Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/277 E. 2022/119 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ:

Davacı taraf vekilinin davalılar aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkilinin davalı … Ltd. Şti.’nden aralarındaki ticari ilişki nedeniyle 190.091.38-TL alacaklı olduğunu, yine müvekkilinin … Ltd, Şti.’nden aralarındaki ticari ilişki nedeniyle 10.620,00-TL alacaklı olduğunu, dava dışı … tarafından, haksız ve kötüniyetli olarak imzası müvekkiline ait olmayan çek kullanılmak suretiyle müvekkilinin aleyhine Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas (Yeni esas Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas) sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkili tarafından takibe konu edilen çek üzerindeki imzaya itiraz edilmekle, Konya . İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, … Karar Sayılı dosyasından takibin durdurulmasına karar verildiğini, Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin … Esas … Karar sayılı ilamı ile yerel mahkemenin kararının kaldırılarak Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinin davacı borçlu yönünde DURDURULMASINA, şartları bulunmadığından kötüniyet ve para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına… şeklinde hüküm kurulduğunu, bu kararın Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar Sayılı ilamı ile onandığını, Dava dışı … tarafından haksız ve kötüniyetli olarak durdurulmasına karar verilen Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasından başlatılan icra takip dosyasından, davalı şirketlere yazılan haciz ihbarnameleri neticesinde; Müvekkili şirketin alacaklı olduğu davalı … Ltd. Şti.’ tarafından toplam 190.091.38TL ve Müvekkili şirketin alacaklı olduğu diğer davalı … Ltd. Şti. tarafından tahsil edilen 10.620,00-TL olmak üzere toplam 200.711,38TL icra dosyasına ödendiğini ve dava dışı … tarafından muvazaalı olarak dosyaya yatan bu paraların haksız ve kötüniyetli olarak çekildiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü hakları, talep, şikayet ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile davalı … Ltd. Şti.’nin Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas (Eski Esas Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas) sayılı dosyasına yapmış oldugu toplam 190.091,38-TL ödemenin muvazaalı olması nedeniyle ödemenin geçersizliğinin ve davalı şirketin 190.091,38-tl müvekkiline borçlu olduğunun tespitine, davalı … Ltd. Şti.’nin Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas (Eski Esas Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas) sayılı dosyasına yapmış olduğu toplam 10.620,00-TL ödemenin muvazaalı olması nedeniyle ödemenin geçersizliğinin ve davalı şirketin 10.620,00-TL müvekkiline borçlu olduğunun tespitine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….Ltd. Şti. cevap dilekçesi ile özetle; Davacı tarafından açılan hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz davanın reddinin gerektiğini, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere söz konusu ödemelerin, icra dosyasından gönderilen haciz ihbarnamesine istinaden yapılmış olduğunu, resmi daire olan icra dairesinin göndermiş olduğu resmi yazıya istinaden yapıldığını, kanuni yükümlülüklerini yerine getiren şirketlerine yönelik muvazaa iddiasında bulunulmasının iyi niyetle bağdaşmadığını, davacı tarafın dilekçesinde belirtiği iddiaların iyi niyet kuralları ile de bağdaşmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilerek, her türlü yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … Limited Şirketi ne yapılan tebligata rağmen cevap dilekçesi vermediği anlaşıldı.
DELİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Taraflar arasında görülen davanın; Davalıların, davacıya olan borçlarına ilişkin olarak iptaline karar verilen T.C. Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 2004 Sayılı Kanunun 89/1 maddesi gereğince gönderilen ihbarname üzerine davalılarca 3. Kişiye ödemiş olduğu tutarların muvazalı olduğu iddiasıyla 200.711,38 TL borçlu olduklarının tespitine yönelik olumlu tespit davası olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın davalıların davacıya herhangi bir borcu olup olmadığı, var ise miktarı hususunda olduğu anlaşıldı.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İLAMLARI
1.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 20/01/2015 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Dava dilekçesinde davacı ”müvekkilinin Adıyaman . İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında ne kadar borçlu olduğunun tespiti” talebinde bulunmuştur. Niteliği itibari ile bu talep olumlu tespit niteliğindedir. Davacının İİK’nun 72. maddesine dayalı menfi tespit istemi bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK’nun 26. maddesinde hakimin taleple bağlı olduğu, talep dışında karar veremeyeceği hükme bağlanmıştır. Eda davası açılması mümkün olan hallerde olumlu tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin, yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.” denilmiştir.
2.T.C. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 06/01/2022 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Somut olayda, davacının Elazığ . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında takibe konu bonodaki imzanın davalıların murisine ait olduğunun ve takip dayanağı bono nedeni ile davalıların borçlu olduğunun tespitini talep ettiği, talep içeriğine göre davanın 6100 sayılı HMK m. 106 kapsamında açılmış bir tespit davası olduğu, 6100 sayılı HMK m. 106(2) hükmü gereğince tespit davası açanın kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunmaması ve m. 106(3) hükmü gereğince de maddi vakaların tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamayacağı düzenlemesi gereğince açılan davada tespit davası için öngörülen yasal koşulların oluşmadığı, davacının bu davaya konu istem ve iddialarını da ileri sürerek bonoya dayalı alacak (eda) davası açma imkanı varken tespit davası açılmasında güncel hukuki yararın bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece davanın dava şartı (hukukî yarar) yokluğundan reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.” denilmiştir.
3.T.C. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 01/04/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Bir davada hukuki yararın bulunup bulunmadığı dava şartıdır. Tespit davası açılabilmesi için henüz eda davası açma zamanının gelmemiş olması veya eda davası açılmasının mümkün olmaması ve böyle bir davanın açılmasında davacının hukuki yararının bulunması gerekir. Bunu hakim görevi gereği re’sen araştırmak durumundadır.
Eda davasında da yine davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması gerekir. Eda davasında davacının hukuki yararının bulunması için davalının davacının hakkını inkar etmiş olması şart değildir. Davalı davacının hakkını ikrar eder ve fakat yerine getirmezse, davacı icraya konulabilecek bir hüküm elde etmek için de davalıya karşı dava açabilir. Eda davasının konusu hem kişisel hem de ayni haklar olabilir. Burada davalının olumlu (yapmak, vermek) veya olumsuz (yapmamak, yapamamak) bir edaya (edime) mahkum edilmesi istenebilir.
Eda davası açılması mümkün olan hallerde de tespit davası açılmasında hukuki yarar mevcut değildir. Çünkü, eda davası sonunda verilen hüküm ile, aynı zamanda dava konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığı da tespit edilir ve ondan sonra bu tespite dayalı olarak eda hükmü kurulur. Yargıtay’ın kararlı uygulamasına göre de, eda davası açmak mümkün ise, tespit davası açılamaz.
Eda davası açmak mümkün ise tespit davası açılamaz kuralının geçerli olabilmesi için, eda davası sonunda verilecek hükmün tespite ilişkin bölümü ile tespit davası sonunda alınacak tespit hükmü arasında, meydana getirdikleri kesin hüküm (m. 237) etkisi bakımından hiç bir fark bulunmaması gerekir. Diğer bir söyleyişle tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebilecekse, o zaman, davacının ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur(Prof. Dr. … , Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. II. 2001 baskı s. 1409-1448 ).
Bu açıklamalara göre somut olayda; davacının olumlu tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğundan söz edilemeyeceği, zira davacının davalıdan aidat ve diğer giderler için her zaman eda (alacak) davası açabileceği, dolayısıyla bu hususta tespit talep etmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla davanın bu talep açısından da reddine karar verilmesi doğru olmuştur.” denilmiştir.
4.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 11/02/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, İİK’nın 361. maddesindeki “İcra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği, yahut yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğu hesap neticesinde anlaşılırsa verilen para ayrıca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınır” düzenlemesi gereğince borçlunun müracaatı halinde fazla tediye edilen para icra müdürlüğünce alacaklıdan geri alınacağından, borçlu yanın istirdat davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı, Bakırköy . İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından alacaklıya fazla tediye edildiği tespit edilen 1.188.647,36 TL’nin geri alınması halinde bakiye meblağın sıra cetvelinde 2. sıraya alınan Bakırköy . İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosya alacaklısı davalı Sema Karahan’a ödenmesi, geriye para artması halinde ise bu meblağın da 3. sıraya alınan Bakırköy . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosya alacaklısı dava dışı Nilgün Ayhan’a ödenmesi gerektiğinden bu yönüyle de davacının istirdat davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.” denilmiştir.
5.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 21/12/2020 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“İİK’nun 361. maddesi; “İcra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği yahut yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğu hesap neticesinde anlaşılırsa verilen para ayrıca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınır.” şeklinde emredici bir düzenlemeyi içermektedir.
Anılan madde hükmü, ilamlı veya ilamsız tüm icra takiplerinde, her ne sebeple olursa olsun, borçludan fazla para tahsil edilen her durumda uygulama yeri ve alanı bulunan, özel bir hükümdür. Buna göre, icra daireleri, hesaplama sonucunda fazladan tahsil edildiği ortaya çıkan tutarları, ayrı bir mahkeme hükmüne gerek olmaksızın, borçluya geri vermekle yükümlüdürler. Açıktır ki, burada, icra müdürüne kanun tarafından verilmiş, özel bir görev ve daha da önemlisi cebri icra gücünün kullanılması kapsamındaki bir yetki söz konusudur. İcra müdürü, dayanağı ve şekli ne olursa olsun, girişilmiş bir icra takibinde, borçludan tahsil edilen paranın, tahsili gerekenden daha fazla olduğunun (veya yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğunun) hesap sonucunda belirlediği durumlarda, cebri icra gücünü kullanarak, fazla tahsilatı borçluya geri verecektir (HGK’nun … E., … K. ve 24.06.2009 tarihli kararı). Şu halde İİK’nun 361. maddesi hükmünün uygulanabilmesi için icra dairesince “borçludan” tahsil edilmiş bir para mevcut olmalıdır.
Somut olayda; iade isteminde bulunan icra takibinin borçlusu olmayıp başka bir takip dosyası alacaklısı 3. kişi olduğundan, İİK 361. maddesine dayalı olarak iade talebinde bulunamaz. Üçüncü kişi tarafından yanlışlıkla yapıldığı iddia edilen bu paranın iadesi yargılamayı gerektirdiğinden ancak adı geçen tarafından açılacak bir istirdat ya da sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak davasında ileri sürülebilir.” denilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE NETİCE
Davacı dava dilekçesinde, davacının davalılar ile aralarındaki ticari ilişki sebebiyle davalı … Ltd. Şti’den 190.091,38 TL, diğer davalı … Ltd. Şti’den ise 10.620,00 TL alacaklı olduğunu lakin dava dışı … tarafından haksız ve kötüniyetli olarak imzası davacıya ait olmayan çek kullanılmak suretiyle davacı aleyhine T.C. Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas(Eski esas T.C. Konya . İcra müdürlüğünün … Esas) sayılı icra dosyasıyla takibe geçildiği, dava dışı Uğur tarafından 2004 Sayılı Kanunun 89. Maddesi gereğince davalılara gönderilen haciz ihbarnamesi neticesinde davalıların da bu muvazaalı takipten haberdar olmaları sebebiyle davacıya olan borçlarını dava dışı … isimli şahsa ödediğini, davacı tarafından aleyhine girişilen takibe konu çek altındaki imzaya itiraz edildiğini, T.C. Konya . İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas-… Karar sayılı, T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin … Esas-… Karar ve T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin … Esas-… Karar sayılı ilamıyla çek altındaki imzanın davacıya ait olmaması sebebiyle takibin durdurulmasına karar verildiğini, T.C. Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas(Eski esas T.C. Konya . İcra müdürlüğünün … Esas) sayılı icra dosyasında davalılar tarafından dava dışı …’e yapılan ödemeler yönüyle borçlu olduklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunumuzun 361. Maddesinde; “İcra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği yahut yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğu hesap neticesinde anlaşılırsa verilen para ayrıca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınır.” denilmiştir.
Dosya içerisinde yer alan T.C. Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde özetle; takip alacaklısının davacı olduğu, takip borçlusunun dava dışı … olduğu, takibe konu asıl alacak ve ferileri toplamının 249.018,67 TL olduğu, takibin kesinleştiği, borçluya yönelik haciz işlemlerine geçildiği anlaşılmıştır.
Dosya içerisinde yer alan T.C. Konya . Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde özetle; Davacısının, davamız davacısı olduğu, davalıların ise dava dışı …, … ve … olduğu, taraflar arasında görülen davanın 2004 Sayılı Kanunun 277 ve devamı maddeleri ile 6098 Sayılı Kanunun 19. Maddesi gereğince tasarrufun iptali davası olduğu, davacının iddiasının ise davamıza konu icra dosyasında davalılardan haksız olarak tahsil etmiş olduğu bedellerin kendisinden tahsilini önlemek amacıyla muvazaalı olarak devrettiği iddia edilen hisselere ilişkin açılan tasarrufun iptali davası olduğu anlaşılmıştır.
Anılan icra dosyası ve dava dosyasından anlaşıldığı üzere davacı, dava dışı 3. Kişi olan …’e yapılan haksız ödemeler dolayısıyla söz konusu şahsa karşı adli işlemlere başlamıştır.
Dosya içerisinde yer alan T.C. Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas(Eski esas T.C. Konya . İcra müdürlüğünün … Esas) sayılı icra dosyasında icra müdürlüğü tarafından 2004 Sayılı Kanunun 89. Maddeleri gereğince gönderilen ihtarnamelere istinaden davalılar tarafından icra dosyasına, davacının kendilerinden alacaklı olması dolayısıyla davalı … Ltd. Şti. tarafından 05/04/2017 Tarih ve … tahsilat makbuzu ile 45.000,00 TL, 07/04/2017 Tarih ve … nolu tahsilat makbuzu ile 55.000,00 TL, 03/04/2017 Tarih ve … nolu tahsilat makbuzu ile 90.091,38 TL olmak üzere 190.091,38 TL ödemede bulunulduğu, diğer davalı tarafından ise 04/04/2017 Tarih ve … nolu tahsilat makbuzu ile 10.620,00 TL ödemede bulunulduğu anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK’nın 89/2 maddesi gereğince kendisine ihtarname gönderilen üçüncü şahıs borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.” amir hükmü yer almaktadır. Anılan amir kanun hükmü gereğince kendilerine ihtarname gönderilen davalılar, davacıya herhangi bir borçları olmadığı yönünde itirazda bulunmamışlar, aksine borçlu olduklarını kabul ederek söz konusu ödemeleri davacı/alacaklının alacağına mahsuben 3. Kişilere yapmışlardır. Bu durum ve halden de anlaşıldığı üzere davalılar, davacı ile aralarında ticari ilişkiden kaynaklanan borcu veya borç miktarını inkar etmemişlerdir.
Her ne kadar davacı, dava dışı …’in tahsile mümkün herhangi bir taşınır ya da taşınmaz malvarlığı olmadığından bahisle muvazaalı, haksız ve kötüniyetli takip dolayısıyla davalıların borçlarının devam ettiği yönünde müspet tespit davası açmış ise de; yukarıda detayı verilen Yüksek Mahkeme ilamlarından anlaşıldığı üzere olumlu tespit davası açılabilmesinde hukuki yararın şart olduğu, eda davası açılması mümkün olan hallerde de tespit davası açılmasında hukuki yararın mevcut olmadığı, somut olayda 2004 Sayılı Kanunun 89/2 maddesindeki amir kanun hükmü gereğince kendilerine ihtarname gönderilen davalıların, davacıya herhangi bir borçları olmadığı yönünde itirazda bulunmaması, aksine borçlu olduklarını kabul ederek söz konusu ödemeleri davacı/alacaklının alacağına mahsuben dava dışı …’e yapmış olmaları karşısında, söz konusu ödemelerin muvazaalı olduğunun ispatının açılacak eda davası neticesinde verilecek hüküm ile tespit edileceği, diğer bir söyleyişle tespit davası ile istenen hukuki korunmaya, davacının açacağı eda davası ile tamamen elde edilebileceği değerlendirilmekle davacının olumlu tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğundan söz edilemeyeceğinden davacının davasının 6100 sayılı HMK m. 114/1-h maddesi gereğince hukuki yarar dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilerek mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK m. 114/1-h maddesi gereğince hukuki yarar dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
2-Peşin alınan 3.427,65 TL harçtan alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile kalan 3.346,95‬ TL harcın kararımız kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Hazine tarafından karşılanan 1.360,00-TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalıların vekili olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına.
7-6100 Sayılı HMK’nın 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde davacının sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; Davacı vekilinin ve davalı … Madencilik şirketi yetkilisinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda, kararın 7201 Sayılı Kanununun 11. Maddesi gereğince taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinden istinaf kanun yoluna müracaat etme hakları açık olmak üzere Türk Milleti adına verilen karar duruşma tutanağına geçirilerek açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/02/2022

Katip Hakim