Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/305 E. 2023/120 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ:

Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden dolayı davalı şirkete toplamda 5.481,60TL bedelli irsaliyeli fatura düzenlenmiş olup, bedelin ödenmemesi üzerine faturanın 5.000,00TL’lik
kısmının Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takibe konu edildiğini ancak
davalı tarafın borca, ferilerine, faize ve yetkiye itirazları sonucu takibin durmuş olduğunu, müvekkilinin alacağının kaynağının 5.481,60TL bedelli faturadan dolayı ödenmemiş 5.000,00TL’lik kısmı olduğunu, fatura irsaliyeli olduğundan sevkiyatın yapıldığının ve müvekkili şirketin
sözleşmede yazılı malları teslim borcunu yerine getirdiğinin her türlü izahtan vareste olduğunu, davalı
şirketin borcunun 5.000,00TL’lik kısmını ödememesi üzerine icra takibinin başlatılmış olduğunu,
yapılan itiraz ile icra takibinin durması üzerine müvekkili şirketin alacağının tahsili için iş bu davayı
açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, bu nedenlerle Yetki itirazının reddedilerek Konya icra dairelerinin yetkili olduğunun tespitini, davalı yanın haksız itirazı üzerine durdurulmuş olan Konya . İcra Dairesi … esas sayılı icra takibinin devamını, borçlusu olduğu icra takibine haksız yere itiraz ederek takibin durdurulmasına haksız yere sebep olan davalı yan aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 2017 yılından beri süregelen ticari ilişkinin mevcut
olduğunu, her iki tarafın ticari defter kayıtları incelendiğinde müvekkili şirketin davacı şirkete hiçbir
borcunun olmadığının hatta alacaklı dahi olduğunun ortaya çıkacağını, bu nedenlerle itirazın iptali davasının reddi ile % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Taraflar arasında görülmekte olan davanın; Faturaya dayalı alacağın tahsili istemiyle yapılan icra takibine itirazın iptali davası olduğu,
Taraflar arasındaki ihtilafın ise davacının taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle herhangi bir alacağı olup olmadığı, var ise davalıdan tahsil edip edemeyeceği ve miktarı noktalarında olduğu anlaşıldı.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İLAMLARI
1.T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27/05/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Eldeki dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup, icra dairesinin yetkisi İİK’nın 50. maddesine göre HMK hükümleri çerçevesinde hadise şeklinde incelenip değerlendirilmelidir.
Eş söyleyişle, mahkemece davalı tarafın yetki itirazı hadise şeklinde incelenip taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun tespiti hâlinde, davanın bir miktar para alacağına ilişkin olduğu gözetilerek TBK’nın 89/1. maddesi ve HMK’nın 10. maddesi hükümleri uyarınca davacı alacaklının muamele merkezinin bulunduğu Bursa İcra Dairelerinin de yetkili olduğunun kabulü ile işin esasına girilmesi gerekirken; mahkemece yargı çevresi içinde usulüne uygun yapılmış bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” denilmiştir.
2.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 21/06/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Somut olayda; itirazın alacaklıya tebliğ edilmediği bildirildiğine göre, mahkemece davacı alacaklıya tebliğ yapılmadığından 1 yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı gözetilip, itirazın iptali davasının süresinde açıldığı kabul edilerek, işin esası hakkında yapılacak yargılama sonucunda, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” denilmiştir.
3.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 17/01/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Somut olayda; davacı tarafından, davaya konu edilen alacakla ilgili olarak da davalıya yemin teklif olunduğu, yeminin davalı tarafından eda edildiği, yeminin kesin delil olması ve HMK’nin 227/2. maddesine göre, yemin teklif olunan kimse yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer tarafın teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamayacağı ve yeni bir delil gösteremeyeceği hususları birlikte değerlendirildiğinde, usulünce ispatlanamayan alacak isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, davalı tarafça eda edilen yeminin kesin delil olduğu gözardı edilerek alacağın kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.”
4.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 13/04/2015 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“İİK’nın 67/2. maddesi ” Bu davada borçulunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre ret veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden (02.07.2012-6352/11 madde ile değişik)aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata mahkum edilir.” hükmünü içermektedir. İİK’nın 67/2. madde hükmündeki düzenlemeye göre, borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına; alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde ise istem varsa, borçlu lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir. İşbu tazminata hükmedilmesi için takibin haksız olması tek başına yeterli olmayıp, ayrıca alacaklının takibi başlatmakta kötüniyetli olması da gerekmektedir. Alacaklının kötüniyetli sayılabilmesi için de, takibin haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olması gerekir. Bu hususun ispat yükü de, davalı borçludadır. (Bkz. Prof. … , İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, sayfa 173 vd.) Dairemiz’in 19.01.2012 tarih ve … E., … K; 14.05.2013 tarih ve … , … K. sayılı ilamları da aynı yöndedir.” denilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE NETİCE
1.DAVAYA DAYANAK İCRA DOSYASININ İNCELENMESİ VE HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE; T.C. Konya . İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde davacı tarafından fatura dayanak olmak suretiyle alacak aslı 5.000,00 TL, takip öncesi işlemiş faiz 855,61 TL olmak üzere toplam 5.855,61 TL üzerinden ilamsız icra takibine geçildiği, davalı tarafından yasal süre içerisinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğu, borçlu itirazının alacaklıya tebliğ edilmediği ve yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 21/06/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alındığında eldeki itirazın iptali davasının hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
2.İCRA DAİRESİNİN YETKİSİ AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE; Her ne kadar davalı tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise de yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27/05/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı gereğince davalı vekilinin 16/07/2021 Tarihli cevap dilekçesinde taraflar arasındaki ticari ilişkiyi inkar etmediği, davanın bir miktar para alacağına ilişkin olduğu gözetilerek 6098 Sayılı TBK’nın 89/1. maddesi ve 6100 Sayılı HMK’nın 10. maddesi hükümleri uyarınca davacı alacaklının muamele merkezinin bulunduğu Konya İcra Dairelerinin de yetkili olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
3.GÖREV AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE; Gerek davacının gerekse de davalının 6102 Sayılı TTK’nın 16/1 maddesi gereğince özel hukuk tüzel kişi tacir olduğu ve tüzel kişi tacirlerin tüm iş ve işlemlerinin ticari olduğu anlaşılmakla eldeki davanın nispi ticari davaya vücut verdiği ve Mahkememizin görevli olduğuna kanaat edilmekle işin esasına geçilmiştir.
4.TARAFLARIN TİCARİ DEFTERLERİNİN İNCELENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ; Mahkememizce taraflarca bildirilen delillerin toplanması akabinde tarafların ticari defter ve belgeleri Ticari İşletme ve Şirketler Muhasebesi alanında uzman bilirkişiler marifetiyle incelenmiştir.
a.Davalının Ticari Defter ve Belgelerinin İncelenmesini İçerir 24/01/2022 Tarihli Bilirkişi Raporunun İncelenmesinde; Davalının ticari defter ve belgelerinin açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, muhasebe usul ve prensiplerine uygun olarak tutulduğu, yevmiye defterinin kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, davalının ticari defter ve belgelerinin 6100 Sayılı Kanun gereğince lehine delil niteliği taşıdığı, incelene kayıtlarda dava konusu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu ve ödendiği, taraflar arasındaki açık cari hesap incelendiğinde neticeten davalının, davacıdan 1.048,69 TL alacaklı olduğu, davalının, davacıya herhangi bir borcu bulunmadığı rapor edilmiştir.
b.Davacının Ticari Defter ve Belgelerinin İncelenmesini İçerir 31/01/2022 Tarihli Bilirkişi Raporunun İncelenmesinde; Davacının ticari defter ve belgelerinin açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, muhasebe usul ve prensiplerine uygun olarak tutulduğu, yevmiye defterinin kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, davacının ticari defter ve belgelerinin 6100 Sayılı Kanun gereğince lehine delil niteliği taşıdığı, incelene kayıtlarda dava konusu faturanın davacı defterlerinde yer aldığı, taraflar arasında 2017 yılından süregelen ticari alışveriş olduğu, taraflar arasındaki açık cari hesap incelendiğinde davacının, davalıdan 5.020,12 TL alacaklı olduğu rapor edilmiştir.
5.TARAF TİCARİ DEFTERLERİNDEKİ FARKIN NEDEN KAYNAKLANDIĞININ TESPİTİ; 6100 Sayılı Kanunun 222 ve devamı maddeleri gereğince tarafların incelenen ticari defter ve belgelerinin ayrı ayrı açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, muhasebe usul ve prensiplerine uygun olarak tutulduğu ve kendi lehlerine delil kabiliyetine haiz olduğunun rapor edilmesine rağmen ticari defter ve belgelerde fark olması sebebiyle bu farkın neden kaynaklandığı hususunda Mahkememizce ek rapor aldırılmış, 13/10/2022 Tarihli ek bilirkişi raporunda 2019 yılı açılış kaydına göre davalının alacaklı olarak göründüğü 6.068,81 TL’nin taraflar arasındaki 2017 yılından süregelen …, …, …, …, … seri nolu faturalardan kaynaklandığı, tüm faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, davacı tarafından 2 adet çek ile yapılan 23.000,00 TL’lik ödemenin de tarafların ticari defterlerinde yer aldığı ancak davacının elden yaptığını iddia ettiği 6.068,31 TL’lik ödemenin davalının ticari defterlerinde yer almadığı, dava konusu fatura borcunun ise bu borçtan mahsup edildiği rapor edilmiştir. Anılan rapor gereğince tarafların ticari defter ve belgelerindeki farkın davacının elden yaptığını iddia ettiği ödemeden kaynaklandığı, bu ödemenin yapılıp yapılmadığının tespiti hususunda ise ispat yükünün davacı üzerinde olduğu değerlendirilmiştir.
6.YEMİN DELİLİ AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE; Mahkememizin 06/12/2022 tarihli duruşmasında davacının dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı anlaşılmakla “Davalının, …, …, …, …, … seri nolu ve 29.068,81 TL bedelli faturalardan 2 adet çek ile yapılan 23.000,00 TL’lik ödemenin dışında elden 6.068,31 TL’lik ödeme almadığı, bu suretle alacaklı olduğu 6.068,31 TL’lik tutardan dava konusu 15/04/2019 Tarih, … Seri Numaralı ve 5.920,12 TL’lik fatura borcunun mahsup edilmesi sebebiyle davacıya herhangi bir borcu kalmadığı” hususunda 6100 Sayılı Kanunun 225 ve devamı maddeleri gereğince davalıya karşı yemin deliline dayanıp dayanmayacakları hususunda beyanda bulunmak ve yazılı yemin metnini hazırlamak hususunda 2 haftalık kesin süre verilmiş, davacı tarafından kesin süre içerisinde yemin metnin verilmesi akabinde yeminin edası için ilgili mahkemesine talimat yazıldığı, T.C. Kumluca . Asliye Hukuk Mahkemesinin … Talimat Dosyası ile davalı şirket yetkilisinin tarafların ticari defter ve belgelerindeki farkın sebebi olan 6.068,31 TL açısından elden herhangi bir ödeme almadığını, davaya konu faturaya ilişkin olarak ise tarafların 2017 yılından süregelen açık cari hesap dolayısıyla alacaklı olmaları sebebiyle faturanın bu alacaktan mahsup edildiğini, davacıya bir borcu olmadığı ve neticeten 1.048,69 TL alacaklı olduğu hususunda yemini eda etmiş olduğu anlaşılmıştır.
7.NETİCE; Yukarıda yapılan açıklamalar, amir kanun hükümleri, bilirkişi raporları ve Yüksek Mahkeme içtihatları bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı ile davalı arasında 2017 yılından süregelen ticari ilişki hasıl olduğu, davacının T.C. Konya . İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası ile fatura dayanak olmak suretiyle alacak aslı 5.000,00 TL, takip öncesi işlemiş faiz 855,61 TL olmak üzere toplam 5.855,61 TL üzerinden ilamsız icra takibine geçildiği, davalı tarafından yasal süre içerisinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğu ve eldeki davanın açıldığı, tarafların incelenen ticari defter ve belgelerinin ayrı ayrı açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, muhasebe usul ve prensiplerine uygun olarak tutulduğu ve kendi lehlerine delil kabiliyetine haiz olduğunun rapor edilmesine rağmen ticari defter ve belgelerde fark olması sebebiyle bu farkın neden kaynaklandığı hususunda Mahkememizce ek rapor aldırıldığı, 13/10/2022 Tarihli ek bilirkişi raporunda 2019 yılı açılış kaydına göre davalının alacaklı olarak göründüğü 6.068,81 TL’nin taraflar arasındaki 2017 yılından süregelen …, …, …, …, … seri nolu faturalardan kaynaklandığı, tüm faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, davacı tarafından 2 adet çek ile yapılan 23.000,00 TL’lik ödemenin de tarafların ticari defterlerinde yer aldığı ancak davacının elden yaptığını iddia ettiği 6.068,31 TL’lik ödemenin davalının ticari defterlerinde yer almadığı, dava konusu fatura borcunun ise bu borçtan mahsup edildiği, 06/12/2022 tarihli duruşmasında davacının dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı anlaşılmakla Mahkememizce davacıya bu hususta yemin delil hakkının hatırlatıldığı, davacı tarafından kesin süre içerisinde yemin metnin verilmesi akabinde yeminin edası için ilgili mahkemesine talimat yazıldığı, T.C. Kumluca . Asliye Hukuk Mahkemesinin … Talimat Dosyası ile davalı şirket yetkilisinin tarafların ticari defter ve belgelerindeki farkın sebebi olan 6.068,31 TL açısından elden herhangi bir ödeme almadığını, davaya konu faturaya ilişkin olarak ise tarafların 2017 yılından süregelen açık cari hesap dolayısıyla alacaklı olmaları sebebiyle faturanın bu alacaktan mahsup edildiğini, davacıya bir borcu olmadığı ve neticeten 1.048,69 TL alacaklı olduğu hususunda yemini eda etmiş olduğu, yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 17/01/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alınarak yeminin kesin delil mahiyeti gereğince davanın reddine karar verilmesi hususunda Mahkememizde vicdani kanaat hasıl olmuştur.
8.KÖTÜNİYET TAZMİNATI AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE; Her ne kadar davacı icra takibine geçmekte haksız ise de yine yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 13/04/2015 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alındığında eldeki dosya kapsamı ve delil durumuna göre davacının icra takibine geçmesinde kötüniyetli olduğu ispat olunamadığından yasal şartların oluşmaması sebebiyle davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve Mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hükümler tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Yasal şartları oluşmadığından davalının 2004 Sayılı Kanunun 67/2 maddesine göre istemde bulunduğu kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 179,90TL harçtan peşin alınan 85,39TL’nin mahsubu ile bakiye 94,51TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabulculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarfedilen 635,00TL bilirkişi ücreti ve 8,50TL vekalet harcı gideri olmak üzere toplam 643,50TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı vekili yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 5.000,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-6100 Sayılı HMK’nın 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde davacının sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; Taraf vekillerinin yüzüne karşı dava değeri yönüyle 6100 Sayılı Kanunun 341/2 maddesi ve 6763 Sayılı Kanunun 44. Maddesiyle eklenen Ek Madde 1 uyarınca her takvim yılı başından itibaren yeniden değerleme oranı uygulanarak belirlenen parasal sınır nazara alındığında miktar itibariyle KESİN OLMAK ÜZERE Türk Milleti adına verilen karar duruşma tutanağına geçirilerek açıkça okunup usulen anlatıldı.
21/02/2023

Katip Hakim