Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/540 E. 2021/521 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:
KARAR NO:
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ :
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …Beyşehir Vergi Dairesi’ne kayıtlı askeri amaçlı olmayan ateşli silahlar ve benzeri aletler ile bunların parçalarının imalatını yapan bir ticari işletme işlettiğini, internet sitesinden davalı …ait 190.000,00-TL tutarlı …Torna makinesinin ilanını bulduklarını, işyerinde makineyi görmeye gittiklerini, makinedeki rutin kontrollerini yaptıklarını ve herhangi bir hata kodu almadıklarını, davacının herhangi bir hata kodu görmemesi üzerine satış, pazarlık yapılarak 170.000,00-TL’ye 31.03.2021 tarihinde uzlaştıklarını, bunun üzerine davacının arkadaşı olan …hesabından karşı tarafın hesabına aynı tarihte 70.500,00-TL gönderildiğini, 50.000,00-TL tutarında 31.08.2021 keşide tarihli çek ve 49.500,00-TL tutarın da elden satıcı karşı tarafa ödendiğini, ancak bu ödemelere karşılık müvekkiline yalnızca 20.000,00-TL tutarlı fatura kesildiğini, bu hususa da müvekkilinin itiraz etmesine rağmen davalı tarafından faturanın yanlış kesildiğini, düzeltileceğini bildirilerek müvekkilinin davalı tarafından oyalandığını, makinenin işyerine getirildiğinde müvekkilinin daha önceki makinelerinin ilk kurulumunu gerçekleştiren …bulunan servis …isimli şahıs tarafından kurulduğunu ancak makine gönyeye alınıp çalıştırıldıktan sonra …kodunda bir hata verdiğini, yetkili servisin defalarca kez gelip gittiğini, sorunu çözmeye çalıştığını, ancak herhangi bir müdahalede bulunmayı dahi başaramadığını, satıcı …bilgiler verdiğini, müvekkilinin makineyi kullanamadığını, bu nedenle ticari itibarlarının sarsıldığını, siparişleri yetiştiremediğini, verilen çek hakkında ihtiyati tedbir konulmasına, satılan ayıplı malın iadesi karşılığında davalıya ödenen tutarların satım tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte müvekkiline iadesine, davalının işbu ayıplı malın iadesini gerçekleştirmekten kaçınarak müvekkili uğratmış olduğu zararların ve kar yoksunluklarının satım tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte şimdilik 5.000,00-TLsinin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında …tornasının alım satımından kaynaklı ticari ilişki bulunduğunu, davacının müvekkilden söz konusu makineyi satın almadan önce Beyşehir’de aynı sektörde faaliyet gösterdiği arkadaşları ile birlikte müvekkilin işyerine gelerek satış konusu makineyi defaten gözden geçirdiğini ve çalışır halde satın aldığını, malın satım sırasında ayıplı olduğu iddiasını kabul etmediklerini, makinenin çalışır vaziyette davacıya teslim edildiğini, söz konusu makinenin kurulumunun uzmanlık gerektirdiğini, elektronik bir makine olması sebebiyle makinenin kurulumu sırasındaki nem ve hava sıcaklığının dahi makinenin sağlıklı çalışmasını etkilediğini, kurulumu ve kullanımı uzmanlık gerektiren bir makine satın alınmasına rağmen davacı taraf konunun uzmanı olmayan kişilere(elektrikçiye) makinenin kurulumunu yaptırdığını, makinede bir arıza meydana gelmişse bunun sebebinin kurulumun yetkisiz ve alanında uzman olmayan kişilerce yapılması olduğunu, müvekkilinin dava konusu makineyi 120.500,00-TL karşılığında sattığını, davacı malın bedelinin 70.500,00-TL’lik kısmını …hesabından satım anında havale yaptığını, kalan kısmını da 31.08.2021 keşide tarihli çek ile ödediğini, dava konusu malın bedeline istinaden müvekkiline ciro edilen 31.08.2021 keşide tarihli çekin ödenmemesi sebebiyle uğradıkları zarara ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Açılan dava ( Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Beyşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sırasına kaydedilmiş, Beyşehir .Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 16/09/2021 gün ve …esas …karar sayılı kararı ile bu davaya Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek, dosyanın Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, dosya Konya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmiş ve tevzi sonucu Mahkememizin …esas sırasına kaydedilmiştir.
Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Beyşehir .Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 16/09/2021 gün ve …esas …karar sayılı ilamında, HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı gerekçeye dayanak yapılmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı ile, “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 gün ve…E. …K. sayılı emsal içtihadı; “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, …E., …K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (…: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Nitekim Yargıtay . H.D.sinin 07/11/2006 tarih ve …E., …K. Sayılı yargı yeri belirlenmesi ilamında; Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkisine ilişkin H.S.Y.K.’nın 24.03.2005 gün 188 sayılı kararının 11. maddesinin B-a maddesine göre “Büyükşehir Belediyesi sınırları içindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil ticaret mahkemelerinin yargı çevresinin yalnız büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine” ilişkin ilke kararı alındığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamından ve 5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Yasasından Gemlik İlçesinin 23.07.2004 tarihi itibariyle büyükşehir belediyesi sınırları içine alındığı anlaşılmaktadır. Yasa gereği hukuk davalarında yetkiye ilişkin ana kural, davanın açıldığı tarihteki davalının ikametgahı mahkemesidir. Somut olayda; davanın 5216 Sayılı Yasanın yürürlük tarihinden önce 19/03/2004 tarihinde açıldığı anlaşılmakla, yetkili mahkeme davanın ilk açıldığı Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesidir.Şeklinde karar vermekle ilk davanın açıldığı Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesi yargı yeri olarak belirlenmiştir.
Huzurdaki dava ile birebir örtüşen Samsun BAM . HD.’nin 02/11/2021 tarih ve …E., …K. Sayılı ilamında özetle; Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararında; Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin Samsun ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, kararın “01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” ilişkin cümlenin yorumlanması gerektiği, Kurul tarafından bu kararın 01/09/2021 tarihinden önce açılan davalara uygulanıp uygulanmayacağı hususunun açıkça belirtilmediğinin görüldüğü, yapılan değerlendirmede kanuni hakim ilkesi, doğal hakim ilkesi, usul ekonomi ilkesi bu husustaki Anayasal düzenleme ve Anayasa Mahkemesi kararları, AİHS ve AİHM kararları birlikte değerlendirilip yorumlandığında, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlenmesine, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar için yetkili ve görevli olduğu, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan mahkemelerin elindeki Ticaret Mahkemesi’nin görev ve yetkisine giren davaların açıldığı mahkemelerce sonuçlandırılması gerektiği şeklinde yorumlanması gerekmekte olup, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/09/2021 tarih, …esas, …karar sayılı görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğuna karar vermiştir.
Yine aynı mahiyette olan Ankara BAM . HD.’nin 22/11/2021 tarih ve …E., …K. Sayılı ilamında özetle; “Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir.Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir. Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır.” Kanaati ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yargılamaya devam edilerek esas hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve …E., …K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara’da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” şeklindedir.
HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararında 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların da, Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu yönde herhangi bir yasal düzenleme de yoktur. 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve derdest olan davaların gönderme kararı ile Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi, yukarıda yazılı Yargıtay HGK emsal içtihadında ve diğer ilamlarda belirtilen tabii hakim ilkesine de aykırıdır. Bu nedenle eldeki uyuşmazlığın çözümünde (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Beyşehir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu kabul edildiğinden davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Açılan davada mahkememiz görevsiz olduğundan dolayı davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-HMK nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, verildiği anda kesin olan kararlarda kararın tebliği tarihinden, süresinde kanun yoluna başvurulmadığından kesinleşen kararlarda kararın kesinleştiği tarihten ve kanun yoluna başvurulan kararlarda da kanun yolu başvurusunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren yasal iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dava dosyasının görevli ve yetkili (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) BEYŞEHİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
Belirtilen iki haftalık süre içinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce re’sen davanın açılmamış sayılmasına karar (ek karar) verileceğinin taraflarca bilinmesine.
3-H.M.K.’nun 331/2. maddesi gereğince harç, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece bir karara bağlanmasına, görevsizlik kararından sonra dosyanın Beyşehir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmemesi halinde talep üzerine mahkememizce verilecek ek karar ile yargılama, harç giderleri hususunun karara bağlanmasına,
Dair; kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi.28/10/2021

Katip Hakim