Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/298 E. 2022/397 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ :
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirketin çimento malzemesi satışı için sözlü anlaşma yaptıklarını, anlaşmaya göre müvekkili şirketin 27.000,00 USD karşılığında davalıdan çimento malzemesi alacak olduğunu ve müvekkili ödemeyi yaptıktan sonra davalının da satışa konu ürünü teslim edeceğini, müvekkilinin sözlü sözleşmeye göre 27.11.2019 tarihinde teslimat dahil sözleşme bedeli olan 27.000,00 USD’yi davalıya ait … … … -… nolu hesaba göndermiş olduğunu, anlaşmaya göre davalının ürünü 2 haftaya kadar teslim etmesi gerekirken, müvekkili şirket yetkilisinin defalarca uyarısına rağmen davalı şirket yetkilisinin teslimatı yapmayacağını bildirdiğini, uzun bir süre sonra da havale edilen 27.000,00 USD’den 7.000,00 USD kesinti yaparak 31.12.2019 tarihinde 20.000,00 USD’yi müvekkili şirketin hesabına aktardığını, davalının daha sonra sipariş ürünün nakliye ve navlun giderleri için kesinti yaptığını iddia ettiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin satışa konu ürünleri teslim almaya hazır olduğunu bildirmesine rağmen de davalının tavrında bir değişiklik olmadığını, yani davalının satılanın zilyetliğinin ve mülkiyetinin devir borcunu zamanında ifa etmemiş olduğunu, davalı tarafın neredeyse 1,5 yıl sonra ödememe iradesini ortaya koymak üzere müvekkili şirkete 10.02.2021 tarihli e-makbuzu düzenlemiş olduğunu, alıcı vekili olarak hem düzenlenen faturayı kabul etmediklerini beyan etmek hem de iadesi gerçekleşmeyen tutarın iadesi için davalıya noter kanalıyla ihtar çekilmiş olmasına rağmen ödeme yapmayan davalı aleyhine Konya . İcra Dairesi’nin … E. dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafın haksız ve dayanaktan yoksun itirazları sonucu takibin durmuş olduğunu, davalı tarafın, müvekkili şirketin yetkilisinin kardeşi olan Mehmet Namlı ile olan ticari ilişkilerinden kaynaklanan sorunlarını müvekkili şirketin ticaretine yansıtarak müvekkilinin siparişini teslim etmemiş olduğunu, Mehmet Namlı ile olan ticaretten kaynaklanan sorun nedeniyle olduğunu iddia ettiği zararı müvekkilinin kardeşi olması nedeniyle müvekkiline ait paradan kesmiş olduğunu, ayrıca sipariş belgeleri ve navlun giderleri olarak birtakım belgeler kendilerine ibraz edilmiş ise de bu belgelerin müvekkili şirketin siparişleri ile bir ilgisinin olmadığını, zira söz konusu belgelerin müvekkilinin ödeme tarihlerinden önceki tarihlerde düzenlenmiş belgeler olduğunu, siparişi dahi yapılmamış ürünlerin ithal ve navlun giderlerinin müvekkili şirketten tahsil edilmiş olduğunu, ayrıca satıştan kendisi vazgeçen davalı şirketin taşıma ve nakliye giderlerini müvekkili şirketten kesmiş olmasının kanuni dayanaktan yoksun haksız bir işlem olduğunu, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; davalı tarafın Konya . İcra Dairesi’nin … E. sayılı icra takibine yaptığı haksız itirazın iptaline, Konya . İcra Dairesi’nin … E. sayılı takip talebinde yazılı şartlarla, fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla 53.140,63-TL tutar üzerinden takibin devamına, itiraz edilen alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere davalının icra inkâr tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle, taraflar arasında yapılan anlaşmanın davacının iddia etti gibi 27.000,00 USD üzerinden yapılmamış olduğunu, davacıya proforma fatura gönderilerek, talebi üzerine adına mal ithal edilmiş olup, faturada belirtilen 64.980,00 USD ödeme yapması halinde malların teslim alınabileceğinin kararlaştırılmış olduğunu, gönderilen faturada ürünün nitelikleri, malın bedeli, ödeme şekli gibi bilgilerin açıkça yer aldığından bu fatura icap sayılarak davacının kabul iradesini içeren bildirimi ile sözleşmenin bu bedel üzerinden kurulmuş olduğunu, söz konusu malların müvekkili firmanın rutin ticaretinde yer alan mallar olmayıp hususi olarak davacı şirket için ithal edilen mallar olduğunu, ithal edilen bu malların bedellerinin davacı tarafından tamamen ödenmemiş ve malların teslim alınmamış olduğunu, her ne kadar davacı ürünü teslim almaya hazır olduğunu dile getirmiş ise de buna ilişkin bir bildirimde bulunmamış, malların teslimi için şirket yetkilisine ulaşılmaya çalışılmış ise de sonuç alınamamış olduğunu, borç muaccel olduğu ve müvekkili tarafından borcun ödenmesi talebinde bulunulduğu halde ödemeye yanaşmayan davacı şirketin temerrüde düşmüş olduğunu, edimini ifa etmeyen davacının müvekkili şirketten herhangi bir talepte bulunmasının mümkün olmadığını, davacı şirketin talebi üzerine hususi olarak ithal edilmiş olan malların raf ömürlerinin müvekkili firmanın ticaretini yapmakta olduğu diğer ürünlerden daha kısa olup, ithal edilen malzemeler limanda 40 günü aşkın bir süre beklediği halde müvekkiline ödeme yapılmamış ve malların teslim alınmamış olduğunu, sözleşmede kararlaştırılmışsa taşıyanın, eşyanın yükletilmesi için yükleme süresinden fazla beklemek zorunda olduğunu, fazladan beklenilen bu süreye “sürastarya süresi” denmekte olduğunu, sözleşmede sürastarya süresi belirtilmemiş ise bu sürenin on gün olduğunu, sürastarya süresinin yükleme süresi bitince herhangi bir bildirime gerek kalmadan başlamakta olduğunu ve sürastarya süresi için taşıyana sürastarya parası (demuraj) ödenmekte olduğunu, malların bulunduğu konteynerin sürastarya süresi geçtiği halde davacı tarafından ödeme yapılıp malların alınmaması ve hala limanda beklemesi nedeniyle demuraj ücreti ve diğer gümrük masraflarının ödenmiş olduğunu, malı teslim almada gecikmiş olduğu için müvekkili şirket tarafından ödenmek zorunda kalınan demuraj bedeli düşülerek davacının ödemiş olduğu 20.000 USD’nin kendilerine gönderilmiş olduğunu, davacının ödemesinden düşülen demuraj bedelinin iadesi için müvekkili aleyhine icra takibinde bulunmuş, icra takibine yapmış oldukları itiraz üzerine de işbu davayı açmış olduğunu, davacı şirketin talebi üzerine hususi olarak ithal edilmiş olan malların raf ömürlerinin müvekkili firmanın ticaretini yapmakta olduğu diğer ürünlerden daha kısa olup, ithal edilen malzemeler limanda 40 günü aşkın bir süre beklediği halde müvekkiline ödeme yapılmamış ve malların teslim alınmamış olduğunu, davacının ödemesinden düşülen demuraj bedelinin iadesi için müvekkili aleyhine icra takibinde bulunmuş, icra takibine yapmış oldukları itiraz üzerine de işbu davayı açmış olduğunu, bu nedene davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine, İ.İ.K.’nun 67/2. maddesi uyarınca takibe konu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep etmektedir.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İtirazın iptali davası olup, İ.İ.K.’nun 67. maddesi gereğince yasal bir yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının Konya . İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptalinin gerekip gerekmediği ve davacının takipteki kadar davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, Konya . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası incelenmek üzere celbedilmiş, ticari defter ve kayıtlar, takibe konu faturalar ve tüm belgeler dosya arasına alınmıştır.
Konya . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasının yapılan incelenmesinde; Davacı-alacaklı tarafından tarafından davalı-borçlu aleyhine yapılan ilamsız takip olduğu, borçlunun süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Taraf vekillerine ticari defterlerinin yerini bildirmek üzere süre verilmiş olup defterlerin yerleri bildirilmiştir. Akabinde davacı yan defterleri incelenmek suretiyle talimatla SMMM bilirkişisinden rapor alınmıştır. Sunulan raporda özetle; Taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunduğu, davacının davalıya toplamda 61.814,00 USD para gönderdiği, davalının ise bu bedelin karşılığında davacıya 34.363,50 USD’lik mal gönderdiği ve buna ilaveten 20.000,00 USD’yi davacıya iade ettiği, böylelikle 54.363,50 USD’lik taahhüdünü yerine getirdiği, neticeten davalının 7.450,50 USD davacıya bakiye borcunun olduğu yani davacının 7.450,50 USD alacaklı olduğu ( Raporda sehven davacı yerine davalı alacaklı denilmiş ) ifade edilmiştir.
Akabinde davalı defterleri incelenmek suretiyle bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Sunulan raporda özetle; Davacı şirketin icra takip tarihi olan 15/03/2021 tarihi itibarı ile davalıdan 7.000,32-TL alacaklı olarak göründüğü, uyuşmazlığın sözleşme bedelinin miktarı ve sözleşmeye konu olan ürünlerin teslim edilip edilmediği hususunda toplandığı, taraflar arasında akdedilmiş sözleşmenin bulunduğu hususunda ihtilafın olmadığı, taraflardan hangisinin temerrüde düştüğü, alacının ya da satıcının temerrüdü hususundaki değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu ifade edilmiştir. Mahkememizce yapılan değerlendirmede ise davalının satın alınan ürünleri teslime hazır olduğu ve buna ilişkin olarak davacıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin bir delilin dosyada olmadığı, davalının sattığı ürünleri tevdi etmek suretiyle de temerrüdün hukuki sonuçlarından kurtulmuş da olmadığı, ürün bedellerinin davacı yanca ödendiği anlaşılmıştır. Dolayısı ile davalının ürünleri teslim etmemek suretiyle temerrüdünün gerçekleştiğine kanaat getirilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222. Maddesi; MADDE 222 – (1) “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. ” hükmünü amirdir.
Yine belirtmek gerekir ki; HUMK’daki ve HMK’daki yazılı belge ile (ki belge kişinin kendi aleyhine olarak kendisi tarafından düzenlenir) ispat ilkesinin yegâne istisnasının tacirlerin basireti ilkesinin sonucu olan ticari defterler olduğu asla nazardan kaçırılmamalıdır.
Tacir basiretlidir, defterlerinde sadece ve sadece gerçekler yazılıdır. Defter delilini delil yapan tacirle ilgili basiret ilkesidir. Basiret ilkesi olmasaydı, defter delili diye bir delil olmazdı. Tacir basiretlidir, tacir basireti gereği her işi gibi defterlerini de yasalara göre tutar, silahların denkliği ilkesi önemli bir ilkedir, ticari defterler hasmın defterlerine hasretme durumu hariç, her iki tacirinde ticari işletmesi ile ilgili davalarda delil olabilir.
Yine HMK’nın 222 ve devamı maddelerine göre defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için uyuşmazlığın ticari işten kaynaklanması, uyuşmazlığın tacirler arasında çıkmış olması, ticari defterlerdeki kayıtların birbirini doğrulaması, ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması gerekir. Davaya bu açıklamalar ışığında da bakıldığında yukarıda izahı yapılan hususlar muvacehesinde taraf Ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu bu haliyle defterlerinin leh ve aleyhe delil kabiliyetini haiz bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili ayrıca dilekçesinde %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatı talebinde bulunmuştur.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde; Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Hükmünü amirdir.
İİK.’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının İcra Hakimliğıne başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması şart değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bunlardan ayrı olarak alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte ve böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir.
Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği kanaatine varılmıştır.
Davacı davaya konu icra takibinde geriye iade edilmeyen 7.000,00 USD için takip yapmış olup temerrüdün gerçekleştiği tarihte M.B. USD efektif satış kuru karşılığı 7,5344-TL’ye tekabül etmekte olup, bu bedelin TL karşılığı ise 52.740,80-TL olup, istenen ana para ve işlemiş faizler de bu nedenle doğru olarak hesaplanmış ve talep edilmiştir.. Nitekim temerrüdün gerçekleştiği 06/03/2021 tarihi ile takip tarihi olan 15/03/2021 tarihi arası olan 9 günlük 52.740,80-TL asıl alacak için işlemiş faiz miktarı senelik 16,75 avans faiz oranına göre hesaplandığında; 217,83-TL yapmaktadır. Dolayısı ile davacı yan hesaplanan faiz miktarından daha az olan 158,22-TL’yi talep etmiş bulunmaktadır.
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede, davacı vekilince davalı aleyhine açılan işbu davada davalının Konya . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali, takibin devamı ve % 20 icra inkar tazminatı talep edilmiş olup, alınan raporlar ve dosya kül halinde değerlendirildiğinde, taraf defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu ve delil kabiliyetini haiz bulunduğu, davacının takip tarihi itibarı ile davalıdan 52.740,80-TL asıl alacak, 158,22-TL işlemiş faiz, 241,61-TL noter masrafı olmak üzere toplam 53.140,63-TL kadar alacaklı olduğu belirlenmekle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının davasının KABULÜNE,
1-) Davalının Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 52.740,80-TL asıl alacak, 158,22-TL işlemiş faiz, 241,61-TL noter masrafı olmak üzere toplam 53.140,63-TL üzerinden iptali ile takibin devamına, asıl alacak olan 52.740,80-TL ye takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
2-)Kabul edilen miktarın % 20 si olan 10.628,1-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-)Alınması gereken 3.630,04-TL harçtan peşin alınan 907,51-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.722,53-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan 59,30-TL başvuru harcı, 907,51-TL peşin harç, 8,50-TL vekalet harcı, 1.800,00-TL bilirkişi ücreti ve 74,50-TL posta – tebligat gideri olmak üzere toplam 2.849,81-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 7.708,28-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı tarafından yatırılan ve dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi. 09/06/2022

Katip … Hakim …
e-imzalıdır. e-imzalıdır.