Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/291 E. 2022/238 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ:

Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Davacı … Yapı Kooperatifinin 1989 yılında konut üretme amaçlı kurulduğunu ve şu anda da resmi ve fiili olarak faaliyette bulunan bir yapı kooperatifi olduğunu, davalının ise bu kooperatifin üyelerinden biri olduğunu, davacı kooperatifin … İli … İlçesi … Mah.’de çeşitli parseller üzerinde inşaatlar yaptığını, bu inşaatların birçoğunun bittiğini, dairelerin üyelerine fiilen teslim edilerek uzun süre önce ortak yaşama geçildiğini, dava dışı arsa sahipleri ile bir kısım hukuki uyuşmazlıkların dava aşamasında olduğunu, şu an içinde kat irtifakı kurulması, ferdileşme ve devamında da tasfiye işlemleri yapılmasının düşünüldüğünü, ayrıca davacı kooperatif arsa üzerinde kat irtifaklarının mahkeme kararı ile kurulduğunu, davacı kooperatifin 28.06.2019 tarihinde 2019 yılı olağan genel kurulunu yaptığını, (Genel kurul tutanağının icra dosyasında olduğunu) söz konusu bu genel kurulun, hükümet komiseri nezaretinde ve tamamen yasal çerçevede yapıldığını, davacı kooperatifin bu genel kurulda yeni yönetim seçilmesinin yanında almış olduğu 7 nolu kararında 2019 temmuz ayından başlayıp bir sonraki genel kurula kadar aylık olarak 750,00 TL aidat alınmasına karar verildiğini ve oybirliği ile kabul edildiğini, alınan bu genel kurul kararı uyarınca davacı kooperatifin aidatların tahsili için Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığını, ancak davalı tarafın işbu takibe soyut ve gerekçesiz biçimde itiraz etmesi üzerine eldeki itirazın iptali davasının açılmasının zorunluluğunun doğduğunu, bu nedenlerle davalarının kabulü ile, Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasında davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacak miktarının %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Dava dilekçesinin müvekkili firmanın … hesabına 30/06/2021 günü gönderildiğini, 05/07/2021 tarihinde otomatik olarak okundu sayıldığını, müvekkili firmanın bu tebliğden haberi ve bilgisi bulunmadığını, bu nedenle 23/08/2021tarihi itibariyle mahkemeniz kaleminden dosya ile ilgili tebligat bilgilerinin tesadüfen öğrenildiğini, yine 23/08/2021 tarihi itibariyle dosyaya vekaletnamelerini ibraz ettiklerini, ayrıca arabuluculuk toplantısına katılmalarına rağmen dava dilekçesi ve tensip zaptının taraflarına tebliğ edilmesi gerekirken davalı müvekkilinin … hesabına tebliğ edildiğini, bu durumun müvekkilinin mağduriyetine sebep olacağını, davacı kooperatifin müvekkilinin sorumlu olduğu iddiasıyla 2019 yılının temmuz ayından itibaren birikmiş olduğunu iddia ettiği 15.750,00 TL aidat bedelinin tahsili amacıyla Konya .İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, süresinde yapılan itiraz ile takibin durduğunu, davacı mahkememizde açtığı dava ile de itirazın iptali ve inkar tazminatı talep ettiğini, davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve reddinin gerektiğini, davacı kooperatifin yönetimi ile müvekkili arasında akdedilen 27/12/2007 tarihli 9 maddeden oluşan sözleşmenin 2. Maddesi uyarınca; “Daha önce yatırılan koop. Aidatı olan 29.280 YTL peşin sayılıp geri kalan tutar şu şekilde ödenecektir. 30/04/2008 15.000 YTL, 30/08/2008 15.000 YTL, 01/12/2008 10.720 YTL bunun dışında alıcıdan herhangi bir ücret talep edilmeyecektir.” şeklinde olduğunu, müvekkilinin anılan maddedeki meblağları günü gününe ödediğini, maddede anıldığı üzere davacı kooperatif yönetiminin müvekkilinden başkaca herhangi bir ücret talep etmeyeceğini belirtmesine rağmen, müvekkili aleyhine haksız olarak davaya konu icra takibini başlattığını, davacı kooperatifin yönetim kurulu ile müvekkili arasında akdedilen sözleşmenin suretini cevaplarımızla birlikte dosyaya ibraz ettiklerini, ayrıca belirtilen meblağların müvekkili tarafından ödendiğine dair bono ve banka dekontlarının suretini de ibraz ettiklerini, Davacı kooperatifin haksız yere aidat borcu talep etmekle kalmadığını, yukarıda anılan sözleşme hükümlerine göre daireyi bitiremediğini, ilgili taşınmazın tapusunun yapılan sözleşmenin 5. Maddesi gereğince müvekkiline teslim edilmediğini, dairenin özellikle mobilya aksamının sözleşme hükümlerine göre yapılmadığını, müvekkiline eksik olarak teslim edildiğini, müvekkilinin sadece mobilya için yapmış olduğu masrafın 6.000,00 – 7.000,00 TL civarında olduğunu, takibe konu miktarın, davacı kooperatifin 28/06/2021 tarihli 2019 yılı olağan genel kurulunca alınan 7 nolu kararında “2019 temmuz ayından başlayıp bir sonraki genel kurula kadar aylık olarak 750 TL aidat alınmasına” dayandırıldığını, davacıya ait bu ödemelerin müvekkilinin yüklendiğine/yükleneceğine ilişkin herhangi bir sözleşme hükmü olmadığını, davacı kooperatifin yönetim kurulları üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini, kooperatifin faaliyetlerini yıllardır aksaklığa uğrattığını, sorumlu yönetim kurulları görevlerini layiki vechiyle yerine getirmediğini ve bunun bedelini de üyelere ödetme niyetini aldıklarını, davaya konu miktarın müvekkilinden talep edilmesinin hukuka uygun olmadığını, bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, kötü niyetle takip yapan davacı aleyhine İİK uyarınca %20 oranında tazminata, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Davanın, kooperatif aidat alacağına dayalı olarak yapılan icra takibine davalı tarafından yapılan vaki itirazın iptali davası olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın ise icra takibine dayanak 28/06/2019 Tarihli kooperatif genel kurulu kararı doğrultusunda davalının herhangi bir aidat borcu olup olmadığı, davalının peşin bedelli üye olup olmadığı, var ise aidat borcu miktarının ne kadar olduğu hususlarında olduğu görüldü.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İLAMLARI
1.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 13/04/2015 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi hukmü uyarınca, ortakla hak ve yükümlülüklerinde eşit konumdadırlar. Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu, genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışılmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça veya zımnen benimsemesi icap etmektedir. Bu nedenle, sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmuşsa, böyle bir ortağın (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alımdaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de, kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe yada benimsenmedikçe 1163 sayılı Yasanın 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçeli konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz. Öte yandan, kooperatifin en yetkili ortağı genel kuruldur. Genel kurulda, hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alınabileceği gibi, daha önce alınan ve uygulanan kararların değişen koşullara ve eşitlik ilkesi gerektiğinde, değişen koşullarda eşitlik sağlanmak üzere değiştirilmesi mümkün ve geçerli olup, bu durumda kazanılmış hakların ihlalinden söz edilemez. Aksi halde bu ilkelere uyulmadan alınan sonraki genel kurul kararı, kazanılmış hakları ihlal edeceğinden yok hükmündedir. Bu durumda, peşin ödemeli ortakların durumunu ağırlaştırabilecek ve 1163 sayılı kooperatifler kanunu’nu 23. madesinde yer alan eşitlik kuralına aykırı olabilecek şekilde alınan bir genel kurul kararı, daha önce oluşan üyelik statüsünden davacı yararına olan sonuçlarını olumsuz olarak etkilediğinden yok hükmündedir.” denilmiştir.
2.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 30/01/2020 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Somut olayda davanın açıldığı tarih itibariyle talep edilen aidat miktarına göre sulh hukuk mahkemesi davaya bakabilmektedir. Ancak davalı peşin bedelli ortak olduğunu iddia etmekte olup taraflar arasında üyeliğin niteliği bakımından bir uyuşmazlık mevcuttur. Bu durumda; yani 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi uyarınca ortaklar, hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadır. Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi gerekmektedir. Bu nedenle, sabit ve peşin bedel ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve altyapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe ya da benimsenmedikçe, 1163 Sayılı Kanun’un 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz. Genel kurulca önceden ya da sonradan açıkça alınan bir karar ile üyenin peşin bedelli ortak olarak kabul edilmediğinin belirlenmesi halinde, üyeden inşaat finansmanı için uzunca bir süre aidat istenilmemişse ya da bilançolarda, hesap cetvellerinde, faaliyet raporlarında, genel kurullarda ve üye kayıt defterlerinde bu yönde bir borç kaydı yer almamışsa, üyenin peşin bedelli ortak olduğunun kooperatifçe zımnen benimsendiği ve sadece genel yönetim ve altyapı giderlerinden sorumlu olduğu sonucuna varılması gerekir.
Davalının davacı kooperatife peşin bedelli üye olup olmadığının yukarıda belirtilen ilkelere göre araştırma ve tartışma görevi 1163 Sayılı Kanun’un 99. maddesi uyarınca Asliye Ticaret Mahkemesine aittir. Mahkemenin bu nedenlerle görev hususunu re’sen gözetip görevsizlik nedeniyle davanın reddine verilmesi gerekirken davanın esası hakkında karar vermesi doğru görülmemiştir.” denilmiştir.
3.T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 05/07/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine ve peşin bedelli ortak olan davacının kazanılmış haklarını ihlâl eder nitelikteki daha sonraki genel kurul kararlarının peşin bedelli ortaklar yönünden yok hükmünde olmasına göre, asıl ve birleşen davanın kabulüne ilişkin kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince asıl ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.” denilmiştir.
4.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 23/12/2020 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“İlk derece mahkemesi kararına karşı asıl ve birleşen davada davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi .Hukuk Dairesi tarafından, peşin bedelli ortak olan davacının kazanılmış haklarını ihlâl eder nitelikteki daha sonraki genel kurul kararlarının peşin bedelli ortaklar yönünden yok hükmünde olduğu , asıl ve birleşen davanın kabulüne ilişkin kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunu esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin tüm temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir. ” denilmiştir.
5.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 06/10/2015 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; dava konusu miktarın ödendiği …’in ödeme tarihinde kooperatifin yönetim kurulu başkanı olduğunun sabit olduğu, onun hesabına gönderilen bu miktarların kooperatifin muhasebe hesaplarına aktarılmamasının kooperatif tüzel kişiliği ile yönetim kurulu başkanı arasında bir iç ilişki sorunu olduğu, bu iç ilişkinin dışında kalan … açısından söz konusu miktarların ödenmiş olduğu, iç ilişkinin … ve haleflerini bağlamayacağı, ayrıca kooperatif tüzel kişiliği imzalı ve ceza davasına konu yapılan yazıda davaya konu miktarların dönemin yönetim kurulu başkanı olan …’in zimmetinde bulunduğunun bizzat kooperatif tarafından kabul edildiği, ödemelerin kooperatif hesabına aktarılmadığı savunmasına tüzel kişilerde sürekliliğin esas olması nedeniyle itibar edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davacıya üyelik devreden …’nun davalı kooperatife 18.05.2007 tarihinde yaptığı 8.000,00 TL, 12.03.2008 tarihinde yaptığı 975,00 TL, 20.05.2009 tarihinde yaptığı 700,00 TL tutarındaki ödemeler nedeni ile davacının davalı kooperatife bu tutarlar kadar borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” denilmiştir.
6.T.C. Yargıtay … . Hukuk Dairesinin 28/11/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Söz konusu sözleşmede iki yönetim kurulu üyesinin imzasının bulunduğu, her ne kadar bononun kooperatifi bağlamayacağı kabul edilse de, iç ilişki gereği senedin denetim hizmeti üzerine verildiğinin sabit olduğu ve davacının ödediği bedeli sebepsiz zenginleşme ilkesi gereği isteyebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile takibin 49.611,16 TL’lik kısmına yönelik itirazın iptaline ve icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraflar vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraflar vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlerden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 28.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. ” denilmiştir.
7. T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 31/10/2016 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Bu durumda cevap ve 2. cevap dilekçelerinde kötüniyet tazminatı talebi bulunmadığı ve daha sonraki aşamalarda özellikle ön inceleme duruşmasının yapılmasından sonra verilen dilekçe ile savunmanın genişletilmesi mahiyetinde olan kötüniyet tazminatı verilmesi talebine karşı davacı yanca açıkça savunmanın genişletilmesine muvafakat edildiği şeklinde beyanda bulunulmadığından, süresinde talep bulunmaması nedeni ile kötüniyet tazminatı isteminin reddi gerekirken mahkemenin davacının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulması doğru olmadığından karar bozulmalıdır. Ne var ki yapılan bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’nın 438/VII. maddesi gereğince düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.” denilmiştir.
8.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 23/06/2020 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Vekilin umumî vekâletname ile yetkilendirilmiş olması, müvekkilin talimatı olmadan tüm davaları takip etme yetki ve zorunluluğunu ona yüklemez. Örneğin, hakkında icra takibi yapılan borçlu, vekili aracılığıyla takibe itiraz etmiş olsa dahi, alacaklının açtığı “itirazın iptali davası” bakımından, borçlunun takibe itiraz aşamasında tayin ettiği vekilin, bu davada da yetkili bulunup bulunmadığı davanın açılması sırasında belirli olmadığından, dava dilekçesinin vekil yerine asile tebliği gerekir. Aksi takdirde usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmış olmaz. Bu itibarla bir davada vekilin temsil yetkisinin olup olmadığı mahkemece kendiliğinden araştırılmalıdır.” denilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE NETİCE
1.Dosya içerisinde yer alan 27/12/2007 Tarihli “Sözleşme” başlıklı yazılı belgenin incelenmesinde özetle; Davacı yapı kooperatifi ile davalı arasında inşaa edilecek dairesinin anahtar teslimi satışı hususunda anlaşıldığı, daha önce yatırılan kooperatif aidatı 29.280,00 TL’nin peşin sayılarak bakiye kalan kısmın 30/04/2008 Tarihinde 15.000,00 TL, 30/08/2008 Tarihinde 15.000,00 TL ve 01/12/2008 tarihinde 10.720,00 TL olmak üzere vadeli ödenmesine karar verildiği, aynı zamanda bu kararlaştırılan tutar dışında davalıdan herhangi bir alacak talep edilmeyeceği, tapu masraflarının davalıya ait olduğu yine elektrik ve su sayaçlarının davalıya ait olduğu ifade edilmiş, söz konusu belge kooperatif yönetim kurulu üyelerinin çift imzası ve davalı şirket tarafından imza edilmiştir.
2.Davacı kooperatif yönetim kurulunun 14/12/2007 Tarih ve 97 Nolu Kararında özetle davalının şartlı üyeliğinin kabulüne karar verildiği ve karar altında 2 yönetim kurulu üyesinin imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır.
3.Mahkememizce davacı kooperatife ait ana sözleşme dosya arasına alınmıştır.
Ana sözleşmenin “Ortaklıkğa Kabul” başlıklı 11. Maddesinde;” Ortaklığa kabul yönetim kurulu kararı ile gerçekleşir” denilmiştir.
Ana sözleşmenin 44/12. Maddesinde; “Doğacak sorumluluk yönetim kuruluna ait olmak üzere, kendi ortakları arasından veya hariçten bir veya birkaç kişiyi kooperatifi ilzam edecek tasarruflarda bulunmaya veya muayyen işlerde kooperatifi temsil etmeye yetkili kılınmıştır” denilmiştir.
Ana sözleşmenin 45/2. Maddesinde; “Yönetim kurulu başkanın bulunmadığı zamanda ikinci başkanın çağrısı ile toplanır. Kararlar toplantıda bulunanların çoğunluğu ile verilir” denilmiştir.
Ana sözleşmenin “Kooperatifin Temsili ve İlzamı” başlıklı 46/1 maddesinde; Kooperatif adına düzenlenecek evrakın muteber olması veya kooperatifin ilzamı için kooperatif unvanı altında temsile yetkili olanların ikisinin imzası gereklidir” denilmiştir.
Ana sözleşmenin 48/2-6. Maddesinde; “Yönetim kurulu gerekli defter ve belgeler ile genel kurul evraklarının ve ortak listelerin muntazam hazırlanıp, tutulup, saklanmasından ve gelir-gider hesabı ile yıllık bilançonun kanuni hükümlere uygun olarak hazırlanıp incelenmek üzere denetçilere verilmesinden sorumludur. Yönetim kurulu üyeleri kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan müteselsilen sorumlu olup, kooperatife tanzim etmekle yükümlüdürler” denilmiştir.
4.Mahkememizce davacı kooperatife ait ticari defter ve belgeler üzerinde alanında uzöan bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 28/01/2022 Tarihli Bilirkişi Raporunda özetle; Davacının ticari defter ve belgerinde davalı tarafından 70.000,00 TL ödemede bulunulduğu, 07/03/2005 Tarihinde yapılan 2004 yılı olağan genel kurul toplantısının 4. Maddesinde asgari 26.000,00 TL bedelle olmak üzere şartlı üye alınmasına oy birliği ile karar verildiği, Kooperatif Karar Defterinin 14/12/2007 Tarih ve 97 nolu yönetim kurulu kararı ile davalının şartlı üyeliğe kabulünün yapıldığı, davalının üye olarak alındığı 2007 tarihinden dava konusu genel kurul kararının alındığı 28/06/2019 tarihinde kadar davalıdan aidat istenmediği anlaşılmıştır.
5.Yukarıda yapılan açıklamalar, Yüksek Mahkeme içtihatları, bilirkişi raporları, davacıya ait defter ve belgeler, ana sözleşme hükümleri ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Davalının, 07/03/2005 Tarihinde yapılan 2004 yılı olağan genel kurul toplantısının 4. Maddesi dayanak olmak üzere 27/12/2007 Tarihli “Sözleşme” ve Kooperatif Karar Defterinin 14/12/2007 Tarih ve 97 nolu yönetim kurulu kararı ile davacı kooperatife şartlı üye olarak kabulüne karar verildiği, 27/12/2007 tarihli sözleşmede açıkça ifade edildiği üzere anlaşılan bedel dışında davalıdan herhangi bir aidat talep edilmeyeceğinin kararlaştırıldığı, bilirkişi raporundan anlaşıldığı üzere davalının üzerine düşen edimlerini yerine getirerek aidat borçlarının tamamını ödediği, kooperatif kayıtlarında yer alan ödemenin 27/12/2007 tarihli sözleşmede kararlaştırılan bedelle örtüştüğü, Ana sözleşmenin “Kooperatifin Temsili ve İlzamı” başlıklı 46/1 maddesinde ifade edildiği üzere Kooperatif adına düzenlenecek evrakın muteber olması veya kooperatifin ilzamı için kooperatif unvanı altında temsile yetkili olanların ikisinin imzasının yeterli olduğu, şirket ana sözleşmesi gereğince yönetim kurulunun kooperatif üye alma yetkisi olduğu, şartlı üye alımı için genel kurul kararı bulunduğu, davalının kooperatife şartlı üye olarak kabul edildiği 2007 yılından 28/06/2019 tarihine kadar kendisinden başkaca bir aidat ödemesi talep edilmediği, dolayısıyla yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 13/04/2015 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı, T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 30/01/2020 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı, T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 05/07/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı ve T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 23/12/2020 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da nazara alındığında davalının peşin bedelli üye olarak kabul edilmesi gerektiği, davalının kazanılmış haklarını ihlâl eder nitelikteki daha sonraki genel kurul kararları ile daha önce oluşan üyelik statüsünden davalı yararına olan sonuçları ortadan kaldırmanın mümkün olmadığı, bu nedenle davacı kooperatifin icra takibine dayanak 28/06/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 750,00 TL toplanmasına yönelik hükmün davalı yönüyle yok hükmünde olduğu ve bu genel kurul kararına dayanılarak aidat talep edilemeyeceği anlaşılmakla davacının davasının reddine karar verilmesi hususunda Mahkememizde vicdani kanaat hasıl olmuştur.
6.Davalı 02/09/2021 Havale Tarihli cevap dilekçesinin netice ve talep kısmında kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuştur. Lakin davalının 2 haftalık yasal cevap süresinin 19/07/2021 tarihinde dolduğu ve 02/09/2021 tarihli dilekçesinin yasal süresinde verilmediği anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı vekili 02/09/2021 tarihli cevap dilekçesinde dava dilekçesinin asile değil icra dosyasını da takip eden vekil olarak kendisine yapılması gerektiğini ifade etmiş ise de yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 23/06/2020 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamından da anlaşıldığı üzere dava dilekçesinin tacir olan davacıya yapılmasında herhangi bir usulsüzlük olmadığı görülmüştür. Davalının borcu olmadığına yönelik itirazları ilse 6100 Sayılı Kanunun 128/1 maddesi kapsamında değerlendirilerek araştırılmış lakin yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 31/10/2016 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamından da anlaşıldığı üzere davalı tarafından yasal süre içerisinde kötüniyet tazminatı talep edilmediğinden bu yöndeki talebinin reddine karar verilmiştir.
7.Her ne kadar davacı vekili sözleşme ve yönetim kurulu kararı hakkında imza incelemesi yaptırılması yönünde talepte bulunmuş ise de dosya içerisinde yer alan 28/01/2022 tarihli bilirkişi raporunun 6. Sayfasında kooperatif defterlerinde yapılan incelemede 27/12/2007 tarihli sözleşme gereğince kararlaştırılan 70.000,00 TL tutarlı bedele ilişkin ödemelerin 27/12/2007 tarihli sözleşme içeriğini teyit etmesi, 14/12/2004 tarih ve 97 sıra nolu yönetim kurulu kararının davalının üzerinde tasarruf yetkisi bulunmayan davacı kooperatife ait karar defterine işlenmiş olması ve davacı kooperatife ait Ana Sözleşmenin 46/1 maddesi de nazara alınarak bu belgeler üzerinde inceleme yapılmasının yargılamaya bir yenilik katmayacağı değerlendirilmekle yukarıda detayı verilen Yüksek Mahkeme içtihatları da nazara alınarak imza incelemesi yapılmaksızın Mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hükümler tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Yasal şartları oluşmadığından ve yasal süre içerisinde talep edilmediğinden davalının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Peşin olarak alınan 268,97 TL harçtan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcının mahsubu ile fazladan alınan 188,27TL nin talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-6100 Sayılı HMK’nın 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde davacının sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; Taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın 7201 Sayılı Kanununun 11. Maddesi gereğince taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinden istinaf kanun yoluna müracaat etme hakları açık olmak üzere Türk Milleti adına verilen karar duruşma tutanağına geçirilerek açıkça okunup usulen anlatıldı.31/03/2022

Katip Hakim