Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/279 E. 2023/27 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
DAVACILAR : 1-
2-
3-
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALILAR : 2-
3-
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacılar vekili mahkememize vermiş olduğu 04/06/2021 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; 17/01/2021 tarihinde müvekkili … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halindeyken davalı …’ın sevk ve idaresindeki diğer davalı şirketin maliki olduğu … plakalı aracın çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkili …’ın eşi, diğer müvekkillerinin annesi olan …’ın vefat ettiğini, kaza sonrası Konya C. Başsavcılığının … soruşturma numarası ile başlatılan soruşturma sonrasında Konya . Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, davalı sigorta şirketinin de davalıların aracının ZMMS kapsamında sigortacısı olduğunu, dava öncesi sigorta şirketine yapmış oldukları başvurunun sonuçsuz kaldığını, arabuluculuk görüşmelerinde de bir netice alınamadığını, davalıların sürücü, malik ve sigorta poliçesi kapsamında sorumluluklarının olduğunu, kazanın oluşumunda davalıların aracının kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin kusuru bulunmadığını, müvekkili …’ın erkek kuaförü olduğunu, diğer müvekkillerinin de lise öğrencisi olduklarını, kaza nedeniyle vefat eden müvekkillerinin murisi …’ın ev hanımı olup müvekkillerinin aynı evde birlikte yaşadıklarını, murisin ölümü ile birlikte müvekkillerinin murisinin desteğinden yoksun kaldıklarını, davalı sigorta şirketinin poliçe limitinin 430.000,00TL olduğunu, dosya üzerinden alınacak hesap raporunda PMF1931 yaşam tablosuna göre rapor alınmasını beyanla dava aşamasında arttırılmak üzere fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik müvekkili … için 5.000,00TL, … için 5.000,00TL, … için 5.000,00TL olmak üzere toplam 15.000,00TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirket yönünden temerrüt tarihi olan 23/02/2021 tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 17/01/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalı sigorta şirketi yönünden Hazine Müşteşarlığı tarafından arttırılan 430.000,00TL poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili mahkememize vermiş olduğu 13/06/2022 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki taleplerini ıslah ederek müvekkili … yönünden 576.298,72TL’ye, müvekkili … yönünden 33.042,70TL’ye, … yönünden 24.331,10TL’ye yükselttiklerini ve bu bedelleri üzerinden dava dilekçesindeki poliçe limitleri ve faiz tarihleri yönünden talepleri gibi davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalılar … ve … Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi vekili mahkememize vermiş olduğu 19/08/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın oluşan kazada müvekkili araç sürücüsünün kusurlu olduğunu iddia etmiş olsa da bu iddialarını kabul etmediklerini, oluşan kazada emniyet kemeri takılı olmayan …’ın vefat ettiğini, dava dilekçesinde dava konusunun hem belirsiz alacak davası olduğu hem de şimdilik 5.000,00TL olarak talep edilmesinin çelişkili olduğunu ve bu durumun açıklatılması gerektiğini, davacıların hukuki sorumluluklarının ve kusur durumuna ilişkin iddialarının kabul edilebilirlikten uzat olduğunu, oluşan kazada müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kaza anında müvekkilinin kırmızı ışıkta geçti iddiasını kabul etmediklerini aksine müvekkilinin yeşil ışıkta geçtiğinin tespit edildiğini, ceza dosyasında mevcut olan kaza görüntülerinin incelenmesiyle de bu durumun ortaya çıkacağını, kaza sonrası tutulan kaza tespit tutanağının hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, mahkememizce kusur durumunun tespit edilmesini, ceza davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini beyanla açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketine usulüne uygun yapılan tebligata rağmen dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı, vekilinin duruşmalara katılmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLER,
Mahkememizce, kazaya karışan araçların trafik kayıtları, Konya . Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, davacı ve davalı gerçek kişilerin nüfus kayıtları dosya arasına alınmış, davalı sigorta şirketine müzekkere yazılarak, poliçe ve bu poliçe kapsamında müracaat ve ödeme olup olmadığı araştırılmış, SGK İl Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılmış, tarafların ekonomik ve sosyal durumları araştırılmış, Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu, aktüerya bilirkişisinden hesap raporu alınmıştır.
DAVANIN NİTELİĞİ, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE :
Dava, trafik kazası sonucu meydana gelen ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 17/01/2021 tarihinde karıştığı trafik kazası sebebiyle davalılardan maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
Dava tarafları arasında, dava konusu trafik kazasındaki kusur durumu, davacının uğradığı zararın türü ve miktarı, zararın davalılardan tazmin edilip edilemeyeceği; edilebilir ise ne miktarlarda tazmin edilebileceği ihtilaflıdır.
Kazaya karışan … plakalı aracın, kaza tarihinde davalı ……. Ltd. Şti. adına tescilli olduğu, kaza sırasında sürücüsünün davalı … olduğu ve bu aracın davalı sigorta şirketinin 07/06/2020- 07/06/2021 tarihli, … poliçe numaralı ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu, kaza tarihinde geçerli ölüm klozu teminat limitinin 430.000,00TL olduğu dosya kapsamına celp olunan bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır.
2918 sayılı KTK’nın 85/1. Maddesine göre; Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.
2918 sayılı KTK’nın 85/5. Maddesine göre; İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.
2918 sayılı KTK’nın 90. Maddesine göre; Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/7/2020 tarihli ve … E, … K sayılı Kararı ile, 2918 sayılı KTK’nın 90/1. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin ve ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesine göre; İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.
2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesine göre; Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.
2918 sayılı KTK’nın 99. Maddesine göre; Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.
6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesine göre; Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesine göre; Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.
6098 sayılı TBK’nın 53. Maddesine göre; Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır: 1. Cenaze giderleri. 2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.
6098 sayılı TBK’nın 55. Maddesine göre; Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.
Anılan yasal düzenlemelere istinaden bir motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen trafik kazasında, zarar görenlerin zararından, 6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesi uyarınca araç sürücüsü, 2918 sayılı KTK’nın 85. Maddesi uyarınca araç işleteni ve şartları varsa teşebbüs sahibi ve 2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesi uyarınca sigortacı müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Trafik kazası nedeniyle zarara uğradığını iddia eden hak sahipleri tarafından açılan tazminat davalarında ispat yükü 6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesi uyarınca zarar gören üzerinde olup, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmek zorundadır.
Haksız eylem nedeniyle oluşan zararın tazminine karar verebilmek için, hukuka aykırı kusurlu eylem sonucu oluşan zarar ve hukuka aykırı kusurlu eylem ile zarar arasında uygun illiyet bağının mevcut olması gerekir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, haksız fiil sonucu bir kişinin ölümü sonucunda ölenin yardımından mahrum kalanlara ödenecek bir tazminat türüdür. Bu tazminatın kaynağı olan 6098 sayılı TBK m. 53 öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Kanun metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nın 45/2 maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların) geliri yutmaması ilkesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtılması da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek kimselere ayrılacak miktar da bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır. Bunun dışında destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada göz önünde tutulması gerekmektedir.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarına göre; çocuklar için destekten yoksun kalacakları sürenin belirlenmesinde yaşları, okuldaki eğitim durumları, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşulların ayrı ayrı değerlendirilmesi, yüksek öğrenim yapacaklar ise, 25 yaşının doldurulmasına kadar; yüksek öğrenim yapmamakta ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gerekmektedir.
Davacı …, davaya konu trafik kazasında ölenin eşi, diğer davacılar ise ölenin çocukları olup, ölümle birlikte destekten mahrum kaldıklarını savunarak destekten yoksun kalma tazminatı isteminde bulunmuşlardır. Davacılar ile müteveffa arasındaki ölüm tarihindeki akrabalık durumu nedeniyle desteklik ilişkisi bulunduğu kabul edilmiştir.
Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Genişletilmiş uzmanlar heyetince düzenlenmiş olan 31/01/2022 tarihli kusur raporunda; davaya konu kazada davalı sürücü …’ın %80 oranında, davacı sürücü …’ın %20 oranında kusurlu olduğu bildirmiştir. Söz konusu raporun kazanın oluş şekline, ceza dosyası içeriğine ve dosyadaki delillere uygun olması sebebiyle hükme esas alınması gerekmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 52. Maddesine göre; Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. Anılan yasal düzenlemede de belirtildiği üzere zarar görenin zararın oluşmasında ya da zararın artmasında bir ihmali varsa bu hususun tazminatın belirlenmesinde dikkate alınması gerekir. Bir başka deyişle zararın oluşumunda zarar görenin de müterafik kusurunun bulunması halinde tazminattan indirim yapılması gerekmektedir. Müterafik kusurun dikkate alınması için bu yönde yapılan bir savunmaya gerek olmayıp Mahkemece müterafik kusurun resen dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim bu husus Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamında da vurgulanmıştır. Ayrıca müterafik kusur indirimi nedeniyle kısmen reddedilen tutar üzerinden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmeyeceği noktasında da duraksama bulunmamaktadır.
Somut olayda, olay sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağında müteveffanın emniyet kemerinin takılı olup olmadığının tespit edilemediği belirtilmiştir. Soruşturma dosyasındaki ifadelerde de müteveffanın emniyet kemerinin takılı olduğuna veya olmadığına dair net bir beyanın olmadığı görülmüştür. Ayrıca kaza sonrasında müteveffanın araçtan fırlamış şekilde olay yerinde bulunduğuna ilişkin bir tespit de bulunmamaktadır. Hal böyle olmakla olayda müteveffadan kaynaklı zararı doğuran veya arttıran müterafik kusur bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Yargısal uygulamalardaki farklılıklar sebebiyle aktüerya hesap bilirkişisi Hüseyin Söylemez’den Pmf 1931 Yaşam Tablosu ve Trh 2010 Yaşam Tablosu hesabına göre iki ihtimalli olarak rapor aldırılması yoluna gidilmiş olup, adı geçen bilirkişi tarafından mahkememize sunulan 08/03/2022 tarihli hesap raporunda;
“1-Pmf 1931 Yaşam Tablosu ve %10 arttırım, %10 iskonto hesabına göre yapılan hesaplamada;
Davacı … için 439.427,70TL Destekten yoksun kalma tazminatı,
Davacı … için 33.042,07TL Destekten yoksun kalma tazminatı,
Davacı … için 24.331,10TL Destekten yoksun kalma tazminatı olmak üzere toplam 496.800,87TL zarar hesabı yapılmıştır.
2-Trh 2010 Yaşam Tablosuna göre yapılan hesaplamada;
Davacı … için 576.298,72TL Destekten yoksun kalma tazminatı,
Davacı … için 33.042,07TL Destekten yoksun kalma tazminatı,
Davacı … için 24.331,10TL Destekten yoksun kalma tazminatı olmak üzere toplam 633.671,89TL zarar hesabı yapılmıştır. “
Hesap raporunun denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olduğu kabul edilmiştir. Konya BAM 3. Hukuk Dairesinin benimsediği uygulama nazara alınarak, aktüerya hesap raporundaki PMF 1931 Yaşam Tablosu ve %10 arttırım, %10 iskonto hesabı yöntemi uygulanmak suretiyle çıkarılan destek tazminatı zarar miktarı uyarınca davacıların davalılardan alacaklı olduğu sonucuna varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesisi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE,
Davacı … için 439.427,70TL,
Davacı … için 24.331,10TL,
Davacı … için 33.042,07TL,
Olmak üzere toplam 496.800,87TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla davalı sigorta şirketi yönünden 23/02/2021 tarihinden, diğer davalılar yönünden 17/01/2021 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 33.936,47TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 59,30TL harç ile yargılama sırasında alınan 2.113,08TL ıslah harcı toplamı olan 2.172,38TL’nin mahsubu ile bakiye 31.764,09TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına, (Davalı … Sigorta Şirketi’nin poliçe limiti dahilinde (430.000,00/496.800,87 oranında) 27.493,02TL’sinden diğer davalılar ile birlikte sorumlu olmak kaydıyla, diğer davalıların tamamından sorumlu olmak kaydıyla),
3-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00TL arabuluculuk giderinin davalı sigorta şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacılar tarafından yapılan 177,90TL başvuru harçları, 59,30TL peşin harç ve 2.113,08TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.350,28TL harcın davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, (Davalı … Sigorta Şirketi’nin poliçe limiti dahilinde (430.000,00/496.800,87 oranında) 2.034,26TL’sinden diğer davalılar ile birlikte sorumlu olmak kaydıyla, diğer davalıların tamamından sorumlu olmak kaydıyla),
5-Davacılar tarafından yapılan 8,50TL vekalet suret harcı, 251,80TL posta-tebligat gideri, 750,00TL bilirkişi ücreti ve 1.236,80TL Adli Tıp Kurumu kusur raporu fatura bedeli olmak üzere toplam 2.247,10TL yargılama giderinden haklılık oranına göre hesaplanan (496.800,87/633.672,52 oranında) 1.761,73TL’sinin davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, (Davalı … Sigorta Şirketi’nin poliçe limiti dahilinde (430.000,00/496.800,87 oranında) 1.524,85TL’sinden diğer davalılar ile birlikte sorumlu olmak kaydıyla, diğer davalıların tamamından sorumlu olmak kaydıyla),
6-Davalı … Sigorta Şirketi’nin tarafından yapılan 8,50TL vekalet suret harcı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar … ve … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından yapılan 8,50TL vekalet suret harcı yargılama giderinden haklılık oranına göre hesaplanan (136.871,65/633.672,52 oranında) 1,84TL’sinin davacıdan tahsili ile davalılar … ve … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi verilmesine, kalan kısmın davalılar … ve … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin üzerine bırakılmasına,
8-Davacı … vekili yararına AAÜT’ye göre kabul edilen tazminat yönünden hesaplanan 64.519,88TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı …’a verilmesine, (Davalı … Sigorta Şirketi’nin poliçe limiti dahilinde (430.000/439.427,70 oranında) 63.135,64TL’sinden diğer davalılar ile birlikte sorumlu olmak kaydıyla, diğer davalıların tamamından sorumlu olmak kaydıyla),
9-Davacı … vekili yararına AAÜT’ye göre kabul edilen tazminat yönünden hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalılar … ve … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden alınarak davacı …’a verilmesine,
10-Davacı … vekili yararına AAÜT’ye göre kabul edilen tazminat yönünden hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalılar … ve … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden alınarak davacı …’a verilmesine,
11-Davalılar … ve … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili yararına AAÜT’ye göre davacı … için reddedilen tazminat yönünden hesaplanan 21.530,65TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalılar … ve … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine verilmesine,
12-Davalılar … ve … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili yararına AAÜT’ye göre davacı … için reddedilen tazminat yönünden hesaplanan 0,63TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalılar … ve … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine verilmesine,
13-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair; davacılar vekili ile davalı … Ltd. Şti. ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, davalı sigorta şirketi vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy çokluğuyla verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.11/01/2023

Başkan Üye Üye Katip

MUHALEFET ŞERHİ:
Trafik kazasından kaynaklı tazminat davalarında esas alınan bakiye ömür daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması gerekmektedir. Bu durumda tazminat davalarında zarar hesabında birliğin sağlanması ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi göz önüne alındığında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacaktır. Zira son dönemdeki Yargıtay Hukuk Dairelerinin ve Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairelerinin uygulaması bu yöndedir.
Dava konusu olayda da, aktüerya bilirkişisi tarafından TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenen muhtemel bakiye ömür süresi ve %1,8 teknik faiz uygulanmadan, bilinmeyen/işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi yöntemi kullanılarak hesap edilen zarar miktarına göre davanın tam kabulü gerekirken aksi yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. (Nitekim Yargıtay . Hukuk Dairesinin 27/09/2022 tarih … esas, … karar sayılı ilamı)