Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/358 E. 2022/685 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLİ :
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 19/07/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette %16,3 oranında pay sahibi olduğunu, müvekkili ile birlikte … ve …’ın da aynı şekilde %16,3 oranında pay sahibi olduğunu, diğer pay sahibi…’ın da %51 oranında pay sahibi olduğunu, şirket pay sahipleri arasındaki uyuşmazlığın son olarak yapılan Genel Kurul Toplantısının usulsüz olarak yapılması ile uyyuka çıktığını, hukuka, kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı yapılan genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitinin gerektiğini, alınan kararların iptalinin talebi için yasal 3 aylık süre içinde de iş bu davanın açıldığını bu yönüyle de davanın süresi içinde açıldığını, müvekkilinin 29/04/2021 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına katılarak alınan kararlara olumsuz oy vererek muhalefetini tutanağı geçirttiğini, müvekkilinin yönetim kurul üyesi olmasına rağmen 08/02/2021 tarihli yönetim kurulu toplantısına çağrılmadığını, toplantıdan haberdar edilmediğini, genel kurul toplantısına çağrılan ancak yönetim kurulu toplantısına çağrılmayan müvekkilinin yönetim kurulu toplantısına katılmadığına yönelik not düşüldüğünü ancak müvekkilinin bu toplantıdan haberdar olmadığını, dolayısıyla genel kurul usulsüz teşekkül edildiğinden alınan kararların yoklukla malul olduğunu, müvekkili tarafından Konya . Noterliğinin 28/04/2021 tarih, … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile genel kurulun toplanmamasının ihtar edildiğini, noter ihtarına rağmen genel kurulun toplanarak kararlar aldığını, toplantıya katılan müvekkilinin toplantının ertelenmesi yönündeki talebinin de kabul edilmeyerek genel kurul toplantısına devam edildiğini beyanla 2018 ve 2019 yılına ait 29/04/2021 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararların çağrının usulüne uygun yapılmadığından ve müvekkilince erteleme talep edilmiş olmasına rağmen ertelenmemiş olmasından öncelikle yokluk ile malul olduğunun tespitine; mahkememizce aksi kanaat olursa alınan kararların ve özellikle finansal tabloların görüşülmesiyle ilgili olan 3, 4, 6, 7 ve 8 numaralı gündem maddelerine ilişkin alınan kararların iptaline; mahkememizce verilecek hüküm kesinleşmesine kadar alınan kararların yürütmesinin geriye bırakılması için tedbir kararı verilmesine; vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 11/08/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde müvekkili aleyhine olan hususları kabul etmediklerini, genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğuna yönelik talepler için mahkememizce genel kurulun kurucu unsurlarının var olup olmadığının tespiti edilmesi gerektiğini, alınan kararların iptaline yönelik talepler için ise yine mahkememizce TTK’nun 445 ve 446 maddesi uyarınca iptal şartlarının oluşup oluşmadığının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkil şirketin 29/04/2021 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının usulüne uygun şekilde toplanan, yeterli toplantı nisabına sahip bir genel kurul toplantısı olduğu ve alınan kararların usulünce ve yeterli karar nisabı ile alınan kararlar olduğunu, davacının yönetim kurulu toplantısına çağrılmadığı yönündeki iddialarının da kötü niyetli olduğunu, zira davacının uzun zamandır yönetim kurulu toplantılarına katılmadığını, yönetim kurulu toplantılarının her hafta salı günü saat 17:00’da yapılacağını bildirir ve kendisinin de katılması gerektiğini belirtir şekilde Konya . Noterliğinin 23/07/2020 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesinin davacıya tebliğ yoluyla ihtar edildiğini, şirketin aile şirketi olup davacının işletmeye sahip çıkması için uzun uğraşlar verildiğini ancak davacının taleplere olumlu cevap vermediğini, bunun üzerine de hem bu şirketin hemde diğer şirketlerin yönetim kurulu üyeliğine alınmadığını, davacının yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı adı altında ödenen maaştan mahrum kaldığını, davacının katılmış olduğu genel kuruldaki ifadelerinin birbiriyle çeliştiğini, tüm çabalara rağmen şirketin işleyişine katılmayan davacının genel kurulda yönetim kurulu üyesi olarak tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini iddia ettiğini, davacının iddia ettiği gibi kendisinin yönetimden uzaklaştırılmadığını aksine kendisinin yönetime ve şirketin işleyişine katılmadığını, toplantı çağrısının usulsüz olduğu iddiasının genel kurul kararlarının iptali için yeterli olmadığını, kararları iptali için yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunun ispat edilmesi gerektiğini, davacının iddia ettiği gibi iptalini istediği kararlarda muhalefet şerhinin bulunmadığını, kararlara oyumsuz oy kullandığını ancak muhalefet şerhini toplantı tutanaklarına geçirtmediğini, davacının son dönemlerde şirketten ayrılmak istediğini belirterek hisseleri için rayiç bedelin çok üzerinde bedel istediğini ancak istemiş olduğu bedelin ödenmesinin mümkün olmadığını bu nedenle de iş bu davayı açarak şirketi ve şirket ortaklarını zarara uğratacak hamleler yaptığını, davacının genel kurul kararlarının iptali yönündeki iş bu davaya konu taleplerinin hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğunu, genel kurul kararlarının yürütmesinin geriye bırakılmasına yönelik tedbir talebinin de hukuken mümkün olmadığını, yürütmenin geriye bırakılmasına yönelik şartların oluşmadığını, geriye bırakılmasına yönelik talebin kabulü halinde telafisi imkansız zararlar oluşabileceğini bu nedenle TTK’nun 448/3.maddesi uyarınca davacının teminat göstermesine karar verilmesi gerektiğini beyanla öncelikle TTK’nun 448/3 maddesi uyarınca şirketin muhtemel zararlarına karşılık davacının en az 1.000.000,00TL teminat göstermesine, genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulmasına yönelik tedbir talebinin reddine, açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Mahkememizce, Konya Ticaret Sicil Müdürlüğünden davalı şirkete ait tüm bilgi ve belgeler ile davaya konu genel kurul tutanakları ile hazirun cetveline ilişkin tüm bilgi ve belgeler celp edilmiş, ticari mevzuattan kaynaklı uyuşmazlıklar konusunda uzman nitelikli hesap uzmanı bilirkişiden rapor alınmıştır.
DAVANIN NİTELİĞİ, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE :
Dava, davalı şirketin 29/04/2021 tarihli genel kurul kararlarının batıl olduğunun tespiti; bu mümkün görülmediği takdirde iptali istemine ilişkindir.
08/02/2021 tarihli yönetim kurulu kararı ile dava konusu genel kurul için çağrı kararı alındığı, bu tarihte davacının, davalı şirketin hissedarı ve aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olduğu dosyaya gelen ticaret sicil müdürlüğü yazı cevabından anlaşılmaktadır.
Davacı vekili, genel kurul çağrı kararının alındığı yönetim kurulu toplantısına müvekkilinin çağrılmadığını ileri sürerek, çağrının usulsüzlüğü sebebiyle genel kurul kararların yoklukla malul olduğunu iddia etmiştir.
Yokluk, bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen kurucu/şekli nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir (… , Ortaklıklar Hukuku, 14. Bası, Beta, İstanbul,2020,s.198). Bu aykırılık, işlemin esaslı noktadaki kurucu unsurlarında eksikliğe yol açar ve işlemi “yokluk” ile sakat hale getirir. Yok sayılan işlem, şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk, bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman ileri sürülebilir ve tespit ettirilebilir, hâkim tarafından da re’sen dikkate alınır. Mahkemenin vereceği tespit hükmü, bu durumu açıklayıcı niteliktedir. Yokluk ve butlan hallerinin varlığı halinde bu hususun mahkemelerce re’sen gözönünde bulundurulacağı ve herkesin bu geçersizliği, mülga 6762 sayılı TTK’nın 381. maddesinde (6102 S. TTK 445-446) düzenlenen koşullara tabi olmaksızın ileri sürebileceği Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2008 gün ve … E., … K. sayılı ilamı ile de benimsenmiştir.
Anonim şirketlerde genel kurula çağrı usul ve yöntemi TTK’nun 410 ila 412. maddelerinde düzenlenmiştir.
TTK’nun 410. Maddesi: “Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir. Tasfiye memurları da, görevleri ile ilgili konular için, genel kurulu toplantıya çağırabilirler. Yönetim kurulunun, devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle, tek bir pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabilir. Mahkemenin kararı kesindir.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda yer verilen TTK’nun 410. Maddesi uyarınca anonim şirketlerde genel kurul toplantısı çağrısı yapmaya asıl yetkili organ yönetim kuruludur. Davalı şirketin esas sözleşmesinde de aksi yönde bir hüküm bulunmamaktadır. Bir başka deyişle, davalı şirket açısından, tek başına başkan veya bir diğer yönetim kurulu üyesinin genel kurul çağrısı yapmaya ehliyeti yoktur.
Nitekim konuya İlişkin emsal Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar sayılı kararı; 6102 sayılı Yasa’nın 617/3. maddesinin atfıyla uygulanması gereken 410. maddeye göre anonim şirket genel kurul çağrısı kaideten yönetim kurulu tarafından yapılır. Görev süresi sona ermiş olsa bile yönetim kurulu genel kurulu çağrı yetkisine haizdir. Tek bir pay sahibi veya azlığın genel kurulu toplantıya ne surette çağırabileceği aynı Yasa’nın 410/2 ve 411. maddelerinde düzenlenmiştir. Ayrıca TTK’nın 416. maddesine göre de bütün pay sahipleri veya temsilcileri hazır bulunmak ve itiraz olmamak koşuluyla çağrıya ilişkin hükümlere uyulmaksızında genel kurul toplanabilir. Somut olayda toplantıya çağrı hususunda müdürler kurulu tarafından herhangi bir karar alınmadığı hususu tartışmasızdır. Her ne kadar diğer müdür, davacı müdür ile toplanamadıklarını ve bu nedenle çağrının kendisi tarafından yapıldığını savunmuş ise de TTK’nın 410/2. maddesinde böyle bir durumda çağrının ne şekilde yapılabileceği düzenlenmiş olup bu prosedüre uyulmadığı da dosya kapsamıyla sabittir. Bu durumda çağrıya yetkili organın genel kurul toplantısı yapılmasına yönelik bir kararı olmadan yetkisi bulunmayan bir müdür tarafından yapılan çağrı ile toplantının yapıldığını, toplantı esnasında davacı ortak müdürün bu şekilde toplantı yapılamayacağına ilişkin itirazda bulunduğu, bu itirazını muhalefet şerhi olarak tutanağa derc ettirdiği anlaşıldığından bu toplantıda alınan tüm kararlar batıl olup mahkemece bu nedenle alınan kararların butlanına karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir…” şeklindedir.
6102 Sayılı TTK’nun anonim şirket yönetim kurulu toplantılarını düzenlediği 390. Maddesi; “Esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır. Bu kural yönetim kurulunun elektronik ortamda yapılması hâlinde de uygulanır. Yönetim kurulu üyeleri birbirlerini temsilen oy veremeyecekleri gibi, toplantılara vekil aracılığıyla da katılamazlar. Oylar eşit olduğu takdirde o konu gelecek toplantıya bırakılır. İkinci toplantıda da eşitlik olursa söz konusu öneri reddedilmiş sayılır. Üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararları, kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı, karar şeklinde yazılmış önerisine, en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle de verilebilir. Aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır. Onayların aynı kâğıtta bulunması şart değildir; ancak onay imzalarının bulunduğu kâğıtların tümünün yönetim kurulu karar defterine yapıştırılması veya kabul edenlerin imzalarını içeren bir karara dönüştürülüp karar defterine geçirilmesi kararın geçerliliği için gereklidir. Kararların geçerliliği yazılıp imza edilmiş olmalarına bağlıdır.” şeklindedir.
Mezkur Yasanın 392/7. Maddesi ise; ” Her yönetim kurulu üyesi başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebilir.” hükmünü içerir.
Söz konusu yasal düzenlemelerde, yönetim kurulunu toplantıya çağrı yetkisinin başkanda olduğu, diğer üyelerin yönetim kurulunu doğrudan doğruya toplantıya çağırma yetkisinin olmadığı ve fakat TTK’nun 392/7 maddesi uyarınca yönetim kurulu üyesinin başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebileceği hüküm altına alınmıştır. Toplantı çağrı usulüne ilişkin olarak ise yasada açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nin, … Esas, … Karar Sayılı kararı; “Yönetim kurulunu toplantıya kural olarak başkan çağırır, diğer üyelerin yönetim kurulunu doğrudan doğruya toplantıya çağırma yetkisi olmamakla birlikte, TTK’nun 392/7 m. uyarınca her yönetim kurulu üyesi başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebilir. Toplantı çağrısı herhangi bir şekle tabi değildir, önemli olan üyelerin toplantı hakkında bilgi sahibi olmalarıdır. Ancak çağrı şeklinin ispat edilebilir bir araca dayanması, örneğin telefonla, faksla, noter aracılığı veya elektronik posta yolu ile yapılması gerekir.” şeklindedir.
Davalı şirket yönetim kurulunun ne şekilde ve hangi tarihlerde toplanacağına ilişkin şirket esas sözleşmesinde bir hüküm bulunmadığı görülmektedir. Dosya kapsamında davacının genel kurul çağrı kararının alındığı 08/02/2021 tarihindeki yönetim kurulu toplantısına özellikle davet edildiğine ilişkin bir iddia ve delil de bulunmamaktadır.
Dosya arasındaki bilgi ve belgeler ile düzenlenen bilirkişi raporu ve emsal Yargıtay içtihadı kül halinde değerlendirildiğinde; somut olayda, genel kurul toplantı çağrısının, yönetim kurulu üyesi olan davacı haberdar edilmeksizin toplanan yönetim kurulunca alındığı ve bu şekilde usulsüz çağrıya dayalı genel kurul kararlarının tümünün yoklukla malul olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacının sair talep ve iddiaları yönünden bir değerlendirme yapma lüzumu kalmadığından davanın aşağıda belirtilen şekilde kabulü gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE,
Davalı şirketin 2018 ve 2019 yılına ait 29/04/2021 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısındaki tüm kararların yoklukla malül olduğunun tespitine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 59,30TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 59,30TL başvuru harcı, 59,30TL peşin harç, 8,50TL vekalet suret harcı, 146,20TL posta-tebligat gideri ve 750,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.023,30TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan bölümünün karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/11/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …