Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/140 E. 2023/337 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ :
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Huzurda açılan davada ve de icra takibinde TBK 89. Madde gereği Konya Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu, ayrıca faturalar üzerinde ihtilaf vukuunda Konya Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğu hususunun yazıldığını, müvekkili şirket ile davalı arasında ticari ilişki neticesinde müvekkili şirket tarafından davalı firmanın nakliye işlerinin yapılması nedeniyle fatura kesildiğini, durumun davacı ticari defterleri incelendiğinde anlaşılacağını, davacının davalı şirket ile yapmış olduğu ticari işlem sonucunda davalıya karşı yüklendiği hizmeti yerine getirdiğini, davalı şirketin borcunu ödemediğini ve müvekkili şirketin davalıya ulaşma çabalarının da davalı şirketin kusuru nedeniyle boşa çıktığını, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiğini, davalı şirketin icra takibini durdurmak ve süreci uzatmak adına takibe itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının yapmış olduğu tüm itirazların haksız ve mesnetsiz olduğunu, itirazların müvekkilinin alacağına ulaşmasını geciktirmeye yönelik olduğunu, müvekkilinin üzerine düşen edimlerin tümünü yerine getirdiğini, ticari defterlerin incelenmesi ile de ortaya çıkacağı üzere faturaların ve tediye makbuzlarının tamamının kendilerinde mevcut olduğunu, bu nedenlerle davalının Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptalini, takip konusu asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından icra takibinin yetkili icra dairesinden başlatılmadığını, müvekkili şirketin adresinin “… Mah. … Cad. No:1 Esenyurt/İSTANBUL” olduğunu, yetkili icra dairesinin Büyükçekmece İcra Dairesi olduğunu, icra müdürlüğüne sehven 13.519,00-TL ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, davacı tarafından verilen hizmetlere ilişkin ödemelerin davacıya yapılmış ve davacı ile müvekkilinin mahsuplaşmış olduğunu, müvekkili şirkete ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi sonucunda da bu hususun açıklığa kavuşacağını, davacı tarafından hangi faturanın ödenmediği konusunda dava dilekçesinde herhangi bir açıklama ve talebinin bulunmadığını, bu nedenlerle davanın öncelikle usulden, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddini, davacının asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İtirazın iptali davası olup, İ.İ.K.’nun 67. maddesi gereğince yasal bir yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptalinin gerekip gerekmediği ve takipteki kadar davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı UYAP üzerinden celpedilmiş, davaya konu faturalar, bilirkişi raporları, ticari defter ve kayıtlar ve tüm belgeler dosya arasına alınmıştır.
Konya. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasının yapılan incelenmesinde; Davacı-alacaklı tarafından tarafından yapılan ilamsız takip olduğu, borçlunun süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Taraflara ticari defterlerini sunmaları ya da bulundukları yeri bildirmeleri için süre verilmiş olup, taraflarca defterler ibraz edilmiştir.
Yapılan yargılama neticesi davalının ticari defterleri talimat yoluyla incelenerek alınan 12/01/2022 tarihli SMMM bilirkişi raporunda özetle;
Davacı firma ile davalı firma arasında 06/02/2018 tarihi ile 27/03/2020 tarihleri arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, bu tarihler arasında 1.762.127,60-TL’lik ticari alışverişin bulunduğu, 20/03/2020 tarihinde bakiyenin ( 0 ) olduğu, davalı firmanın davacı firmaya bakiye borcu bulunmadığı, dava konusu icra takip dosyasında fatura tarih ve numaralarının belirtilmediği, takibe konu faturaların dosyaya ibrazı halinde ayrıca inceleme yapılacağı rapor edilmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan fatura suretleri dosya arasına alınmış, tarafların beyan ve itirazları da nazara alınarak ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Davalının ticari defterleri incelenerek alınan 05/05/2022 tarihli SMMM bilirkişi ek raporunda özetle;
Davacı firma ile davalı firma arasında 06/02/2018 tarihi ile 27/03/2020 tarihleri arasında ticari ilişki mevcut olduğu, bu tarihler arasında 1.762.127,60-TL’lik ticari alışverişin bulunduğu, 20/03/2020 tarihinde bakiyesinin 0 olduğu kök raporda belirtildiği, davalı firmanın davacı firmaya bakiye borcu bulunmadığı, davaya konu faturaların ibrazından sonra yapılan değerlendirmede ise davacının alacağına karşılık davalının yapmış olduğu ödemeler düşüldükten sonra davalının 11.183,70-TL bakiye borcunun bulunduğu rapor edilmiştir.
Bu defa davacının ticari defterleri incelenerek rapor alınmasına karar verilmiş olup alınan 18/08/2022 tarihli SMMM bilirkişi raporunda özetle;
Taraflar arasında gerçekleşmiş olan bir ticari alışverişin olduğu, davacı şirketin ticari defterlerinde davalı şirket ile olan alışverişin; mal/hizmet satılıp fatura düzenlendiğinde davalı şirket borçlandırılmak, tahsilat yapıldığında ya da davalı şirketten fatura geldiğinde de davalı şirket alacaklandırılmak suretiyle açık cari hesap şeklinde izlenmiş olduğu, davacı şirketin ticari defterlerinde açık cari hesap şeklinde izlenmiş olan kayıtlar sonucunda, icra takip tarihi olan 11.02.2020 tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten 10.374,46.-TL alacaklı olarak göründüğü, icra takip tarihinden sonra davalı şirketten 770,00-TL daha tahsilat göründüğü, son olarak 31.12.2020 tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten 9.604,46.-TL alacaklı olarak göründüğünün tespit edildiği, davacı şirketin icra takibi ile davalı şirketten talep etmiş olduğu asıl alacak tutarının 11.038,00-TL olduğu, davacının incelenen 2017-2018-2019 ve 2020 yılı ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırılmış olduğu, defterlerin muhasebe usul ve prensiplerine uygun olarak tutulduğu, yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin de olduğu ve süresinde yaptırıldığı, davacı şirket cari hesap kayıtları ile davalı şirket cari hesap kayıtları arasında bir karşılaştırma yapıp farkın nereden kaynaklandığının tespit edilmesinin mümkün olmadığı rapor edilmiştir.
Akabinde takipten sonra fakat davadan önce bir miktar ödeme olduğunun raporda belirtildiği, takipten sonra ve fakat davadan evvel ödeme olması halinde emsal Yargıtay uygulamalarına göre dava tarihi itibariyle asıl alacak ve işlemiş faiz olmak üzere toplam alacağın belirlenmesi gerektiği, dava tarihi itibariyle asıl alacak ve bu asıl alacağa işlemiş yasal faiz hesabının yapılarak dosyaya en son rapor sunan bilirkişiden ek rapor tanzimi talep edilmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 31/12/2022 tarihli ek raporda özetle; Davacı şirketin ticari defterlerinde açık cari hesap şeklinde izlenmiş olan kayıtlar sonucunda, icra takip tarihi olan 11.02.2020 tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten 10.374,46-TL alacaklı olarak göründüğü, icra takip tarihinden sonra (dava tarihinden önce) 27.03.2020 tarihinde davalı şirketten 770,00.-TL daha tahsilat görünmekte olup 27.03.2020 tarihinde ve dava tarihi olan 13.03.2021 tarihinde davacı şirketin davalı şirketten 9.604,46-TL alacaklı olarak göründüğünün tespit edildiği, 20.10.2022 tarihli ara karar ve yapılan tespit doğrultusunda 27.03.2020 tarihindeki 9.604,46.-TL alacağa dava tarihi olan 13.03.2021 tarihi itibariyle (351 günlük) yasal faiz hesaplandığında faiz tutarının 831,25-TL ve dava tarihi itibariyle talep edilmesi gereken toplam alacak tutarının da 9.604,46 + 831,25 = 10.435,71-TL olması gerektiği rapor edilmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde yemin delili olduğu görülmekle bu delil hatırlatılmış, davacı şirket yetkilisi duruşmaya gelerek yemini eda etmiştir.
Öte yandan davalı vekilinin icra takibi ve davanın yetkisiz mahkemede açıldığı iddiası bakımından ise;
Davalı taraf icra takip dosyasından gönderilen ödeme emrine yaptığı itirazında yetki itirazında da bulunmuştur. İtirazın iptaline bakan mahkemenin öncelikli olarak icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkili olup olmadığını kendiliğinden incelemesi gerekmektedir. Mahkememizce yapılan değerlendirmede icra dairesinin yetkili olduğu kanaatine varılarak yetki itirazı nazara alınmamıştır. Nitekim bilindiği üzere icra takiplerinde yetki hususunda, 2004 sayılı İİK’nın 50. maddesi yollaması ile HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine atıfta bulunulmuştur.
İİK’nın 50. maddesi; “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.” Hükmünü havidir. Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır.Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin (icra hukuk mahkemesinin) yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin de yetkili olup olmadığını belirlemiş olacaktır. Türk Borçlar Kanunu 89/1 maddesi uyarınca para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Sözleşmenin yapıldığı ve ifa edileceği yerdeki mahkeme de yetkilidir. Davacının ikametgahı Konya olup para borcundan dolayı davacının ikametgahı olan Konya’daki icra daireleri ve mahkemeler açılan davada bu yüzden yetkilidirler. Öte yandan taraflar arasındaki ticari ilişki de inkar edilmiş değildir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222. Maddesi; MADDE 222 – (1) “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. ” hükmünü amirdir.
Yine belirtmek gerekir ki; HUMK’daki ve HMK’daki yazılı belge ile (ki belge kişinin kendi aleyhine olarak kendisi tarafından düzenlenir) ispat ilkesinin yegâne istisnasının tacirlerin basireti ilkesinin sonucu olan ticari defterler olduğu asla nazardan kaçırılmamalıdır.
Tacir basiretlidir, defterlerinde sadece ve sadece gerçekler yazılıdır. Defter delilini delil yapan tacirle ilgili basiret ilkesidir. Basiret ilkesi olmasaydı, defter delili diye bir delil olmazdı. Tacir basiretlidir, tacir basireti gereği her işi gibi defterlerini de yasalara göre tutar, silahların denkliği ilkesi önemli bir ilkedir, ticari defterler hasmın defterlerine hasretme durumu hariç, her iki tacirinde ticari işletmesi ile ilgili davalarda delil olabilir.
Yine HMK’nın 222 ve devamı maddelerine göre defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için uyuşmazlığın ticari işten kaynaklanması, uyuşmazlığın tacirler arasında çıkmış olması, ticari defterlerdeki kayıtların birbirini doğrulaması, ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması gerekir. Davaya bu açıklamalar ışığında da bakıldığında yukarıda izahı yapılan hususlar muvacehesinde tarafların Ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu bu haliyle defterlerinin leh ve aleyhe delil kabiliyetini haiz bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili ayrıca dilekçesinde %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatı talebinde bulunmuştur.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde; Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Hükmünü amirdir.
İİK.’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının İcra Hakimliğıne başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması şart değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bunlardan ayrı olarak alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte ve böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir.
Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği kanaatine varılmıştır.
Davalı vekili de davada kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuş, ancak davacının kötüniyeti ispatlanamadığından dolayı kabul edilmeyen miktar bakımından şartları bulunmadığından dolayı bu talebin reddi gerekmiştir.

Dosya kül halinde değerlendirildiğinde; Davacı vekilince davalı aleyhine açılan işbu davada, davalı borçlu tarafından Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve %20 icra inkar tazminatı talep edilmiş olup, mahkememizce toplanan deliller, alınan bilirkişi raporlarına göre, takipten sonra bir miktar ödeme olduğundan dolayı dava tarihi itibarı ile hesaplama yaptırılmış ve davacının dava tarihi itibarı ile davalıdan 9.604,16 -TL asıl alacak, 831,25-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.435,71-TL alacaklı olduğu anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE,
1-)Davalının Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın dava tarihi itibariyle 9.604,16 -TL asıl alacak, 831,25-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.435,71-TL üzerinden iptali ile takibin devamına, asıl alacak olan 9.604,16-TL’ye dava tarihinden itibaren yıllık %9 ve değişen oranlarda yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-)2.087,14-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-)Alınması gereken 712,86-TL harçtan, peşin olarak mahkememize yatırılan 135,31-TL harç ile icra dosyasına yatırılan 56,01-TL harç olmak üzere toplam 191,32-TL harcın mahsubu ile bakiye 521,54-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına (10.435,71/11.202,64) göre hesaplanan 1.229,63-TL’nin davalıdan, 90,37-TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan 59,30-TL başvuru harcı, 135,31-TL peşin nispi harç gideri ve icra dosyasına yatırılan 56,01-TL olmak üzere toplam 250,62-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davacı tarafından sarfedilen 1.700,00-TL bilirkişi ücreti, 8,50-TL vekalet suret harcı, 250,00-TL posta – tebligat gideri olmak üzere toplam 1.958,50-TL yargılama giderinin haklılık oranına (10.435,71/11.202,64) göre hesaplanan 1.824,42-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-)Davalı tarafından sarfedilen 8,50-TL vekalet suret harcı yargılama giderinin haklılık oranına (766,93/11.202,64) göre hesaplanan 0,58-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 766,93-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-)Taraflarca yatırılan ve dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, miktar itibari ile kesin olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi. 11/05/2023

Katip Hakim