Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/274 E. 2022/159 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN:
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtrazın İptali
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan İtrazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 02/06/2021 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; dava dışı asıl borçlu … Nakliye şirketi ile müvekkili banka arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinde davalının kefil sıfatıyla imzasının bulunduğunu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davalı borçlunun temerrüde düştüğünü, borcun ödenmesi için Beşiktaş . Noterliğinin 13/07/2020 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtar çekildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını beyanla icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, 647.968,45TL’nin fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla davalıdan tahsiline, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının usulüne uygun yapılan tebligata rağmen dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı, duruşmalara katılmadığı anlaşılmıştır.
DAVANIN NİTELİĞİ, DELİLLER, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE :
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı banka vekilince, dava dışı asıl borçlu …. Ltd. Şti. arasında imzalanan ve davalının müşterek müteselsil kefili olduğu kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan krediden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, davalının icra müdürlüğüne süresinde sunduğu itiraz dilekçesi ile asıl borç miktarı ve ferilerine itiraz ettiği, davacı vekilinin yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde söz konusu icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalının usulüne uygun tebligata rağmen dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı duruşmalara katılmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası celp edilip incelenmiş, bankacı bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilerek dosya üzerinden rapor alınmıştır.
Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklısının mahkememiz dosyası davacısı olduğu, borçlusunun mahkememiz dosyası davalısı olduğu, 573.238,79TL asıl alacak, 69.984,90TL işlemiş faiz, 3.499,24TL BSMV, 1.245,52TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 647.968,45TL kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine borçlu tarafından yapılan itiraz üzerine icra müdürlüğünce 19/02/2021 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalının icra müdürlüğüne sunduğu itiraz dilekçesinde kredi sözleşmesinde adına atfen atılmış olan imzayı açıkça inkar etmediğinden kredi sözleşmesinin davalı tarafından imzalandığı kabul edilmiştir. Taraflar arasında davalının kredi sözleşmesine verdiği kefaletin geçerli olup olmadığı, davalının bir borcunun olup olmadığı varsa miktarı uyuşmazlık konusudur.
Kefalet sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu’nun 581 inci maddesinde “kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşme” şeklinde tanımlanmıştır. Kanunda yer alan bu tanıma göre kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir.
Türk Borçlar Kanunu’nda kefalet sözleşmesinin geçerliliği ağır şartlara bağlamıştır. Kefalet sözleşmesinin geçerli olması, genel hükümlerin yanında, Türk Borçlar Kanunu’nun 583 ve 584 üncü maddelerde kefalet sözleşmesi için öngörülen koşulların varlığına bağlıdır. Bu koşullar mevcut ve geçerli borcun bulunması, kefalet sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve kefil evli ise eşin rızasının alınmasıdır.
Diğer yandan Türk Borçlar Kanunu’nun 584/3. Maddesine göre,“Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz” hükmünü havidir.
Kanun metninden de görüldüğü üzere kefalet sözleşmesinin geçerli olarak kurulması için hangi hallerde eşin rızasının gerektiği ayrıntılı bir şekilde hükme bağlanmıştır. Emredici olan bu düzenlemeden, eşlerin feragat etmesi mümkün değildir. Eşin yazılı rızasının verilmesi adi yazılı şekle tâbidir. Yani rıza beyanının eş tarafından imzalanması gerekli ve yeterlidir. Ancak rıza somut ve belirli bir kefalet sözleşmesinin kurulmasından önce veya en geç sözleşmenin kurulması anında verilmelidir. Dolayısıyla gelecekte yapılacak kefalet sözleşmelerini de kapsayacak şekilde genel bir rıza verilemeyeceği gibi sözleşmenin yapılmasından sonra (geçersiz sözleşmeye geçerlik kazandırmak için de) rıza verilemez.
Türk Borçlar Kanunu’nun 584/1 inci maddesine göre rıza sonradan verilecek icazet ile tamamlanmadığından, eşin izni tamamlayıcı unsur değil geçerlilik unsurudur. (YARGITAY Hukuk Genel Kurulu ESAS NO: 2017/12-1135 KARAR NO: 2017/1012)
Somut uyuşmazlıkta, takibe konu kredi sözleşmesinin asıl borçlusunun dava dışı … Ltd. Şti. olduğu, dosya arasına alınan Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi nüshalarında görüleceği üzere, davacının adı geçen şirketin kurucu ortağı olduğu ve kefalet tarihinde ortaklık ve yöneticilik durumunun devam ettiği anlaşılmıştır. Kefalet sözleşmesinde sorumlu olunan miktar ve müteselsil kefil ifadesi yazılı olup davacının asıl borçlunun ortağı olması nedeniyle eş rızası gerekli olmadığından sözleşmeye verilen kefaletin geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tayin edilen bankacı bilirkişiye banka kayıt ve belgeleri üzerinde yerinde inceleme yetkisi verilmek suretiyle görev verilmiş olup bilirkişi, tüm dosya kapsamı ile tarafların iddia ve savunmalarına aynı zamanda mevzuata ve yargısal içtihatlara uygun olan 03/01/2022 tarihli raporunu mahkememize sunmuştur.
Toplanan delillere ve mahkememizce benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesini davalının müşterek müteselsil kefil olarak imzaladığı, kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan bir takım ticari kredilerin vadesinin gelmesi üzerine hesabın kat edilerek davalıya noter ihtarnamesi gönderildiği, ihtarnamenin davalıya 16/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede verilen bir günlük ödeme süresinin dolmasıyla birlikte davalının 18/07/2020 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, buna karşılık davalı tarafından veya asıl borçlu tarafından kredi borcunu kapatacak şekilde bir ödeme yapılmadığı, bilirkişinin hesap ettiği asıl alacak ve ferilerinin davacı bankanın takip talebinde talep ettiği alacak miktarlarından daha fazla olduğu, bu itibarla dava konusu icra takibine yapılan itirazın tümden iptalinin gerektiği anlaşılmakla davanın kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesisi gerekmiştir.
Dava ve takip konusu alacak likit nitelikte olup yapılan yargılama sonucunda davalının itirazının haksız olduğu kanısına varıldığından davacı yararına icra inkar tazminatına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ ile, davalının Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibe ödeme emrinde belirtilen şekilde aynen devam olunmasına,
2-Hükmolunan meblağın %20’sine tekabül eden 129.593,69 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44.262,72TL karar ve ilam harcı ve 59,30TL başvuru harcı olmak üzere toplam 44.322,02TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00TL arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 700,00TL bilirkişi ücreti ve 112,50TL posta ve tebliğat gideri olmak üzere toplam 812,50TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 49.448,42TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair ; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/03/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …