Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/606 E. 2021/516 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:
KARAR NO:
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ :
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı şirket arasında KDV hesaplamaları dâhil toplam 215.547,41-TL tutarında davacı şirket tarafından davalıya bir takım mal hizmetleri sunulduğunu, bu sunulan mal hizmetlerinden ötürü 27.470,09-TL tutarındaki mal hizmetinin karşılığındaki ödemenin davacı şirkete yapılmadığını, alacağın tahsiline yönelik olarak davacı tarafından Konya . İcra Dairesinin …Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip yapılıp davalıya ödeme emri gönderilerek icra takibi başlatıldığını, söz konusu İcra takibine davalının haksız ve kötü niyetli olarak kısmi itirazda bulunarak borcunun 3.200,00-TL tutarında olduğunu bildirip sadece bu tutarın ilgili icra dairesine ödendiğini, bu borç tutarının alacaklının icra dairesine başvurusundan sonra gerçekleştiğini, davalı şirketin mal kaçırma ihtimali bulunduğunu, davacı müvekkilinin alacağı rehin ya da başka bir şekilde teminat altında olmadığından alacağın tahsilinin tehlikeye düştüğünü, ihtiyati haciz taleplerinin kabulü ile, davalı borçlunun yaptığı haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ile davalı borçlunun kötü niyeti sabit olduğundan takip konusu alacağın % 40’ından az olmamak üzere kötü niyet/icra inkâr tazminatına mahküm edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından müvekkil şirket aleyhine başlatılan, takibe müvekkili davalı şirketin herhangi bir borcunun bulunmaması nedeni ile kısmi itiraz edildiğini, davalı müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 2018 yılından itibaren süregelen ticari ilişki olduğunu, müvekkili şirketin inşaat işleri ile iştigal ettiğini, ticari ilişki kapsamında müvekkilinin ödemelerini düzenli şekilde yaptığını, ödemelerin cari hesap şeklinde kararlaştırıldığını, müvekkili şirketin davacı şirkete olan tüm borçlarını düzenli ve zamanında ödediğini, en son kalan tutar olan 3.200,00-TL’nin icra takibi başlatıldığında icra dosyasına ödendiğini, takip konusu borca ilişkin müvekkili şirketin, davacı şirkete hiçbir surette borcu bulunmadığını, davacı tarafın icra takibinde haksız ve kötüniyetli olduğunu, bu nedenle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddine, haksız ve kötü niyetli olarak takip yapan davacı alacaklı hakkında alacağın %20’sinden az olamamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İtirazın iptali davası olup, İ.İ.K.’nun 67. maddesi gereğince yasal bir yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının Konya . İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptalinin gerekip gerekmediği ve takipteki kadar davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Konya . İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasının yapılan incelenmesinde; davacı-alacaklı tarafından davalı-borçlu hakkında yapılan ilamsız takip olduğu, borçlunun süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, Konya . İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyası incelenmek üzere celbedilmiş, davaya konu fatura ve tüm belgeler dosya arasına alınmıştır.
Taraf vekillerine 2018-2019-2020 yılları defterlerini ibraz etmek veya bulundukları yeri bildirmek üzere süre verilmiş olup, defterler üzerinde yapılan inceleme sonucu SMMM bilirkişi tarafından rapor ibraz edilmiştir.
Sunulan raporda özetle; Her iki yanın da ticari defterlerinin muhasebe usul ve esaslarına uygun olarak tutulduğu, açılış tasdiklerinin yapıldığı, yevmiye defterinin süresinde kapanış tasdikinin de yapıldığı, dolayısı ile defterlerin delil kabiliyetini haiz olduğu, davacı ticari defterlerine göre açık cari hesap şeklinde izlenmiş olan alışveriş neticesinde takip tarihi olan 13/10/2020 tarihi itibarı ile davacının davalıdan 20.000,00-TL alacaklı olduğu, davalı defterlerine göre ise takip tarihi olan 13/10/2020 tarihi itibarı ile davacının davalıdan 2.197,78-TL alacaklı olduğu, ancak 23/10/2020 tarihinde yapılan 2.197,78-TL’lik ödeme ile cari hesap bakiyesinin sıfırlandığı, böylelikle davacının davalıdan alacaklı olmadığı ifade edilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222. Maddesi; MADDE 222 – (1) “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. ” hükmünü amirdir.
Yine belirtmek gerekir ki; HUMK’daki ve HMK’daki yazılı belge ile (ki belge kişinin kendi aleyhine olarak kendisi tarafından düzenlenir) ispat ilkesinin yegâne istisnasının tacirlerin basireti ilkesinin sonucu olan ticari defterler olduğu asla nazardan kaçırılmamalıdır.
Tacir basiretlidir, defterlerinde sadece ve sadece gerçekler yazılıdır. Defter delilini delil yapan tacirle ilgili basiret ilkesidir. Basiret ilkesi olmasaydı, defter delili diye bir delil olmazdı. Tacir basiretlidir, tacir basireti gereği her işi gibi defterlerini de yasalara göre tutar, silahların denkliği ilkesi önemli bir ilkedir, ticari defterler hasmın defterlerine hasretme durumu hariç, her iki tacirinde ticari işletmesi ile ilgili davalarda delil olabilir.
Yine HMK’nın 222 ve devamı maddelerine göre defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için uyuşmazlığın ticari işten kaynaklanması, uyuşmazlığın tacirler arasında çıkmış olması, ticari defterlerdeki kayıtların birbirini doğrulaması, ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması gerekir. Davaya bu açıklamalar ışığında da bakıldığında yukarıda izahı yapılan hususlar muvacehesinde her iki yanın ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırılmış olduğu, defterlerin muhasebe usul ve esaslarına uygun olarak tutulduğu, kapanış tasdiklerinin de olduğu bu haliyle defterlerin leh ve aleyhe delil kabiliyetini haiz bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı defterlerine göre davacı yan takip tarihi itibarı ile 20.000,00-TL alacaklı görünmesine rağmen, yine usulüne uygun tutulan davalı defterlerine göre davacının davalıdan takip tarihinden sonra ve fakat davadan evvel yapılan kısmi ödeme ile herhangi bir alacağının mevcut olmadığı anlaşılmıştır. Davacı yan başkaca yasal delillerle de alacağını ispat edemediğinden dolayı açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı taraf davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde; Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Hükmünü amirdir. Her ne kadar davalı taraf %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiş ise de şartları bulunmadığından ve davacının kötüniyetli olarak hareket ettiği ıspatlanmadığından bu talebin reddi gerekmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede, davacı vekilince davalı aleyhine açılan işbu davada davalının Konya . İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazların iptali, takibin devamı ve % 20 tazminat talep edilmiş olup, alınan rapor ve dosya kül halinde değerlendirildiğinde, her iki yanın ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırılmış olduğu, defterlerin muhasebe usul ve esaslarına uygun olarak tutulduğu, kapanış tasdiklerinin de olduğu bu haliyle defterlerin leh ve aleyhe delil kabiliyetini haiz bulunduğu, davacı defterlerine göre davacı yanın takip tarihi itibarı ile 20.000,00-TL alacaklı görünmesine rağmen, yine usulüne uygun tutulan davalı defterlerine göre davacının davalıdan takip tarihinden sonra ve fakat davadan evvel yapılan kısmi ödeme ile herhangi bir alacağının mevcut olmadığı anlaşılmış, davacı yan yemin deliline de dayanmamış olduğundan ve de başkaca yasal delillerle de alacağını ispat edemediğinden dolayı ispat edilemeyen davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davacının davasının REDDİNE,
2-)Şartları oluşmadığından davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-)Peşin alınan 469,13-TL harçtan alınması gereken 59,30-TL harcın mahsubu ile fazla alınan 409,83-TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
4-) Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-)Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden dolayı karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.120,51-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-)Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalanın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi. 28/10/2021

Katip Hakim