Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/504 E. 2021/488 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:
KARAR NO:
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ :
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının 26/10/2016 tarihinde araç içi yolcu iken davalı şirkete sigortalı …adına kayıtlı …plakalı minibüsün devrilmesi ile yaralandığını, Kadınhanı ACM’nin …esas …Karar sayılı dosyası ile sürücünün tam kusur sebebiyle ceza aldığını, kusur raporuna göre davacının tamamen kusursuz olduğunu, kaza sonucu davacının kolunun tutmadığını, Konya Eğitim ve araştırma hastanesinin …nolu raporu ile şimdilik fiziki tıp ve rehabilitasyondan %3 maluliyetinin olduğunu, davacının kazadan sonra 1,5 yıl çalışamadığını, ortopedi bölümünde cerrahi tedavi gördüğünü, davacının tarlalarda çalıştığını bu nedenle maluliyet oranının bu duruma göre belirlenmediğini ve değerlendirilmediğini, sgk kayıtlarında da davacının prim gün sayısının hiç olmadığını, kaza sebebiyle veya başka bir sebeple para almadığını, aylık bağlanmadığını, davacının eşi ile kaldığını, eşinin yaşlı ve hasta olduğunu, davacının bakıma muhtaç olduğunu, davalı şirkete göndermiş oldukları ihtarın 05/02/2018 tarihinde tebliğ olunduğunu, davalı tarafın 10/10/2018 tarihli cevabi yazılarında dava açılmasını engellemek için özür oranının %2 olarak kabul ettiklerine dair imzalı beyan istediklerini, sürücü ve malike karşı açacakları maddi ve manevi tazminat hakları, fazlaya dair her türlü hakları saklı şimdilik belirsiz alacak kaza sebebiyle maluliyet için 500,00 TL, geçici iş göremezlik için 500,00 TL ve bakıcı gideri için 500,00 TL’nin başvuru tarihi 05/10/2018 tarihinden işleyecek en yüksek reeskont faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu kazaya karışan …plaka sayılı araç müvekkili …Sigorta A.Ş. nezdinde …numaralı Trafik Sigorta Poliçesi ile 18.05.2016-18.05.2017 tarihleri arasında sigortalandığını, Müvekkili şirketin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde kaldığını, Poliçeye müstenit müşterek müteselsil sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı olmakla beraber; masraf, vekâlet ücreti sorumluluğunun da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, Poliçe limiti maktuen ödenecek rakam olmadığını, Poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmadığını, Zorunlu trafik sigortası sorumluluk sigortası olup, bu nedenle bu sigorta ile sigorta ettiren kişinin işleteni olduğu motorlu araçların üçüncü kişilere verdikleri zararların karşılanmasının amaçlandığını, araç işleteninin ve sürücünün kusursuz olduğu hallerde sigortacının da tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, kazaya sebep olan olayda öncelikle kusur durumunun net ve kesin olarak tespitinin gerektiğini, davaya konu poliçe tanzim edilmeden önce 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. Maddesine yeni bentler eklenmiş, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları Ve Ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler trafik sigorta poliçesi kapsamı dışında bırakıldığını, 01.06.2015 tarihli trafik sigorta poliçesi genel Şartlarının “A.5.Kapsama Giren Teminat Türleri” başlıklı maddesinde ise “kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında olduğunu, sağlık giderleri teminatı sosyal güvenlik kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve güvence hesabının sorumluluğu 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona erdiğini, sağlık giderleri açısından sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumuna ait olduğunun açıkça belirtildiğini, bu nedenle açılan davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Açılan dava (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sırasına kaydedilmiş, Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10/09/2021 gün ve …Esas …karar sayılı kararı ile bu davaya Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakması gerektiği gerekçesiyle, görevsizlik kararı ile dosyanın Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, karar taraflara tebliğ edilmeden dosya Konya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmiş ve tevzi sonucu Mahkememizin …esas sırasına kaydedilmiştir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı ile, “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 gün ve …E. …K. sayılı emsal içtihadı; “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, …E., …K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (….: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Nitekim Yargıtay . H.D.sinin 07/11/2006 tarih ve …E., …K. Sayılı yargı yeri belirlenmesi ilamında; Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkisine ilişkin H.S.Y.K.’nın 24.03.2005 gün 188 sayılı kararının 11. maddesinin B-a maddesine göre “Büyükşehir Belediyesi sınırları içindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil ticaret mahkemelerinin yargı çevresinin yalnız büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine” ilişkin ilke kararı alındığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamından ve 5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Yasasından Gemlik İlçesinin 23.07.2004 tarihi itibariyle büyükşehir belediyesi sınırları içine alındığı anlaşılmaktadır. Yasa gereği hukuk davalarında yetkiye ilişkin ana kural, davanın açıldığı tarihteki davalının ikametgahı mahkemesidir. Somut olayda; davanın 5216 Sayılı Yasanın yürürlük tarihinden önce 19/03/2004 tarihinde açıldığı anlaşılmakla, yetkili mahkeme davanın ilk açıldığı Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesidir.Şeklinde karar vermekle ilk davanın açıldığı Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesi yargı yeri olarak belirlenmiştir.
Huzurdaki dava ile birebir örtüşen Samsun BAM . HD.’nin 02/11/2021 tarih ve …E., …K. Sayılı ilamında özetle; Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararında; Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin Samsun ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, kararın “01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” ilişkin cümlenin yorumlanması gerektiği, Kurul tarafından bu kararın 01/09/2021 tarihinden önce açılan davalara uygulanıp uygulanmayacağı hususunun açıkça belirtilmediğinin görüldüğü, yapılan değerlendirmede kanuni hakim ilkesi, doğal hakim ilkesi, usul ekonomi ilkesi bu husustaki Anayasal düzenleme ve Anayasa Mahkemesi kararları, AİHS ve AİHM kararları birlikte değerlendirilip yorumlandığında, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlenmesine, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar için yetkili ve görevli olduğu, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan mahkemelerin elindeki Ticaret Mahkemesi’nin görev ve yetkisine giren davaların açıldığı mahkemelerce sonuçlandırılması gerektiği şeklinde yorumlanması gerekmekte olup, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/09/2021 tarih, …esas, …karar sayılı görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğuna karar vermiştir.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve …E., …K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara’da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” şeklindedir.
HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararında 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların da, Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu yönde herhangi bir yasal düzenleme de yoktur. 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve derdest olan davaların gönderme kararı ile Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi, yukarıda yazılı Yargıtay HGK emsal içtihadında ve diğer ilamlarda belirtilen tabii hakim ilkesine de aykırıdır. Bu nedenle eldeki uyuşmazlığın çözümünde (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Ilgın Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olduğu ve yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği, davada (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Ilgın Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğu gözetilerek; HMK’nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Ancak Mahkememiz ile Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan işbu görevsizlik kararının kanun yoluna başvurulmadan (istinafsız/temyizsiz) kesinleşmesi ve talep edilip gerekli posta giderlerinin verilmesi halinde görev uyuşmazlığının çözümü (mercii tayini) için dosyanın Konya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Açılan davada mahkememiz görevsiz olduğundan dolayı davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-)Dosyanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde görevli ve yetkili Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-)Mahkememiz ile Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan işbu görevsizlik kararının kanun yoluna başvurulmadan (istinafsız/temyizsiz) kesinleşmesi ve talep edilip gerekli posta giderlerinin verilmesi halinde GÖREV UYUŞMAZLIĞININ ÇÖZÜMÜ (MERCİİ TAYİNİ) İÇİN dosyanın resen KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Dair; kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi. 14/10/2021

Katip … Hakim …