Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/353 E. 2022/24 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :

DAVA : Ticari Şirket
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 30/06/2020 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirketin %33,3 hissesine sahip olduğunu, davalı şirketin 24/09/2017 tarihinde gerçekleştirdiği olağan genel kurula müvekkilinin haberdar olmadığından katılamadığını, müvekkiline usulsüz davetiye tebliğ edildiğini, genel kurula katılması zorunlu olmasına rağmen Gümrük ve Ticaret Bakanlığından temsilcinin de katılmadığını, genel kurulda alınan kararlar içinde şirket ana sözleşmesinde üçüncü madde konunun değiştirilmesine karar verildiğini ve karar gereğince değiştirildiğini, alınan kararın usulsüz bir şekilde alındığını beyanla yapılan genel kurulun iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, ön inceleme duruşmasındaki beyanında, genel kurul toplantısının ve toplantıda alınan tüm kararların tamamının yoklukla malul olması nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirketin usulüne uygun yapılan tebligata rağmen dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı, duruşmalara katılmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLER :
Davacı vekilinin bildirmiş olduğu deliller toplanmış, Konya Ticaret Sicil Müdürlüğünden davalı şirkete ait tüm bilgi ve belgeler ile davaya konu genel kurul tutanakları ile hazirun cetveline ilişkin tüm bilgi ve belgeler celp edilmiştir.
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜKTEN SONRA VARILAN KANAATE GÖRE;
Dava, anonim şirket genel kurul kararının iptali davasıdır.
Davacı vekili, 24/09/2017 tarihindeki davalı şirketin 2016 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararların, genel kurul davetinin müvekkiline usulüne uygun olarak yapılmaması ve genel kurula Gümrük ve Ticaret Bakanlığı temsilcisinin katılmaması sebepleri ile mutlak butlanla batıl olduğunu ileri sürerek kararların iptalini talep etmiştir.
Davalı şirket Konya Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı olup iş bu davaya bakmaya mahkememizin kesin yetkili olduğu resen tespit edilmiştir.
Dava tarihinde davacı, davalı şirkette 333/1000 oranında pay sahibi olup aktif dava ehliyetine sahiptir.
TTK’nun 446. Maddesine göre; ” a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c) Yönetim kurulu, d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.”
Davacıya genel kurula davet için yapılan çağrının usulüne uygun bir şekilde iadeli taahhütlü posta yoluyla yapıldığı anlaşılmakla usulüne uygun çağrıya rağmen genel kurula katılmayan davacının genel kurulda alınan kararların iptalini talep etme hakkının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu bakımdan, davacının bu yöndeki talebi de göz önünde bulundurularak alınan kararların yokluk yaptırımı yönünden değerlendirilmesine geçilmiştir.
Davacı vekili genel kurul toplantısına Gümrük ve Ticaret Bakanlığı temsilcisinin katılmadığını ileri sürerek genel kurulda alınan tüm kararların batıl olduğunu ileri sürmüş ise de, Konya Ticaret Sicil Müdürlüğünden ve Konya Ticaret Odasından dosyamıza gelen yazı cevaplarından anlaşıldığı üzere davalı şirketin, genel kurul toplantılarında Bakanlık temsilcisi bulundurması gereken şirketlerden olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin bu iddiası kabule değer görülmemiştir.
TTK’nun 447. Maddesine göre; ” Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır.”
Yokluk, bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen kurucu/şekli nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir (… , Ortaklıklar Hukuku, 14. Bası, Beta, İstanbul,2020,s.198). Bu aykırılık, işlemin esaslı noktadaki kurucu unsurlarında eksikliğe yol açar ve işlemi “yokluk” ile sakat hale getirir. Yok sayılan işlem, şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk, bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman ileri sürülebilir ve tespit ettirilebilir, hâkim tarafından da re’sen dikkate alınır. Mahkemenin vereceği tespit hükmü, bu durumu açıklayıcı niteliktedir. Yokluk ve butlan hallerinin varlığı halinde bu hususun mahkemelerce re’sen gözönünde bulundurulacağı ve herkesin bu geçersizliği, mülga 6762 sayılı TTK’nın 381. maddesinde (6102 S. TTK 445-446) düzenlenen koşullara tabi olmaksızın ileri sürebileceği Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2008 gün ve … E., … K. sayılı ilamı ile de benimsenmiştir.
Dava konusu genel kurul toplantı tutanağının 3. ve 4. maddelerinin ibraya yönelik olduğu görülmektedir. Anonim şirket genel kurulunda alınan en önemli kararlar arasında ‘ibra kararı’ yer almaktadır. İbra, mevzuatımızda tanımlanmış değildir. İbra, yönetim ve denetim kurulunun faaliyetlerinden dolayı, genel kurulun o yıla ilişkin olarak tazminat talebi hakkı bulunmadığı yönünde menfi bir borç ikrarı olarak nitelendirilmektedir. TTK’nın 436. maddesi uyarınca, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamazlar. Şayet oy kullanmaları vuku bulmuş ise, bu halde oyların sonuca etkisi dikkate alınmalıdır. Somut olayda, davalı şirketin iki ortağı bulunduğu, davaya konu genel kurul toplantısına yalnızca aynı zamanda şirket yönetim kurulu başkanı olan Mehmet Yılmaz’ın katıldığı ve yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin (3) ve (4) numaralı kararlar alınırken TTK’nın 436/(2). maddesine aykırı olarak kendi ibrasında oy kullandığı, bu oy çıkartıldığında geriye ibrayı sağlayacak hiçbir oyun kalmadığı, bu nedenle anılan kararın yoklukla malul olduğu anlaşılmıştır. Nitekim Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E. … K. sayılı kararı bu yöndedir.
Diğer yandan dava konusu genel kurul toplantı tutanağının 5. maddesinde şirket ana sözleşmesindeki amaç ve konunun oy çokluğu ile değiştirilmesine karar verildiği görülmektedir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E. … K. Sayılı kararında; karar nisabı sağlanmadan alınan kararların yoklukla malul olduğu ve bu karara karşı ortakların muhalefet şerhi koymamış olsalar bile dava açabilecekleri belirtilmiştir.
TTK’nun Esas Sözleşme Değişikliklerinde Toplantı Ve Karar Nisapları başlıklı 421. maddesi; “(1) Kanunda veya esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde, esas sözleşmeyi değiştiren kararlar, şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kurulda, toplantıda mevcut bulunan oyların çoğunluğu ile alınır. İlk toplantıda öngörülen toplantı nisabı elde edilemediği takdirde, en geç bir ay içinde ikinci bir toplantı yapılabilir. İkinci toplantı için toplantı nisabı, şirket sermayesinin en az üçte birinin toplantıda temsil edilmesidir. Bu fıkrada öngörülen nisapları düşüren veya nispî çoğunluğu öngören esas sözleşme hükümleri geçersizdir. (2) Aşağıdaki esas sözleşme değişikliği kararları, sermayenin tümünü oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin oybirliğiyle alınır: a) Bilanço zararlarının kapatılması için yükümlülük ve ikincil yükümlülük koyan kararlar. b) Şirketin merkezinin yurt dışına taşınmasına ilişkin kararlar. (3) Aşağıdaki esas sözleşme değişikliği kararları, sermayenin en az yüzde yetmişbeşini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oylarıyla alınır: a) Şirketin işletme konusunun tamamen değiştirilmesi. b) İmtiyazlı pay oluşturulması. c) Nama yazılı payların devrinin sınırlandırılması. (4) İkinci ve üçüncü fıkralarda öngörülen nisaplara ilk toplantıda ulaşılamadığı takdirde izleyen toplantılarda da aynı nisap aranır. (5) Pay senetleri menkul kıymet borsalarında işlem gören şirketlerde, aşağıdaki konularda karar alınabilmesi için, yapılacak genel kurul toplantılarında, esas sözleşmelerinde aksine hüküm yoksa, 418 inci maddedeki toplantı nisabı uygulanır: a) Sermayenin artırılması ve kayıtlı sermaye tavanının yükseltilmesine ilişkin esas sözleşme değişiklikleri. b) Birleşmeye, bölünmeye ve tür değiştirmeye ilişkin kararlar. (6) İşletme konusunun tamamen değiştirilmesi veya imtiyazlı pay oluşturulmasına ilişkin genel kurul kararına olumsuz oy vermiş nama yazılı pay sahipleri, bu kararın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasından itibaren altı ay boyunca payların devredilebilirliği hakkındaki kısıtlamalarla bağlı değildirler.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda ifade edilen yasa maddesinin amir hükmüne göre, şirket esas sözleşmesinde bulunan işletme konusunun tamamen değiştirilebilmesi için sermayenin en az yüzde yetmişbeşini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oyları bulunması gerekir.
Dava konusu genel kurula sadece %66,6 oranında pay sahibi olan … katılmıştır. … tek başına kullandığı olumlu oyun şirket esas sözleşmesindeki işletme konusunun tamamen değiştirilmesine yeterli olmadığı açıktır. Bu itibarla işletme konusunun tamamen değiştirilmesine dair genel kurul toplantı tutanağındaki 5. maddenin karar nisabının sağlanmaması nedeniyle batıl olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar toplantı tutanağında 7. maddeden sonra 8. madde gelmesi gerekli ise de, sehven toplantı tutanağına yeniden “MADDE 5” şeklinde numara verilmesi nedeniyle mahkememizce verilen batıl olduğunun tespitine yönelik kararın toplantı tutanağında ilk ifade edilen “MADDE 5” yönelik olarak verildiğinin anlaşılması gerekmektedir.
Açıklandığı üzere dava konusu genel kurul toplantı tutanağındaki 3., 4. ve 5. maddelerin batıl olduğunun tespiti, diğer maddelere yönelik davanın ise reddinin gerektiği, kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE, davalı şirketin 24/09/2017 tarihli 2016 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağındaki 3., 4. ve 5. maddelerinin YOKLUKLA MALUL OLDUĞUNUN TESPİTİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 54,40TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 54,40TL başvuru harcı, 54,40TL peşin harcı ve 7,80TL vekalet suret harcı olmak üzere toplam 116,60TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 158,00TL yargılama giderinden haklılık oranına göre hesaplanan (1/2 oranında) 79,00TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair ; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/01/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …