Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/555 E. 2021/536 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO:
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
İHBAR OLUNAN:
VEKİLLERİ:

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ:
GEREKÇE YAZIM TARİHİ:

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete kasko sigortalısı bulunan …Şti’ye ait olan …sevk ve idaresindeki …plakalı otobüsün …ili istikametinden …İli İstikametine seyir halinde iken arıza yapması sonucu …Oto Kurtarma isimli firmayı aradığını, bu firmadan gelen …ait ve … sevk ve idaresindeki …pakalı çekiciye sigortalı …plakalı aracın çelik boru ile bağlanarak çekilmeye başladığını, daha sonra …plakalı çekicinin aniden fren yapması nedeniyle sigortalıya ait aracın önünde bağlı bulunduğu çekiciye çarptığını ve sigortalı aracın hasarlandığını, bu durumun taraflar arasında düzenlenen tutanak ile sabit olduğunu, gerçekleşen kazada sigortalı araçta oluşan 7.832,00 TL hasarın 28/06/2017 tarihinde müvekkili şirket tarafından sigortalısına ödendiğini, TTK m 1472 halefiyet ilkesi gereğince tazminatı ödeyen müvekkilinin sigorta şirketi ödenen 7.832,00 TL tazminat için davalıya rücu etme hakkına sahip olduğunu, bu bedelin tahsili için Akşehir İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, yapılan takibe davalının haksız ve hukuka aykırı itirazı sonucu takibin durduğunu, daha sonra arabuluculuk başvurusu yapıldığını , ancak karşı taraf ile anlaşma sağlanamadığını belirterek davalının Akşehir İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına ve davalının takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
6102 sayılı TCK nun 5/A maddesine eklenen ve 6325 sayılı arabuluculuk kanun ve ilgili yönetmelik gereğince dava şartı olan arabuluculuk başvuru ve arabuluculuk son tutanağının usul ve yasaya uygun yapılmadığını, müvekkiline usulüne uygun herhangi bir ilk toplantı davetiyesinin tebliğ edilmediğini haberdar edilmediğini, arabulucu son tutanağında müvekkili yerine …yazıldığını, adresin de müvekkilinin adresi ile ilgisi olmadığını, davacının sigortalı aracı kaza yapması nedeni ile çekici aracı bulunan müvekkilinin söz konusu aracı …alarak …ya götürmek üzere çekici aracı ile çekmeye başladığını, sigortalının aracını da şoför olarak kendisinin kullandığını, müvekkilinin aracı aldığı yerden yaklaşık 120 km çekmek sureti ile hiçbir sorun olmadan götürmekte iken Sarayönü kavşağı kırmızı ışıklara geldiğinde normal olarak kırmızı ışık ta durmak zorunda olduğundan yavaşlayarak kırmızı ışıkta durduğunu, o sırada arkadaki aracın içindeki sigortalı şoförünün frene basması gerekli iken frene basmayarak söz konusu aracın çekici araca arkadan vurmasına sebebiyet verdiğini, olayın meydana gelmesinde arkadaki araç içinde sigortalının aracını kullanan şoförünün tamamen kusurundan meydana geldiğini, davacı tarafın bu nedenle bu davayı müvekkiline karşı açmasında hiçbir hukuki yararının bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle kaza tarihi itibariyle müvekkilinin aracının … ye sigortalı olduğunu, davacının öncelikle hasar bedelini öncelikle müvekkilinin iş bu sigorta şirketinden talep etmesi gerektiğini, bu nedenle davanın …Sigortaya ihbarını talep ettiklerini, talep edilen bedelin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan …Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete dava açılmadan önce herhangi bir başvuruda bulunulmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, yetki itirazında bulunduklarını, müvekkili şirketin adresinin İstanbul olduğunu, İstanbul Anadolu Adliyesinin görevli olduğunu, mezkur kazanın oluşum şekli itibariyle müvekkili şirket sigortalısı çekici aracın arızalanan aracı çekmek isterken çarpışma gerçekleştiği, arkadaki taşınan aracın öndeki müvekkili şirket sigortalısı aracına çarpması dolayısıyla araçların hasara uğradığının belirtildiğini, davacı tarafından rücu istemli olarak açılan davada müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, kazanın meydana gelmesinde kusur halinin bulunup bulunmadığının öncelikle araştırılması gerektiğini, zira ağır kusur hali söz konusu ise uyuşmazlık konusunda müvekkili şirket aleyhine hüküm kurulsa dahi davalı yana rücu etme imkanları bulunduğundan hukuki yarar ilkesi gereğince bu davanın müvvekkili yönünden reddi gerektiğini, faiz başlangıç tarihinin dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Açılan dava Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …E. sırasına kaydedilmiş, (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17/09/2021 gün ve …E. …K. sayılı kararı ile bu davaya Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakması gerektiği gerekçesiyle, dosyanın Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, karar taraflara tebliğ edilmiş, kesinleşme şerhi yazılarak Konya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmiş ve tevzi sonucu Mahkememizin …E. sırasına kaydedilmiştir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı ile, “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 gün ve …E. …K. sayılı emsal içtihadı; “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, …E., …K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (…: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve …E., …K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve …sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara’da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” şeklindedir.
HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararında 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların da, Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu yönde herhangi bir yasal düzenleme de yoktur. 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve derdest olan davaların gönderme kararı ile Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi, yukarıda yazılı Yargıtay HGK emsal içtihadında belirtilen tabii hakim ilkesine de aykırıdır.
Bu nedenle eldeki uyuşmazlığın çözümünde (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Akşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu kabul edildiğinden ve Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesince verilen karar görevsizlik kararı mahiyetinde olmayıp teknik anlamda gönderme/aktarma mahiyetinde bir karar olduğundan mahkememizce ilk görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın mahkememizin görevli olmaması nedeniyle HMK nun 114/1-c maddesi ve HMK nun 115/2. maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
2-HMK nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, verildiği anda kesin olan kararlarda kararın tebliği tarihinden, süresinde kanun yoluna başvurulmadığından kesinleşen kararlarda kararın kesinleştiği tarihten ve kanun yoluna başvurulan kararlarda da kanun yolu başvurusunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren yasal iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dava dosyasının görevli AKŞEHİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Belirtilen iki haftalık süre içinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce re’sen davanın açılmamış sayılmasına karar (ek karar) verileceğinin taraflarca bilinmesine, HMK 331/2. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılması hakkında karar verilmesi halinde talep halinde yargılama giderleri konusunda karar tayin olunmasına,
4-Harç ve yargılama giderleri hususunun görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair ; tarafların yokluğunda dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.04/11/2021

Katip … Hakim …