Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/398 E. 2022/725 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1- … – … …
2-
VEKİLİ :
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Konya . Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/10/2019 tarih, … esas, … karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verildiği, kararın davacı vekilince istinaf edildiği, Konya BAM .Hukuk Dairesinin 12/03/2020 tarih … esas, … karar sayılı kararı ile istinaf talebinin reddine karar verildiği, verilen görevsizlik kararının 12/03/2020 tarihinde kesinleştiği, dosyanın 22/07/2020 tarihinde mahkememize tevdi edilerek yukarıda yazılı esasa kaydedildiği anlaşılmış olup dosyanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili Konya . Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu 30/07/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … ismi ile 1981 yılında şahıs şirketi olarak kurmuş olduğu şirketin müvekkilinin ağabeyi …’in 1996 yılında ortak olmasıyla …. Tic. Ltd. Şti. İsmiyle ticari hayatına devam ettiğini, şirketin imal etmiş olduğu fren ayar kolları, kaliper tamir takımları üretimi noktasında Türkiye pazarının %75’ini, dünya pazarının da %40’ını karşılar durumda olduğunu, ortaklar arasındaki anlaşmazlıklar neticesinde şirketin tasfiye aşamasına geldiğini, davalı …’in … Tic. Ltd. Şti. ismi ile yeni bir şirket kurarak ticari hayatına devam ettiğini, müvekkilinin ise … Tic. Ltd. Şti. isimli yeni bir şirket kurarak ticari hayatına devam ettiğini, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında görevlendirilen bilirkişi tarafından sunulan ve tarafların kabul ettiği teklife göre şirketin gayrimenkullerinin satışı sonucu elde edilen gelirin 1/2 şeklinde paylaşılması hususunda anlaşıldığını ancak davalı …’in müdür olarak yetkilisi olduğu … şirketi adına kayıtlı olan fabrika binasını satışa sunarak yeni şirketi … Döküm şirketi adına devrettiğini, devreden ve devralanın tarafın aynı kişiler olduğunu, yapılan bu devrin hukuka aykırı olduğunu, yapılan devir işlemine ilişkin müdür yetkisinin yeterli olmadığını, genel kurul kararı gerektiğini, Yargıtay içtihatlarına göre de yapılan devir işleminin muvazaalı olup iptal edilmesi gerektiğini, davalı …’in fabrika binasını önce kendi şahsına devretmek üzere … Tapu Müdürlüğü’ne başvuruda bulunduğunu ancak OSB olması nedeniyle şahıs üzerine tapu devri yapılamadığından yetkilisi ve sahibi olduğu yeni şirketi üzerine devir işlemini yaptığını, şirket üzerindeki fabrika binasının satışından elde edilecek gelirin şirket geliri olup müvekkilinin de ortak olarak hakkı olduğunu, şirket müdürü sıfatıyla devir işlemi yapan davalı …’in müdürlük yükümlülüğünü ihlal ettiğini, davalının yeni şirketinin devraldığı taşınmaz nedeniyle sebepsiz yere zenginleşmeye gittiğini bu yönüyle de taşınmazın 1/2’si kadar müvekkilinin zararının tazmin edilmesi gerektiğini beyanla öncelikle davaya konu olan … ili, … ilçesi, … mahallesi, … ada, … parsel sayılı fabrika binasının 3.kişilere devrinin önlenmesi için tedbir konulmasına, fabrika binasının tapu kaydının iptali ile …. Tic. Ltd. Şti. adına tesciline, tescil talebi uygun görülmez ise rayiç bedelinin tespit edilerek 1/2’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili Konya . Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu 29/11/2018 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın yetki ve görevsizlik itirazlarını kabul etmediklerini, yetkili mahkemelerin Konya mahkemeleri, görevli mahkemelerinde Asliye Hukuk mahkemeleri olduğunu, davalı tarafın yine dava taraflarına yönelik husumet itirazlarını da HMK hükümlerine kabul etmediklerini, müvekkilinin menfaat sağladığı iddialarını da kabul etmediklerini, kayıtların şeffaf olup müvekkilinin kendi adına menfaat sağlamış olduğu şirketi zarara uğratacak işler yapmış olduğu iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin şirket defter ve mail yazışmalarını sonradan kendi kurmuş olduğu şirkette kullanmış olduğuna yönelik iddiaları da kabul etmediklerini, müvekkilinin TTK’nun 395 ve396 maddelerine aykırılık teşkil edecek hiçbir eylem ve davranışta bulunmadığını, müvekkilinin iddia edildiği gibi davaya konu şirketi borçlandıracak hiçbir davranış içinde olmadığını, müvekkilinin borçlandırmaktan ziyade şirketin kar etmesi ve para kazanabilmesi gayesiyle hareket ettiğini, davalı tarafın iş bu tapu iptal ve tescil davasın vermiş oldukları cevap dilekçesinde davaya cevap verme yerine alacaklı oldukları yönünde beyanlarının iş bu dava konusu olmadığını, genel kurul kararı olmadan şirket yetkilisinin tek başına tapu devri yapılmasının usul ve esaslara aykırı olduğunu, şirket adına kayıtlı taşınmaz, demirbaş ve makinelerin müvekkili tarafından alındığı iddialarını da kabul etmediklerini, taşınmaz ve malzemelerin Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasından yapılan ve tarafların karşılıklı kabul ettikleri mutabakat gereğince paylaşıldığını, bu konuda bir anlaşmazlık ve ihtilafın söz konusu olmadığını, taşınmaz satışlarından elde edilen bedel ile şirket borçlarının ödendiği iddialarını da tamamen asılsız olduğunu beyanla talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili Konya . Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu 04/09/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın husumeti yönelttiği tarafın yanlış olup davaya bakmakla yetkili mahkemelerin Asliye Ticaret mahkemeleri olduğunu öncelikle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, şirketin müvekkili … tarafından kurulup davacı kardeşin şirkete bedelsiz olarak ortak edildiğini, şirket içinde yapılan iş bölümü gereği ilamat kısmı ile müvekkilinin, finans, muhasebe, satış, pazarlama ve tahsilat işleriyle davacının ilgilendiğini, anlaşmazlığın sebebinin davacının şirket adına iş yaparak kendi adına türlü menfaatler sağlaması ve şirketi zarara uğratacak işleri yapması olduğunu, ticari ayrılık sonrasında davacının şirket maillerini kullanarak yılların birikimini kendi kurmuş olduğu yeni şirkette kullandığını, müşteri portföyünü aldığını, müvekkilinin ise kendi yeni şirketini sıfırdan kurarak tutunmaya çalıştığını ve birçok zorluk çektiğini, şirket bilgilerinin izinsiz olarak kullanılmasının kanuna aykırı olduğunu, müvekkili adına yapılan bu haksızlıklara ilişkin Mahkemeniz … esas sayılı dosyası ile alacak davası açıldığını, bu dosyada …’in müvekkilini zarara uğrattığının açıkça ortaya konulduğunu, davaya konu şirketin ayrılık aşamasında hesaplarının incelenmesinde de ortaya çıkacağı üzere 6 milyon alacağının olduğunu, davacı …’in alacakların tahsili noktasında alacağı imkansızlaştırma yoluna adımlar attığını, ayrıca şirket adına kayıtlı bulunan fabrika binasında bir yıla yakın kira bedeli ödemeden oturduğunu, elektrik, su, doğalgaz masraflarını şirkete ödettiğini, müvekkilini zarara uğrattığını, müvekkilinin tapu devri yapmasına ilişkin yetkisi olduğunu, tapu devrinin mevzuata aykırı bir durum olmadığını, şirket ortaklığının giderilmesi için Konya . Asliye Ticaret Mahkemesine açılan davada tasfiye sürecine gidildiğini ancak davacı …’in tasfiye memuru atanması sürecine itiraz ederek süreci geciktirdiğini, bu süreçte şirketin alacaklarını toplayarak kendi şahsi hesaplarına geçirdiğini, yine bu süreçte şirketi borçlandırarak müvekkilini de borç altına soktuğunu, bu durumun şirket ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi ile ortaya çıkacağını, davacı …’in şirket kayıtları ve ticari defterlerini elinde tutarak müvekkiline göstermediğini, şirketin uhdesinde bulunan demirbaşların, taşıtların, makinelerin davacı tarafından satıldığını ya da şahsi olarak kendi şirketinde kullanıldığını, yine davacının yeni şirketi ile davaya konu şirket kayıtlarının cari hesaplarının incelenerek aralarındaki ilişkinin ortaya konulmasını beyanla açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER;
… Tapu Müdürlüğünden davaya konu taşınmazın tapu kayıtları, Konya Ticaret Sicil Müdürlüğünden davaya konu şirket ve davalının sonradan kurmuş olduğu şirkete ilişkin bilgi ve belgeler celp edilmiş, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosya sureti ve Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosya sureti celp edilmiş, mahkememiz … esas sayılı dosyası dosya arasında alınmış, taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtları üzerinde de inceleme yapılması ile mahallinde keşif yapılarak inşaat mühendisi, gayrimenkul değerleme uzmanı ve muhasebe bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
DAVANIN NİTELİĞİ, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE :
.Dava, muvazaa ve şirket yöneticisinin kötü yönetimi iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır.
Dava konusu … İli, … İlçesi, … Köyü, … pafta,… ada, … parselde kayıtlı 5.879,00 m2 alanlı taşınmaz, tam hisseyle …. Tic. Ltd. Şti adına kayıtlı iken, 18.07.2018 tarihinde, şirket yöneticisi … tarafından, 903.000,00 TL bedelle, … Ticaret Limited Şirketine devredildiği anlaşılmaktadır. Bahse konu taşınmaz, dava tarihi ve hüküm tarihi itibariyle halen davalı şirket adına kayıtlıdır.
Dava tarafları, yapılan tapu devri işleminin muvazaalı olup olmadığı, devrin şirket menfaatine olup olmadığı, devir bedelinin o dönemki piyasa rayiçlerine göre düşük olup olmadığı, devir bedelinin şirkete ödenip ödenmediği ve şirket yararına kullanılıp kullanılmadığı konularında ihtilaflıdır.
TTK’nun 644. Maddesi; “Aşağıda madde numaraları bildirilen anonim şirketlere ilişkin hükümler limited şirketlere de uygulanır.
a)….kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğunu düzenleyen 553 üncü maddesi…” hükmünü amirdir.
TTK’nun 553. Maddesi ise: “(1) Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.
(2)Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar.
(3) Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz.” hükümlerini içermektedir.
Davacı …, dava tarihinde şirket ortağı olup; şirket yöneticisinin şirkete ait taşınmazı kendi sahibi olduğu diğer bir şirkete muvazaalı işlemle devrettiği iddiasındadır. Dolayısıyla, şirket ortağının, yöneticinin eylemi sebebiyle uğranılan dolaylı zararın giderimi mahiyetindeki tapu iptali talebini, devri gerçekleştiren şirket yöneticisi ile tapuyu devralana yöneltmesinde bir sakınca yoktur. Sözün özü, davada aktif husumet ve pasif husumet yönünden bir eksiklik bulunmamaktadır. Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre muvazaa iddiaları zamanaşımına tabi değildir.
Dava konusu taşınmaz, tapu sicilinde karkas idari bina, fabrika ve arsa vasıflıdır. Dava konusu tapu devir senedinde de taşınmazın bu nitelikte olduğu özellikle belirtilmiş ve devir tüm sayılan vasıflarla gerçekleştirilmiştir. Bu sebeple dava değerinin idari bina, fabrika ve arsa değerinin toplamı olması gerektiği anlaşılmakla, peşin harç yargılama sırasında buna göre ikmal ettirilmiştir.
Dava taraflarının iddia ve savunmaları ile toplanan deliller ve mahkememizce icra edilen keşif ve sonrasında düzenlettirilen hükme elverişli bilirkişi heyeti raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; Dava konusu taşınmazın 18.07.2018 tarihinde şirket yöneticisi … tarafından 903.000,00 TL bedelle … Ticaret Limited Şirketine devredildiği, tapuyu devralan şirketin ortaklık yapısı ve yönetim yapısı dikkate alındığında … ile tapuyu devralan arasında organik bağ bulunduğu, taşınmazın devir tarihindeki gerçek bedelinin 5.652.691,00 TL olduğu, yani gösterilen devir bedelinden altı kattan fazla ederinin bulunduğu, taşınmaz üzerinde bulunan fabrika binası üretim yapmaya elverişli olduğu halde hali hazırda atıl konumda olduğu, fabrikanın kiralandığı ileri sürülmüş ise de başlatılan tahliye istemli icra takibinin sürüncemede bırakıldığı, bu itibarla davacının muvazaa iddialarının haklı olduğunun anlaşıldığı, tüm bunlarla birlikte; taşınmaz ve üzerindeki fabrika, şirketin üretim yaptığı en önemli sermayesi ve gelir kapısı olduğu halde devre yönelik alınmış bir genel kurul kararının bulunmadığı, tapuda gösterilen devir bedelinin şirket hesabına geçtiğinin ve şirketin borçlarının kapatılmasında kullanıldığının veyahut da şirket yararına herhangi bir yerde kullanıldığının şirket kayıtlarıyla doğrulanmadığı ve bu savunmaların ispatlanamadığı, hal böyle olmakla sübut bulan davanın kabulünün gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla, aşağıdaki şekilde hüküm tesisi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVACININ BİRİNCİL TALEBİNİN KABULÜ İLE; … ili, … ilçesi, … mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile taşınmazın …. Tic. Ltd. Şti adına tapuya kayıt ve tesciline,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 386.135,32TL harçtan dava açılırken peşin olarak alınan 1.707,75TL ve yargılama sırasında alınan 94.826,08TL tamamlama harçlar toplamı olan 96.533,83TL harcın mahsubu ile bakiye 289.601,49TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 35,90TL başvuru harcı, 5,20TL vekalet suret harcı, 1.707,75TL peşin harç, 94.826,08TL tamamlama harçları, 825,70TL keşif harçları, 3.600,00TL bilirkişi ücretleri ve 690,55TL posta-tebligat ve keşif araç gideri olmak üzere toplam 101.691,18TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 294.526,91TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.30/11/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır