde, davacı taraf alacağını ispatlamış olup, davalı yanca verilen kesin süreye rağmen yemin deliline başvurmamış olduğundan dolayı asıl alacak olan 11.102,00-TL tutarında davacının alacaklı bulunduğu, ancak takipten evvel davalı temerrüde düşürülmediğinden dolayı davalının icra takibi ile temerrüde düştüğü kabul edilmekle takipten evveli için hesaplanan faizin yerinde olmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne dair hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
1-)Davalının Konya . İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 11.102,00 TL üzerinden iptali ile takibin devamına, 11.102,00 TL ye takip tarihinden itibaren yıllık %9 ve değişen oranlarla yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-)Kabul edilen miktarın %20’si olan 2.220,40 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-)Alınması gereken 758,38-TL harçtan peşin alınan 137,75-TL, icra dosyasına yatırılan 57,02-TL harç olmak üzere toplam 194,77-TL harcın mahsubu ile bakiye 563,61-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-)Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin haklılık oranına göre (11.102,00/11.404,53) 1.284,98-TL’sinin davalıdan, 35,02-TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL başvurma harcı, 137,75-TL peşin harç ve icra dairesine yatırılan 57,02-TL olmak üzere toplam 254,07 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davacı tarafından sarfedilen 1.450,00-TL bilirkişi ücreti, 122,50-TL posta – tebligat gideri, 8,50 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 1.581,00-TL yargılama giderinin haklılık oranına (11.102,00/11.404,53) göre hesaplanan 1.539,06-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-)Davalı tarafından sarfedilen 8,50 TL vekalet harcı yargılama giderinin haklılık oranına (302.53/11.404,53) göre 0,23-TL’sinin davacıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dolayı karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dolayı karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen kısım için belirlenen 302,53-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-)Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi. 24/11/2022

Katip … Hakim …