Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/45 E. 2022/324 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ:
DAVALI :
VEKİLLERİ:
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ:

Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili şirketin karşı taraf … Bankasının … şubesinde kredili hesapları olduğunu, bu hesapların kullanımı sırasında bankanın müvekkili şirketten kanuna aykırı şekilde masraf, komisyon, ücret gibi isimler altında tahsil ettiği paraların iadesi için … arabuluculuk ile başvuru yapıldığını ve taraflar arasında anlaşmanın sağlanamadığını, banka tarafından bu kesintilerle ilgili hukukun aradığı şartları taşıyan bir bilgilendirme yapılmadığını, diğer yandan taraflar arasında yapılan sözleşmede komisyon ücreti vergi, fon, masraf tahsil edilebileceğinin yazılı olsa bile bu durumun davalı bankaya doğrudan komisyon ve masraf tahsil etme imkanı vermediğini, tahsil edilebilecek masraf ve komisyonların belgeli olması gerektiğini, hangi hizmetin karşılığı tahsil edildiğinin ispatlanmasının gerektiğini, yine tahsil edilebilecek miktarların emsal banka uygulamaları ile de uyumlu olması gerektiğini, müvekkilinin tacir olsa bile daha güçlü durumda bulunan davalı bankanın müvekkilinden yaptığı bu kesintilerin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, dolasıyla müvekkilinden alınan kesintilerin iadesine karar verilmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 500,00TL nin kesinti tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Davacı tarafın talebinin muğlak olduğunu, davaya konu talebin hangi kredi ve masraf ile ilgili olduğunun davacı tarafa açıklattırılmasına karar verilmesini istediklerini, bu nedenle ayrıntılı itiraz ve cevap haklarını saklı tuttuklarını, davacı vekilinin müvekkili adına kullanılan kredilerden bahsetmekte ise de hangi kredi/krediler için talepte bulunduğunu somut olarak açıklamasına karar verilmesini ettiklerini, her türlü itiraz ve cevap haklarının davacı tarafın dava dilekçesini açıklayan dilekçesinin taraflarına tebliğ edilmesinden sonrasına kadar saklı tuttuklarını, iddia edilen alacağın zamanaşımına uğradığını talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, tacir olan müvekkili bankanın TTK. 20.maddesi gereği ücret isteme hakkı olduğunu, kullanılan kredi/kredileri ticari kredi olduğunu, kredi şartlarının yasal mevzuat çerçevesinde serbestçe belirlendiğini, sözleşme serbestisi olduğunu, bu hususun sözleşme ve yasal düzenleme ile açıkça belirlendiğini, müvekkili banka tarafından tahsil edilen her türlü ücret, komisyon ve diğer masrafların Bankalar Kanununa ilgili diğer mevzuat hükümlerine ve bankacılık genel uygulamasına uygun biçimde tahsil edildiğini, davacı tarafın basiretli tacir olması gerektiğini, bu nedenle almış olduğu ticari kredilerle ilgili her türlü masraf, komisyon vb. bilerek ve kabul ederek aldığının kabulunün gerektiğini, sözleşme de herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin imzalandığını, ayrıca sözleşme öncesi bilgi formu ile bilgi verildiğini, davacı tarafın bundan sonra kredi kullandığını, bu nedenle dava açmak suretiyle sonradan ticari krediler nedeniyle alınan masrafların iadesinin istenmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığını, sözleşme serbestisi olduğunu, kredi kullanıldıktan sonra davaya konusu tutarların iadesinin istenmesinin ahde vefa ilkesine de aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle davacı tarafın kesinti tarihlerinden itibaren faiz talebinin yersiz olduğunu, davacı tarafın sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanmak suretiyle müvekkili bankanın çıkar sağladığını belirterek ve ilgisi olmayan bir Yargıtay kararı ekleyerek temerrüte düşmüş sayılmasını talep etmesinin kabul edilemez olduğunu ve reddine karar verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle dava dilekçesinin muğlak olması nedeniyle öncelikle açıklama yaptırılmasını, (ayrıntılı cevap ve tüm itiraz haklarını saklı tuttuklarını), haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 24/12/2021 tarihli ısla dilekçesi ile özetle; Kök ve ek rapora karşı itiraz ve beyanlarını tekrarla, dava dilekçesi ile talep edilen 500,00TL’yi 6.947,98TL kadar artırarak 7.447,98TL tutarına ıslah ettiklerini, ıslah talepleri doğrultusunda müvekkilinden haksız ve mevzuata aykırı şekilde yapılan toplamda 7.447,98TL tutarındaki kesintilerin, kesintilerin yapıldığı tarihten itibaren (bu olmadığı takdirte arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren) ticari faizi ile birlikte müvekkiline iadesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Taraflar arasında görülmekte olan davanın, davacı şirketin kullandığı krediler nedeniyle davalı banka tarafından komisyon, dosya masrafı, işlem masrafı gibi adlar altında haksız tahsil edildiği ileri sürülen bedellerin istirdadı istemine ilişkin 6100 Sayılı Kanunun 109/1 maddesi gereğince açılan kısmi dava olduğu anlaşılmıştır.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İLAMLARI
1.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 11/02/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Dava, genel nitelikteki kredi sözleşmesi nedeniyle banka tarafından davacıdan alınan kredi tahsis ve istihbarat ücretinin iadesine ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümü için, kredi tahsis ücreti adı altında alınan paranın, taraflar arasında sözleşmede belirlenen kredinin toplam limitine göre mi yoksa sadece fiili olarak kullandırılan kredi tutarına göre mi alınacağının saptanması önem arzetmektedir. Bu hususun belirlenmesi, özel ve teknik bilgiyi gerektiriyor olmakla bilirkişi incelemesi yapılmasını gerektirir niteliktedir.” denilmiştir.
2.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 14/06/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
” 6102 sayılı TTK’nın 20. maddesine göre, tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. Davaya konu ticari kredi kullanım komisyonu davalı bankanın temel iştigal konularından olan kredi sağlanması hizmeti karşılığında aldığı bir ücret olup, sözleşmede kararlaştırılmış olması kaydıyla bankanın bu ücreti talep edebileceği ilke olarak kabul edilmelidir. Somut olayda, taraflar arasında akdedilen 10.12.2007 tarihli kredi sözleşmesinde davalı banka tarafından kullandırılan kredi dolayısıyla faiz, komisyon, masraf alınabileceğine dair hüküm olmakla birlikte, miktar ya da oran belirtilmemiştir. Bu durumda, bozma ilamında da işaret edildiği üzere, davalı banka tarafından komisyon adı altında yapılan kesintilerin uygun olup olmadığının emsal banka uygulamaları araştırılarak belirlenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. ” denilmiştir.
3.T.C. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 28/04/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Bankalar tacir olup TTK’nın 20. maddesi ve Bankalar Kanunu uyarınca yaptıkları hizmet nedeniyle ücret alabilirler. Davacının iadesinin istediği kesintiler GKS kapsamında davacıdan alınmıştır. Bilirkişilerce, davalı bankanın aldığı ücret ve komisyonların makul oranda alındığı tespit edilmiştir. Davacının çektiği ticari krediler kaşılığında satın aldığı iktisadi kıymetin işletme aktifine kayıtlı olup olmadığının tevsik edilememesi nedenleriyle davacıya kullandırdığı tarımsal kredilere tahakkuk eden faizler üzerinden fon kesintisi yapmakta haklı olduğu anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi doğrudur.” denilmiştir.
4.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 22/11/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Taraflar arasında kredi sözleşmesi imzalandığından, söz konusu alacak talebi sözleşmeden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanununun 146. maddesi hükmüne göre sözleşmeye dayalı alacak davalarında zamanaşımı 10 yıl olup, dava konusu olayda da 10 yıllık sözleşme zamanaşımının uygulanması gerekir. Buna göre;işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. O halde mahkemece; 10 yıllık zamanaşımı süre dolmadığından işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir.” denilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE NETİCE
1.Mahkememizce yukarıda detayı verilen Yüksek Mahkeme ilamları çerçevesinde taraflar arasında dava konusu edilen kredi sözleşmesine ilişkin tüm bilgi ve belgeler dosyamız arasına alınmış, dosya içerisinde yer alan birden fazla bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi adına Mahkememizin 20/01/2022 tarihli 9 nolu celsesinde yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 11/02/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı, T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 14/06/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı, T.C. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 28/04/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı çerçevesinde dosyanın Bankacılık ve Finans alanında uzman 3 kişiden oluşturulacak bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiş, davalı tarafından davacıya herhangi bir kredi kullandırılıp kullandırılmadığı, kullandırılmış ise ücret ve komisyonların bankaca belirlenen oran ve miktarlarda ödeneceğinin davacı tarafından kabul edilip edilmediği, bu hususta davacının bilgilendirilip bilgilendirilmediği, komisyon oran ve tutarlarını gösterir listelerin kredi sözleşmesine ek yapılıp yapılmadığı, davacı tarafından imzalanıp imzalanmadığı, imzalanmış ise ihtirazi bir kayıt konulup konulmadığı, davalı bankaca tahsil olunan ücret ve komisyonların belgelendirilip belgelendirilmediği, davalı bankaca ilan edilen sınır ve oranlar içinde kalıp kalmadığı, emsal bankaların masraf ve komisyon oranlarının, davalı bankaca uygulanan oran ve miktarlar arasında fahiş fark olup olmadığı, fahiş ise davacının talep edebileceği bir alacağı olup olmadığının hesaplanması hususunda rapor tanzim edilmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
2.Dosya içerisinde yer alan 18/04/2022 Tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; Davacı şirket ile davalı arasında 05/07/2018 tarihli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi ile 15/02/2017 tarihli Ticari Müşteri Sözleşmesine istinaden kredilerin kullandırıldığı, komisyon oran ve tutarları gösterir listelerin kredi sözleşmelerine ek yapıldığı ve davacı tarafından ihtirazi kayıt konulmadan imza edildiği, davalı banka tarafından tahsil edilen kesintilerin emsal bankalarla yapılan karşılaştırılması neticesinde 2 adet ekspertiz komisyon ücreti ile 2 adet ipotek fek ücretinin banka mevzuatına uygun ve kesintilerin emsal bankalarla karşılaştırıldığında makul olduğu lakin kobi paket program sözleşmesi “… Paketi”‘nden 150,00 TL ile Kredi Teklif ve Değerlendirme Ücreti adı altında resen tahsil edilen 5.000,00 TL’lik kesintilerin haksız olduğu rapor edilmiştir. İlgili heyet raporunun emsal Yüksek Mahkeme içtihatları çerçevesinde denetime elverir şekilde ayrıntılı, gerekçeli ve yöntemine uygun hazırlanması sebebiyle hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
3.Yukarıda yapılan açıklamalar, amir kanun hükümleri, Yüksek mahkeme içtihatları, bilirkişi heyet raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 6102 Sayılı Kanunun 16/1 maddesi gereğince davacının özel hukuk tüzel kişisi tacir olduğu, adı geçen kanunun 18/2 maddesi gereğince bütün işlerinde basiretli hareket etmekle yükümlü olduğu, yine davalının da adı geçen kanunun 16/1 maddesi gereğince özel hukuk tüzel kişisi tacir olduğu ve adı geçen kanunun 20/1 maddesi gereğince ticari işletmesi ile ilgili olarak gördüğü iş veya hizmet karşılığında uygun bir ücret isteme hakkı bulunduğu, davacı şirket ile davalı arasında 05/07/2018 tarihli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi ile 15/02/2017 tarihli Ticari Müşteri Sözleşmesine istinaden kredilerin kullandırıldığı, komisyon oran ve tutarları gösterir listelerin kredi sözleşmelerine ek yapıldığı ve davacı tarafından ihtirazi kayıt konulmadan imza edildiği, davalı banka tarafından tahsil edilen kesintilerin emsal bankalarla yapılan karşılaştırılması neticesinde 2 adet ekspertiz komisyon ücreti ile 2 adet ipotek fek ücretinin banka mevzuatına uygun ve kesintilerin emsal bankalarla karşılaştırıldığında makul olduğu lakin kobi paket program sözleşmesi “Çam Paketi”‘nden 150,00 TL ile Kredi Teklif ve Değerlendirme Ücreti adı altında resen tahsil edilen 5.000,00 TL’lik kesintilerin haksız olduğunun anlaşıldığı, yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 11/02/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı, T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 14/06/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı, T.C. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 28/04/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alınarak davalının toplamda 5.150,00 TL’lik haksız kesinti yaptığı anlaşılmakla, davacının davasının bu tutar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiş, dava tarihinden önce davalı usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediğinden hükmolunan meblağa dava ve ıslah dilekçesinde miktarlar nazara alınarak ticari avans faizi uygulanmasına karar verilmiştir.
4.Her ne kadar davalı tarafından alacağın zamanaşımına uğradığı yönünde defi ileri sürülmüş ise de; Taraflar arasında kredi sözleşmesi imzalandığından, söz konusu alacak talebi sözleşmeden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanununun 146. maddesi hükmüne göre sözleşmeye dayalı alacak davalarında zamanaşımı 10 yıl olup, dava konusu olayda da 10 yıllık sözleşme zamanaşımının uygulanması gerekir. Somut olayda kredi sözleşmelerinin imzalandığı 15/02/2017 ve 05/07/2018 tarihleri ile yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 22/11/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı çerçevesinde davacının alacak talebinin zamanaşımı süresi içerisinde olduğu görülmekle davalının bu yöndeki itirazlarına itibar edilmemiş ve Mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hükümler tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE;
a-500,00 TL’nin dava tarihi olan 22/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte DAVALIDAN TAHSİLİ İLE DAVACIYA VERİLMESİNE,
b-4.650,00 TL’nin ıslah tarihi olan 24/12/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte DAVALIDAN TAHSİLİ İLE DAVACIYA VERİLMESİNE,
c-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 351,80TL karar ve ilam harcından dava açılırken alınan 54,40TL peşin harç ve yargılama sırasında alınan 118,66TL ıslah harcının toplamı olan 173,06TL harcın mahsubu ile bakiye ‬178,74‬TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından karşılanan 54,40 TL başvuru harcı, 54,40 TL peşin harç, 118,66TL ıslah harcı ve 7,80 TL vekalet suret harcı olmak üzere toplam ‬‬235,26‬TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00TL arabuluculuk giderinin davanın haklılık oranına göre (5.150,00/7.447,98) hesaplanan 912,73TL nin davalıdan 407,27 TL nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından karşılanan 90,00‬TL posta ve tebligat gideri, 1.400,00TL bilirkişi ücreti gideri olmak üzere toplam 1.490,00TL’nin davanın haklılık oranına göre (5.150,00/7.447,98) hesaplanan 1.030,28TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlasının davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından karşılanan 19,00TL posta ve tebligat gideri ve 2.000,00TL bilirkişi ücreti gideri olmak üzere toplam 2.019,00TL’nin davanın haklılık oranına göre (2.297,98/7.447,98) hesaplanan 622,94TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlasının davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 2.297,98TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9-6100 Sayılı HMK’nın 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde davacının sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; Taraf vekillerinin yüzüne karşı kabul ve reddolunan dava değeri yönüyle 6100 Sayılı Kanunun 341/2 maddesi ve 6763 Sayılı Kanunun 44. Maddesiyle eklenen Ek Madde 1 uyarınca her takvim yılı başından itibaren yeniden değerleme oranı uygulanarak belirlenen parasal sınır nazara alındığında miktar itibariyle KESİN OLMAK ÜZERE Türk Milleti adına verilen karar duruşma tutanağına geçirilerek açıkça okunup usulen anlatıldı.10/05/2022

Katip … Hakim …