Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/676 E. 2021/681 K. 17.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:
KARAR NO:
HAKİM:
KATİP :

ASIL DAVANIN VE BİRLEŞEN
DAVALARIN DAVACILARI : 1-
2-
3-
VEKİLLERİ:
ASIL DAVA VE BİRLEŞEN AKŞEHİR
. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
ESAS SAYILI DOSYANIN DAVALILARI: 1-
VEKİLLERİ:
2-
3-
VEKİLLERİ:
BİRLEŞEN AKŞEHİR . ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİNİN ESAS SAYILI
DOSYASININ DAVALILARI : 1-
VEKİLİ:
2-
VEKİLİ:
3-
VEKİLİ:

BİRLEŞEN AKŞEHİR
. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
ESAS VE SAYILI DOSYANIN
DAVALILARI : 1-
VEKİLLERİ :
2-
: 3-
VEKİLİ:
4
VEKİLİ:
5-
VEKİLİ:
DAVA : Tazminat (Karayolunda Meydana Gelen Motorlu Araç Kazasından Kaynaklı Maddi ve Manevi Tazminat)
DAVA TARİHİ:
KARAR TARİHİ:
KARAR YAZMA TARİHİ:
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının dosya üzerinden yapılan değerlendirmesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … ve annesi … 07/08/2013 günü … Merkezde, … bulvarı istikametinde şehiriçi minibüsünde yolculuk yapmakta olduklarını esnada davalılardan … kullanmakta olduğu … plakalı olan ve diğer davalı … ait olan kamyonet cinsi aracın %100 kusur ile içinde bulundukları … plakalı minibüse çarpması ile beraber minibüsün devrilmesi sonucu yaralandıklarını, müvekkil Mehmet Aybars Şafak’ın bu kaza esnasında hayati tehlikesi mevcut şekilde yaralandığını ve Meram Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırıldığını, aynı zamanda kaza anında diğer müvekkil … BTM ile giderilebilecek şekilde yaralandığını, ayrıca minibüste bulunan diğer yolcuların da yaralandıklarını ve … şikayetçi olduklarını, hatta diğer yolculardan bazılarının da kemik kırığı gibi BTM ile giderilemeyecek yaralanmaların meydana geldiğini, olay anında tutulan 07/08/2013 tarihli kaza tutanağına göre davalı sürücü … %100 oranında kusurlu olduğunun tesbit edildiğini, yine 01/10/2013 tarihli bilirkişi … tarafından sunulan bilirkişi raporunda da yine … 1. Derecede asli kusurlu bulunduğunun, bu konu ile ilgili Akşehir . Asliye Ceza Mahkemesinin … esas … karar sayılı ceza dava dosyası içerisinde bulunan İstanbul . Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/6 talimat sayılı üçlü bilirkişi raporunda da davalı … asli ve %100 kusurlu olduğunu, diğer sürücünün ise kusursuz olduğu kanaatine varıldığını, yine Akşehir . Asliye Ceza Mahkemesinin aynı dosyasında İstanbul . Asliye Ceza Mahkemesinin … talimat sayılı başka bir üçlü bilirkişi raporunda da yine davalı sürücü … asli ve %100 kusurlu ve tek kusurlu olarak bulunduğunun, diğer sürücünün ise kusursuz olduğu kanaatine varıldığının, bu raporlar doğrultusunda ve yapılan yargılama sonunda Akşehir . Asliye Ceza Mahkemesince davalı … cezalandırılmasına karar verildiği, kaza anında kullanılan … plakalı kamyonet cinsi aracın trafik tescilinde diğer davalı olan babası … üzerine kayıtlı olduğunu, bu nedenle araç maliki olan … da bu davadan ve taleplerinden sorumlu olduğunu, … da davalı olarak yargılamaya dahil edilmesini talep ettiklerini, iş bu aracın … Sigorta AŞ’ye 21/06/2013 başlangıç ve 21/06/2014 bitiş tarihi ile ve … poliçe nolu ile kayıtlı ve sigortalı olduğunu, bu nedenle sigorta şirketinin de davalı olarak yargılamaya dahil edilmesini talep ettiklerini, davalı … bu aracı ehliyetsiz kullandığını, yine aracı kullanırken KTK madde 52, 57, 84 maddelerine uymadığını, davalı … Akşehir . Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasında mağdurların zararların karşılamayacağını beyan ettiğini ve karşılamadığını, 6 yaşında olan müvekkil … bu kaza sonucunda üst üste beyin ve alın kemikleri ameliyatlarını geçirdiğini, ve gelişen olaylara ve değişimlere maruz kalmakta olduğunu, daha ne kadar ameliyata maruz kalacağının belli olmadığını, küçük yaşta acılara boğulmuş olduğunu, bu sebeple … ‘ın tedavi ve iyileşme giderleri için bilirkişice hesaplanacak bedeller tesbit edildikten sonra ıslah hakları baki kalmak kaydıyla şimdilik 1000 TL üzerinden tazminat talep ettiklerini, beden gücü kayıpları için bilirkişice hesaplanacak bedeller tesbit edildikten sonra ıslah hakları baki kalmak kaydıyla şimdilik 1000 TL üzerinden talep ettiklerini, sürekli iş göremezlik durumu için bilirkişice hesaplanacak bedeller tesbit edildikten sonra ıslah hakları baki kalmak kaydıyla şimdilik 1000 TL üzerinden talep ettiklerini, geçici iş göremezlik durumu için bilirkişice hesaplanacak bedeller tesbit edildikten sonra ıslah hakları baki kalmak kaydıyla şimdilik 1000 TL üzerinden talep ettiklerini, yine … manevi yıprantıları için ıslah hakları baki kalmak kaydıyla 40.000 TL manevi tazminat talep ettiklerini; müvekkil … ‘ın manevi yıprantıları için ıslah hakları baki kalmak kaydıyla 40.000 TL manevi tazminat talep ettiklerini; müvekkili … manevi yıprantıları için ıslah hakları baki kalmak kaydıyla 40.000 TL manevi tazminat talep ettiklerini, baba olan … ‘ın oğlunun maddi desteğinden mahrum kalacağını, küçük … varsayımsal kazancı ve gelecekte babasına sunacağı desteğin azalacağını, bu sebeple müvekkil … oğlu … maddi desteğinden yoksun kalacağı için fazlaya ilişin haklarının ve faiz haklarının saklı kalmak kaydıyla bilirkişilerce daha sonra tesbit edilecek gelişen olaylar olursa ve müvekkilinin sağlığı daha kötü koşullara sürüklenirse ihtimaline binaen ıslah hakları baki kalmak kaydıyla şimdilik 1000 TL üzerinden destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiklerini, anne … ‘ı oğlunun maddi desteğinden mahrum kalacağını, küçük … varsayımsal kazancı ve gelecekte babasına sunacağı desteğin azalacağını, bu sebeple müvekkil … oğlu … maddi desteğinden yoksun kalacağı için fazlaya ilişin haklarının ve faiz haklarının saklı kalmak kaydıyla bilirkişilerce daha sonra tesbit edilecek gelişen olaylar olurca ve müvekkilinin sağlığı daha kötü koşullara sürüklenirse ihtimaline binaen ıslah hakları baki kalmak kaydıyla şimdilik 1000 TL üzerinden destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiklerini, davalarının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkiline yönelik kusur atfını kabul etmediklerini, müvekkilinin meydana gelen kazada hiçbir kusurunun bulunmadığını, mahallinde yapılacak keşif ve ATK’dan kusur incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, ilgili ceza dosyasının kesinleşmesinin beklenilmesini, davacı … ve …ın müşterek çocukları olan … hayatta olduğundan kendi adlarına destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talep etmelerinin usulen ve hukuken mümkün olmadığını, dava açma ehliyetleri ve hukuki yararları olmadığını, destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilmesi için desteğin yitirilmesi gerektiğini, bu nedenle müvekkili aleyhine davacı … ve … tarafından açılan davaların şartları oluşmadığından reddine karar verilmesini, … maddi ve manevi zararı bulunmadığını, sağlık durumunun oldukça iyi olduğunu, herhangi bir maluliyetinin bulunmadığını, dosyaya sunulan raporları kabul etmediklerini, ATK’dan geçici ve kalıcı sakatlığın tesbitini talep ettiklerini, davacı öğrenci olduğundan geçici iş göremezlikten ve kalıcı sakatlıktan doğan bir zararının da söz konusu olmadığını, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, sigorta şirketince davacıların maddi zararlarının karşılanmış olduğunu, hasar dosyasının sigorta şirketinden celbini talep ettiklerini, bu nedenle müvekkil aleyhine açılan mesnetsiz davanın reddini talep ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen aracın müvekkil şirkete 21/06/2013/2014 tarihleri arasında geçerli olan … nolu karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçelerden dolayı sorumluluklarının, sigortalının kusuru oranında olmak üzere yaralanma ve sürekli sakatlık halinde kişi başı azami 250.00-TL ile sınırlı olduğunu, teminat limitini bildirmelerinin davayı kabul anlamına gelmediğini, müvekkil şirketin poliçeden kaynaklanan bir sorumluluğunun bulunup bulunmadığının tesbiti için öncelikle kusur tesbitinin yapılmasını, davacının kalıcı maluliyet oranının belirlenmesi gerektiğini, gerçek zararın belirlenebilmesi için konusunda uzman kişiler tarafından bilirkişi incelemesi yapılması gerekmekte olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatının tedavi teminatı içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkil şirketin dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olduğunu, teminatın tek, hasar görenlerin birden fazla olması durumunda Karayolları Trafik Kanunun 96. Maddesi gereğince teminatın paylaştırılması gerektiğini, müvekkil şirketin manevi tazminat taleplerinden sorumlu olmadığını, olayda hatır taşıması söz konusu olabileceğinden bu durumda aleyhe hüküm kurulması halinde belirlenecek tazminattan en az %25 oranında indirim yapılmasını talep ettiklerini, davacının destekten yoksun kalma tazminatı talep etmesinin hukuken mümkün olmadığını beyan etmişlerdir.
Açılan dava (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sırasına kaydedilmiş, Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03/11/2021 gün ve … Esas … Karar sayılı kararı ile bu davaya Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakması gerektiği gerekçesiyle, dosyanın Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, dosya Konya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmiş ve tevzi sonucu Mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmiştir.
Somut olayda; Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararına gerekçe teşkil eden, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı ile, “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiştir.
Dosya (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından gönderilmiş ise de;
Samsun BAM . HD’nin 02/11/2021 gün ve … E. … K. sayılı emsal kararında, “Medeni Kanunun 1. maddesinde; “Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır. Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, buda yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir. Hakim karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.” hükmü gereğince, yapılan değerlendirmede yargılamaya egemen olan bir takım ilkelerin bulunduğu, tabii hakim, doğal yargıç ilkesi, usul ekonomisi ilkesi, kanuni hakim, yasal yargıç ilkesi, yargı ayrılığı ilkesi gibi ilkelerin bulunduğu, kanuni hakim, yasal yargıç ilkesi Anayasanın 142. maddesine göre, mahkemelerin kuruluşu, görevleri yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Bu düzenleme kanuni hakim ilkesine atıf yapmaktadır.
Kanuni hakim ilkesi Anayasanın 37. Maddesinde, “Kanuni hakim güvencesi başlığı altında hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.” hükmü ile düzenlenmiştir. Kanuni hakim; görev ve yetkisi kanunla belirlenmiş olan mahkemenin hakimidir. Bu ilkeyi karakterize eden tek unsur mahkemenin görev ve yetkisinin tayin edilmesi işleminin kanun ile yapılmış bulunmasıdır. Anayasanın yukarıda sayılan maddeleri ve kanuni hakim ilkesi çerçevesinde mahkeme kurma görevi münhasıran yasama organına yani TBMM’ye aittir. İdarenin tüzük ve yönetmelik gibi düzenleyici işlemleri aracılığıyla mahkeme kurması, kurulmuş mahkemenin görevlerini, yetkilerini ve yargılama usullerini değiştirmesi mümkün değildir. Bu ilke yargılamanın adil biçimde tarafsız ve bağımsız hakimlerce yapılmasını sağlamaya yöneliktir.
Tabii hakim ilkesi ise, Mahkemelerin kuruluş ve görevlerinin belirlenmesinde gözetilmesi gereken ilkelerdendir. Tabii hakim yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yürürlükte bulunan kanunlar aracılığıyla görevi ve yetkisi belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabi hakim dendiği, tabii hakim ilkesi, kanuni hakim ilkesinden daha geniş bir anlam ifade ettiği, bu çerçevede tabii hakim ilkesine uygunluğun sağlanması için kanunla mahkemenin görev ve yetkisinin belirlenmesi işleminin yargılanacak olan uyuşmazlığının gerçekleşmesinden önce yapılmış olması şarttır…
Avrupa İnsan Hakları mahkemesi kararlarında da; doğal hakim ilkesine atıflar yapılmıştır. Bireylerin yasa ile kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma hakkı AİHS’nin adil yargılanma hakkının düzenlendiği 6. maddesinde; herkes davasını medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar yada cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir denilmek suretiyle güvence altına alınmıştır. AİHS’nde doğal hakim ilkesi adil yargılama hakkına ilişkin 6. Maddede; mahkemelerinin yasayla kurulmuş olması ve bağımsız ve tarafsız olması gibi kriterler esas itibariyle doğal hakim ilkesini de kapsar bir nitelik arz etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, mahkemelerin yargı yetkisinin ancak yasama organı tarafından kanunla düzenlenebileceğini belirterek içtihat yoluyla da bu kuralın esnetilmeyeceğini açıkça belirtmiştir.
Yukarıda açıklanan kanuni hakim ilkesi, doğal hakim ilkesi, usul ekonomi ilkesi bu husustaki Anayasal düzenleme ve Anayasa Mahkemesi kararları, AİHS ve AİHM kararları birlikte değerlendirilip yorumlandığında, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlenmesine, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar için yetkili ve görevli olduğu, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan mahkemelerin elindeki Ticaret Mahkemesi’nin görev ve yetkisine giren davaların açıldığı mahkemelerce sonuçlandırılması gerektiği şeklinde yorumlanması gerekmekte olup, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/09/2021 tarih, … esas, … karar sayılı görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından” davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara BAM . HD’nin 17/11/2021 gün ve … E. … K. sayılı emsal kararına göre de, “İlk derece mahkemesince “…Hâkimler ve Savcılar Kurulu Başkanlığın 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile “Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Ankara Batı Ağır Ceza Mahkemesi yargı çevresi” olarak belirlenmesine karar verildiği…” gerekçesiyle davanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 114/1-ç maddeleri uyarınca usulden reddine, dosyanın re’sen Ankara Batı Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir…
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceğini ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kesin yetki halleri de bu çerçevede değerlendirilir.
Bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki halleri dava şartları arasında sayılmıştır (HMK m.114/1-c ve ç). Bir diğer ifade ile görev ve kesin yetkiye ilişkin koşullar yerine getirilmeden bir davanın esasına girilemez ve bu noktadaki eksiklik, istinaf ve temyiz de dahil olmak üzere yargılamanın her aşamasında dikkate alınır.
Nitekim Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir…
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar…
Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır.
Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, sırf Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka mahkemeye gönderilmesi düşünülemez.” değerlendirmesi yapılmıştır.
Konya BAM . HD’nin 06/12/2021 gün ve … E. … K. sayılı emsal kararında da özetle;
“Mutlak Ticari dava niteliğindeki davanın Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı kapsamında kaldığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık ilke kararının yürürlüğü tarihinden önce açılmış olan Ticari davada yetkili mahkemenin belirlenmesinden ibarettir. Yukarıda açıklamalarımız ve Anayasal Hak olan Doğal hakimlik gereğince, doğal hâkim ilkesine uygunluğunun sağlanabilmesi için, bu alana ilişkin belirlemenin kanunla yapılmış olması tek başına yetmez. Ayrıca sözü edilen belirlemenin, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yapılmış olması da gerekir. Bu nedenle, doğal hâkim ilkesinin bünyesinde, “kanuniliğin” yanı sıra “önceden belirlenmiş” ” olmaya da yer verilmiştir.
Hülasa Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararının taraflar arasındaki uyuşmazlığın gerçekleşmesi tarihinden önce açılmış olan bu ticari davada DOĞAL HAKİMLİK İLKESİ GEREĞİNCE uygulama yeri yoktur. Hattı zatında Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ilgili kararında da açıkça İş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına denilmek suretiyle bu tarihten önce açılmış ticari davaların bu belirleme kapsamı dışında tutulduğu ve ilgili kararda DOĞAL HAKİMLİK İLKESİNİN gözetildiği de çok açıktır. Davacılar tarafından 06/01/2017 tarihinde açılan bu ticari davada yetkili ve görevli olan Konya (Ereğli) .Asliye Mahkemesinde görülmesi gerekmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1.a.3.maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. Şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 gün ve … E. … K. sayılı emsal içtihadına göre de, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, … E., … K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir…
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır…”
HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararında, 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların da Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı gibi, bu yönde herhangi bir yasal düzenleme de yoktur. Ayrıca, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve derdest olan davaların Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi, yukarıda yazılı Yargıtay HGK emsal içtihadında ve Samsun BAM . HD’nin, Ankara BAM . HD’nin ve Konya BAM .HD’nin emsal kararlarında belirtilen tabii hakim ilkesine de aykırı olduğundan Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle mahkememizce görevsizlik kararı verilmesi gerektiği sonucuna varılmış ve dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Açılan davada mahkememiz görevsiz olduğundan davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-HMK nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, verildiği anda kesin olan kararlarda kararın tebliği tarihinden, süresinde kanun yoluna başvurulmadığından kesinleşen kararlarda kararın kesinleştiği tarihten ve kanun yoluna başvurulan kararlarda da kanun yolu başvurusunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren yasal iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dava dosyasının görevli ve yetkili (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) AKŞEHİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
Belirtilen iki haftalık süre içinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce re’sen davanın açılmamış sayılmasına karar (ek karar) verileceğinin taraflarca bilinmesine.
3-H.M.K.’nun 331/2. maddesi gereğince harç, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece bir karara bağlanmasına, görevsizlik kararından sonra dosyanın Akşehir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmemesi halinde talep üzerine mahkememizce verilecek ek karar ile yargılama, harç giderleri hususunun karara bağlanmasına,
Dair; kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi. 17/12/2021

Katip Hakim