Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/183 E. 2022/634 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ:

Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasında 02/12/2020 tarihli satım sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmeye göre 6 nozullu platform 1 adet, Sce wuu 30 liner araba 1 adet, 14×175 nozul(304 krom) 6 adet, bağlantı elemanları ve rakorlar toplam 17.000,00 TL bedel karşılığında davalı tarafından davacı müvekkiline teslim edileceğini, satım sözleşmesi gereği davacı müvekkilinin, davalı satıcıya 5000,00 TL ön ödeme yapacağını, işe başlama tarihi ön ödemenin yapıldığı tarih olduğunu, müvekkilinin 04/12/2020 tarihinde sözleşme kapsamında kararlaştırılan bedeli davalıya ödediğini, yine ön ödeme tarihinden itibaren 7 iş günü sonunda makinelerin teslim edileceği sözleşmede öngörüldüğünü, buna rağmen davalının satım sözleşmesi gereği üzerine düşen edimin ifasını yapmakta geciktiğini, sözleşmede belirlenen tarihten çok daha sonra teslimat yapıldığını, davacı müvekkilinin teslimat sonrasında satın aldığı malları kullanmayı denediğini, bu deneme sonrasında satılan malların satım sözleşmesinde belirtilen niteliklerde olmadığını, malların sözleşmede öngörülenden farklı marka ve kalitede çıkması nedeniyle davalı tarafa defalarca bilgi verdiğini, davalı tarafın bu bilgilendirmelere karşı eylemsiz kalması nedeniyle 7 Ocak 2021 tarihinde Konya .Noterliği Aracılığıyla ihtarname gönderildiğini, … yevmiye no’lu ihtarnamede de malların ayıplı olduğunu, ayıplı malların iadesi ve sözleşme gereği ödenmiş olan 5.000,00 TL’nin iadesi isteğinde bulunulduğunu, ancak bu ihtarnameden de sonuç alınamaması nedeniyle ticari davalarda zorunlu arabuluculuk kapsamında arabulucuya başvurulduğunu, arabuluculuk görüşmeleri sonucunda davalı taraf ile anlaşılamadığını, TBK m.108’e göre müvekkilinin sözleşmeden dönme ve menfi zararlarının giderilmesini isteme hakkının bulunduğunun görüldüğünü, müvekkilinin davalı ile yapmış olduğu satım sözleşmesinde satıcı davalının edimlerini sözleşmeye uygun olarak yerine getireceğine güvenerek kendisinin satıcı konumunda olduğu çeşitli satım sözleşmeleri yaptığını, davalının edimini sözleşmeye uygun olarak ifa etmemesi nedeniyle bu sözleşmelerde yükümlülüklerini gerektirdiği gibi ifa edemediğini, bunun sonucu olarak bu sözleşmelerde alıcı konumda yer alan kişilerin sözleşmeden döndüğünü ve müvekkilinin davalının yükümlülüklerini sözleşmeye uygun olarak ifa etmemesi nedeniyle zarara uğradığını, bu nedenlerle davanın kabulü ile davacı müvekkilinin davalıya ödemiş olduğu 5.000,00 TL’nin ihtar tarihi olan 07/01/2021 tarihinden itibaren işleyecek olan TCMB avans oranı faiziyle birlikte taraflarına ödenmesini, davacı müvekkilinin üçüncü kişilerle yapmış olduğu sözleşmeleri yerine getirememesi nedeniyle uğramış olduğu zararların tazmini için şimdilik (kısmi olarak) 100,00 TL’nin taraflarına ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmili yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; İşbu davaya bakmaya Tüketici mahkemesinin görevli olduğunu, görevsizlik itirazlarını kabulü ile mahkememizce görev yönünden davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, hukuki yarar yokluğundan davacının davasının reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacının ayıp ihbarını hak düşürücü süre içerisinde yapmadığından davacının ayıplı malın iadesine ilişkin davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesindeki asılsız isnat ve iddialarla iş bu eldeki davayı açmış olduğunu, öncelikle davacının makinayı müvekkilinden almadığını, sözleşmeye konu makinaya Arsanmak isimli firmadan satın aldıklarını, yine makinanın üzerinde yazılan bu markadan da iş bu makinayı müvekkilden almadıklarının açıkça ortada olduğunu, davacının başkasından almış olduğu işbu makinayı, uzunca bir süre kullandığını, satın almış olduğu firma ile servis problemi yaşadıkları için revizyon yaptırmak istediğini, müvekkilinin normalde revizyon işine sıcak bakmadığını, makina üretimi yaptığı ve makinanın kendi firmasına ait olmaması sebebi ile önce kabul etmediğini akabinde müvekkilinin nozul (musluk ), platform (nozulların bağlantı ekipmanları), arızalı çıkınca iş bu parçalarla ilgili sözleşme yaptığını, zaten sözleşmede de makinadan bahsedilmemekte ve makina parçasından bahsedilmekte olduğunu, yine müvekkilinin revizyon işlemi yapıncaya kadar, makinanın sorunlu da olsa çalışır durumda olduğunu, kurulum tamamlama belgesinde imzası bulunanan şirket yetkilisinin kabul beyanından da anlaşıldığı üzere, müvekkilinin makinayı satmadığını, revizyon işlemini yapmış hatta makinanın çalıştığına dair kamera kaydının da delil listesinde sunulduğunu, makinanın zaten davacı firmada mevcut olduğunu, müvekkilinden alınma durumunun söz konusu olmadığını, müvekkilinin revizyon işlemini tamamladıktan sonra davacıdan alacaklı duruma geçtiğini, 31/12/2020 tarihli … kaydı bulunan e-arşiv fatura kesilip tebliğ edildiğini, davacı tarafından faturaya herhangi bir itirazda bulunulmadığını, müvekkiline ödeme yapılmayınca 20.060 TL bedelli faturadan bakiye alacak olan, 15.060 TL için Konya .icra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını ve borçlu davacının icra takibine itiraz ederek takibi durdurduğunu, icra takibini kabullenemeyen davacı-borçlunun haksız ve kötü niyetli olarak iş bu eldeki davayı açtığını, davacının dava dilekçesinde öncelikle makinenin geç teslim edildiğini iddia ettiğini, akabinde de makinanın ayıplı olduğunu iddia ettiğini makinayı müvekkilinden almayan davacının müvekkili tarafından sözleşmede isimleri geçen parçaların revizyonu konusunda müvekkili ile anlaşma yaptığını, (sözleşmede de zaten revizyon bedeli olarak yazıldığını) revizyona konu parçaların tedariki konusunda ise sözleşmenin tarihi, hizmetin ifası için icap eden ilk ödemenin yapılmasının tarihi, sözleşmeye göre müvekkilinin işini tamamlamasına ait sürelerin dikkate alınırken, bu teslim mükellefiyetinin, bütün dünyanın COVİD 19 PANDEMİSİNİN tesiri altında bulunduğu bir döneme denk gelmiş olduğunu, parçalarının bir kısmının Çin de üretilerek ülkemize getirileceğini, Çin den gelen parçalarla ancak ülkemizde imal edilen parçaların birleşiminden oluşan bir bütün halinde revizyonun tamamlanabileceğinin de yine dikkate alınması gerektiği gibi taraflar arasında da zaten son derece makul ve son derece muhtemel bu mazeretin önceden öngörülerek, mücbir sebeplerin varlığı halinde, müvekkilinin teslim süresinin uzaması gerekeceği, uzayabileceği, bunun da kabul edilebilir olduğunun, hoş görüleceğini,
davacı tarafça, zaten sözleşmeye konulan bir maddenin imzası suretiyle kabul edildiğini, davacının üçüncü kişilerle yapmış olduğu sözleşmelerden dolayı uğramış olduğu zarara ilişkin talebinin de reddine karar verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle görev yönünden davanın reddini, hukuki yarar yokluğundan davacının davasının reddini, hak düşürücü süre içerisinde ayıp ihbarında bulunmayan davacının ayıplı malın iadesine ilişkin davasının da reddini, mahkememiz aksi kanaatte ise davacının davasını ispatlayamamış olması ve kusurun kendisinden kaynaklaması, malın ayıplı olmaması sebebiyle, davanın, esastan reddine karar verilmesini, davacının sübut bulmayan bütünüyle hayal mahsulü zarar talebinin de reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Taraflar arasında görülmekte olan davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı ürünün iadesi, ödenen bedelin istirdatı ve menfi zararların tazmini talepli alacak davası olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın ise davaya konu üründe herhangi bir ayıp olup olmadığı, ayıp var ise niteliği, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davacının herhangi bir zararı olup olmadığı, var ise miktarı ve davalının bu zarardan sorumlu tutulup tutulamayacağı hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İÇTİHATLARI
1.T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 09/04/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Her ne kadar davalı şirket ise de davacının gerçek kişi olduğu, tacir kaydının bulunmadığı, 6102 sayılı TTK 11/2 maddesi ile Esnaf ve Sanatkarlar ile Tacir ve Sanayicinin Ayrımına İlişkin 18/06/2007 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı gereğince 2013 sayılı VUK mükerrer 177.maddesi gereğince bilanço hesabı esasına göre defter tutma hadlerine göre esnaf olduğu, işletme hesabına göre defter tuttuğu, bu sebeple davanın TTK 4.maddesi gereğince ticari dava niteliğinde olmadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla Konya Asliye . Ticaret Mahkemesince açılan davada genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan, davalının istinaf kanun yoluna başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denilmiştir.
2.T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/09/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Eserin ayıplı yapılması sözleşmeye aykırılık teşkil etmekte olup; ayıp, açık ve gizli olabileceği gibi maddî ve hukukî ayıp şeklinde de olabilir.
Açık ayıp, eserin teslimini müteakip makul süre içinde yapılan kontrol ve muayene sonucu görülüp tespit edilecek ayıptır.
Gizli ayıp ise, basit bir kontrol ve muayene ile tespit edilemeyen, eserin kullanılmaya başlanmasından sonra ortaya çıkan ayıptır.” denilmiştir.
3.T.C. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 24/03/2015 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen “eser sözleşmesi” tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Sözleşmenin kurulması ile birlikte yüklenici, eseri imal etme, iş sahibi ise ücret ödeme borcu altına girmektedir. Taraflar aksini kararlaştırmadıkları sürece yüklenici işin tesliminde ücrete hak kazanacaktır. Öte yandan, Türk Borçlar Kanunu’nun 474/I. maddesinde açık ayıplar yönünden iş sahibinin eserin tesliminden sonra eseri muayene edip ayıpları uygun bir süre içerisinde yükleniciye bildirmek yükümlülüğü getirilmiştir. Aksi halde, yani iş sahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse eseri kabul etmiş sayılır. (TBK.nın 477/2). Gizli ayıplar yönünden ise, iş sahibi, gecikmeksinin yükleniciye bildirmek zorundadır. Bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır. (TBK. 477/3).
Somut olayda da; davacı yanın ürünlerin ayıplı üretildiği iddiasına karşın, davalı tarafın süresinde ayıp ihbarı bulunulmadığı savunmasında bulunmuş, mahkemece bu savunma üzerinde durulmamıştır. Bu durumda,mahkemece davacının bu konuya ilişkin tanık da dahil tüm delilleri ve davalının da mukabil delilleri toplanmalı, ayıbın niteliği saptanmalı, eser sözleşmesi hükümlerine göre süresinde ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığı tespit edilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle hükme varılması doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.” denilmiştir.
4.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 21/10/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Somut olaya gelince, yemin sorusu yukarıda belirtildiği gibi ‘davalının davacıya süresi içinde ayıp ihbarında bulunduğu vakıasına’ ilişkin olup, davacı yeminli beyanında davalının kendisine süresi içinde ayıp ihbarında bulunduğunu kabul etmezse davanın kabulüne, ayıp ihbarında bulunduğunu kabul ettiği takdirde, mahkemece bu kere ayıp ihbarı yapılan malın gerçekten ayıplı olup olmadığı yönünde tarafların delillerinin toplanarak tahkikat tamamlanmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.” denilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE NETİCE
1.GÖREV HUSUSUNDA YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE; Her ne kadar dosya içerisinde yer alan ve davacı tarafından ibraz edilen 02/12/2020 tarihli sözleşme başlığında satış sözleşmesi yazmakta ise de hukuki nitelemenin Mahkeme hakimine ait olması, eldeki davada davalının, davacıya ait makinedeki nozüllerin ve bağlantı ekipmanlarının revize edilmesi hususunda sözleşme akdedildiğinin davacı şirket yetkili tarafından 18/01/2022 tarihli keşif zaptında ikrar edilmesi karşısında taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin “Eser Sözleşmesi” olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki davanın eser sözleşmesinden kaynaklı olması sebebiyle 6100 Sayılı Kanunun 5. maddesinden kaynaklanan mutlak ticari dava mahiyetinde değildir. Dava dosyasının incelenmesinde davacı WD Kimye ve Aroma … Ticaret Ltd. Şti’nin 6100 Sayılı Kanunun 16/1 maddesi gereğince özel hukuk tüzel kişi tacir olduğu anlaşılmaktadır. Davalının ise gerçek kişi olması sebebiyle ilgili ticaret odasından, vergi dairesinden ve esnaf odasından tacir araştırması yapılmış, T.C. Konya Ticaret Sicil Müdürlüğünün 14/04/2021 tarihli müzekkere cevabında tacir kaydı olduğunun anlaşılması neticesinde yukarıda detayı verilen T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 09/04/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alınarak eldeki davanın “Nispi Ticari” davaya vücut verdiği ve Mahkememizin görevli olduğu görülmekle işin esasına girilmiştir.
2. AYIBIN NİTELİĞİ HUSUSUNDA YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE; Mahkememizce taraflarca bildirilen deliller toplandıktan sonra mahallinde refakate alınan makine mühendisi bilirkişi eşliğinden keşif icra edilmiştir. Dosya içerisinde yer alan 22/02/2022 Tarihli Bilirkişi Raporundan özetle; Taraflar arasındaki sözleşmeye konu nozüllerin orjinal olanlara göre “kısa” olduğu, sıvı sabun ürünleri “köpürterek” doldurduğu, ürünü bidonlardan taşırdığı, dolum sırasında ara beklemede yeni dolum olacak bidonlar üzerine “damlama” yaptığını, bu yönüyle ayıplı olduğunu LAKİN AYIBIN GİZLİ AYIP MAHİYETİNDE olduğu rapor edilmiştir.
3.BİLİRKİŞİ RAPORUNDAKİ TESPİTLERE YÖNELİK DEĞERLENDİRMEDE; Yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/09/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında ifade edildiği üzere “Açık ayıp, eserin teslimini müteakip makul süre içinde yapılan kontrol ve muayene sonucu görülüp tespit edilecek ayıptır.” “Gizli ayıp ise; Gizli ayıp ise, basit bir kontrol ve muayene ile tespit edilemeyen, eserin kullanılmaya başlanmasından sonra ortaya çıkan ayıptır.” Yüksek Mahkemenin anılan ayıp tanımı çerçevesinde 22/02/2022 Tarihli Bilirkişi raporundaki “nozüllerin orjinal olanlara göre “kısa” olduğu, sıvı sabun ürünleri “köpürterek” doldurduğu, ürünü bidonlardan taşırdığı, dolum sırasında ara beklemede yeni dolum olacak bidonlar üzerine “damlama” yaptığı” şeklindeki teknik tespitler karşılaştırıldığında üründeki ayıbın gözle görülür şekilde usulüne uygun kontrol ve muayene neticesinde tespit edilebilecek nitelikteki açık ayıp olduğunda kuşku yoktur. Açıklanan sebeplerde Mahkememizce takdiri delil mahiyetinde olan bilirkişi raporundaki teknik tespitlere katılmakla birlikte ayıbın niteliği hususunda yapılan hukuki niteleme kabul edilmemiş ve ayıbın gizli değil açık mahiyetinde olduğu kabulü ile yargılamaya devam edilmiştir.
4.DAVACININ YENİ BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ TALEBİNİN KABULÜ LAKİN MASRAFIN YATIRILMAMASI YÖNÜNDEKİ DEĞERLENDİRLMEDE; Davacı vekilinin Mahkememizin ayıp nitelemesi yönüyle yapmış olduğu tespit neticesinde bilirkişi heyetinden yeniden inceleme yapılması talebin 07/06/2022 Tarihli duruşmada kabul edilmiş, davacı vekiline usulüne uygun olarak dava konusu ürünlerin İstanbul ilinde bulunduğu yeri bildirmesi ve aynı zamanda bilirkişi heyeti tarafından yapılacak inceleme için delil avansı toplamı, keşif harcı ve talimat masrafı olan 3.250,00 TL’yi yatırmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesi, kesin süre içerisinde kararın gereğinin yerine getirilmemesi halinde ayıp yönüyle bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı ve dosyanın mevcut delil durumu ile karara çıkarılacağı İHTAR edilmiş lakin davacı vekili tarafından eksik delil avansı yatırılmadığı gibi dava konusu ürünlerin dava dışı 3. Kişiye 342.200,00 TL bedelle satıldığı bildirilmiştir.
5.AYIP İHBARININ SÜRESİNDE YAPILIP YAPILMADIĞI AÇISISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE; Davalı vekili yasal süre içerisinde ve cevap dilekçesinde dava konusu ürünlere ilişkin olarak ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı yönünde defi ileri sürmüştür. Dosya içerisinde yer alan Kurulum ve Teslim Belgesinde ürünlerin 21/12/2020 tarihinde çalışır vaziyette davacıya teslim edildiği ve davacı şirket yetkilisinin 18/01/2022 Tarihli Keşif Zaptında bu teslimi kabul ettiği anlaşılmıştır. Mahkememizce yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 24/03/2015 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı ile T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 21/10/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı nazara alınarak davacının dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olduğu anlaşılmakla 6100 Sayılı Kanunun 225 ve devamı maddeleri gereğince dosya içerisinde yer alan Kurulum ve Teslim Belgesinde ürünlerin 21/12/2020 tarihinde çalışır vaziyette teslim edildiğine ilişkin belge ve T.C. Konya . Noterliğinin 07/01/2021 Tarih ve … Yevmiye nolu senedindeki “Teslim alınan ürünlerle ilgili ayıp bulunması ve fonksiyonunu yerine getirmediği hususunda tarafınız defalarca bilgilendirmiştir” şeklindeki ihtar karşısında “dava konusu ürünlere ilişkin ayıp ihbarının 21/12/2020 tarihli teslimden sonra 2 gün içerisinde yapılıp yapılmadığı hususunda” yemin deliline dayanıp dayanmayacakları hususunda beyanda bulunmak ve yazılı yemin metnini hazırlamak hususunda 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde kararın gereğinin yerine getirilmemesi halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı ve dosyanın mevcut delil durumu ile karara çıkarılacağının ihtarına karar verilmiş, verilen kesin süre içerisinde davacı tarafından yemin deliline dayanılmamıştır.
6.NETİCE; Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı ile davalı arasında davacıya ait makinedeki nozüllerin ve bağlantı ekipmanlarının revize edilmesi hususunda eser sözleşmesi akdedildiği, sözleşme kapsamında davalı tarafından hazırlanan ürünlerin 21/12/2020 tarihinde “çalışır” vaziyette davacıya teslim edildiği lakin ürünlerde ayıp olduğu ve arıza meydana geldiği iddiasıyla eldeki davanın açıldığı, yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde taraflar arasındaki sözleşmeye konu nozüllerin orjinal olanlara göre “kısa” olduğu, sıvı sabun ürünleri “köpürterek” doldurduğu, ürünü bidonlardan taşırdığı, dolum sırasında ara beklemede yeni dolum olacak bidonlar üzerine “damlama” yaptığının anlaşıldığı, yukarıda izah edildiği üzere T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/09/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alınarak Mahkememizce takdiri delil mahiyetinde olan bilirkişi raporundaki teknik tespitlere katılmakla birlikte ayıbın ilk bakışta gözle görünür ve basit bir muayene ile tespit edilebilecek nitelikte açık ayıp olduğu, yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 24/03/2015 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı ile T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 21/10/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı çerçevesinde Kurulum ve Teslim Belgesinde ürünlerin 21/12/2020 tarihinde çalışır vaziyette teslim edildiğine ilişkin belge ve T.C. Konya . Noterliğinin 07/01/2021 Tarih ve … Yevmiye nolu senedindeki “Teslim alınan ürünlerle ilgili ayıp bulunması ve fonksiyonunu yerine getirmediği hususunda tarafınız defalarca bilgilendirmiştir” şeklindeki ihtar karşısında “dava konusu ürünlere ilişkin ayıp ihbarının 21/12/2020 tarihli teslimden sonra 2 gün içerisinde yapılıp yapılmadığı hususunda” davacının yemin deliline de dayanmaması karşısında davacının 6098 Sayılı TBK’nın 477/2 maddesi de nazara alınarak eseri mevcut haliyle kabul ettiği anlaşılmakla davasının reddine karar verilmiş ve Mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hükümler tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan 87,10 TL harçtan alınması gereken 80,70TL’nin mahsubu ile fazla alınan 7,10TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına.
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-6100 Sayılı HMK’nın 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde davacının sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; Taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın 7201 Sayılı Kanununun 11. Maddesi gereğince davacı vekiline tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinden istinaf kanun yoluna müracaat etme hakları açık olmak üzere Türk Milleti adına verilen karar duruşma tutanağına geçirilerek açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/10/2022

Katip Hakim