Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/487 E. 2022/208 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO:
HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ:

Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili … ile davalı … arasında 06.12.2020 tarihli “Ortaklık Mukavelesi” başlıklı yazılı sözleşme ile davalının kendisine ait olan 110 dekarlık (110.000,00 m2’dir) taşınmazı/tarlayı bir sezonluğuna müvekkiline teslim edeceğini, müvekkilinin de tarlayı sürüp ekecek ve hasadı kaldıracağını, tarlanın sürülüp, ekilmesi ve biçilmesi ile ilgili tüm masrafların müvekkiline ait olacağını, kalkan ürünün 1/3’ünün 01.08.2021 tarihinde davalıya verileceğini, müvekkilinin bu sözleşme nedeniyle davalıya 01.08.2021 vade tarihli 100.000,00 TL bedelli bonoyu hasattaki gerçek rakam belirlendikten sonra o rakam ödenmek kaydıyla davalıya verdiğini, taraflar arasındaki yazılı sözleşmenin imzalanmasından kısa bir süre sonra müvekkilinin tarlayı sürmek vs. işlemlere girişeceği sırada, dava dışı … Ltd.Şti. nin tarlanın mülkiyetinin kendisine ait olduğunu, tarlanın tapuda şirket adına kayıtlı olduğunu, davalı …’in şirketle ve tarla ile hiçbir ilgisinin bağının olmadığını ancak şirket/malik olarak tarlayı müvekkiline kiraya verebileceklerini bildirmesi üzerine müvekkilinin konuyu davalıya aktardığında davalının da konuyu kabul ettiğini ve bonoyu iade edeceğini ve yazılı sözleşmenin de geçersiz olduğunu beyan ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin tarlanın tapu maliki … Ltd.Şti.’nden tarlayı 01.01.2021 tarihli “İcar Sözleşmesi” başlıklı yazılı sözleşme ile bir sezonluğuna 35.000,00 TL bedel karşılığı tarlayı kiraladığını, müvekkilinin icar sözleşmesinde geçen kira bedeli ve bono karşılığı şirketin avukatı olarak taraflarına banka EFT si yoluyla 26.07.2021 tarihinde 35.000,00 TL’nin ödendiğini, ancak davalının tarafların farklı yerlerde ikamet etmelerini de fırsat bilerek müvekkilini oyaladığını, davalının ne yazılı sözleşmeyi yazılı olarak fesih ettiğini, ne de aldığı bonoyu iade etmediğini, müvekkilinin davalının kötü niyetli olduğunu hissedince Cihanbeyli Noterliğinin 25.05.2021 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile 06.12.2020 tarihli “Ortaklık Mukavelesi” başlıklı sözleşmeyi yukarıda belirttikleri gerekçelerle feshettiğini ve bononun iadesinin davalıya ihtar ve tebliğ ettiğini, ihtarnameyi alan davalının bir sorun olmadığını bir alacak iddiasının olmadığını sözlü olarak müvekkiline iletmesine rağmen davalının kötü niyetinin zirvesi olarak ihtiyati haciz girişiminde bulunduğunu, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.08.2021 tarih … -… D.İş sayılı ihtiyati haciz kararını temin ettiğini, davalının Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibinde bulunarak sözü geçen ihtiyati haciz kararının fiilen uygulanmasını talep ettiğini ve ihtiyati haciz kararı gereğince haciz uygulaması yaptığını, davalının maliki ve hiçbir yetkisi olmadığı tarla hakkında ortaklık sözleşmesi yapması vs. eylemleri nedeniyle tarlanın kayden maliki olan … Ltd.Şti. tarafından davalı hakkında Cihanbeyli Cumhuriyet Başsavcılığının … Sor. sayılı dosyası üzerinden suç duyurusunda bulunulduğunu, aynı şikayetin … Sor. sırasında da kayda alındığını, bu nedenlerle yukarıda anlatılan veya anlatılmayan, akla gelen veya gelmeyen, dava konusu olmuş veya olmamış her türlü talep ve beyanları ile ilgili kalem kalem fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla öncelikle davadaki iddialarının ve delillerinin ve müvekkilinin uğradığı mağduriyet nazara alınarak takdiren teminatsız olarak değilse müvekkilinin karşılayabileceği makul bir miktar teminat karşılığı davalı tarafın her türlü taşınır ve taşınmaz malları ile ekonomik değeri olan her türlü hakları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini, yapılacak inceleme ve yargılama sonunda da öncelikle ihtiyati haciz kararının fiilen uygulanması ve cebri icra tehdidi altında ödenen 88.000,00 TL’nın, bu talepleri kabul edilmediğinde terdiden 1.000,00 TL ile ayrıca 53.000 TL’nın (belirttiğimiz tüm alacak kalemlerinin) ödeme tarihleri olan 26.08.2021 tarihinden itibaren ileride değişmesi halinde değişen oranlarda hesaplanacak avans faizi ile birlikte haksız fiil ve kötü niyetli olarak sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince istirdaden davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi ekli meşruhatlı davetiye tebliğ edildiği halde cevap dilekçesi vermemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Taraflar arasında görülmekte olan davanın; Taraflar arasında akdedilen 01/08/2021 tarihli adi sözleşmeye istinaden verilen bonodan kaynaklı istirdat davası olmazsa alacak davası olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın ise icra takibine dayanak bonodan dolayı davalının herhangi bir borcu olup olmadığı ve 01/08/2021 tarihli adi sözleşmeden kaynaklı herhangi bir alacağı olup olmadığı hususunda olduğu görüldü.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İLAMLARI
1.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 22/01/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Davalı, aralarındaki sözleşmenin kira sözleşmesi değil ortaklık sözleşmesi olduğunu, 01.01.2010 tarihinde imzalanan ortaklık sözleşmesinin davacının isteği ile 2011 yılında sona erdiğini, 2011 yılından beri dava konusu tarlaların ortaklığını da yapmadığını, 2010 ve 2011 yılında ürünlerden elde ettiği kadarıyla davacının payına karşılık ödemeleri yaptığını, halen dava konusu tarlaların davacının çocukları tarafından kullanıldığını belirterek davanın reddini dilemiştir. …
TBK’ nun 357. maddesinde” Ürün kirası kiraya verenin, kiracıya, ürün veren bir şeyin veya hakkın kullanılmasını ve ürünlerin devşirilmesini bedel karşılığında bırakmayı üstlendiği sözleşmedir. Ürüne katılmalı kira, kira bedelinin devşirilecek ürünün belli bir oranı olarak kararlaştırıldığı ürün kirasıdır. Bu oran sözleşmeyle kararlaştırılmamışsa, yerel âdete göre belirlenir ” hükmü bulunmaktadır.
Olayımıza gelince; Dava dosyasında bulunan her iki tarafın imzasını taşıyan 23.03.2010 tarihli “…arazilerin 01.01.2001 tarihinde 31.12.2020 tarihine kadar tarımsal amaçlı olarak kullanılmak üzere ürünler yarı yarıya olmak üzere iş bu ortaklık sözleşmesi taraflarca kabul edilerek imzalamıştır.” şeklinde yapılan yazılı ortaklık sözleşmesinin 6098 sayılı TBK ‘nun 357/2. maddesindeki ürün kirası hükümlerine tabii olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece bu ortaklık sözleşmesi üzerinde durulup sözleşmesel ilişkinin ne zaman sona erdiği de tespit edilip tahliye ve alacak talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma, inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” denilmiştir.
2. T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 23/06/2015 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Dava, kira sözleşmesinden kaynaklanan istirdat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin kurallardan olup, yargılamanın her aşamasında istek üzerine, ya da re’sen gözetilmesi gerekir.
Dava, araç kiralama sözleşmesi nedeniyle teminat olarak verilen bononun icra takibine konulması üzerine davacı kefil tarafından açılan istirdat istemine ilişkindir.
Dava, 23.5.2013 tarihinde 6100 sayılı HMK’nun yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup Hakim her aşamada re’sen(kendiliğinden) dikkate almalıdır. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esası incelenerek davanın esastan sonuçlandırılması doğru değildir.” denilmiştir.
3.T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08/04/2015 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Bilindiği üzere kira sözleşmesi, bir bedel karşılığında geçici bir süre için tarafa veya başkasına ait taşınır veya taşınmaz malın veya bir hakkın kullanımını sağlayan sözleşmedir. Kira sözleşmesi karşılıklı iradelerin birleşmesi suretiyle oluşur. Kira sözleşmesinin tarafları, kiraya verilen maldan bedel karşılığı yararlanan kiracı ile yararlanmaya razı olan kiralayandır.
Hemen belirtilmelidir ki, kiralayan ve mal sahipliği sıfatlarının aynı kişide toplanması zorunluluğu yoktur. 6570 sayılı Kanun’da mülkiyet değil, akit esası kabul edilmiş, bu husus Hukuk Genel Kurulunun 07.11.1962 gün ve … E., … K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
Başkasına ait taşınmazın kiraya verilmesi mümkün ve buna ilişkin sözleşme hukuken geçerli olduğundan kiralayanın mal sahibi olma zorunluluğu yoktur. Eş söyleyişle, mal sahibinin tarafı durumunda bulunmadığı bir kira sözleşmesi yapılabilir ve kural olarak o sözleşmeden doğan hak ve borçlar sözleşmenin taraflarına ait olur.” denilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE NETİCE
Mahkememiz önüne gelen somut uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için davaya dayanak 01/08/2021 Tarihli “Ortaklık Mukavelesi” başlıklı belgenin hukuki tahlilinin iyi yapılması gerekmektedir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunumuzun 19. Maddesi gereğince bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınmalıdır.
Bu nedenle çözümlenmesi gereken husus, ortaklık sözleşmesi ile taraflar arasında “Adi Ortaklık” ilişkisi mi meydana gelmiş yoksa “Ürün Kirası” ilişkisi mi meydana gelmiştir?
Bu aşamada, adi ortaklık ve ürün (hasılat) kirası sözleşmelerinin hukuki niteliğinin tartışılmasında fayda bulunmaktadır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunumuzun 620/1 maddesi gereğince; Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Gerek Doktrinde gerekse de Yüksek Mahkemenin yerleşik içtihatlarında ifade edildiği üzere adi ortakların müşterek amaca ulaşmak için birlikte çaba sarf etmek konusunda yükümlülük altına girmeleri, adi ortaklığın varlığı bakımından zorunludur.
Adı geçen kanunumuzun 357/2 maddesindeki tanıma göre; Ürüne katılmalı kira, kira bedelinin devşirilecek ürünün belli bir oranı olarak kararlaştırıldığı ürün kirasıdır. Bu oran sözleşmeyle kararlaştırılmamışsa, yerel âdete göre belirlenir. Ürün kirasında ise adi ortaklık sözleşmesinden ayrı olarak tarafların ortak amaca ulaşması için müşterek çaba sarf etme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bu halde kiraya veren herhangi bir çaba yükümlülüğü altında olmayıp devşirilecek ürünün belli bir oranı oranında kira bedeli almakta, çaba ve emek yükümlülüğü kiracı üzerinde olmaktadır.
Dosya içerisinde yer alan ve davaya dayanak “01/08/2021 Tarihli Ortaklık Mukavelesi” başlıklı sözleşmenin incelenmesinde; “… Mahallesi …’e ait 116 Dekarlık tarlayı şu şekilde ortak ekiyoruz, masrafların hepsi … ait bakımlar dahil tarlada ekilen mahsulün üçte biri …’e ait geri kalanı … ait.” şartları kararlaştırılmıştır.
Anılan sözleşme içeriğinden anlaşıldığı üzere davalı … tarafından, sözleşmeye konu tarlanın ekimi, bakımı ve masrafları konusunda herhangi bir çaba yükümlülüğü kararlaştırılmamıştır. Bütün çaba davacı Tevfik Karadağ üzerinde olup, davalı … elde edilecek/devşirilecek üründen belli bir oranda pay alacaktır. Yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 22/01/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında da ifade edildiği üzere taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunumuzun 357/2. Maddesinde düzenlenen “Ürüne Katılmalı Kira Sözleşmesi” olduğu hususunda şüphe bulunmamaktadır. Nitekim davacı tarafından davalıya çekilen ve dosya içerisinde yer alan T.C. Cihanbeyli Noterliğinin 25/05/2021 Tarih ve … Yevmiye nolu ihtarnamesinin içeriğinde “dava konusu taşınmazın zilyetlik hakkının kiralanması” hususunda sözleşmenin akdedildiği ve yine “kira bedeli olarak 100.000,00 TL’lik bono” alındığı açıkça ikrar edilmiştir.
Her ne kadar davacı tarafından sözleşme konusu tarlanın mülkiyetinin bir başkasına ait olduğu ifade edilmiş ise de; Yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08/04/2015 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında açıkça ifade edildiği üzere kira sözleşmesinin tarafları, kiraya verilen maldan bedel karşılığı yararlanan kiracı ile yararlanmaya razı olan kiraya verendir. Kiraya veren ile mal sahipliği sıfatlarının aynı kişide toplanması zorunluluğu yoktur. Dolayısıyla başkasına ait taşınmazın kiraya verilmesi mümkün ve buna ilişkin sözleşme hukuken geçerli olduğundan kiralayanın mal sahibi olma zorunluluğu yoktur. Eş söyleyişle, mal sahibinin tarafı durumunda bulunmadığı bir kira sözleşmesi yapılabilir ve kural olarak o sözleşmeden doğan hak ve borçlar sözleşmenin taraflarına ait olacaktır. Bu nedenle her ne kadar davacı tarafından sözleşmeye konu tarlanın mülkiyetinin bir başkasına ait olduğu ifade edilmiş ise de bu husus kira sözleşmesinin kurulması ve varlığını devam ettirmesi noktasında önem arz etmemektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar, amir kanun hükümleri, Yüksek Mahkeme içtihatları, T.C. Cihanbeyli Noterliğinin 25/05/2021 Tarih ve … Yevmiye nolu ihtarı, ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunumuzun 19/1. Maddesi çerçevesinde yapılan değerlendirmede davacı ve davalı arasında akdedilen “01/08/2021 Tarihli Ortaklık Mukavelesi” başlıklı sözleşmenin 6098 sayılı Kanunun 357/2. Maddesinde düzenlenen “Ürüne Katılmalı Kira Sözleşmesi” olduğu, detayı yukarıda verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 23/06/2015 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı gereğince istirdat da dahil olmak üzere kira ilişkisinden doğan tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla davanın, 6100 sayılı HMK m. 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevli olmadığı anlaşıldığından dava şartı yokluğundan usulden reddine, davaya bakmakla yetkili ve görevli Mahkemenin T.C. Konya Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilerek Mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hükümler tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK m. 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevli olmadığı anlaşıldığından dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, davaya bakmakla yetkili ve görevli Mahkemenin T.C. KONYA NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
2-Görevsizlik Kararımız Kesinleştiğinde; 6100 Sayılı Kanunun 20/1. Maddesi gereğince iki haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talepte bulunulması halinde DOSYANIN GÖREVLİ VE YETKİLİ T.C. KONYA NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde dava açılmamış sayılacağının ve bu konuda resen karar verileceğinin İHTARINA,
3-6100 Sayılı Kanunun 331/2. Maddesi gereğince yargılama giderlerinin GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEMECE DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-Var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın 7201 Sayılı Kanununun 11. Maddesi gereğince taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinden istinaf kanun yoluna müracaat etme hakları açık olmak üzere Türk Milleti adına verilen karar duruşma tutanağına geçirilerek açıkça okunup usulen anlatıldı.17/03/2022

Katip … Hakim …