Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/248 E. 2022/487 K. 18.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO:

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Mahkememizin 17/01/2018 tarih … Esas … Karar sayılı kararında belirtilen nedenlerle davanın reddine ilişkin istinaf kanun yolu açık olan bu kararımıza karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 05/04/2021 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile esası incelemeden kararımızın kaldırılmasına ve dava dosyasının mahkememize gönderilmesine kesin olarak karar verilmesi üzerine mahkememize gelen dava dosyası mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmiştir.
TALEP :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 28/07/2015 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin toptan ve perakende oyuncak alım satım işi ile iştigal ettiğini, davalının da ulusal bazda alışveriş merkezleri işlettiğini, taraflar arasındaki 2009 yılı için imzalanan satın alma sözleşmesi gereğince davalının talep ettiği ve sipariş ettiği tüm oyuncakları müvekkilinin davalıya tedarik edeceğini, davalının da satış tarihinden itibaren 60 gün içerisinde bedelinin ödeneceğini, sözleşme gereğince müvekkilinin tüm siparişleri karşıladığını ve davalıya teslim ettiğini, davalının 09/12/2009 tarihli 242.000,00 TL (doğrusu 287.476,99 TL dır) bedelli hizmet bedeli faturası ile yine 09/12/2009 tarihli 120.000,00 TL (doğrusu 142.068,70 TL dır) bedelli fiyat farkı faturasını düzenleyerek müvekkilinin alacaklarından 362.000,00 TL sini mahsup ettiğini, davalının düzenlediği hizmet bedeli ve fiyat farkı faturalarının sözleşmeye ve mevzuata aykırı olduğunu, satın alma sözleşmesinin 13/q maddesinde ön görülen ciro hedefine ulaşılamaması halinin düzenlendiğini, davalının tüm siparişlerini ve taleplerini müvekkilinin yerine getirmesi nedeniyle faturalarda gösterildiği gibi müvekkilinin davalıya karşı her hangi bir borç ve sorumluluğunun olmadığını, faturalardaki hususların cezai şart niteliğinin de olmadığını/olamayacağını, delil olarak davalının ticari defter ve belgelerine dayandıklarını, kusursuz müvekkilinin hakediş ve alacaklarından 362.000,00 TL nin kesilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle müvekkilinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 362.000,00 TL nin 09/12/2009 fatura tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 31/08/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; faturaların düzenlendiği 09/12/2009 tarihinden işbu davanın açıldığı 28/07/2015 tarihine kadar yasal bir yıllık hak düşürücü süre ve zaman aşımı sürelerinin dolduğundan bahisle davanın bu nedenlerle esasına girilmeksizin reddi gerektiğini, işin esası yönünden ise 09/12/2009 tarihli faturalara TTK’ da ön görülen 8 gün içerisinde itiraz edilmemesi nedeniyle fatura içeriklerinin kesinleştiğini, davacının yaklaşık 6 yıl sonra bu davayı açmasının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, davacının aynı yönde açtığı önceki davalarının usuli nedenlerle reddedildiğini, o dosyalarda da belirttikleri gibi taraflar arasındaki sözleşmesinin 13/q maddesinde hedeflenen cironun gerçekleşmemesi halinde gerçekleşen ciro üzerinden %30 karlılık hesaplanarak aradaki farkın davacının alacağından mahsup edileceğinin düzenlendiğini, hedeflenen cirolara ulaşılamaması üzerine tarafların aralarındaki ilişkiyi karşılıklı olarak bitirdiklerini, müvekkilinin sözleşmenin bu hükmü uyarınca 09/12/2009 tarih 281002 nolu 287.476,99 TL bedelli hizmet bedeli içerikli faturayı düzenlediğini, dava dilekçesindeki cezai şart ve sair diğer açıklamaların belirttikleri sözleşme hükmü ile ilgisi olmayan hususlar olduğunu, daha önceki yıllardaki sözleşmelerde de benzer uygulamalar yaptıklarını, bunlara ses çıkarmayan davacının 2009 yılındaki uygulamaya bu dava ile karşı koymasının anlaşılabilir bir durum olmadığını, dava konusu 09/12/2009 tarih 281001 nolu 142.068,70 TL bedelli faturaya gelince taraflar arasındaki sözleşmenin iadeler başlıklı 8/f maddesi gereğince müvekkiline malları faturalı konsinye ile teslim ediyorsa sözleşmenin her hangi bir sebeple sonlanması veya bitmesi durumunda müvekkilinin davacıya ait tüm malları iade edebileceğini ancak davacının ekonomik yönden zor durumda olduğun belirterek malların kendisine iade edilmemesini iskonto uygulanmak suretiyle müvekkilinde kalmasını istediğini, tarafların kalan mallar için %25 iskonto uygulanmak suretiyle malların müvekkilinde kalmasını kararlaştırdıklarını, buna göre de dava konusu 142.068,74 TL bedelli faturayı müvekkilinin düzenlediğini, davacı sözleşme hükmü gereği mallarını almak isteseydi müvekkili tarafından giriş fiyatları üzerinden iade faturası düzenleneceğini ve bununda davacının ticari hayatını sona erdireceğini, bilirkişi incelemesi ile düzenlenen faturaların içerik ve miktarlarının da doğru olduğunun ortaya çıkacağından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN NİTELİĞİ, DELİLLER, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE :
Dava, ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsiline yönelik alacak davasıdır.
Mahkememizce yürütülen yargılama neticesinde Mahkememizin 17/01/2018 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile;
“…bilirkişi raporlarından ve dosya kapsamı yazılı delillerden anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki sözleşmenin 13/q maddesi hedef sapmasını düzenlemiş olup, sözleşmenin bu hükmü kapsamında olmak üzere hedeflenen cironun ve karlılığın gerçekleşmediği ve bu nedenle davalı tarafından 09/12/2009 tarih … nolu 287.476,99 TL bedelli faturanın düzenlendiği ve faturada geçen bu miktardan sözleşme gereğince davacının sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca yine bilirkişi raporlarından ve dosya kapsamı yazılı delillerden anlaşıldığı üzere davacının davalıya teslim ettiği ve sözleşmenin karşılıklı feshinden sonra davalıda kalan oyuncakların/ürünlerin davalı tarafından kendisine giriş/alış fiyatından %25 iskonto uygulanmak suretiyle davacıdan satın alındığı, %25 lik iskontonun karşılığı olarak 09/12/2009 tarih … nolu 142.068,70 TL bedelli faturanın düzenlendiği, düzenlenen her iki faturanın noter açılış ve kapanış tasdiki olan ve her yönden lehe delil vasfı olan davalının ticari defter ve belgelerine işlendiği, davacının münhasıran davalının ticari defterlerine dayanması karşısında ve davalının savunmalarını doğrulayan sözleşme hükümleri ve bilirkişi raporları karşısında davalının düzenlediği faturalar nedeniyle davalı yararına alacak hakkının doğduğu ve bu nedenle davalının iki adet fatura tutarı olan 429.545,69 TL yi davacının alacağından düşmesinin yerinde olduğu ve davacının düşülen bu bedelleri davalıdan istemeye hak ve yetkisinin olmadığı anlaşıldığından davacının davasının reddine..” şeklinde karar verilmiştir.
Söz konusu kararın davacı vekilince istinafı üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 05/04/2021 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile;
“…Dava, taraflar arasındaki satın alma sözleşmesi kapsamında davalı yanca kesilen hizmet bedeli ve fiyat farkı faturası nedeniyle davacının alacağından yapılan kesintiler nedeniyle kesintilerin tahsiline ilişkin alacak isteminden ibarettir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı tarafından düzenlenen 09/12/2009 tarih … nolu 287.476,99 TL bedelli fatura ile 09/12/2009 tarih … nolu 142.068,70 TL bedelli faturadan kaynaklandığı anlaşılmıştır.
09/12/2009 tarih … nolu 287.476,99 TL bedelli fatura davalı tarafından taraflar arasındaki sözleşmenin 13/q maddesine istinaden düzenlenmiştir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda taraflar arasındaki sözleşmenin 13/q maddesi hedef sapması düzenlemiş olup, sözleşmenin bu hükmü kapsamında olmak üzere hedeflenen cironun ve karlılığın gerçekleşmediği ve bu nedenle davalı tarafından 09/12/2009 tarih … nolu 287.476,99 TL bedelli faturanın düzenlendiği ve faturada geçen bu miktardan sözleşme gereğince davacının sorumlu olduğu bildirilmiştir. Davacı yanca bilirkişi raporuna davalı şirketin ticari defterlerinden tüm satımlar tespit edilerek davalının ciro hedefine ulaşıp ulaşmadığının tespit edilmesi gerektiği bildirilerek itiraz edilmiştir. Mahkemece anılan sözleşme hükmü uyarınca davacı yanın itirazlarını karşılar şekilde denetime açık bir bilirkişi raporu alınması gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesis edilmiştir.
09/12/2009 tarih … nolu 142.068,70 TL bedelli faturaya gelince davalı yanca söz konusu faturanın davacı yanın talebi doğrultusunda %25 iskonto uygulanması nedeniyle düzenlendiği ifade edilmiştir. Ancak dosya kapsamına davacı tarafından davalı yana iletilmiş bir yazılı talep ya da taraflar arasında bu yönde yazılı bir sözleşme davalı yanca sunulmamıştır. Söz konusu faturanın sırf davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması taraflar arasında bu yönde yapılmış bir sözleşmenin varlığına ya da davacı yanın talebine delil olamaz. Kaldı ki dosya kapsamında davacı yanca her ne kadar 05.10.2016 ve 30.11.2016 tarihli celselerde davalı ticari defterlerine münhasıran delil olarak dayanıldığı ifade edilmiş ise de bu beyanının HMK’nın 222/5. Maddesi kapsamında bir beyan olmadığı ve bu fatura yönünden ispat yükünün iskonto iddiasında bulunan davalı tarafta olduğu hususu da mahkemece gözden kaçırılmıştır.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili/esaslı nitelikteki deliller sözedilmekte olup bu özellikte delillerin toplanmaması tahkikatın büyük ölçüde yeniden yapılmasını gerektirir nitelikte ise HMK’nin 353/I-a-6.maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda olduğu gibi davalının sorumlu olup olmadığının belirlenmesi için yukarıda açıklanan yönlerden tahkikat yapılması zorunlu olup anılan araştırma ile delil toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına…” şeklinde verilen kararla mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kaldırma kararı gereği dosya en yukarıda belirtilen Mahkememizin yeni esasına kaydedilmiş ve yargılamaya devam edilmiştir.
BAM kaldırma kararı doğrultusunda Mali Müşavir Bilirkişiye davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yerinde inceleme yetkisi ve evrak sureti alma yetkisi verilmek suretiyle davalı şirketin ticari defterlerinden tüm satımlar tespit edilerek davalının ciro hedefine ulaşıp ulaşmadığının tespit edilmesi yönünde ve davacı vekilinin önceki raporlara itirazlarını karşılar şekilde denetime açık bilirkişi raporu düzenlenmesi istenilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 13/q maddesinde hedeflenen ciro ve karlılık rakamları belirlenmiş olup, davalı şirketin hedeflenen cirosunun ve karlılığın gerçekleşmemesi halinde eksik kalan cirodan elde edilecek % 30 karlılığın hizmet bedeli olarak davacıya fatura edileceği imza altına alınmıştır. Dava konusu olan ve davalı tarafından düzenlenmiş bulunan 09/12/2009 tarih ve … nolu 287.476,99 TL bedelli fatura bu hususa ilişkindir.
Kaldırma kararı gereği muhasebeci bilirkişiden aldırılan 07/04/2022 tarihli ek raporda ve bu rapora yönelik davacı vekilinin itirazları üzerine aldırılan 15/06/2022 tarihli ikinci ek raporda, davalı şirketin tüm satımları dikkate alındığında bile taraflar arasındaki sözleşmenin 13. Maddesinde düzenlenen 3.575.000 TL ciro hedefinin tutturulamadığı tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 8 .maddesinde satın alınan ürünlerin iadesi hususu ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Davacı vekili, davalının ciro hedefinin tutturulması hususu tespit edilirken iadelerin dikkate alınmaması gerektiğini savunmuştur. Ancak hükme esas alınan muhasebe uzmanı bilirkişi raporunda belirtildiği üzere ciro hedefi hesaplanırken iade ve mahsuplar düşüldükten sonraki net satışlar dikkate alınmalıdır. İadelerin yersiz ve haksız olduğuna dair dosyaya bir beyan ve delil sunulmaması da gözetildiğinde hedeflenen ciroya ve karlılığa ulaşılamaması sebebiyle davacı için kesilen 09/12/2009 tarih ve … nolu 287.476,99 TL bedelli faturanın sözleşme hükümlerine ve hakkaniyete uygun düştüğü sonucuna varılmış ve dava bu yönden reddedilmiştir.
Diğer taraftan dava konusu bir diğer fatura olan 09/12/2009 tarih … nolu 142.068,70 TL bedelli faturanın davacı yanın talebi doğrultusunda %25 iskonto uygulanması nedeniyle düzenlendiği davalı tarafça ifade edilmiştir. Ancak ne var ki; BAM kaldırma kararında da belirtildiği üzere, dosya kapsamına davacı tarafından davalı yana iletilmiş bir yazılı talep ya da taraflar arasında bu yönde yazılı bir sözleşme davalı yanca sunulmamıştır. Söz konusu faturanın sırf davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması taraflar arasında bu yönde yapılmış bir sözleşmenin varlığına ya da davacı yanın talebine delil olamaz. Fatura miktarına göre talep, yazılı delille ispat kuralına tabi olduğundan davalı tarafın tanık dinletme talebi Mahkememizce uygun görülmemiştir. Bu itibarla söz konusu fatura bedelinin işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan geri alınmasına karar vermek gerekmiş, dava bu yönden kabul edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISME REDDİ İLE;
142.068,70TL’nin 09/12/2009 tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 9.704,71TL karar ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 618,21TL ve yargılama sırasında alınan 5.563,84TL harcın toplamı olan 6.182,05TL harcın mahsubu ile bakiye 3.522,66TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 27,70TL başvuru harcı, 4,10TL vekalet suret harcı, 618,21TL peşin harç ve 5.563,84TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 6.213,85TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarfedilen 245,50TL posta ve tebligat gideri, 3.650,00TL bilirkişi ücreti, 206,30TL keşif harcı ve 98,10TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı toplamı olan 4.199,90TL yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan (142.068,70/362.000,00) 1.648,27TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 17.446,53TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 23.845,19TL vekalet ücretinin davacı tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/07/2022

Başkan Üye Üye Katip