Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/604 E. 2022/169 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ:
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ:

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin müvekkili şirketten toplam değeri 107.272,74-TL olan mal satın aldığını ve karşılığında 12 farklı fatura düzenlendiğini, davalı borçlunun bu faturaların belli bir kısmını ödediğini, ancak 22.917,33-TL’lik kısmını ödemeyerek müvekkili şirketi mağdur ettiğini, bunun üzerine davalı aleyhine faturaya dayalı olarak Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, takibin 107.272,74-TL üzerinden başlatıldığını ancak maddi hata yapıldığının anlaşılması üzerine yapılan hesaplamalar ve ödemeler düşüldükten sonra davacının, davalı borçludan 22.917,33-TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, fakat davalı tarafça söz konusu takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, tüm bu nedenlerle haksız ve kötü niyetli itirazların iptali ile birlikte davalı taraf aleyhine alacak miktarının %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına karar verilmesini ve müvekkili şirketin bir kez daha mağdur olmaması amacıyla kötü niyetli mal varlığı devirlerinin olmaması ve bu tür devirlerin önüne geçebilmek adına davalının üzerine kayıtlı her türlü taşınır, taşınmaz mal varlıklarına, üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrarlamıştır.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalıya usulüne uygun olarak tebligat yapılmış olup, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının takip dosyasında 22.917,33-TL tutarında takip başlatacakları yerde maddi hata yaparak 107.272,74-TL miktarında takip başlattığını müvekkilinin itiraz etmeseydi haksız olarak bu borcun altında kalacaklarını, ayrıca yeni bir ödeme emri göndermedikleri için ortada doğru miktarda gönderdikleri bir takip olmadığı için bu davayı açamayacaklarını, esasa ilişkin olarak müvekkilinin davacı ile 06/06/2017 tarihinde iş sözleşmesi yaptıklarını, bu projeye uygun olarak 75.000,00-TL ödeme yapılacağını, ancak davacının kendi üzerine düşen edimleri eksiksiz yerine getirmeyerek müvekkilini mağdur durumda bıraktığını, buna rağmen müvekkilinin davacı şirkette kalfa olarak çalışan …’e 7.000,00-TL ödeme yaptığını, ayrıca davacıya ödedikleri 7.590,00-TL tutarının da eksik fatura ettiklerini, kısaca davacının sözleşme ile üzerine düşen görevlerini eksik yaptığını ve davalı müvekkilini mağdur ettiğini, bu sebepten dolayı alacak talep etmesinin mümkün olmadığını beyan ederek davanın usulden ve esastan reddini, haksız ve kötü niyetli olan alacaklının alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İtirazın iptali davası olup, İ.İ.K.’nun 67. maddesi gereğince yasal bir yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın yerinde olup olmadığı ve davacının takip tutarı kadar davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Konya .İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının yapılan incelenmesinde; Alacaklı … Tic. Ltd. Şti tarafından borçlu … Ltd. Şti. hakkında yapılan ilamsız takip olduğu, borçlunun süresi içinde yaptığı itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, Konya .İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, BA BS Formları celbedilmiş, akabinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Davacı defterlerinin Konya Vergi Dairesince incelemelerinin devam etmesi nedeniyle davalı defterleri incelenmek suretiyle sunulan raporda özetle; Taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunduğu, davacının davalıya düzenlemiş olduğu faturaların davalı defterlerinde yer aldığı, davalıya ait 2017,2018,2019 yılı yevmiye defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, defterlerin muhasebe usul ve esaslarına göre tutulduğu ve sahibi lehine delil kabiliyeti olduğu, davalı defterlerine göre takip tarihi olan 29/05/2019 tarihi itibarı ile davalının davacıya 62.917,33-TL borcunun olduğu, ancak dava tarihinden sonra da yapılan ödemeler neticesinde davalının 28/12/2019 tarihi itibarı ile davacıya borcunun bulunmadığı ifade edilmiştir.
Davanın devamı esnasından davacı alacağını …’a temlik almış olup, buna ilişkin belgeyi dosyaya ibraz etmiş ve vekili vasıtası ile davayı takip etmiştir.
Daha evvel .. Ltd. Şti.ne ait defterler incelemede olduğundan sunulamamış, inceleme sonrası alacağı temlik alanın vekili vasıtası ile defterler ibraz edilmiştir.
Alacağı temlik eden … Ltd. Şti.ne ait defterlerin incelenmesi neticesi sunulan ek raporda; Davacıya ait 2017,2018,2019 yıllarına ait yevmiye defterlerinin açılış tasdiklerinin yapıldığı, ancak 2018 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdikinin olmadığı, böylelikle 2017,2019 yılı defterlerinin delil kabiliyetinin olduğu, ancak 2018 yılı defterinin sahibi lehine delil olamayacağı, faturaların defterlerde kayıtlı olduğu, takip tarihi olan 29/05/2019 tarihi itibarı ile davacının davalıdan 22.917,33-TL alacaklı bulunduğu, davalı defterlerine göre ise davacının takip tarihi olan 29/05/2019 tarihi itibarı ile 62.917,33-TL alacaklı olduğu, ancak dava tarihinden sonra yapılan ödemeler neticesinde davalının davacıya borcunun kalmadığı belirlenmiştir.
Her ne kadar davacı defterleri kendisi lehine delil olamasa da usulüne uygun ve delil kabiliyeti olan davalı defterlerine göre takip tarihi itibarı ile davacının davalıdan 62.917,33-TL alacaklı olduğunun tespiti neticesinde, davacının talep ettiği bedelden daha fazla bir bedelin mevcudiyeti karşısında davacının 22.917,33-TL’lik alacağını kabul etmek gerekmiştir. Ancak davanın açılmasından sonra bu alacak bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere davalı defterlerine göre ödenmiş olup, bu hususun icrada infazda nazara alınması gerekmektedir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222. Maddesi; MADDE 222 – (1) “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. ” hükmünü amirdir.
Yine belirtmek gerekir ki; HUMK’daki ve HMK’daki yazılı belge ile (ki belge kişinin kendi aleyhine olarak kendisi tarafından düzenlenir) ispat ilkesinin yegâne istisnasının tacirlerin basireti ilkesinin sonucu olan ticari defterler olduğu asla nazardan kaçırılmamalıdır.
Tacir basiretlidir, defterlerinde sadece ve sadece gerçekler yazılıdır. Defter delilini delil yapan tacirle ilgili basiret ilkesidir. Basiret ilkesi olmasaydı, defter delili diye bir delil olmazdı. Tacir basiretlidir, tacir basireti gereği her işi gibi defterlerini de yasalara göre tutar, silahların denkliği ilkesi önemli bir ilkedir, ticari defterler hasmın defterlerine hasretme durumu hariç, her iki tacirinde ticari işletmesi ile ilgili davalarda delil olabilir.
Yine HMK’nın 222 ve devamı maddelerine göre defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için uyuşmazlığın ticari işten kaynaklanması, uyuşmazlığın tacirler arasında çıkmış olması, ticari defterlerdeki kayıtların birbirini doğrulaması, ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması gerekir. Davaya bu açıklamalar ışığında da bakıldığında yukarıda izahı yapılan hususlar muvacehesinde davacı taraf defterleri kendisi lehine delil kabiliyetini haiz olmasa da aynı tarihli ve delil kabiliyetini haiz davalı defterlerine göre takip tarihi itibarı ile davacının davada talep ettiği kadar, hatta ve hatta davalı defterlerine göre daha fazla tutarda davalıdan alacaklı bulunduğu sabit olmuştur.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde; Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Hükmünü amirdir.
İİK.’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının İcra Hakimliğıne başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması şart değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bunlardan ayrı olarak alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte ve böylede borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir.
Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde alacağın net tutarı yargılama neticesi belirlendiğinden davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin ve yine davacının haksız ve kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilerek; mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirme neticesinde takip tarihi olan 29/05/2019 tarihi itibarı ile davacının davalıdan 22.917,33-TL alacaklı bulunduğu, davalı defterlerine göre ise davacının takip tarihi olan 29/05/2019 tarihi itibarı ile 62.917,33-TL alacaklı olduğunun görüldüğü, her ne kadar davacı defterleri kendisi lehine delil olamasa da usulüne uygun ve delil kabiliyeti olan davalı defterlerine göre takip tarihi itibarı ile davacının davalıdan 62.917,33-TL alacaklı olduğunun tespiti neticesinde davacının talep ettiği bedelden daha fazla bir bedelin mevcudiyeti karşısında davacının 22.917,33-TL’lik talebinin kabulü ile davanın açılmasından sonra bu alacak bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere davalı defterlerine göre ödenmiş olduğundan bu hususun ise icrada infazda nazara alınması gerekeceğine ilişkin olarak mahkememizce karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen işbu kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nin 06/10/2021 tarih ve … Esas – … Karar sayılı ilamıyla kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kaldırma ilamında özetle;
“Davacı taraf, davalı hakkında Konya . İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyasında, farklı tarihlerde düzenlenmiş 7 ayrı faturaya dayalı olarak 97.417,33 TL asıl alacak ve 9.855,41 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 107.272,74 TL alacak için ilamsız icra takibi yapmış, davalının itirazı üzerine duran takibe karşı ise, yapılan ödemeler düşüldükten sonra aslında takip tarih itibarıyla davalının 22.917,33 TL asıl alacağı olduğunu beyanla, bu miktar asıl alacak yönünden itirazın iptalini istemiş ve bakiye kısım yönünden dava açmamıştır.
Davacı bu miktar alacağı olduğunu ispatlamak zorundadır. Davalı cevap dilekçesinde taraflar arasında 06.06.2017 tarihli 75.000,00 TL bedelli eser sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeye göre davacıya yaptığı iş karşılığı ödenecek olan 75.000,00 TL’nin ödendiğini ve başkaca da bir borçlarını olmadığını savunmuş ve dilekçe ekinde sözleşme bedelinin 50.000,000 TL sinin 10.000,00 TL’lik senet ve çek verilmek suretiyle sözleşmenin başında ödendiğine ilişkin taraflar arasındaki yazılı sözleşmeyi, kalan 25.000,00 TL’sinin ise 4.500,00 TL’sinin nakit, 3000,00 TL ve 7.500,00 TL’sinin senet ve 10.000,00 TL’sinin ise … Bankasına ait 2018 tarihli çekiyle ödendiğine ilişkin davacı şirket yetkilisi imzasını taşıyan 23.11.2017 tarihli belge suretini sunmuştur.
Davalı taraf her ne kadar, 75.000,00 TL dışında başkaca bir borçlarının olmadığını savunmuş ise de, davalının defterleri üzerinde yapılan incelemede icra takibinin dayanağı olan ve toplam bedeli 97.417,33 TL olan 7 adet faturanın davalı tarafça kabul edilerek ticari defterlerine kaydedildiği, hatta davalının ticari defterlerine göre takip tarihi itibarıyla davacıya 62.917,33 TL borçlu gözüktüğü tespit edilmiştir.
Davacının defterlerinde yapılan incelemede ise, davalının cevap dilekçesi ekinde dayandığı sözleşmeye ilişkin 75.000,00 TL ve buna ilişkin ödemelerin cevap dilekçesinde belirtildiği şekilde yani sözleşme başında senet ve çek olarak verilen beş ayrı 10.000,00 TL’nin yine, 23.11.2017 tarihinde davalı şirket yetkilisine yapılan senet, çek ve nakit olarak yapılan ödemelerin (4500,00 TL, 7500,00 TL, 3000,00 TL, 10.000,00 TL) davacının ticari defterlerine kaydedildiği, yani davalının cevap dilekçesindeki ödemelerin davacının ticari defterlerine girdiği, bu hususta aslında bir uyuşmazlık olmadığı da anlaşılmıştır. O halde davacının, 97.417,33 TL alacaktan, ödenen 75.000,00 TL düşüldüğünde alacaklı olduğu miktar 22.417,33 TL’dir. Ancak davacının defterlerinin incelendiği bilirkişi raporunda da, görüleceği üzere, yevmiye defterine, cevap dilekçesindeki ödeme miktarlarına uygun olarak toplam 75.000,00 TL kaydedilen alacağın, daha sonraki muavin kayıtlarında 74.500,00 TL olarak eksik kaydedilmesinden dolayı davacının 22.917,33, TL olarak 500,00 TL fazla alacak talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalının ödeme iddialarına gelince, davalının cevap dilekçesi ekinde sunduğu 75.000,00 TL’lik ödemeyi bile kendi defterlerine kaydetmediği, tam aksine bu ödemelerin davacı defterlerinde yer aldığı, yine davalının 12.08.2020 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu 30.11.2017 tarihli 10.000,00 TL tutarlı çek ile 20.03.2018 tarihli 10.000,00 TL tutarlı çekin de davalının defterlerinde ödeme olarak yer almadığı, davalı vekilinin savunmalarının tam aksine 97.417,33 TL tutarındaki alacağın takipten önce ve takipten sonra olmak üzere nakit 6.900,00 TL’lik ödemeler şeklinde 13 seferde ve sonrasında da nakit olarak 5000,00 ve 2.717,33 TL olarak ödeme yapıldığı davalı defterlerine kaydedildiği görülmüştür. Cevap dilekçesi ekindeki ödeme tablosu ve davacının ticari defterlerine göre, davalının sunduğu 10.000,00 TL’lik çeklerden 30.11.2017 tarihli olan çekin, cevap dilekçesi ekinde yer alan sözleşmedeki peşin ödenen 10.000,00 TL’lik ödeme için, … bankasına ait 20.03.2018 tarihli çekin ise cevap dilekçesi ekindeki 23.11.2017 tarihli ödeme belgesindeki 10.000,00 TL ödeme için verilen çekler olduğu ve davalının borcundan düşüldüğü anlaşılmıştır.
Bu tibarla; davacının davalıdan alacaklı olduğu miktar 22.417,33 TL olup, davalı bu miktar alacağı ödediğini kesin delillerle ispatlamak zorundadır. Davacı borcun tamamının ödendiğine ilişkin ticari defterlerine kayıt girmiş ise de, ödemenin yapıldığını yazılı belgelerle ispatlanması, yani kaydın dayanağı yazılı belgeleri dosyaya sunması gerekmektedir. Davacı taraf bu miktar alacağı ödediğini yazılı belge sunarak ispatlayamamıştır. Ancak davalının cevap dilekçesinde yemin deliline dayandığı görülmekle, davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak (temlik edene yemin teklifi) sonucuna göre bir karar verilmesi ve ödemenin ispatlanamaması halinde ise 22.417,33TL asıl alacağa yapılan itirazın iptaline ve faturaya dayalı alacak miktarı davalı yönünden belirlenebilir olduğunundan bu miktar üzerinden davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken; 22.917,33 TL alacağın davadan sonra ödendiği kabul edilerek, bu ödemenin infaz aşamasında dikkate alınması gerektiği gerekçede belirtilmek suretiyle ve hükümde alacağın asıl alacak olup olmadığı da belirtilmeksizin 22.917,33 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi ve likit olmadığı gerekçesiyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemesi doğru olmamıştır.” gerekçesi ile mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
Kaldırma kararı sonrasında mahkememizce yapılan yargılama neticesinde davalı vekiline cevap dilekçesindeki yemin delili hatırlatılmış, yemin deliline dayanılacak ise temlik eden şirkete yemin metni hazırlayıp tebliğ ettirmek üzere süre verilmiştir.
Davalı vekilinin yemin deliline dayanması üzerine temlik eden şirket yetkilisi … duruşmaya gelerek, ” Davalı taraf borcunu ödemediğinden dolayı vekilim vasıtası ile Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip yapılmıştır, söz konusu takipten dolayı davalı taraftan 22.417,33-TL alacağımız mevcuttur, davalı taraf söz konusu borcunu şirketimize ödememiştir, bu nedenle davalı taraftan alacaklıyız, bana sormuş olduğunuz 23/11/2017 tarihli belgedeki imza bana aittir, ancak imza altına alınan belgenin üst kısımlarını davalı taraf kendisi doldurmuştur bu nedenle az yukarıda bahsettiğim miktar kadar davalı taraftan alacaklı bulunmaktayız ” şeklinde yemini eda etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede, davacı vekilince davalı aleyhine açılan işbu davada davalının Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazların iptali, takibin devamı ve % 20 icra inkar tazminatı talep edilmiş olup, alınan raporlar, Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nin 06/10/2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı kaldırma ilamı, temlik eden şirket yetkilisinin yemin edası ve dosya kül halinde değerlendirildiğinde, takip tarihi olan 29/05/2019 tarihi itibarı ile davacının davalıdan 22.417,33-TL alacaklı bulunduğu anlaşılmakla bu miktara hükmetmek gerekmiş, kaldırma kararı mucibince de kabul edilen miktarın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmekle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
1-) Davalının Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 22.417,33-TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin devamına, asıl alacak olan 22.417,33-TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
2-)Kabul edilen miktarın %20’si oranında hesaplanan 4.483,47-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-)Alınması gereken 1.531,33-TL harçtan peşin alınan 391,38-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.139,95-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin ( 22.417,33/22.917,33 oranında) 1.291,20-TL’sinin davalıdan, 28,80-TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 6,40-TL vekalet suret harcı, 391,38-TL peşin nispi harç gideri olmak üzere toplam 442,18-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davacı tarafından sarfedilen 167,20-TL posta – tebligat gideri, 440,00-TL bilirkişi ücreti, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 769,30-TL yargılama giderinin (22.417,33/22.917,33 oranında) 752,52-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-)Davalı tarafından sarfedilen 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının (500,00/22.917,33 oranında) 3,54-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-) Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dolayı karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen kısım için belirlenen 500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
11-)Taraflarca yatırılan ve dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi. 03/03/2022

Katip … Hakim …