Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/585 E. 2022/706 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO:

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 18/11/2020 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine gidildiğini, müvekkili ile davalının Konya . Aile Mahkemesinin … esas, … karar sayılı kararı ile 18/06/2020 tarihinde boşandıklarını, her iki tarafında ikinci evlilikleri olması nedeniyle müvekkilinin takip konusu senedi sadece imza atmak suretiyle evlilik güvencesi olarak resmi nikahtan önce yapılan imam nikahı sonrasında davalıya resmi nikah çıkarılacağının da güvencesi olması hususunda teminat niteliğinde verdiğini, senette tahrifat yapıldığının açık olduğunu, senet üzerinde mahkememizce yapılacak bilirkişi incelemesi ile senet üzerindeki tarih, tutar, vade tarihi ve imzanın farklı tarihlerde atıldığının ortaya çıkacağını, davalı tarafın, evlilik birliği içerisinde verildiği iddiasından kaçınmak için senetteki düzenleme tarihinin, boşanma tarihinden hemen sonra yazıldığını ve bu durumun da açık olduğunu, davalının evlilik soyadının senette yazılı olduğunu, müvekkilinin isminin de … olarak yazılı olduğunu, davalının Konya . Aile Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile açılan mal paylaşım davasında üzerinde kayıtlı herhangi bir mal varlığının olmadığını beyan ettiğini, davalının sosyal ekonomik durumunun tespit edilmesi ile de takibe konu senet miktarını verecek durumda olmadığının ortaya çıkacağını ayrıca davalının boşanma üzerinden bir ay bile geçmeden eski eşine 500.000,00TL gibi yüksek bir rakamı borç vermesinin hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, taraflar arasında ticari ilişkinin de olmadığını, müvekkilinin İsviçre de yaşayıp Türkiye’de ticari faaliyetinin olmadığını, davalının da hiçbir geliri ve ticari işinin olmayıp yoksulluk nafakası aldığını, davalının takibe konu senet bedelinin borç verme gibi bir durumunun olmadığının açık olduğunu, senedin düzenlendiği tarihte taraflar arasında karı-koca ilişkisi olduğunun tanık beyanları ile ortaya koyulabileceğini, evlilik güvencesi olarak verilen senedin hukuka ve ahlaka aykırı bir senet olduğunun Yargıtay içtihatları ile ortada olduğunu, davalı hakkında Konya C. Başsavcılığına imzanın kötüye kullanılması ve bedelsiz senedi kullanma suçlarından şikayette bulunulduğunu ve … soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını beyanla öncelikle teminatsız olarak icra takibinin durdurulması için tedbir kararı verilmesine, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının durdurulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 11/01/2022 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; takibe konu senet üzerindeki … … ismi dışındaki hiçbir yazının müvekkilinin eli ürünü olmadığını, tarafların kesinleşmiş mahkeme kararı ile boşanmış olduklarını, müvekkilinin boşanma davasına bakan avukat … ile davalının avukatının müvekkili yanında yapmış olduğu, takibe konu senede ilişkin telefon konuşmalarının müvekkili tarafından tarafların samimi konuşmalarından şüphelenilerek ses kaydı alındığını, bu ses kaydının da CD olarak dosyaya ibraz edildiğini, müvekkilinin boşanma davasına bakan avukatının daha sonra hiçbir sebep göstermeden avukatlığını bıraktığını söylemesi ve boş senet üzerinde tarih ve miktar yazılarak icra takibi başlatılması ayrıca davalının henüz vekaletname vermemiş olmasına rağmen avukat …’in davalı avukatına ulaşmasının hayatın olağan akışına aykırı olup izaha muhtaç bir durum olduğunu, senet incelemesi ile Adli Tıp Kurumundan alınacak rapor ile müvekkilinin eli ürünü olmadığının ortaya çıkacağını, iş bu menfi tespit davasına ve savcılık dosyasına senet verilirken bizzat yanlarında olan görgü tanıklarının isimlerinin davayı açan ve sonradan azledilen avukat tarafından bildirilmediğini, davayı açan müvekkilinin önceki avukatı tarafından duruşmalara girilmediğini, hatalı verilen ara kararlara itiraz edilmediğini, adli tıp raporuna gerekli itirazlar yapılmadığını sonrasında da müvekkile davanın kaybedileceğini ve bu nedenle dosya borcunun ödenmesi için baskı yapıldığını tüm bunlara sebep olan avukatlar hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, imam nikahı sırasında davalı tarafa verilen boş senetler verilirken görgü tanıklığı yapan tanıkların dinlenmesine karar verilmesini, mahkememizce daha önce reddedilen tanık dinletme taleplerinin yeniden değerlendirilerek, senedin düzenlendiği tarih olan 28/07/2020 tarihinde boşanma kararının henüz kesinleşmediğinden kanun gereği tarafların karı koca sayıldığını, boşanma kararanın senedin düzenlendiği tarihten sonra kesinleştiğini, iş bu ıslah dilekçesi ile görgü tanıklarını bildirdiklerini ve dinlenmelerine karar verilmesini, sunmuş oldukları CD üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasını, soruşturma dosyasının kesinleşmesinin beklenilmesini, delillerin toplanması ile müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini, davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 11/12/2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; takibe konu bononun TTK’nun 776.maddesi uyarınca düzenlenen kıymetli evrak niteliğinde olduğunu, senedin illetten mücerret olduğunun açık olduğunu, davacı tarafın müvekkilinin maddi durumunun borç verme yeterliliğinde olmadığı iddialarının iş bu davanın konusu olmadığını, davacı ilgili bonoya ilişkin ödeme yaptığını ispat etmesi gerektiğini, davacı takibe konu senedin teminat senedi olduğunu iddia ettiğini ancak davacı tarafın iş bu iddiasının hukuki dayanaktan yoksun ve asılsız olduğunu, senet üzerinde evlilik için verildiğine dair bir ibare de bulunmadığını, Yargıtay içtihatları ile de senet üzerine veyahut ayrı bir belge ile bu durumun ortaya konulması gerektiğini, açılan davada ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, davacı tarafın davasını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini, tanık dinletilmesine yönelik taleplerine muvafakatlarının olmadığını beyanla açılan davanın usulden reddine, mahkememiz aksi kanaatte olursa esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Mahkememizce, Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, Konya . Aile Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Konya . Aile Mahkemesinin … sayılı dosyası ve Konya C. Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası, Konya . Sulh Ceza Mahkemesinin … d.iş sayılı dosyasında verilen takipsizliği itiraz kararı celp edilmiş, UYAP sistemi üzerinden tarafların nüfus kayıtları çıkartılarak dosyamız arasına alınmış, İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor alınmış, davalı …’n mahkememizce yeminli beyanı alınmıştır.
Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklısının mahkememiz dosyası davalısı, borçlusunun mahkememiz dosyası davacısı olduğu, 500.000,00TL senede bağlı asıl alacak, 1.500,000TL komisyon, 1.232,88TL geçmiş gün faizi olmak üzere 502.732,88TL toplam alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Konya . Aile Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; mahkememiz dosyası davacısı ve davalısının 18/06/2020 tarihli karar ile boşanmalarına karar verildiği, kararın 08/09/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Konya C. Başsavcılığının 14/01/2022 tarih, … soruşturma … karar sayılı kararı ile Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilince yapılan itiraz sonucunda Konya . Sulh Ceza Mahkemesinin 24/05/2022 tarih, … d.iş sayılı kararı ile takipsizlik kararına karşı yapılan itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Fiziki İhtisas Dairesinin 18/08/2021 tarih … sayılı raporu ile; inceleme konusu senette “Ödeyecek” bölümünde bulunan “… …”, “… MH. … AP”, “…”, “…” ibareleri ve borçlu imzasının diğer yazlardan farklı fiziki evsafta bir kalem ile yazılmış olduğu, inceleme konusu senette kullanılan kalem mürekkeplerinde yazı yaşı tayinine yarayan ve halen kullanılagelen bilimsel bir yöntem bulundağından, söz konusu belgede yer alan yazıların ve imzanın yaşı hakkında zaman birimleri açısından bir tespite gidilemediği kanaatleri bildirilmiştir.
Davalı … 06/07/2022 tarihli duruşmadaki yeminli beyanında; “iş bu davanın konusu olan 28/07/2020 tanzim ve 09/09/2020 vade tarihli 500.000,00TL bedelli bonodan kaynaklı olarak davacıyla aramda gerçek bir borç ilişkisi bulunduğuna, bononun teminat senedi olmadığına ve davacıyla aramdaki evlilik akdinin veya boşanma davasının güvencesi olarak düzenlenmediğine, bononun ön yüzünde yazılan hususların tamamen gerçeğe uygun olduğuna ve buna göre düzenlendiğine, borcun hiçbir şekilde kısmi de olsa tarafıma ödenmediğine, iş bu beyanlarımın gerçek olduğuna, hiçbir şey saklamadığıma, namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün değerler üzerine yemin ederim, ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davalı tarafından davacı aleyhine Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile, davacının keşidecisi, davalının da lehtarı olduğu 500.000,00 TL bedelli, 28/07/2020 tanzim tarihli, 09/09/2020 vade tarihli bonoya dayalı olarak, kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi başlatıldığı, bononun tanzim tarihinde davacı ve davalının evli oldukları anlaşılmıştır.
Davacı, bononun teminat amaçlı düzenlediği ve tahrif edildiği iddiasıyla menfi tespit talebinde bulunmuştur. Davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca, herkes iddiasını ispatla yükümlüdür.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklindedir.
Menfi tespit davasında da anılan yasa hükümlerindeki ispat yüküne ilişkin kuralın uygulanması gerekir. Buna göre, menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak alacaklı olduğunu iddia eden tarafa yani davalıya düşer. Ancak davalının alacağı senede dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer (Yargıtay . Hukuk Dairesinin … Esas … Karar sayılı ilamı).
Öte yandan dava konusu bononun ihdas nedeni bölümünde nakden ibaresi yazılı olup, senedin boş olarak verildiği ve sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu yolundaki iddianın davacı tarafça kanıtlanması gerekir. (Yargıtay . Hukuk Dairesinin … E-… K. sayılı ilamı)
Bu sebeple iş bu davada ispat yükü davacı üzerindedir. Davacı taraf, bononun teminat amaçlı düzenlendiğini yazılı delille ispat yükü altındadır.
HMK’nın 203. maddesinde; “senetle ispat zorunluluğunun istisnalarına” yer verilmiş, maddenin birinci fıkrasının a bendi uyarınca; altsoy, üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki hukuki işlemlerin miktar ve değerine bakılmaksızın tanıkla ispat edilebileceği belirtilmiştir.
Ancak tarafların HMK’nın 203. maddesinde açıklanan yakınlık ilişkisi bulunsa bile akdi ilişki senede bağlandıysa buna karşı ileri sürülen iddia ve savunmaların senetle ispatı gerektiğinden, bu hususta tanık beyanına başvurulamayacaktır.
Zira, HMK’nun 201. Maddesi: “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” hükmünü amirdir.
Taraflar arasında bononun tanzim tarihinde karı-koca ilişkisi bulunsa bile, bonoya bağlı alacağın aksi ancak yazılı delille ispat edilebileceğinden, davacının tanık dinletme talebi Mahkememizde kabul görmemiştir. (Yargıtay . Hukuk Dairesi … Esas, … Karar)
Öte yandan davacı tarafça, dosyaya bildirilen bir takım ses kayıtları ile dava konusu bonodaki alacağın hükümsüzlüğü ispatlanmaya çalışılmış ise de, karşı tarafın rızası hilafına alınan ses kaydı emsal yüksek yargı kararları gereğince hukuka aykırı olarak elde edilen delil olduğundan ve davalının bu kayıtlara rızası olmadığından, söz konusu deliller mahkememizce değerlendirmeye alınmamıştır. (Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi … Esas … Karar, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi … Esas … Karar)
Davacı taraf dava dilekçesinde yemin deliline dayanmamış ise de, sonradan sunduğu ıslah dilekçesinde davalıya yemin teklifinde bulunmuştur.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar Sayılı Kararı: “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 237 ve müteakip maddeleri uyarınca, hâkim, eksik olan noktaları tamamlamak veya açık olmayan hususları aydınlatmak için yeminin konusu ile bağlantılı gördüğü soruları yemin eden kimseye sorabilir. Hâkim, yemin eden kimsenin beyanını dinleyip tutanağa geçirir ve yazılanları yüksek sesle huzurunda okur; beyanında ısrar edip etmediğini sorar ve verilen cevabı tutanağa kaydeder. Yemin eda edildikten sonra, yalan yere yemin nedeniyle açılan ceza davası, esas dava bakımından bekletici sorun yapılamaz. Yemin soru ve formülünü hakim hazırlayacağından, yemin metninin isabetli ve doğru hazırlanması gerekeceğinden mahkemece, davacı tarafın sunduğu yemin metni incelenerek yemin sorusunun bizzat davalıya hakimin sorması gerekirken, her iki tarafın yemin metninin davalıya okunup, davalının kendi vekilinin sunduğu yemin metni doğrultusunda yemin etmesi sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklindedir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … Esas … Karar Sayılı Kararı da: “Yemin teklif eden taraf, karşı tarafa hangi vakıalar hakkında yemin önerdiğini mahkemeye bildirir. Yemin sorusunu ve formülünü hakim hazırlar. Yemin sorusunun hazırlanmasında, hakim yemin teklif edenin belirttiği husulardan yararlanır. Yemin sorusunun isabetli ve doğru hazırlanması gerekir. Yemin delilinin kesin bir delil olması, yani, hakimi bağlaması ve bunun ötesinde uyuşmazlığı kesin bir şekilde çözmesi nedeniyle, yemin sorusunun yeteri kadar açık olarak tespit edilmesi gerekir. Hakim, yemin metnini hazırlarken, yemin metninin olaya uygun olmasına dikkat eder. Aksi takdirde hazırlanan yemin metnine göre yapılan yemin amacına ulaşmayabilir. Hakim yemin metnini hazırlarken, yemin teklif edenin iradesi çerçevesinde hareket etmeli; karşı taraf da yemini, kendisine teklif edilen yemin çerçevesinde eda etmelidir. Yemin soru ve formülünü hakim hazırlayacağından, yemin metninin isabetli ve doğru hazırlanması gerekeceğinden mahkemece, davacı tarafın sunduğu yemin metni incelenerek yemin sorusunun bizzat davalıya hakimin sorması gerekirken, her iki tarafın yemin metninin davalıya okunup, davalının kendi vekilinin sunduğu yemin metni doğrultusunda yemin etmesi sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklindedir.
Yukarıda yer verilen Yargıtay içtihatlarında vurgulandığı üzere, sunulan yemin metni olaya uygun olmadığı takdirde, Mahkeme yemin metnini kendisi hazırlayarak karşı tarafa eda ettirebilir. Davacının sunduğu yemin metni davayla ilgisiz bazı hususlar içerdiğinden, yemin metni düzeltilerek davalıya yemin yöneltilmiştir. Davalı, duruşmada hazır bulunarak yemini usulünce eda etmiştir.
Bu durumda ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve Anayasa’nın 9. Maddesi ile 6100 Sayılı HMK’nun 297. Maddesi gereğince, Yüce Türk Milleti Adına Bağımsız ve Tarafsız Yargılama Yapan Mahkememizce, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Yasal şartları oluşmadığından davacı aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Peşin alınan 8.538,75TL harçtan alınması gereken 80,70TL harcın mahsubu ile fazla alınan 8.458,05TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 7,80TL vekalet harcı yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 73.000,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/11/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …