Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/410 E. 2021/617 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO:
KARAR NO:
HAKİM :
KATİP :
DAVACI:
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ :
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket adına vekaleten alacağın tahsili amacıyla Konya . İcra Müdürlüğünün …E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalı tarafından haksız ve mesnetsiz olarak takibe itiraz edildiğini, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki nedeniyle vermiş oldukları sipariş konusu mallar için peşinat olarak 26/09/2017 tarihinde 8.000,00 $ ve 27/11/2017 tarihinde 4.000,00 $ olmak üzere toplamda 12.000,00 $ ödeme yapıldığını, yapılan ödemelere rağmen sipariş konusu malların teslim edilmediğini, ayrıca müvekkili şirketin yapmış olduğu ödemelerin de iade edilmediğini, müvekkil şirketin yapmış olduğu toplam 12.000,00 $’lık ödemeye rağmen davalı şirketin üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmediğini, davalı şirketin peşinatını alarak müvekkiline teslim borcu içerisine girdiği malzemeleri 2017 yılından itibaren teslim etmediğini, buna rağmen müvekkili şirketin elinden gelen anlayışı gösterdiğini, müvekkili şirketin anlayışlı ve yapıcı tutumuna rağmen aradan 3 yıl geçtiğini, ancak müvekkili şirkete ne satın aldığı malzemelerin teslim edildiğini, ne de yatırmış olduğu peşinatın iade edildiğini, bu durumun müvekkilini ekonomik olarak da zor duruma soktuğunu, bu süre zarfında müvekkili şirketin defalarca malların teslim edilmesini talep ettiğini fakat bu malların teslim edilmediğinin taraflar arasındaki whatsapp konuşmalarıyla ve davalının açık ikrarıyla sabit olduğunu, bu konuşmaların 2018-2019 yıllarına ait olup müvekkili şirketin iyi niyetini korumasına karşın davalı tarafından sürekli oyalandığını, hatta müvekkilinin de bu 3 yıl içerisinde siparişlerin gelmemesi nedeniyle kendi müşterilerine karşı da zor durumda kaldığını, tüm bu nedenlerle davalı aleyhine Konya . İcra Müdürlüğü …E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının takibe haksız ve kötü niyetle itiraz ettiğini, davalının müvekkili şirketi zor durumda bırakmak amacıyla yapmış olduğu itirazın haksız, hukuki dayanaktan yoksun ve tamamen takibi durdurmaya yönelik olduğunu, bu nedenle itirazın iptalini ile kötü niyetli borçlu şirket aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ile yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının açmış olduğu davanın usul ve yasaya aykırı olduğundan reddinin gerektiğini, davacı ile müvekkili arasında anlaşma yapıldığını, açılan davada davalının mallarını teslim etmediği belirtilmiş ise de gerçekte bu durumun böyle olmadığını, müvekkili ile davacı arasındaki anlaşmanın malların tesliminden önce kalan bakiyenin ödenmesi ve ödemeyi alan müvekkilinin de malları teslim etmesi şeklinde olduğunu, bu durumun ses kayıtları ile ispatlanabileceğini, söz konusu malların hazır olduğunu, kalan ödemenin yapılması durumunda davalının malları teslim edeceğini bildirdiğini, davacının o malları satacağı kişi ile anlaşmasının bozulduğunu, kalan parayı ödemekten vazgeçip kaporayı geri istediğini, malların hazır olmasına rağmen davacının malları istememesinin kötü niyetli olduğunu, açılan davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İtirazın iptali davası olup, İ.İ.K.’nun 67. maddesi gereğince yasal bir yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın Konya . İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptalinin gerekip gerekmediği, ödenen bedelin davacıya iadesinin mümkün bulunup bulunmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Konya . İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasının yapılan incelenmesinde; davacı-alacaklı tarafından davalı-borçlu hakkında yapılan ilamsız takip olduğu, borçlunun süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, Konya 7. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası, taraflara ait ticari defter kayıtları ve belgeler, Whatsapp Kayıtları, mailler, vergi dairesi ve ticaret sicil kayıtları, banka dekontları, Arabuluculuk Son Tutanağı ve tüm belgeler dosya arasına alınmıştır.
Davacı vekili ön inceleme celsesinde; Davanın 12.000,00 USD ye yönelik itirazın iptali davası olduğunu, söz konusu bedelin faizini işbu itirazın iptali davasında talep etmediklerini, bu nedenle talebin 12.000,00 USD’ye yönelik itirazın iptali davası olduğunu, harcı da bu şekilde yatırdıklarını duruşma tutanağını imzalamak suretiyle beyan etmiştir.
Taraflara aralarındaki ticari ilişki nedeniyle defterlerini sunmaları için süre verilmiş ve taraf vekillerince defterler ibraz edildiğinde veya bulundukları yer bildirildiğinde dosyanın SMMM bilirkişi, sözleşmeler konusunda uzman bilirkişi ve bilgisayar mühendisi bilirkişiye tevdii ile ayrıca yerinde inceleme yetkisi de verilmek suretiyle tarafların iddia ve savunmaları irdelenerek davaya konu ödemenin taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, kayıtlı ise ne şekilde kayıtlı olduğu, takibe konu alacaktan dolayı ödeme olup olmadığı ve takip tarihi itibari ile varsa davacının ödemeden kaynaklı alacağının hesaplanması, ayrıca taraf defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunup bulunmadığı, ayrıca bilirkişiler tarafından davacının taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden ödediği bedeli iade isteyip isteyemeceği ve de yine taraflar arasındaki mesaj ve maillerin de raporda değerlendirilmesi, bilirkişiler tarafından davalının … firmaya gönderdiği ödeme dekontlarında 8.000,00 USD üzerinde oynama yapıp yapmadığının da irdelenmesi talep edilmiştir.
Sunulan 22/03/2021 tarihli heyet raporunda özetle; Konya . İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; Davacı tarafından takibe konu edilen alacağın 8.000,00 USD ve 4.000,00 USD tutarlı toplam 12.000,00 USD tutarındaki asıl alacak olduğu, takip tarihinin 21.02.2020 tarihi olduğu, davacının incelenen ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırılmış olduğu, defterlerin muhasebe usul ve prensiplerine uygun olarak tutulduğu, yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin de olduğu ve süresinde yaptırıldığının görüldüğü, davacı defterlerine göre davacı tarafından davalı şirkete 30.09.2017 tarihi ile kayıtlı (8.000,00 USD’ye karşılık gelen) 28.129,60-TL’nin ve 30.11.201 tarihi ile kayıtlı (4.000,00 USD’ye karşılık gelen) 15.746,00-TL’nin mal alımına ilişkin peşinat olarak bankadan gönderilmiş olduğu, dolayısıyla 31.12.2017 tarihi itibariyle davacının davalı şirketten göndermiş olduğu peşinatlardan (avanslardan) dolayı (12.000,00 USD’ye karşılık gelen) 43.875,60-TL alacaklı olarak göründüğü, davacının ticari deterlerinde bu tarihten sonra davalı şirket ile ilgili herhangi bir kaydın olmadığı, sonuç olarak icra takip tarihi olan 21.02.2020 tarihi itibariyle davacının davalı şirketten (12.000,00 USD’ye karşılık gelen) 43.875,60-TL alacaklı olarak göründüğünün tespit edildiği,
Davalı yanın ticari defterlerine göre de; Davalının incelenen ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırılmış olduğu, defterlerin muhasebe usul ve prensiplerine uygun olarak tutulduğu, yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin de olduğu ve süresinde yaptırıldığının görüldüğü, davacı tarafından davalı şirkete 27.09.2017 tarihinde (8.000,00 USD’ye karşılık gelen) 28.275,20-TL’nin ve 27.11.2017 tarihinde de (4.000,00 USD’ye karşılık gelen) 15.746,00-TL’nin mal alımına ilişkin avans olarak bankadan gönderilmiş olduğu, dolayısıyla 31.12.2017 tarihi itibariyle davacının davalı şirketten göndermiş olduğu avanslardan dolayı (12.000,00 USD’ye karşılık gelen) 44.021,20-TL alacaklı olarak göründüğü, davalı şirketin ticari defterlerinde bu tarihten sonra davacı ile ilgili herhangi bir kaydın olmadığı, sonuç olarak icra takip tarihi olan 21.02.2020 tarihi itibariyle davacının davalı şirketten (12.000.00 USD’ye karşılık gelen) 44.021,20-TL alacaklı olarak göründüğü,
Yine davalı şirket tarafından dava dışı … firmasına 28.09.2017 tarihinde (4.000,00 USD’ye karşılık gelen) 14.137,60-TL’nin, 29.11.2017 tarihinde (4.000,00 USD’ye karşılık gelen) 15.685,60-TL’nin ve 12.12.2017 tarihinde de (4.000,00 USD’ye karşılık gelen) 15.310,80-TL’nin gönderilmiş olduğu, dolayısıyla 31.12.2017 tarihi itibariyle davalı şirketin … firmasına göndermiş olduğu havalelerden dolayı (12.000,00 USD’ye karşılık gelen) 45.134,00-TL alacaklı olarak göründüğü, davalı şirketin ticari defterlerinde bu tarihten sonra dava dışı … firma ile ilgili herhangi bir kaydın olmadığı, sonuç olarak 31.12.2017 tarihi itibariyle davalı şirketin cevap dilekçesinde bahsedilen dava dışı … firmasından (12.000,00 USD’ye karşılık gelen) 45.134,00-TL alacaklı olarak göründüğü ifade edilmiş,
Neticeten davacı tarafından davalı şirkete verilen siparişlerle ilgili olarak 27.09.2017 tarihinde 8.000,00 USD ve 27.11.2017 tarihinde de 4.000,00 USD olmak üzere toplamda 12.000,00 USD ödenmiş ve paranın davacıya iade edilmemiş olduğu hususunda sunulmuş olan belgeler ve ticari defter kayıtlarında herhangi bir ihtilafın görülmediği, davalının sunduğu makbuz ve bankadan temin edilen orijinal makbuz karşılaştırıldığında, davalının davacıya … firmasına yapmış olduğu ödemeyi belgelemek için gönderdiği 8.000,00 USD’lik dekont üzerinde oynama yapmış olduğu, bu dekont ile gönderilerin bedelin 4.000,00 USD olduğu rapor edilmiştir.
Az yukarıda sunulan rapora taraf vekillerinin beyan ve itirazları doğrultusunda mahkememiz kasasında bulunan flaş bellek, dosyadaki vatsap yazışmaları ve tüm bilgi ve belgeler tetkik edilmek, ayrıca heyette bulunan sözleşmeler konusunda uzman bilirkişinin de davacı tarafın talepleri hakkında değerlendirmelerde bulunmak ve taleplerin kadri marufunda olup olmadığı hususlarının da değerlendirilerek heyetten ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
25/08/2021 tarihli ek raporda;Taraflar arasındaki sözleşmenin menkul satış sözleşmesi olup satış sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 207. ve devamı maddelerinde düzenlendiği, bu maddeler gereği satış sözleşmesi, satıcının satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme türü olduğu, tam iki tarafa borç yükleyen, karşılıklı bir sözleşme olmasının yanı sıra ani edimli sözleşme türlerinden olduğu, fakat satılanın kısım kısım teslim edileceğine dair sözleşmede hüküm bulunması halinin bunun bir istisnası olduğu, izahatlar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki hukuki ilişki menkul alım satım sözleşmesi olup taraflar arasındaki yazışmaların hukuken geçerli olduğu, dolayısı ile kök raporda belirtildiği şekilde taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulmuş olduğu kanaatine varıldığı ifade edilmiştir.
Taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 207 vd. Maddeleri uyarınca satış sözleşmesi kurulduğu, davacının yapmış olduğu toplam 12.000,00 USD’lik ödemeye rağmen davalı şirketin üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmediği ve malları davacıya teslim etmediği anlaşılmıştır.
Dava taraflarının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde de davacının talep ettiği bedelin her iki tarafın ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu görülmüştür.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222. Maddesi; MADDE 222 – (1) “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. ” hükmünü amirdir.
Yine belirtmek gerekir ki; HUMK’daki ve HMK’daki yazılı belge ile (ki belge kişinin kendi aleyhine olarak kendisi tarafından düzenlenir) ispat ilkesinin yegâne istisnasının tacirlerin basireti ilkesinin sonucu olan ticari defterler olduğu asla nazardan kaçırılmamalıdır.
Tacir basiretlidir, defterlerinde sadece ve sadece gerçekler yazılıdır. Defter delilini delil yapan tacirle ilgili basiret ilkesidir. Basiret ilkesi olmasaydı, defter delili diye bir delil olmazdı. Tacir basiretlidir, tacir basireti gereği her işi gibi defterlerini de yasalara göre tutar, silahların denkliği ilkesi önemli bir ilkedir, ticari defterler hasmın defterlerine hasretme durumu hariç, her iki tacirinde ticari işletmesi ile ilgili davalarda delil olabilir.
Yine HMK’nın 222 ve devamı maddelerine göre defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için uyuşmazlığın ticari işten kaynaklanması, uyuşmazlığın tacirler arasında çıkmış olması, ticari defterlerdeki kayıtların birbirini doğrulaması, ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması gerekir. Davaya bu açıklamalar ışığında da bakıldığında yukarıda izahı yapılan hususlar muvacehesinde tarafların ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırılmış olduğu, defterlerin muhasebe usul ve esaslarına uygun olarak tutulduğu, kapanış tasdiklerinin de olduğu bu haliyle defterlerinin leh ve aleyhe delil kabiliyetini haiz bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili ayrıca dilekçesinde %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatı talebinde bulunmuştur.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde; Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Hükmünü amirdir.
İİK.’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının İcra Hakimliğıne başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması şart değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bunlardan ayrı olarak alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte ve böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir.
Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği kanaatine varılmıştır. Dava döviz alacağından kaynaklı itirazın iptali davası olup, icra inkar tazminatına hükmedilirken kabul edilen meblağın takip tarihindeki efektif satış kuru karşılığı olan ( takip tarihinde 1 USD efektif satış kuru 6,1025-TL’ye karşılık gelmektedir. ) miktar baz alınmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede, davacı vekilince davalı aleyhine açılan işbu davada davalının Konya . İcra Müdürlüğünün …E. sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali, takibin devamı ve % 20 icra inkar tazminatı talep edilmiş olup, alınan kök ve ek rapor ve dosya kül halinde değerlendirildiğinde, davacının yapmış olduğu toplam 12.000,00 USD’lik ödemeye rağmen davalı şirketin üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmediği ve malları davacıya teslim etmediği anlaşılmış olup, taraf defterlerine göre de davacı yanca davalıya 12.000,00 USD gönderildiği sabit olmakla davanın kabulüne ilişkin olarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının davasının KABULÜNE,
1-)Davalının Konya . İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 12.000 USD üzerinden iptali ile takibin devamına,
2-)Hükmolunan 12.000 USD alacağın takip tarihindeki efektif satış kuru (6,1025 TL ) satış kuru üzerinden hesaplanan % 20 oranında icra inkar tazminatı 14.646,00-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-)Alınması gereken 5.002,34-TL harçtan peşin alınan 910,51-TL harç ve icra dairesine yatırılan 493,27-TL harç olmak üzere toplam 1.403,78-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.598,56-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan 54,40-TL başvuru harcı, 910,51-TL peşin harç, 7,80-TL vekalet harcı, 493,27-TL icra harcı, 1.500,00-TL bilirkişi ücreti ve 120,50-TL posta – tebligat gideri olmak üzere toplam 3.086,48-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 10.319,90-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı tarafından yatırılan ve dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi. 02/12/2021

Katip … Hakim …