Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/49 E. 2022/175 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN:
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Şirket Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 25/01/2021 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirketin %33 hissesine sahip kurucu ortağı olduğunu, davalı şirketinden bilgi alma hakkını kullanmak için Konya . Noterliğinin 28/05/2020 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirkete ihtarname gönderildiğini ancak adresten iade geldiğini, bu durumunda şirketin kağıt üzerinde bir şirket olduğunu gösterdiğini, iade gelen tebligat üzerine şirketin KEP adresine elektronik tebligat gönderildiğini, davalı yönetim kurulu başkanınca tek sayfadan ibaret özet cevap verildiğini, bilgi almak için verilen adresinde kağıt üzerinde boş olduğunu, müvekkilinin tarafsız yeminli mali müşavire şirket defterlerinin incelenmesi için yetki verildiğini ancak davalı şirketin buna imkan vermediğini, müvekkilinin bilgi alma hakkının kullandırılmadığını, 24/10/2020 tarihli genel kurul toplantısında 17 sorudan ibaret bilgi talep edildiğini, genel kurul toplantısında bu sorulara cevap verilmediğini, müvekkilini toplantı tutanağına muhalefet şerhi koyduğunu, mevcut durumla davalı şirketin ibra edilmesinin mümkün olmadığını, bu durumunda bilirkişi incelemesiyle de ortaya çıkacağını, davalı şirketin yüklü miktarlarda almış olduğu avanslar olduğunu, alınan avans miktarının belgesinin olmadığını beyanla fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 24/10/2020 tarihli genel kurul kararlarının iptalini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 22/02/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının hukuki dayanağı olmadığını, davacının şirket adresini ve bilgilerini bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olmadığını, şirketin son adresinde faal olarak çalıştığını, iptali talep edilen genel kurulun usulüne uygun yapıldığını, toplantı bilgilerinin taraflara usulüne uygun ve zamanında bildirildiğini, davacı tarafında kendisini toplantıda vekalet verdiği kişi tarafından temsil ettiğini, davacının şirketin batık olup usulsüz ibra edildiği iddialarının sebebinin eşinin şirketinin müvekkili şirkete olan borcundan dolayı Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile açılan alacak davası olduğunu, davacının açılan alacak davasına karşı müvekkil şirkete gözdağı vermek için iş bu davayı açtığını, davacının ayrıca müvekkili şirketin Afyon ilindeki şantiye ekipmanlarını başka bir firmaya satarak müvekkili zarara uğrattığını bu durumla ilgili de Afyon C. Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, davacının tek amacının müvekkil şirkete zarar vermek olduğunu, davacı tarafın muhalefet şerhi koyduğu genel kurul kararlarının oy çokluğuyla kabul edildiğini, genel kurul kararlarının tamamının iptali istemli davanın dava şartlarının oluşmadığını beyanla usul ve yasaya aykırı açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN NİTELİĞİ, DELİLLER, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE :
Dava, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali davasıdır.
Davacı vekilinin, davalı şirketin 24/10/2020 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararların, genel kurul toplantısı öncesinde şirkete ait bilançoların ve gelir gider tablolarının incelemeye hazır halde bulundurulmaması, toplantı sırasında şirketin finansal durumuna ilişkin sorulan sorulara cevap verilmemesi, bilançoların şirketin gerçek mali durumunu yansıtmaması sebepleriyle iptalini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinin anlatım kısmı ile talep sonucu kısmı arasındaki çelişki ve belirsizlik sebebiyle davacı vekiline dava konusu genel kuruldaki hangi kararların iptalinin istenildiği sorulmuş, davacı vekili 19/01/2022 tarihindeki celsede, genel kurulda alınan tüm kararların iptalini talep ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı vekili, süresinde sunduğu cevap dilekçesiyle, genel kurul kararlarının usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce, Konya Ticaret Sicil Müdürlüğünden, davalı şirkete ait tüm bilgi ve belgeler ile davaya konu genel kurul tutanakları ile hazirun cetveline ilişkin tüm bilgi ve belgeler celp edilmiştir.
Dava tarihi itibariyle davacı, davalı şirkette 330/1000 oranında pay sahibi olup aktif dava ehliyetine sahiptir.
TTK’nun 445. maddesi; ” 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” hükmünü içermektedir.
Davaya konu genel kurul kararlarının 24/10/2020 tarihinde alındığı, davanın 25/01/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmakla, davanın yasada belirtilen 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava tarihi itibariyle davalı şirketin merkez adresi Konya ilinde bulunduğundan iş bu davaya bakmaya mahkememizin kesin yetkili olduğu resen tespit edilmiştir.
TTK’nun 446. maddesi; ” a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c) Yönetim kurulu, d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.” hükmünü içermektedir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının 24/10/2020 tarihli genel kurul toplantısına vekili aracılığıyla katılım sağladığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davacı tarafından toplantı öncesinde ve çok daha öncelerinde şirket defterlerinin, evraklarının, yönetici faaliyetlerinin incelenmesi amacıyla şirkete ihtarnameler gönderildiği, ancak şirkete bir türlü ulaşılamadığı, ihtarnamelerin iade edildiği ve dolayısıyla bilgi alma ve inceleme hakkının elinden alındığı ileri sürerek toplantıdaki kararların iptali istenilmiş ise de; pay sahibinin şirket yönetim kurulundan bilgi alma ve şirkete ait evrakların incelenmesi hususu TTK’nun 437.maddesinde düzenlenmiş olup; anılan Kanun maddesinin 5. fıkrasına göre, pay sahibinin bilgi alma ve inceleme hakkı ihlal edildiği takdirde açılacak ayrı bir dava ile bu hakkın tesisi talep edilebilir. Dava konusu genel kurul kararlarında pay sahiplerinin ileriye dönük olarak bilgi alma ve inceleme haklarının sınırlandırılması veya ortadan kaldırılması yönünde alınmış bir karar bulunmamaktadır.
Nitekim TTK’nun 437. Maddesi; “(1) Finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi, genel kurulun toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulur. Bunlardan finansal tablolar ve konsolide tablolar bir yıl süre ile merkezde ve şubelerde pay sahiplerinin bilgi edinmelerine açık tutulur. Her pay sahibi, gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla bilançonun bir suretini isteyebilir.
(2) Pay sahibi genel kurulda, yönetim kurulundan, şirketin işleri; denetçilerden denetimin yapılma şekli ve sonuçları hakkında bilgi isteyebilir. Bilgi verme yükümü, 200 üncü madde çerçevesinde şirketin bağlı şirketlerini de kapsar. Verilecek bilgiler, hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olmalıdır. Pay sahiplerinden herhangi birine bu sıfatı dolayısıyla genel kurul dışında bir konuda bilgi verilmişse, diğer bir pay sahibinin istemde bulunması üzerine, aynı bilgi, gündemle ilgili olmasa da aynı kapsam ve ayrıntıda verilir. Bu hâlde yönetim kurulu bu maddenin üçüncü fıkrasına dayanamaz.
(3) Bilgi verilmesi, sadece, istenilen bilgi verildiği takdirde şirket sırlarının açıklanacağı veya korunması gereken diğer şirket menfaatlerinin tehlikeye girebileceği gerekçesi ile reddedilebilir.
(4) Şirketin ticari defterleriyle yazışmalarının, pay sahibinin sorusunu ilgilendiren kısımlarının incelenebilmesi için, genel kurulun açık izni veya yönetim kurulunun bu hususta kararı gerekir. İzin alındığı takdirde inceleme bir uzman aracılığıyla da yapılabilir.
(5) Bilgi alma veya inceleme istemleri cevapsız bırakılan, haksız olarak reddedilen, ertelenen ve bu fıkra anlamında bilgi alamayan pay sahibi, reddi izleyen on gün içinde, diğer hâllerde de makul bir süre sonra şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Başvuru basit yargılama usulüne göre incelenir. Mahkeme kararı, bilginin genel kurul dışında verilmesi talimatını ve bunun şeklini de içerebilir. Mahkeme kararı kesindir.
(6) Bilgi alma ve inceleme hakkı, esas sözleşmeyle ve şirket organlarından birinin kararıyla kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz.” hükmünü içermektedir.
TTK’nun 446.maddesinin açık hükmü ve Yargıtay . Hukuk Dairesinin emsal birçok içtihadında ( Örn. Yargıtay . HD. 09/09/2019 tarih, … E., … K.,) belirtildiği üzere, genel kurul toplantısına katılan pay sahiplerinin alınan kararlara karşı iptal davası açabilmesi için olumsuz oy kullanmakla birlikte karara muhalefetlerinin tutanağa şerh edilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, davacının 24/10/2020 tarihli genel kurul toplantı tutanağında yer alan diğer kararlara olumlu oy kullandığı halde, 4. maddedeki denetim kurulunun ibrasına ilişkin karara ve 6. maddedeki yönetim kurulunun ibrasına ilişkin karara karşı olumsuz oy kullandığı, fakat muhalefetinin ayrıca ve açıkça tutağa geçirilmediği görülmektedir.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamasına göre, muhalefet şerhinin tutanağa geçirilmemesi iptal davaları açısından dava şartı eksikliği sonucunu doğurmaktadır. Bu itibarla davacının muhalefet şerhini tutanağa geçirmemesi sebebiyle davacının genel kurul toplantı tutanağındaki 6. maddesi haricindeki diğer maddelere yönelik davasının dava şartı eksikliğinden usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Kaldı ki davacının genel kurul toplantısındaki 4. ve 6. madde haricindeki tüm maddelere ilişkin olumlu oy kullandığı ve kararların sözü edilen bu iki madde haricinde oy birliğiyle alındığı görülmektedir.
Davacının iptal davasına konu ettiği 6. madde yönünden kararın yoklukla malul olup olmadığının ayrıca değerlendirilmesi gerekmiştir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E. … K. Sayılı kararında; karar nisabı sağlanmadan alınan kararların yoklukla malul olduğu ve bu karara karşı ortakların muhalefet şerhi koymamış olsalar bile mahkemece resen değerlendirme yapılarak yokluk kararı verilebileceği belirtilmiştir.
Yokluk, bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen kurucu/şekli nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir (… , Ortaklıklar Hukuku, 14. Bası, Beta, İstanbul,2020,s.198). Bu aykırılık, işlemin esaslı noktadaki kurucu unsurlarında eksikliğe yol açar ve işlemi “yokluk” ile sakat hale getirir. Yok sayılan işlem, şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk, bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman ileri sürülebilir ve tespit ettirilebilir, hâkim tarafından da re’sen dikkate alınır. Mahkemenin vereceği tespit hükmü, bu durumu açıklayıcı niteliktedir.
Yokluk ve butlan hallerinin varlığı halinde bu hususun mahkemelerce re’sen gözönünde bulundurulacağı ve herkesin bu geçersizliği, mülga 6762 sayılı TTK’nın 381. maddesinde (6102 S. TTK 445-446) düzenlenen koşullara tabi olmaksızın ileri sürebileceği Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2008 gün ve … E., … K. sayılı ilamı ile de benimsenmiştir.
Anonim şirket genel kurulunda alınan en önemli kararlar arasında ‘ibra kararı’ yer almaktadır. İbra, mevzuatımızda tanımlanmış değildir. İbra, yönetim ve denetim kurulunun faaliyetlerinden dolayı, genel kurulun o yıla ilişkin olarak tazminat talebi hakkı bulunmadığı yönünde menfi bir borç ikrarı olarak nitelendirilmektedir. TTK’nın 436. maddesi uyarınca, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamazlar. Şayet oy kullanmaları vuku bulmuş ise, bu halde oyların sonuca etkisi dikkate alınmalıdır.
Dava konusu genel kurul toplantı tutanağının 6. maddesinin yönetim kurulunun ibrasına yönelik olduğu görülmektedir. Somut olayda, davalı şirketin üç ortağı olduğu, davacının %33 oranında, diğer ortak …’ın %34 oranında, bir diğer ortak …’in %33 oranında pay sahibi olduğu, paydaşlardan …’ın şirketi münferiden temsille yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Davaya konu genel kurul toplantı tutanağında yer alan 6. maddeye dava dışı ortak … ile dava dışı yönetici ortak …’ın olumlu oy kullandığı ve yönetim kurulunun ibrasına karar verildiği, …’ın bahse konu karar alınırken TTK’nın 436/(2). maddesine aykırı olarak kendi ibrasında oy kullandığı, bu oy çıkartıldığında geriye ibrayı sağlayacak çoğunlukta oy kalmadığı, bu nedenle anılan kararın yoklukla malul olduğu anlaşılmıştır. Nitekim Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E. … K. sayılı kararı bu yöndedir.
Diğer yandan dava konusu genel kurul toplantı tutanağının 5. maddesinde bilanço ve kar zarar hesaplarının müzakere edildiği ve müzakere sonucunda bilançonun ve finansal tabloların oy birliğiyle kabul edildiği görülmektedir. Yargıtay . Hukuk Dairesinin … E., … K. sayılı kararında belirtildiği üzere, ibra kararının gündemde ayrıca görüşülmesi halinde, bilançonun onaylanması yönetim kurulu üyelerinin ibrası sonucunu doğurmaz. Bu itibarla her ne kadar bilanço ve finansal tablolar davacının da olumlu oyuyla, yani oy birliğiyle, kabul edilmiş ise de, yönetim kurulunun ibrası ayrıca görüşüldüğünden, bilançonun onaylanmasının yönetim kurulunun ibrası sonucunu doğurmayacağı, anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacının muhalefet şerhlerini tutanağa geçirmemesi sebebiyle iptale yönelik davasının dava şartı eksikliğinden usulden reddine, toplantı tutanağının 6. maddesindeki yönetim kurulunun ibrasına yönelik kararının ise, mahkememizce resen yapılan tespitler nazarında karar nisabının sağlanmaması sebebiyle batıl olduğunun tespitine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
A)Davalı şirketin 24/10/2020 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağında yer alan 6. maddenin BATIL OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
B)Davalı şirketin 24/10/2020 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağında yer alan 6.madde haricindeki diğer maddelere yönelik davanın DAVA ŞARTI EKSİKLİĞİNDEN USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 59,30TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 59,30TL başvuru harcı, 59,30TL peşin harcı ve 8,50TL vekalet suret harcı olmak üzere toplam 127,10TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 83,10TL yargılama giderinden haklılık oranına göre hesaplanan (1/2 oranında) 41,55TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/03/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …