Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/368 E. 2022/671 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ :
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 22/09/2017 tarihli … seri, sıra nolu 79.700,00 TL, 26/09/2017 tarihli … seri, sıra nolu 47.200,00 TL, 09/10/2017 tarihli … seri, sıra nolu 6.000,00 TL, 18/10/2017 tarihli … seri, sıra nolu 9.050,00 TL tutarındaki fatura bedellerinin faiz ve ferileri ile tahsili için davalı aleyhine Konya . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının 07/05/2021 tarihinde yetkiye ve borca itiraz ettiğini, takibin durduğunu, borçlunun itirazında haksız olduğunu ve kötü niyetli olduğunu, icraya konu alacağın para alacağı olup yetkili icra dairesinin Konya İcra Daireleri olduğunu, 6098 sayılı TBK’nın 89/1 maddesine göre para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifasının gerektiğini, bu nedenle alacaklının ikametgahı olan Konya Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını, ödenmeyen ve rehinle de teminat altına alınmamış alacağın temini için borçlunun taşınır, taşınmaz mallarıyla, üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini, davalı-borçlunun itirazının iptali ile takibin devamı ve %20 oranından aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkili yer mahkemesinde ikame edilmediğini, yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemenin müvekkilinin ikametgahı olan İskenderun Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkili ile davacı arasında hiçbir ticari ilişki olmadığını, müvekkilinin alacaklı şirkete hiçbir borcu bulunmadığını, davaya konu edilen fatura konusu edilen emtiaların müvekkiline teslim edilmediğini, fatura metninde söz konusu emtiaları müvekkilinin teslim aldığına dair bir imzasının da mevcut olmadığını, müvekkiline davaya konu edilen faturaların tebliğ edilmediğini, müvekkilinin ticari defter incelenmesinde ve BA ve BS forumları incelendiğinde söz konusu faturaların müvekkilin borç hanesinde olmadığının görüleceğini bildirerek davanın reddini ve davacı şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İtirazın iptali davası olup, İ.İ.K.’nun 67. maddesi gereğince yasal bir yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının Konya . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptalinin gerekip gerekmediği ve davacının takipteki kadar davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, Konya . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası incelenmek üzere celbedilmiş, ticari defter ve kayıtlar, takibe konu faturalar, BA-BS formları, Asım Gündüz Vergi Dairesi Kayıtları, Hatay Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları, Hatay Esnaf ve Sanatkarlar Sicil Müdürlüğü Kayıtları ve tüm belgeler dosya arasına alınmıştır.
Konya . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasının yapılan incelenmesinde; Davacı-alacaklı tarafından tarafından davalı-borçlu aleyhine yapılan ilamsız takip olduğu, borçlunun süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
… Vergi Dairesi Kayıtlarına göre davalının bilanço usulüne göre defter tuttuğu ve tacir olduğu anlaşılmıştır.
Taraflara aralarındaki ticari ilişki nedeniyle defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup, dava tarafları defterlerini sunmuş olup, defterler üzerinde yapılan inceleme sonucu rapor ibraz edilmiştir.
Sunulan 21/06/2022 tarihli raporda özetle; Taraflar arasında davacı şirket satıcı, davalı da alıcı olmak üzere bir ticari ilişkinin olduğu, davacı şirketin kayıtlarında davalı ile olan alışverişin davalıya fatura düzenlendiğinde davalı borçlandırılmak, tahsilat yapıldığında da davalı alacaklandırılmak suretiyle açık hesap şeklinde izlenmiş olduğu, takibe ve davaya konu edilen 4 adet ve toplam bedelleri 141.950,00-TL olan faturaların davacı şirketin ticari defterlerinde davalı borçlandırılmak suretiyle veresiye satış olarak kayıtlı olduğu, bu faturalara karşılık herhangi bir tahsilatın (ödemenin) görünmediği, davacı şirketin kayıtlarına göre açık cari hesap şeklinde izlenmiş olan alışveriş sonucunda icra takip tarihi olan 07.04.2021 ve 31.12.2021 tarihleri itibariyle davacı şirketin davalıdan bu dört faturadan dolayı 141.950,00.-TL alacaklı olarak görünmekte olduğu, davacı şirketin Konya İcra Dairesi’nin … sayılı dosyası ile davalıdan talep etmiş olduğu asıl alacak tutarının da 141.950,00-TL olduğu, davacı şirketin incelenen e-defter kayıtlarının muhasebe usul ve prensiplerine göre tutulduğu, kayıtların süresinde oluşturularak e-defter beratlarının da süresinde alınmış olduğunun görüldüğü, takibe ve davaya konu edilen 4 adet faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığının tespit edilmiş olduğu, davalının ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırılmış olduğu, 2017 yevmiye ve kebir defterinin tasdik ettirilmiş sayfaları yetmediğinden bir kısım sayfaların noter tasdiksiz arka taraflarının da yazdırılmış olduğu (bu durumun T.T.K.’ya göre ticari defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususundaki takdirin yüce mahkemenizde olduğu), yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin de olduğu ve süresinde yaptırıldığı, her iki tarafın vergi dairelerinden gelen ve dosyada mevcut Ba ve Bs formlarının da tarafların kayıtlarını doğrular nitelikte olduğu, zira; dosyada mevcut Ba ve Bs bildirimlerine göre de takibe ve davaya konu edilen 4 adet fatura davacı şirket tarafından 2017 yılında davalıya mal ve hizmet satışı olarak 4 adet belge ile KDV hariç 120.296,00-TL olarak bildirilmiş iken, davalı tarafından bu 4 adet faturanın mal ve hizmet alışı olarak bildirilmemiş olduğunun tespit edilmiş olduğu ifade edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş olup, davacı vekili rapora süresinde beyanda bulunmakla davalının defterlerinin usulüne uygun tutulmadığını ve bu nedenle delil kabiliyetini haiz olmadığını beyanla davanın kabulünü talep etmiştir. Davalı vekili ise süresinden 1 gün sonra rapora karşı beyanda bulunmuş ve davaya konu fatura muhteviyatının teslim edilmediğini, davacının bu nedenle alacağın varlığını ispatlayamadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Diğer taraftan davacı vekili karar celsesinde; dava dilekçesinde harca esas değer olarak 141.950,00 TL bildirilildiğini ve buna ilişkin olarak harcın yatırıldığını, akabinde mahkemece işlemiş faiz yönünden taraflarına harcı yatırmak üzere süre verilmiş ise de; iş bu davadaki taleplerinin asıl alacak üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına yönelik olduğunu duruşma zaptına imzalı beyanı ile ifade etmiştir.
Bilirkişi raporu davalı tarafa 28/06/2022 tarihinde tebliğ edilmiş, ancak davalı taraf rapora 2 haftalık süreden sonra beyanda bulunmuştur. H.M.K’nın 281.maddesi hükmüne göre, yargılama sırasında yanlardan birinin bilirkişi raporuna itiraz etmemesi, itiraz eden taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşturur.( Emsal Konya BAM . HD…. E., … K. sayılı 09/04/2019 tarihli ilamı )
Hukuk Muhakemeleri Kanununun ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222. Maddesi; MADDE 222 – (1) “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. ” hükmünü amirdir.
Yine belirtmek gerekir ki; HUMK’daki ve HMK’daki yazılı belge ile (ki belge kişinin kendi aleyhine olarak kendisi tarafından düzenlenir) ispat ilkesinin yegâne istisnasının tacirlerin basireti ilkesinin sonucu olan ticari defterler olduğu asla nazardan kaçırılmamalıdır.
Tacir basiretlidir, defterlerinde sadece ve sadece gerçekler yazılıdır. Defter delilini delil yapan tacirle ilgili basiret ilkesidir. Basiret ilkesi olmasaydı, defter delili diye bir delil olmazdı. Tacir basiretlidir, tacir basireti gereği her işi gibi defterlerini de yasalara göre tutar, silahların denkliği ilkesi önemli bir ilkedir, ticari defterler hasmın defterlerine hasretme durumu hariç, her iki tacirinde ticari işletmesi ile ilgili davalarda delil olabilir.
Yine HMK’nın 222 ve devamı maddelerine göre defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için uyuşmazlığın ticari işten kaynaklanması, uyuşmazlığın tacirler arasında çıkmış olması, ticari defterlerdeki kayıtların birbirini doğrulaması, ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması gerekir. Davaya bu açıklamalar ışığında da bakıldığında yukarıda izahı yapılan hususlar muvacehesinde davacı tarafın Ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu bu haliyle defterlerinin leh ve aleyhe delil kabiliyetini haiz bulunduğu anlaşılmış, davalı yan defterlerinin ise bilirkişi raporunun 4-5 sayfalarında ifade edildiği üzere usulüne uygun tutulmadığı anlaşılmıştır.
Diğer taraftan davacıya ait BS formlarında satıma ilişkin bildirimlerin de ilgili vergi dairesine yapıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili ayrıca dilekçesinde %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatı talebinde bulunmuştur.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde; Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Hükmünü amirdir.
İİK.’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının İcra Hakimliğıne başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması şart değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bunlardan ayrı olarak alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte ve böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir.
Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği kanaatine varılmıştır.
Davalı vekili yetki itirazında bulunmuş ise de; HMK’nin 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Sözleşmenin ifa edileceği yerin taraflarca açık veya zımni olarak belirlenemediği durumlarda, şayet borç bir para borcu ise, sözleşmenin ifa edileceği yer 6098 sayılı TBK’nin 89. maddesine göre belirlenecektir. Bu hüküm uyarınca para alacağına ilişkin davalarda, aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir.(Yargıtay HGK’nin … E., … K. sayılı kararı)
Anılan hüküm gereğince, para alacağının tahsili amacıyla açılan eldeki davada, davalının para borcu edimi yönünden borcun ifa edileceği alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olan Konya Mahkemeleri ve İcra Daireleri de yetkilidir. Öte yandan ticari ilişki davalı yanca kabul edilmese de sunulan ticari defterlere göre taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede, davacı vekilince davalı aleyhine açılan işbu davada davalının Konya . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali, takibin devamı ve % 20 icra inkar tazminatı talep edilmiş olup, dosyadaki bilgi ve belgeler, alınan rapor ve dosya kül halinde değerlendirildiğinde, davacı tarafın defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu ve delil kabiliyetini haiz bulunduğu, öte yandan davalı yanın defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, davacının BS bildirimlerini yapmış olduğu, bilirkişi raporu davalı vekiline tebliğ edilmesine rağmen süresinden sonra beyanda bulunulduğu ve bu durumun diğer taraf bakımından usuli kazanılmış hak oluşturduğu, ticari defterlere göre davacının takip tarihi itibarı ile davalıdan 141.950,00-TL tutarında alacağının bulunduğu anlaşılmakla davanın kabulüne ilişkin olarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının davasının KABULÜ İLE,
1-)Davalının Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 141.950,00 TL üzerinden iptali ile, takibin devamına, 141.950,00 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %9 ve değişen oranlarda yasal faiz işletilmesine,
2-)Kabul edilen miktarın %20’si olan 28.390,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-)Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken ‬9.696,60-TL karar ve ilam harcından, dava açılırken alınan 1.488,77-TL peşin harç, 935,39-TL icra harcı olmak üzere toplam 2.424,16-TL harcın mahsubu ile bakiye 7.272,44-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-)Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan 1.488,77-TL peşin harç, 59,30-TL başvuru harcı, 935,39-TL icra harcı, 8,50-TL vekalet harcı, 186,50-TL posta ve tebligat gideri, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti gideri olmak üzere toplam 3.678,46-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 22.292,50-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-) Taraflarca yatırılan gider avansından artan bölümün karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, mazereti reddedilen davalı vekilinin yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi.10/11/2022

Katip … Hakim …