Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/574 E. 2021/515 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:
KARAR NO:
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ :
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından, davalılar aleyhine 24.03.2018 keşide tarihli, …seri numaralı, 100.000,00-TL bedelli çekten kaynaklı bakiye alacağın tahsili için Konya . İcra Müdürlüğü’nün …E. ( Yeni esas …Esas ) sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalıların icra takibine konu 100.000,00-TL bedelli çekin 75.000,00-TL’sini ödediklerini ancak bakiye kısmını ödemediklerini, Davalılar/borçluların kötüniyetli hareket ederek müvekkilini borcu ödeyeceklerine dair oyaladıklarını ve müvekkilinin çeki yazdırmasına engel olduklarını, müvekkilinin iyiniyetinden dolayı çeki yazdıramadığını, davalılar/borçluların icra takibini sürüncemede bırakmak amacı ile kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiklerini ve icra takibini durdurduklarını, müvekkilinin Konya’da sac-kesim-büküm işleri yaptığını, davalı …Şti ile müvekkil arasında ticari ilişki bulunduğunu, Davalı/borçluların çeke karşılık almış oldukları ürünleri Konya’da satın aldıklarını, satılan ürünlerin müvekkile ait işyerinde teslim edildiğini, sacların kesim ve büküm işlerinin Konya’da müvekkile ait işyerinde yapıldığını, yani kesim ve büküm için yapılan sözleşmenin ifa yerinin Konya olduğunu, ihtilaf halinde Konya Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, davalı borçluların yapmış olduğu haksız itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı taraflara usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, ancak davalılar cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İtirazın iptali davası olup, İ.İ.K.’nun 67. maddesi gereğince yasal bir yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalıların Konya . İcra Müdürlüğünün …E. ( Yeni esas …Esas ) sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptalinin gerekip gerekmediği ve davacının takipteki kadar davalılardan alacaklı olup olmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, Konya . İcra Müdürlüğünün …E. ( Yeni esas …Esas ) takip dosyası incelenmek üzere celbedilmiş, ticari defter ve kayıtlar, takibe konu çek, faturalar ve tüm belgeler dosya arasına alınmıştır.
Konya . İcra Müdürlüğünün …E. ( Yeni esas …Esas ) sayılı dosyasının yapılan incelenmesinde; Davacı-alacaklı tarafından tarafından davalı-borçlular yapılan ilamsız takip olduğu, borçlunun süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Taraflara aralarındaki ticari ilişki nedeniyle defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup, davalı taraflar defterlerini ibraz etmemiş, davacı tarafça sunulan defterler üzerinde yapılan inceleme sonucu rapor ibraz edilmiştir. Sunulan raporda özetle; Davacı şirket ile davalılardan …Şti. arasında ticari ilişki olduğu, davacı yan ticari defterlerine göre takip ve dava konusu edilen çekin bedelinin ödenmemesi üzerine çekin işbu şirkete iade edilmiş olduğu ve davalı şirketin cari hesabına 100.000,00-TL borç olarak kaydedilmiş olduğu, iade edilen çeke karşılık davalı şirket tarafından 25/04/2018 tarihinde 50.000,00-TL ve 04/05/2018 tarihinde de 25.000,00-TL olmak üzere 75.000,00-TL ödeme yapıldığı, açık cari hesabın sonunda takip ve dava konusu edilen çekten dolayı icra takip tarihi olan 27/12/2018 tarihi itibarı ile davalı şirketin davacı şirkete 25.000,00-TL borçlu olduğu, davacı şirketin incelenen ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırılmış olduğu, defterlerin muhasebe usul ve prensiplerine uygun olarak tutulduğu, yevmiye defterinin kapanış tasdikinin de olduğu ifade edilmiştir.
Bilirkişi raporunda ilamsız takibe konu edilen 24/03/2018 keşide tarihli 100.000,00-TL’lik çekten bakiye asıl alacak olarak talep edilen 25.000,00-TL’nin keşide tarihinden takip tarihine kadar işlemiş yasal faiz miktarı hesaplanmamış ise de; mahkememizce re’sen 24/03/2018 keşide tarihi ile takip tarihi olan 27/12/2018 tarihi arası için işlemiş faiz miktarı 278 gün için yıllık %9 oranından 1.713,70-TL olarak hesaplanmış ve mahkememizce davacının takip tarihi itibarı ile davacının davalılardan 25.000,00-TL asıl alacak ve 1.713,70-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 26.713,70- TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222. Maddesi; MADDE 222 – (1) “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. ” hükmünü amirdir.
Yine belirtmek gerekir ki; HUMK’daki ve HMK’daki yazılı belge ile (ki belge kişinin kendi aleyhine olarak kendisi tarafından düzenlenir) ispat ilkesinin yegâne istisnasının tacirlerin basireti ilkesinin sonucu olan ticari defterler olduğu asla nazardan kaçırılmamalıdır.
Tacir basiretlidir, defterlerinde sadece ve sadece gerçekler yazılıdır. Defter delilini delil yapan tacirle ilgili basiret ilkesidir. Basiret ilkesi olmasaydı, defter delili diye bir delil olmazdı. Tacir basiretlidir, tacir basireti gereği her işi gibi defterlerini de yasalara göre tutar, silahların denkliği ilkesi önemli bir ilkedir, ticari defterler hasmın defterlerine hasretme durumu hariç, her iki tacirinde ticari işletmesi ile ilgili davalarda delil olabilir.
Yine HMK’nın 222 ve devamı maddelerine göre defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için uyuşmazlığın ticari işten kaynaklanması, uyuşmazlığın tacirler arasında çıkmış olması, ticari defterlerdeki kayıtların birbirini doğrulaması, ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması gerekir. Davaya bu açıklamalar ışığında da bakıldığında yukarıda izahı yapılan hususlar muvacehesinde davacı tarafın ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırılmış olduğu, defterlerin muhasebe usul ve esaslarına uygun olarak tutulduğu, kapanış tasdiklerinin de olduğu bu haliyle defterlerinin leh ve aleyhe delil kabiliyetini haiz bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili ayrıca dilekçesinde %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatı talebinde bulunmuştur.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde; Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Hükmünü amirdir.
İİK.’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının İcra Hakimliğıne başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması şart değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bunlardan ayrı olarak alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte ve böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir.
Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği kanaatine varılmıştır.
Davalı taraf icra takip dosyasından gönderilen ödeme emrine yaptığı itirazında yetki itirazında da bulunmuştur. İtirazın iptaline bakan mahkemenin öncelikli olarak icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkili olup olmadığını kendiliğinden incelemesi gerekmektedir. Mahkememizce yapılan değerlendirmede icra dairesinin yetkili olduğu kanaatine varılarak yetki itirazı nazara alınmamıştır. Nitekim bilindiği üzere icra takiplerinde yetki hususunda, 2004 sayılı İİK’nın 50. maddesi yollaması ile HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine atıfta bulunulmuştur.
İİK’nın 50. maddesi; “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.” Hükmünü havidir. Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır.Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin (icra hukuk mahkemesinin) yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin de yetkili olup olmadığını belirlemiş olacaktır. Türk Borçlar Kanunu 89/1 maddesi uyarınca para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Sözleşmenin yapıldığı ve ifa edileceği yerdeki mahkeme de yetkilidir. Davacının ikametgahı Konya olup para borcundan dolayı davacının ikametgahı olan Konya’daki icra daireleri ve mahkemeler açılan davada bu yüzden yetkilidirler.
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede, davacı vekilince davalı aleyhine açılan işbu davada davalıların Konya . İcra Müdürlüğünün …E. ( Yeni esas …Esas ) sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali, takibin devamı ve % 20 icra inkar tazminatı talep edilmiş olup, alınan rapor ve dosya kül halinde değerlendirildiğinde, davacı tarafın defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu ve delil kabiliyetini haiz bulunduğu, öte yandan davalı tarafların defterlerini ibraz etmediği, davacının takip tarihi itibarı ile davalılardan 25.000,00-TL asıl alacak ve 1.713,70-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 26.713,70- TL alacaklı olduğu kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
1-)Davalıların Konya . İcra Müdürlüğünün …(Eski esas …) yapmış oldukları itirazın 25.000,00-TL asıl alacak ve 1.713,70-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 26.713,70-TL üzerinden iptali ile takibin devamına, asıl alacak 25.000,00-TL ye takip tarihinden itibaren yıllık % 9 ve değişen oranlarda yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-)Kabul edilen miktarın % 20 si olan 5.342,74-TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-)Alınması gereken 1.824,81-TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 322,82-TL harç ve icra dairesine yatırılan 133,69-TL harç olmak üzere toplam 456,51-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.368,30-TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-)Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin, 26.713,70/26.731,25 oranına tekabül eden 1.319,13-TL’sinin davalılardan, 17,55/26.731,25 oranına tekabül eden 0,87-TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan 54,40-TL başvuru harcı, 7,80-TL vekalet suret harcı, 322,82-TL peşin nispi harç gideri ve icra dairesine yatırılan 133,69-TL harç olmak üzere toplam 518,71-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı tarafından sarfedilen 187,50-TL posta – tebligat gideri, 500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 687,50-TL yargılama giderinden haklılık oranına 26.713,70/26.731,25 göre hesaplanan 687,05-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-)Davacı tarafından yatırılan ve dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi.28/10/2021

Katip Hakim