Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/10 E. 2022/52 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ :
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili hakkında davalı banka tarafından Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin dava tarihinden kısa bir süre önce üzerine kayıtlı aracın işlemleri için Trafik Denetleme Şube Müdürlüğüne gittiğinde icra takibinden haberdar olduğunu, daha öncesinde hakkında takip yapıldığından haberdar olmadığını, müvekkiline ulaşmış bir tebligat bulunmadığını, müvekkili açısından takip kesinleştirilmeden araç ve taşınmazına haciz kaydı işlemleri yapıldığını, icra dosyasından yapılan incelemede ise yıllar önce dava dışı … ile davalı banka arasında yapılan kredi sözleşmesine kefilliğinin söz konusu olduğunu, ilgili kredi sözleşmesinin imzalanması aşamasında banka görevlileri tarafından eş muvafakati talep edildiğini, müvekkiline eşinin muvafakat vermediğini, eş muvafakati bulunmadığından kefilliğin geçersiz olduğunu, ancak araç üzerinde haczi öğrenince geçersiz kefaletten icra takibi başlatıldığının ortaya çıktığını, davalı bankadan kredi sözleşmesinin sureti talep edilmiş olup banka yetkileri tarafından kredi sözleşme suretinin verilmediğini, takip dosyasında da kredi sözleşmesinin suretinin bulunmadığını, müvekkilinin sadece kefalet sözleşmesinde imzasının olduğunu, sorumlu olduğu azami miktar ve kefalet tarihi gibi unsurların müvekkilinin el yazısı ile yazılmadığını, davalı bankanın ortada geçerli bir kefalet yokken müvekkili hakkında icra takibi başlattığını, takip kesinleşmeden taşınır ve taşınmazlarına haciz işlemleri tesis ettiğini, davalı bankanın kötü niyetli hareket ettiğini, müvekkilinin haksız hacizler sebebiyle mağdur duruma düşürüldüğünü, bu nedenle davanın kabulü ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı davaya cevap vermemiş, ancak süresinden sonra verdiği beyan dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile dava dışı … arasında 17.04.2015 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalı …’ın bu sözleşmeye aynı tarihte attığı imza ile 25.000,00-TL’ye kadar müteselsil kefil konumunda olduğunu, dava dışı …’ın Müvekkili Banka’ya sunduğu çiftçilik belgesi üzerine kendisine imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında 10.000,00-TL’lik Bitkisel Üretim Kredisi kullandırıldığını, bu kredinin ödenmemesi üzerine dava dışı … ve davacı kefil … hakkında Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun eş rızasına ilişkin 584/3. Maddesi; “Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz. ” hükmünü içerdiğini, bu madde kapsamında dava dışı …’a kullandırılan Bitkisel Üretim Kredisinde kefil için eş rızası aranmayacağının açık olduğunu, bu nedenle haksız ve hukuka aykırı suretle yerine getirilmeyen davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; icra takibinden sebep davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile yapılan takipten dolayı davalıya borçlu olup olmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, Konya .İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celbedilmiş, davalı … … Şubesi’nden dava dışı … ile davalı banka arasında imzalanan kredi sözleşmesi ve tüm belgeler, davacı …’ın hangi sıfatla söz konusu kredi sözleşmesi ya da sözleşmelerinden dolayı sorumlu olduğu hususu ile buna ilişkin belgeler dosya arasına alınmıştır.
Akabinde dosya bankacı bilirkişiye verilerek (ayrıca bilirkişiye yerinde inceleme ve evrak alma yetkisi de verilmek suretiyle ) rapor alınmasına karar verilmiş, raporda davacı iddiaları davalı beyanları, tüm bilgi ve belgeler nazara alınarak davacının söz konusu krediden sorumlu olup olmadığı, ayrıca kullanılan kredide eş muvafakati aranıp aranmayacağı, davalı vekilinin beyan etmiş olduğu ve bitkisel üretim kredisi için 5570 sayılı kanun kapsamında eş muvafakatinin gerekip gerekmediği ve kullanılan kredinin genel kredi mi, yoksa davalı vekilinin beyan ettiği gibi bitkisel üretim kredisi mi olduğu hususunun da raporda ayrıntılı olarak değerlendirilmesi istenilmiştir.
Bankacı bilirkişi … tarafından sunulan 12/10/2021 tarihli raporda özetle; Dava dışı … ile davalı arasında 17/04/2015 tarihinde Kredi Genel Sözleşmesi imzalandığı, kefil olarak davacı …’ın sözleşmeye imza attığı, sözleşmede borçlu ve kefil imzalarının banka yetkilileri ile birlikte imzalandığı, sözleşmenin incelenmesinde 22 sayfa ve 40 sayfadan ibaret olduğu, taraflar ve kredi limiti bölümünün tam olarak doldurulmadığı, banka ile yapılan yazışmaya verilen cevapta …’ın 22.04.2015 tarihinde Bankadan kullanmış olduğu … nolu “Bitkisel Üretim Kredisi” nin tarım kredisi olduğu, 5570 Sayılı Kamu Sermayeli Bankalar tarafından yürütülen faiz destekli kredilerden olmadığının bildirildiği, ticari kredilerden eş muvafakatı gerekmeyen durumların; 11 Nisan 2013 tarihli ve 28615 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6455 sayılı Kanunun 77 nci maddesi ile Borçlar Kanununun söz konusu 584 üncü maddesine yapılan ekleme ile;
“Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” hükmünün cari olduğu, 6098 Sayılı T.B.K 584 Madddesinde kefalette eş rızasının düzenlendiği, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızası ile kefil olabilir, rızanın sözleşmenin kurulmadan önce veya sözleşme anında olması gerektiği, davacı …’ın kullanılan kredi nedeniyle eş muvafakatı-rızası belgesinin banka tarafından düzenlenmediği ifade edilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 583. Maddesi; ” Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmünü amirdir.
Yine kefalette eş rızasının gerekmediği haller; 11 Nisan 2013 tarihli ve 28615 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6455 sayılı Kanunun 77 nci maddesi ile Borçlar Kanununun söz konusu 584 üncü maddesine;
“Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” hükmü eklenmiştir.
Yine 6098 Sayılı T.B.K 584 Madddesinde kefalette eş rızasının düzenlenmiş olup; ” Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.
Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmez.” hükmü mevcuttur.
Dosya kül halinde değerlendirildiğinde icra takibine konu borcun 17/04/2015 tarihinde Kredi Genel Sözleşmesine olan kefaletten kaynaklandığı, kefil olarak imzası bulunan davacının kefaletinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 583. Maddesine uygun olarak alınmadığı, yine az yukarıda bahsedilen eş rızasının gerekmediği bir kredi durumunun da söz konusu olmadığı, dosyadaki tüm bilgi ve belgeler ve dahi bilirkişi raporu ile bu durumun açıklığa kavuştuğu, davacı eşinin krediye rızasının alındığına ilişkin bir belgenin de davalı yanca sunulmuş olmadığı, davacı yanca kötüniyet tazminatı talebinde bulunulmuş ise de borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun anlaşılması durumunda bu tazminata hükmedilebileceği, her ne kadar takibin haksız olduğu düşünülecek olsa da davalının kötüniyetli olarak hareket ettiğinin ispatlanamadığı ve bu nedenle şartları oluşmayan tazminat talebinin reddi ile davanın kabulüne ilişkin olarak aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının davasının KABULÜNE,
1-) Davacının Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile yapılan takipten dolayı davalı yana borçlu olmadığının tespitine,
2-)Şartlar oluşmadığından dolayı davacı tarafın tazminat talebinin reddine,
3-)Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.109,03-TL karar ve ilam harcından dava sırasında alınan 277,26-TL peşin harcının mahsubu ile bakiye 831,77-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan 59,30-TL başvuru harcı, 277,26-TL peşin harç, 8,50-TL vekalet suret harcı, 700,00-TL bilirkişi ücreti, 60,50-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.105,56-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davacı vekili yararına AAÜT’ne göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-)Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, mazereti reddedilen davalı vekilinin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi. 20/01/2022

Katip … Hakim …