Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/262 E. 2021/560 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:
KARAR NO:
HAKİM :
KATİP :
DAVACILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ:
KARAR YAZMA TARİHİ:
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …, … ve diğer kardeş …hepsi birlikte 1996 yılında “…Şti.” isimli şirketi kurduklarını, müvekkili şirket, 2019 yılına kadar sorunsuz bir şekilde çalışırken 2019 yılı sonları ve 2020 yılı başlarında müvekkili şirket ortaklarından … ve … arasında çok ciddi anlaşmazlıklar ortaya çıktığını, bunun üzerine davalı … kendi adına “…Şti.” isimli şirket, … de “…Şti.” isimli bir şirket kurduklarını, ortakların bu şekilde anlaşmazlıklarını çözemeyip kendi şirketlerini kurduktan sonra müvekkili şirketin tasfiyesinin gündeme geldiğini, ancak ortakların tasfiye sürecini de iyi yönetemediklerini ve çok ciddi bir sıkıntılı/sancılı bir süreç geçirdiklerini, müvekkili şirketin tasfiyesi bağlamında şirket bünyesinde bulunan makinelerin ve üretilmiş satışa hazır malların ortaklar arasında ne şekilde paylaşılacağına ilişkin olarak 13/03/2020 tarihinde yazılı bir protokol imzalandığını, davalının müvekkile ait makinelerden sökmüş olduğu makine sürücülerinin/kartların tespit edilecek bedeli için şimdilik 3.000 TL’sinin müvekkiline ödemesine, davalının satmış olduğu şirkete ait aracın tespit edilecek rayiç bedelinin şimdilik 1.500 TL’nin davalıdan tahsil edilerek şirket hesabına ödemesine, davalının şirketin banka hesaplarından hukuka aykırı şekilde çekmiş olduğu yaklaşık 181.966,00 TL’nin yarısı 90.983,00 TL paranın şimdilik 3.000 TL’nin davalıdan tahsil edilerek müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesi ekinde sunulan arabuluculuk son tutanağının başka bir davaya dayanak olarak sunulduğunu, bu dava şartını karşılamadığını, arabuluculuk süreci işletilmeden açılan bu davanın reddinin gerektiğini, işbu davanın ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk görüşmelerinin dava şartı olduğu bir sürece tabi olduğunu, fakat davacı tarafından ne arabuluculuğa başvurulduğunu, ne de dava konusu taleplerine ilişkin görüşme sağlandığını, arabuluculuğun dava şartı olduğunu, davacı vekilinin dosya içerisine vekaletname sunmadan davayı açtığını, davacı şirket 2020 tarihine kadar 2 ortaklıklı bir limited şirketi olup; ortaklar … ve … 13/03/2020 tarihli …Protokolü ile ayrılmaya gittiğini ve söz konusu protokolün taraflarca imza altına alındığını, işbu protokol gereği müvekkili şirket yetkilisi …’e davacı şirkette faaliyette bulunma, ticari faaliyetlerine devam yetkisi verildiğini, yani davacı şirketin tek yetkilisinin … olduğunu, söz konusu protokol kapsamında şirketin üzerine kalması karşılığında …, …’e 18/03/2020 tarihinde 100.000,00-TL ödeme yaptığını, davanın kötüniyetle açıldığını, öncelikle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davanın tamamen müvekkilini zarara uğratmayı amaç edindiğini, haksız ve kötüniyetle açılan iş bu davanın redddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Huzurda açılan dava, ortaklıktan ayrılma ve akdedilen protokol gereği davalıdan olan alacakların tahsiline yönelik tazminat davasıdır.
Ancak 01/01/2019 tarihinden sonra açılan ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Ancak davada arabuluculuğa başvurulmadan huzurdaki dava açılmıştır.
Nitekim 09/12/2018 tarih ve 7155 Sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkındaki Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na (TTK) eklenen dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 5/A maddesinde; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” düzenlemesi ile, TTK’nın geçici 12. maddesinde; “(1) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği (01/01/2019) tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay’da görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz” düzenlemesi getirilmiştir.
Bunun yanı sıra, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na (HUAK) dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 18/A maddesi eklenmiştir. HUAK’ın 18/A-2 maddesinde, “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi de mevcut olup, alacak ve tazminat davalarında dava şartı olarak arabuluculuğun zorunlu olduğu görülmektedir.
Yukarıda bahsedilen mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere 01/01/2019 tarihinden itibaren arabuluculuğa başvurulmadan açılan davaların dava şartı yokluğundan usulden reddi gerekmekte olup, davanın bu tarihten sonra açıldığı anlaşılmaktadır.
Arabuluculuk son tutanağının yapılan incelemesinde sadece davacı şirket ile davalı arasında düzenlendiği, tutanak konusu uyuşmazlığın vekalet sözleşmesinden kaynaklı alacak ve tazminata ilişkin olduğunun görüldüğü, arabuluculuk görüşmelerinin dava konusu hususlara ilişkin olup olmadığınında da anlaşılamadığı, öte yandan davacı …’in arabuluculuk görüşmeleri kapsamında bu görüşmelere dahil edilmediği anlaşılmıştır.
Dava şartları kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasından mahkemece nazara alınması icabettiğinden, açılan davada dava konusuna yönelik olarak usulüne uygun olarak arabuluculuk görüşmelerinin yapılmadığı, davacılardan …’in usulüne uygun yapılmayan işbu arabuluculuk görüşmelerinde taraf olarak bile yer almadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davanın dava şartları yokluğundan dolayı usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması icap etmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davanın HMK 114/2 ve 115/2 ayrıca TTK 5/A maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-)Peşin alınan 128,09-TL harçtan alınması gereken 59,30-TL harcın mahsubu ile fazla alınan 68,80-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden dolayı karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yatırılan ve dosyada fazla kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi. 11/11/2021

Katip … Hakim …