Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/51 E. 2022/558 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO:
HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLLERİ:
DAVALI : 2-
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ:

Davacı taraf vekilinin davalılar aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; 13.05.2016 günü saat 11:50 sıralarında …’in maliki olduğu … (…’in de sürücü olma ihtimali bulunmaktadır.) sevk ve idaresinde olduğu iddia edilen … plakalı numaralı araç ile Konya ili, … Mahallesi, … Sokak üzerinde direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı taraftan gelen bisikletli müvekkili …’a çarptığını ve yaralamalı trafik kazasına neden olduğunu, kaza neticesinde müvekkili … ın basit tıbbi müdahaleyle giderilemeyecek ve hayati tehlike barındıracak şekilde yaralandığını, kaza sonrasında tanzim edilen kaza tespit tutanağından da görüleceği üzere … plakalı aracın sürücüsü olduğunu iddia ettiği dava dışı … in Karayolları Trafik Kanuru 52/1-b bendi uyarınca “…hızlarını, kullandıklarını aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun getirdiği şartlara uydurmak, zorundadırlar…’”” kuralını ihlal ettiğinden %100 kusurlu bulunduğunu, kazanın meydana gelmesinde müvekkili …’a herhangi bir kusur izafe edilmediğini, tüm bu hususların kaza tespit tutanağında belirtildiğini, gerçekleşen kaza sebebiyle yaralanan müvekkilinin madden ve manen yıkıma uğradığını ve tedavisinin halen devam ettiğini, Konya .Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı ceza dosyası ile işbu davaya konu kazada otomobil sürücüsünün kim olduğu konusunda ihtilaf bulunduğunu, söz konusu kazaya …’in sebep olduğu iddia edilse de aynı kaza sebebi ile … hakkında da kamu davası açıldığını, bu aşamada ceza dosyasının henüz kesinleşmediğinden herhangi bir hak kaybına mahal vermemek adına aleyhine açacakları her türlü talep ve dava hakkını saklı tuttuklarını, kazaya karışan araç maliki ile sigorta şirketinin de işbu davada sorumluluğunun bulunduğunu, kaza sonrası müvekkilinin Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi altına alındığını, çarpışma sonrası şiddetle savrulması sebebi ile MR çekildiğini, saç derisine boydan boya dikiş atıldığını ve müşahede altında tutulmak üzere yatışının yapıldığını, müvekkilinin basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığını ve hayati tehlikesi bulunduğuna dair raporlar düzenlendiğini, dava konusu kaza gerçekleşmeden önce oldukça sağlıklı oları müvekkilinin geçmişinde herhangi bir hastalığı bulunmadığını, kaza öncesinde oldukça sağlıklı olan ve hayatını sağlığına azami derecede dikkat ederek geçirmiş olan müvekkilinin söz konusu kazanın ardından içine düştüğü süreçte gerek maddi gerek manevi olarak yıprandığını, kazanın ardından ilk müdahalesi Konya Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapıldığını, akabinde İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda sağlık raporu alındığını, bunun üzerine Konya Eğitim Ve Araştırma Hastanesi’nde tekrar tedavi gördüğünü, hayatında hastahane yolu bilmeyen müvekkilinin elem verici kazanın ardından birçok kez hastaneye gitmek zorunda kaldığını, müvekkilinin sanayide kendisine ait bir işletme işletmede kaportacılık yaptığını, müvekkilinin işi gereği fiziki gücünü kullanması gerektiğini, müvekkilinin yaşamış olduğu kaza sebebiyle işini gereği gibi yapamadığını, gündelik işlerini bile zorlukla yapabilen müvekkilinin bir kaportacı olarak ağır fiziki çalışma gerektiren işini yapabilmesinin zaten mümkün olmadığını, gelinen noktada müvekkilinin Özel Konya … Hastanesi’nde tedavi görmeye başladığını, bu tedavi çerçevesinde 3 ayda bir kontrole gitmek zorunda kaldığını, tedaviler kapsamında 4 farklı ilaç reçete edildiğini ve bu 4 farklı ilaçtan 2’sini ömrü boyunca kullanmak zorunda kalacağını öğrendiğini, müvekkilinin şu anda tedavi gördüğü hastanenin özel bir hastane olup özel hastaneler SGK dan aldıkları ücretin yanında hastadan fark almakta olduğunu, müvekkilinin bu ödemeleri de yapmak zorunda kaldığını, müvekkilinin rahatsızlığının göz önünde bulundurulduğunda işinin ehli bir doktorla görüşmek istemesinin gayet tabi olduğunu, bütün bu açıklamaların yanı sıra müvekkilinin kaza sonrası süreçte birçok farklı kalemde çeşitli zararlarınını oluştuğunu, bunların bir kısmının fatura edilemeyen zararlar olduğunu, tüm bu nedenlerle dava ve dava dışı fazlaya ilişkin (araç sürücüsüne karşı açacakları başta olmak üzere) tüm dava, talep, tazminat vs. hakları saklı kalmak kaydıyla, öncelikle davalı şahıs/şirket adına kayıtlı olan taşınmazların ve araçların kaydı üzerine takdiren teminatsız olarak 100.400,00 TL üzerinden ihtiyati haciz vaazına, ihtiyati haciz taleplerinin reddi halinde davalı şahıslar adına kayıtlı olan taşınmazların ve araçların kaydı üzerine üçüncü kişilere devredilmesini önlemek amacı ile ihtiyati tedbir vaazına, 6100 sayılı HMK madde 107 gereğince alacak miktarının tam olarak belirlenememesi sebebiyle ayrı ayrı olmak üzere şimdilik 100,00 TL sürekli iş görememezlik, 100,00 TL geçici iş görememezlik, 100,00 TL edilen/edileyemeyen tedavi gideri, 100,00 TL bakıcı gideri olmak üzere şimdilik toplam 400,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 13/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı ile birlikte davalılardan (sigorta şirketi yönünden poliçede belirtilen limitler dâhilinde) müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkili için toplam 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihl olan 13/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı ile birlikte davalı sigorta şirketi haricindeki davalı şahıs/şahıslardan tahsilini, arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin takdir edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; Öncelikle süre uzatım dilekçelerindeki zaman aşımı itirazını tekrar ettiklerini, eldeki işbu davanın 13.05.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle açıldığını, söz konusu kazanın müvekkilin aracını tamir edilmesi amacıyla bırakmış olduğu fren ustası …’in yanında çalışan işçinin aracı test ettiği sırada davacı …’a çarpması sonucunda meydana geldiğini, müvekkilinin aracı …’e ait iş yerine tamir edilmesi amacıyla vermiş olduğunu meydana gelen kaza sırasında aracın kullanılmasının müvekkilin bilgisi dışında olduğunu, davaya konu kazada müvekkiline atfedilecek bir kusur bulunmadığını, müvekkilinin aracı tamir amacıyla bırakmış olması nedeniyle meydana gelen kazada işleten sıfatı bulunmadığını, … in motorlu taşıtlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan kişi sıfatı taşımakta olduğunu bu durumda meydana gelen kazadan sürücü ve iş yeri sahibinin sorumlu olduğunu, bu hususa ilişkin Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas Sayılı dosyasındaki ifadeleri ve yapılan araştırmaları delil olarak sunduklarını, işbu anılan dosya incelendiğinde müvekkilinin işleten sıfatının bulunmadığını, iş yerine aracını tamir amacıyla bıraktığının ortaya çıkacağını, hiçbir şekilde işleten olduklarını kabul etmediklerini, kaza tespit tutanağında her ne kadar kusurun %100 oranında araç sürücüsünde olduğu ifade edilmiş ise de bu tespitlere katılmanın mümkün olmadığını, davacının dava dosyasında mevcut kamera görüntülerinden de anlaşılacağı üzere kaza anında kask veya koruyucu herhangi bir ekipman takmadığını, kaza neticesinde davacının kafasını araca çarptığını ve bu kısma dikiş atıldığını, eğer kask takmış olsa idi meydana gelen bu sonucu önceleyebilecek ve maluliyet doğmadan kazayı atlatmış olacağını, bu nedenle kusurun %100 sürücüye ait olduğuna ilişkin kolluk tespitinin kabul edilemeyeceğini, dava dilekçesi ile talep edilen manevi tazminatın olayın oluş şekli ve devamındaki süreç göz önünde bulundurulduğunda oldukça fazla olduğunu, dava dilekçesinde de ifade edildiği üzere davacının zararının genel olarak maddi nitelikte olduğunu manevi tazminat talep edilmesinin usule ve hukuka uygun olmadığını, dava dilekçesinde kazazedenin kendine ait iş yerinde kaportacılık yaptığının ifade edildiğini, ancak mahkememiz tarafından yaptırılan kolluk incelemesi sonucunda davacının emekli olduğu, ara sıra kardeşine ait iş yerine giderek çalıştığının tespit edildiğini, davacının bu iş yerinin kendine ait olduğu ve buradan kazanç elde ettiğini iddia ediyorsa bu iş yerinin kendine ait olduğunu gösterir kira sözleşmesi, tapu kaydı vb. evraklar ile bu iddiasını ispat ile mükellef olduğunu, ayrıca kendisine ait iş yerinden elde ettiği kazancın ortalamanın üzerinde olduğu da belirttiğini, yine bu konuda davacının iş yerinin kendine ait ise vergi levhası, çalışan olarak orada bulunuyorsa maaş bordrosu ile bu durumu ispat etmesi gerektiğini, aksi taktirde yapılacak hesaplamada asgari ücret esas alınmalı ve bu doğrultuda hesaplama yapılması gerektiğini, davacının kaza sebebiyle özel bir hastane olan Konya … Hastanesinde tedavi gördüğü ve düzenli olarak kontrollere gittiğini ifade ettiğini ve burada yapılan harcamaları talep ettiğini, ancak mahkemenizce bu talebe yönelik zikredilen hastaneye yazılan müzekkereye hastane tarafından cevap verildiğini ve davacının kaza sebebiyle herhangi bir tedavi görmediği ve haliyle kontrol amacıyla takibinin yapılmadığının ifade edildiğini, davacının kazaya binaen devlet hastanesi bünyesinde tedavi gördüğünü ve emekli olması sebebiyle buradaki tüm ücretlerin SGK tarafından karşılandığını, haliyle davacının talep edebileceği tedavi gideri bulunmadığını, bu nedenlerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, davacının eldeki işbu davasının, KTK Madde 104 gereği müvekkilinin pasif husumet ehliyeti olmaması nedeniyle usulden reddini, davacı tarafından açılan işbu maddi ve manevi tazminat davasının usul ve yasaya uygun olmaması ile (kabul etmemekle birlikte) istenen manevi tazminatın pek fazla olması nedeniyle esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin cevap dilekçesi ile özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin sigorta şirketinin genel müdrlüğünün adresinin Üsküdar/İSTANBUL olması sebebiyle İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, sigorta şirketine başvuru şartının yerine getirilmediğini, dava şartının yerine getirilmemesinden dolayı haksız davanın reddinin gerektiğini, müvekkili şirkete sunulması gereken evrakların sunulmadığını, dava şartının yerine getirilmediğini, bu nedenle davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, manevi tazminat talebi ile müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, davacının kusur durumunu tespit edebilmek adına ve ceza dosyasında uzlaşma mevcutsa müvekkili şirketin sorumluluğu olmayacağından ceza dosyasının celbini talep ettiklerini, kaza tarihi itibariyle müvekkili şirketin poliçesinin vadesinde gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerektiğini, araç satışı mevcutsa araç satışına ilişkin belgelerin sunulmasını talep ettiklerini, müvekkili şirketin kaza tarihi itibariyle sürekli iş göremezlik tazminatından sorumlu olduğunu, geçici iş göremezlik-bakıcı ve tedavi giderleri-yol masrafı sorumluluk kapsamında bulunmadığını, SGK tarafından karşılanması beklenen bakıcı, tedavi ve geçici iş göremezlik giderlerinin müvekkilinden talep olunmasında hukuka uyarlık olmadığını, müracaatçının SGK’lı OLUP olmadığına bakılmaksızın, mevzuata göre SGK tarafından karşılanması gereken giderlerin trafik sigortalarının teminat kapsamına girmediğini, SGK nın ödemiş olduğu tazminat varsa tespit edilerek ödenecek tazminattan düşülmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğu teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, kabul anlamına gelmemek ile birlikte tazminat hesabı yapılacaksa TRH-2010 mortalite tablosuna uygun hesaplama yapıldığını, ticari / temerrüt/ avans faizi talep edilemeyeceğini, bu nedenlerle haksız, mesnetsiz, usul ve yasaya aykırı davanın usulden reddini, kusur durumunun şüpheye mahal vermemesi adına ceza dosyanın celbini, ilgili dosya eksikliği tamamlandıktan sonra dosyanın kül halinde İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne sevkine karar verilmesini, aleyhe karar verilmesi halinde güncel mevzuata uygun (muayeneli) maluliyet raporu alınması için İstanbul Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesi’ne sevkine karar verilmesini, müvekkili şirketin kaza tarihi itibariyle sorumluluğunun tespiti açısından satış belgelerinin talep edilmesine karar verilmesini, aksi takdirde haksız ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacak nitelikteki talebinin esastan reddi ile yargılama masraf ve vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 28/06/2022 tarihli dava değeri artırım dilekçesi ile özetle; Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müvekkili … ın geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararın 2.601,98 TL, fatura edilebilen ve edilemeyen kaçınılmaz tedavi giderinden doğan maddi zararın 1.000,00Tl olmak üzere toplamda 3.601,98 TL maddi tazminatın eksik harcının ikmali ile davalı sigorta şirketi yönünden başvuru tarihinden diğer davalı için olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiz ile müteselsilen tahsiline, ücreti vekaletin ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Taraflar arasında görülmekte olan davacının 13/05/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davacının uğradığını iddia ettiği cismani zararlarının tazmini talepli maddi ve manevi tazminat davası olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın ise 13/05/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalılara atfı mümkün bir kusur olup olmadığı, davacının iddia ettiği bir maddi veya manevi zararı olup olmadığı, var ise miktarı ve davalılardan tahsilini talep edip edemeyeceği hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İLAMLARI
1.Mahkememizin, T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi yargı çevresinde olması sebebiyle, davacının cismani zararlarının tespiti noktasında T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 20/10/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı emsal alınmış, ilgili ilamda ise;
“AYM iptal gerkçesinde vurgulandığı üzere aynı kaza ile ilgili olmak üzere işleten ve fiili yapan kişiye yönelik açılan dava ile sigortanın davalı olması durumunda uygulanacak Yönetmelik ve hesaplama tablolarındaki farklılık sorumlular arasında eşitsizliğe ve idarenin tek taraflı olarak düzenleyici olan işlemlerin sonucunda sorumlu olacak tazminat miktarlarında farklılık oluşturacaktır.
Bu halde Aym’ce verilen iptal kararı sonrası düzenlenecek maluliyet raporlarında 01/06/2015 tarihinden itibaren uygulanan genel şartların bu halde genel şartlarla belirlenen özürlülük ölçütü yönetmeliği ile engelliler yönetmeliğinin uygulanma imkanı kalmadığından ;
Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan hükümlere göre ,haksız fiil tarihi 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği (ancak Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre rapor düzenlenmesi teknik olarak mümkün olmadığı bu dönem için de yine 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği uygulanacak) hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Kökleşmiş Yargıtay . HD uygulaması ve içtihatlarına göre maluliyet raporlarının düzenlenmesinde haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik ve yasa hükümlerine göre değerlendirme yapılması gerekmektedir.(Nitekim Yargıtay HD nin … esas … karar … esas … karar sayılı ilamları)” denilmiştir.
2.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 11/12/2006 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüs sahiplerinin işleten gibi sorumlu tutulabilmeleri için, araç üzerindeki hakimiyetin eylemli olarak teşebbüs sahibine geçmesi gerekir. Bu durum, her somut olayın özelliğine göre ayrı değerlendirilmelidir. Kısa süreli basit onarımlar gibi kesinlikten uzak, duraksamalı durumlarda, hakimiyetin geçtiği kabul edilmemelidir. Zira, motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan kişilerin işleten gibi sorumlu tutulmalarının nedeni, bunların motorlu araç üzerindeki fiili hakimiyetin kesin olarak sahibi bulunmalarından kaynaklanmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta ise, mahkemece davalının zorunlu trafik sigortacısı bulunduğu aracın, dava dışı üçüncü kişilere ait bir tamirhaneye bırakıldığı, bu aracın neden olduğu zarardan ZMSS. Genel Şartları’nın 3/h maddesi uyarınca davalı sigortacının sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan kişilerin işleten gibi sorumlu tutulmaları için, öncelikle bu yerin yukarıda belirtilen şekilde teşkilatlanmış, güven veren bir tamirhane olması, aracın fiili hakimiyetinin de kesin olarak tamirhaneye geçmesi gerekmektedir. Kısa süreli tamiratlar, bu şekilde bir terk iradesini göstermez.” denilmiştir.
3.T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 02/10/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Yasada mesleki faaliyetin kapsamına göre bir ayrıma gidilip gidilemeyeceği konusunda açıklık yoksa da, mesleki faaliyette bulunan teşebbüsün az veya çok organize olması aranmalıdır. Zira Yasa, bu çeşit teşebbüs sahiplerinin işleten gibi sorumlu olacağını kabul ederken, zarar görenlerin en az araç maliki gerçek işletenler karşısında olduğu kadar güvence altında olacaklarını varsaymıştır. Bu nedenle teşebbüsün, aracın olumsuz ellere geçmesini önleyecek şekilde düzenlenmiş olup olmadığı, benzer işyerlerinin normal çalışma düzenleri, teşebbüsün mali gücü, bırakılan araçları özel deftere kaydedip kaydetmediği ve zorunlu trafik sigortası yaptırıp yaptırmadığı gibi hususlar üzerinde durularak bir değerlendirme yapılmalıdır. Ekonomik gücü zayıf, düzensiz, basit yerlerin ne araç ne de zarar görenler için bir güvence olamayacağı göz ardı edilemez.” denilmiştir.
4.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 18/01/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurunda kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir defi olmadığından mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir.” denilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE NETİCE
1.KUSUR AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE; 13/05/2016 tarihli kaza tespit tutanağı, T.C. Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin ceza soruşturma ve kovuşturma aşamasında alınan 16/06/2016 Tarihli Adli Trafik Bilirkişi raporu ile 05/01/2017 Tarihli ATK Trafik İhtisas Dairesi raporu ve Mahkememizce aldırılan 14/10/2021 Tarihli ATK Trafik İhtisas Dairesi raporlarının birbirini destekler mahiyette olmak üzere kazanın meydana gelmesinde dava dışı sürücü …’in %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacıya atfı mümkün bir kusur bulunmadığını rapor etmeleri karşısında Mahkememizce aldırılan ATK Trafik İhtisas Dairesinin 14/10/2021 tarihli raporunun hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
2.MALULİYET AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE; Mahkememizce davacıya ait tıbbi-tedavi evrakları ilgili kurumlardan celp edilmiş ve yukarıda detayı verilen T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 20/10/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamındaki kriterler nazara alınarak T.C. Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinden heyet raporu aldırılmış, 14/01/2021 tarihli Heyet Raporunda özetle; 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre yapılan değerlendirmede davacının sürekli maluliyetinin olmadığı, iyileşme(geçici iş göremezlik) süresinin 2 aya kadar uzayabileceği, bu süre zarfında bakıcıya ihtiyacı olmadığı ve SGK tarafından karşılanmayan, belgeye bağlanamayan zorunlu tedavi giderinin ise 1.000,00 TL olduğu rapor edilmiş, bilirkişi raporunda ayrıntılı, gerekçeli ve yöntemine uygun değerlendirme yapıldığına kanaat edilmekle 14/01/2021 Tarihli heyet raporunun hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
3.AKTÜERYA HESABI; 1 ve 2 nolu açıklamalarda yer alan bilirkişi raporları esas alınarak ve T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 20/10/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında belirlenen kriterler esas alınmak suretiyle Aktüerya bilirkişisinden rapor aldırılmış, 05/04/2022 Tarihli bilirkişi raporunda davacının geçici iş göremezlik maddi zararının 2.601,98 TL olduğu, kalıcı iş göremezlik ve bakıcı gideri maddi zararı bulunmadığı, SGK tarafından karşılanmayan, belgeye bağlanamayan zorunlu tedavi giderinin ise 1.000,00 TL olduğu rapor edilmiş, bilirkişi raporunda ayrıntılı, gerekçeli ve yöntemine uygun değerlendirme yapıldığına kanaat edilmekle 05/04/2022 Tarihli heyet raporunun hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
4.DAVALININ İŞLETEN SIFATI AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE; Davalı Ayhan aşamalardaki yazılı ve sözlü beyanlarında her ne kadar araç adına kayıtlı ise de aracı kaza tarihinde onarım amacıyla sanayide iş yeri bulunan dava dışı … isimli şahsın işyerine bıraktığını, kazanın da yine dava dışı … veya …’in sevk ve idaresinde iken meydana geldiğini, 2918 Sayılı Kanunun 104/1 maddesi gereğince işleten sıfatının sona erdiği, bu sebeple kendisinin ve sigorta şirketinin meydana gelen zarardan sorumlu olmadığını, pasif husumet yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkememizce dava konusu kazaya ilişkin T.C. Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas-… sayılı ceza dosyasının bir sureti dosyamız arasına alınmıştır. İlgili ceza dosyasında aşamalarda alınan sanık savunmalarında kazaya karışan aracın davalı Ayhan tarafından oranım için tamirhaneye bırakıldığı, aracın eski sanayi içerisinde … tarafından kullanıldığı esnada kazanın meydana geldiği, …’in takdirle yaralamaya sebebiyet verme suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, ilgili kararın ise T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Ceza Dairesinin 13/01/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamıyla kesinleştiği görülmüştür.
Mahkememizce ceza dosyasında sanık olarak yargılanan ve dosyamızda davalı tanıkları … ile … 21/06/2022 Tarihli 4. Duruşmada dinlenilmiş, tanıkl Turgut alınan beyanında özetle; Olay tarihinde davalı Ayhan’ın onarım için çalıştığı iş yerine aracı bıraktığını, işyerinde 4-5 kişi çalıştığını, küçük bir iş yeri olduğu, iş yerine onarım için bırakılan araçlara herhangi bir sigorta yapılmadığını, onarım için bırakılan araçların kaydedildiği özel bir defter olmadığını, amatör bir iş yeri olduğu, büyük firmaların teknik servisleri gibi organize ve profosyonel çalışılmadığını, Ayhan’ın olay günü aracı tamirhaneye bıraktığını, kazanın ise kardeşi Ramazan’ın aracı sanayi içinde test ederken aynı gün meydana geldiğini ifade etmiştir.
Yapılan açıklamalar, ilgili ceza dosyası, tanık Turgut’un beyanı ve yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 11/12/2006 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı ile T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 02/10/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alındığında davalı Ayhan tarafından aracın onarım için bırakıldığı … simli işyerinin basit ve küçük bir işyeri olduğu, 2918 sayılı Kanunun 104. Maddesinde ifadesini bulan şekilde teşkilatlanmadığı, oranım için bırakılan araçların sigortasının yapılmadığı ve kaydedildiği özel bir defter bulunmadığı, amatör olarak çalışılan bir işyeri olduğu bir başka ifade ile ekonomik gücü zayıf, düzensiz ve basit mahiyetteki bu yerin zarar gören davacı için güvence olamayacağı bu nedenlerle davalı … işleten sıfatının ortadan kalkmadığı anlaşılmakla itirazlarına itibar edilmemiştir.
5.MÜTERAFİK KUSUR AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE; Yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 18/01/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı gereğince müterafik kusur değerlendirmesinin defi olmaması sebebiyle Mahkememizce resen değerlendirmesi yapılmıştır.
13/05/2016 tarihli kaza tespit tutanağının incelenmesinde davacının bisiklet sürücüsü olduğu, kaza esnasında başında “kaskının” bulunmadığı ve yaralanmasının başında meydana geldiği anlaşılmıştır.
16 Ağustos 2022’de yayımlanan Resmi Gazete ile Karayolları Trafik Yönetmeliğinde yapılan değişiklik ile birlikte bisiklet sürücülerine de bu tarihten sonra kask ve geceleri reflektörlü aksesuar takma zorunluluğu getirilmiştir. Lakin değişiklik tarihinden önce bisiklet sürücülerinin kanunen “kask takma” yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bu sebeple yönetmelik değişikliğinden önce meydana gelen kazalarda kask takma yükümlülüğü bulunmayan bisiklet sürücülerine kanunun yüklemediği bir sorumluluğu yükleyerek kask takmamasını zararın doğumu ya da artmasına yol açan davranış olarak kusur izafe etmek hukukun temel prensipleri ile örtüşmeyecektir. Bu durumu bir örnek ile izah etmek gerekir ise Yüksek Mahkemenin yerleşik içtihatları gereğince emniyet kemeri takılmasının kanunen zorunlu olduğu hallerde kemer takılmaması durumunda yaralanmanın niteliğine göre müterafik kusur indirimi yapılması gündeme gelecektir. LAKİN; Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150/2-b-1 maddesi gereğince yerleşim yeri içinde ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapan M2 ve M3 sınıfı minibüs ve otobüsler (umum servis araçları hariç) ile dolmuş otomobillerindeki yolcuların emniyet kemeri takma zorunluluğunun bulunmamaktadır. Bu sebeple bu gibi hallerde emniyet kemeri takılmaması müterafik kusur olarak değerlendirilmemelidir. ZİRA Kanun gereğince bahsi geçen araçlar ayakta yolcu alabilecekleri için ayakta yolcu olarak seyahat eden birinin emniyet kemeri takması da düşünülemeyecektir. Yapılan açıklamalar çerçevesinde her ne kadar kaza esnasında davacıda kask mevcut değil ise de ve yaralanması başında meydana gelmiş ise de yukarıda izah edilen sebeplerden dolayı kaza tarihi itibariyle Karayolları Trafik Yönetmeliği gereğince davacının “kask takma” yükümlülüğü bulunmadığından müterafik kusur indirimi yapılmamıştır.
6.NETİCE
A.MADDİ TAZMİNAT AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE;
Yukarıda yapılan açıklamalar, hükme esas alınan bilirkişi raporları, emsal alınan Yüksek Mahkeme ilamları, kurumlardan gelen müzekkere cevapları, kolluk araştırması, sigorta poliçesi ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 13/05/2016 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde davacının yaralanmadığı, kazanın meydana gelmesinde davacıya atfı mümkün bir kusur olmadığı, dava dışı sürücü … %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davalı … ise araç işleteni, diğer davalının da aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu, yukarıda detayıyla izah edildiği üzere davalının işleten sıfatının bulunduğu, T.C. Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin 14/01/2021 tarihli Heyet Raporunda 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre yapılan değerlendirmede davacının sürekli maluliyetinin olmadığı, iyileşme(geçici iş göremezlik) süresinin 2 aya kadar uzayabileceği, bu süre zarfında bakıcıya ihtiyacı olmadığı ve SGK tarafından karşılanmayan, belgeye bağlanamayan zorunlu tedavi giderinin ise 1.000,00 TL olduğu rapor edilmiş, 05/04/2022 Tarihli Aktüerya bilirkişi raporunda davacının geçici iş göremezlik maddi zararının 2.601,98 TL olduğu, kalıcı iş göremezlik ve bakıcı gideri maddi zararı bulunmadığı, SGK tarafından karşılanmayan, belgeye bağlanamayan zorunlu tedavi giderinin ise 1.000,00 TL olduğu rapor edilmekle davacının 13/05/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahrum kaldığı 2.601,98 TL geçici iş göremezlik maddi zararı ile 1.000,00 TL SGK tarafından karşılanmayan, zorunlu, belgeye bağlanamayan tedavi gideri maddi zararının … Sigorta A.Ş ile (kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 17/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalı …’den( kaza tarihi olan 13/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) müştereken ve müteselsilen tahsili davacıya verilmesine karar verilmiş, davacının sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri maddi zararı olmadığından bu tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
B.MANEVİ TAZMİNAT AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE;
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunumuzun 56/1 maddesinde; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. ” amir hükmü yer almaktadır.
Yüksek Mahkemenin yerleşik içtihatlarında ifade edildiği üzere; Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, 6098 Sayılı TBK’nın 56/1. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 Sayılı TMK’nın 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalar, amir kanun hükmü, bilirkişi raporları ve Yüksek Mahkemenin yerleşik içtihatları çerçevesinde somut olayımız değerlendirildiğinde; 13/05/2016 tarihinde meydana gelen kazada kaza tarihi itibariyle davacının yaşı, kazanın meydana gelmesinde zararın artmasında herhangi bir dahli ve kusuru bulunmaması, kaza sebebiyle her ne kadar kalıcı bir maluliyeti bulunmasa da 2 aylık tedavi süreci, geçirmiş olduğu tıbbi müdahaleler, bu sürecin davacı üzerinde yaratacağı travma ve psikolojik etki, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile paranın satın alma gücü de bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı lehine takdir edilecek 5.000,00 TL manevi tazminatın davacı için zenginleşme ve davalılar için de yıkım olmayacağına kanaat edilmekle davacının manevi tazminat davasının 5.000,00 TL’sinin kabulüne, fazlaya ilişkin taleplerinin ise reddine karar verilmesi hususunda Mahkememizde vicdani kanaat hasıl olmuştur.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı …’ın MADDİ TAZMİNAT davasının KISMEN KABULÜ İLE;
a) Davacının 13/05/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahrum kaldığı 2.601,98 TL geçici iş göremezlik maddi zararının davalı … Sigorta A.Ş ile (kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 17/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalı …’den( kaza tarihi olan 13/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) müştereken ve müteselsilen tahsili DAVACIYA VERİLMESİNE,
b) Davacının 13/05/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahrum kaldığı 1.000,00 TL SGK tarafından karşılanmayan, zorunlu, belgeye bağlanamayan tedavi gideri maddi zararının … Sigorta A.Ş ile (kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 17/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalı …’den( kaza tarihi olan 13/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) müştereken ve müteselsilen tahsili DAVACIYA VERİLMESİNE,
c)Davacının sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri maddi tazminat taleplerinin REDDİNE,
2-Davacı …’ın MANEVİ TAZMİNAT davasının KISMEN KABULÜ İLE; 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 13/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsili ile DAVACIYA VERİLMESİNE, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 587,60 TL karar ve ilam harcından 342,92‬TL peşin harcın ve 12,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 232,68 TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, ( Davalı sigorta şirketinin 3.601,98/8.601,98 oranında 97,43TL’den diğer davalı ile birlikte sorumlu olduğuna, tamamından davalı …’in sorumlu olduğuna,)
4-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00TL arabuluculuk giderinin haklılık oranına göre (3.601,98/3.801,98) 1.250,56TL’nin davalı sigorta şirketinden, 69,44TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvuru harcı, 342,92 TL peşin harç, 12,00 TL tamamlama harcı, 8,50TL vekalet suret harcı olmak üzere toplam 422,72TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ( Davalı sigorta şirketinin 3.601,98/8.601,98 oranında 177,01TL’den diğer davalı ile birlikte sorumlu olduğuna, tamamından davalı …’in sorumlu olduğuna,)
6-Davacı tarafından sarfedilen 626,7‬0 TL posta ve tebligat ücreti gideri, 700,00TL bilirkişi ücreti gideri, 730,30TL Adli Tıp raporu gideri ve 1.162,00TL hastane raporu gideri olmak üzere toplam 3.219,00TL nin davanın haklılık oranına göre (8.601,98/103.801,98) hesaplanan 266,76TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, ( Davalı sigorta şirketinin 3.601,98/8.601,98 oranında 111,70TL’den diğer davalı ile birlikte sorumlu olduğuna, tamamından davalı …’in sorumlu olduğuna,) artan bölümün davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … tarafından sarfedilen 35,15TL yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan 32,24TL’sinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine, artan bölümün davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı vekili yararına kabul edilen maddi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesaplanan 3.601,98TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davacı vekili yararına kabul edilen manevi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davalılar vekili yararına maddi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesaplanan 200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
11-Davalı … vekili yararına manevi tazminat davası yönünden AAÜT’nin 10/2 maddesine göre hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’e verilmesine,
12-6100 Sayılı HMK’nın 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde davacının sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR;Taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın 7201 Sayılı Kanununun 11. Maddesi gereğince taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinden istinaf kanun yoluna müracaat etme hakları açık olmak üzere Türk Milleti adına verilen karar duruşma tutanağına geçirilerek açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/09/2022

Katip Hakim