Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/340 E. 2021/655 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:
KARAR NO:

BAŞKAN:
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR
YAZIM TARİHİ :
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 23/06/2020 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin sahibi ve yetkilisi olan … davalı … ile davalının sahibi olduğu işletmeyi satın alma konusunda anlaştıklarını, anlaşma gereğince müvekkilinin toplam 100.000,00TL değerinde üç adet teminat senedi ve üzerine 160.000,00TL değerinde aracını verdiğini ayrıca işletmenin 115.000,00TL’lik borcunu da ödemeyi taahhüt ettiğini, anlaşmanın ertesi günü birlikte notere gidip anlaşmaya konu sözleşme metninin noterden onaylanmasına ve iş yerinin anahtarının teslimine karar verildiğini ancak anlaşmanın akşamında davalının Konya’yı terk ederek yanında da kıymetli eşya ve makineleri götürdüğünü veyahut sakladığını öğrendiklerini, anlaşma gereğince aynı iş yerinde maaşlı çalışmaya devam etmesi beklenen davalının müvekkilini dolandırdığını, konuyla ilgili suç duyurusunda bulunduklarını ve Konya C. Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası ile açılan soruşturmanın devam ettiğini, davalının Antalya iline yerleştiğini ve iş yerlerinde bulunan demirbaşları Konya ilinde bulunan bir depoda sakladığını, davalının satışını yaptığı iş yerininde vadettiği gibi çok iyi çalışan ve çok para getirisi olan bir iş olmadığının anlaşıldığını, iş yerine ait borçların alacaklılarının da müvekkili ödeme yapması için baskı kurduğunu beyanla öncelikli teminat olarak verilen üç adet senede ve satışı verilen araca ihtiyati tedbir şerhi konulmasına, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla taraflar arasında yapılan sözleşmenin feshi ile müvekkilinin sözleşmeden kaynaklı 115.000,00TL’lik borcunun olmadığının tespitine, teminat senetlerinin iptaline, satışı verilen aracın iadesine, aracın iadesi mümkün olmazsa araç değeri olan 185.000,00TL’nin yasal faizi ile birlikte müvekkile iadesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 31/08/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili ile yapmış olduğu anlaşma ile müvekkilinin iş yerini devraldığını, karşılığında bono ve aracını vererek işletmenin borçlarını üstlenmeyi kabul ettiğini, yapılan sözleşme sonrasında defalarca haber göndermesine rağmen davacının işletmenin anahtarını almadığını bunun üzerine müvekkilinin işletmeyi kapatıp gittiği ve içerideki cihazların satılarak borçtan düşülmesini söylediğini, davacını asıl niyetinin işletme yönetme olmayıp müvekkilinin ilgisini istediğini müvekkilinin de bu durumdan rahatsız olup işletmede çalışmaktan vazgeçmesi üzerine bu durumun ortaya çıktığını, müvekkilinin sözleşme yapıldıktan sonra 15 gün işletmede çalışmaya devam ettiğini bu sürede müvekkilin teyzesinin oğlunun düğün hazırlıklarının da yapıldığını yani sözleşme yapılır yapılmaz kaçmanın söz konusu olmadığını, iş yerindeki makine ve teçhizatların saklandığının da asılsız olduğunu, bir süre işletmenin işlemesinin devam ettiğini ancak daha sonra davacının da rızası ile işletmeye ait makine ve teçhizatların depoya kaldırıldığını, müvekkilini işlettiği dönemde güzellik salonunun sabit müşteri ve gelirinin olduğunu, işletmenin iş yapmadığı ve para kazanılmadığı iddiasının da asılsız olduğunu davacının sözleşme gereğince edimini yerine getirmediğini, davacının haberdar olmadığını iddia ettiği tüm yaşanan olaylardan haberdar olduğunu bu hususta yapılan görüşme ve whatsap konuşmalarının mevcut olduğunu, sözleşmenin noterlikten onaylanması için defalarca görüşülmesine rağmen her seferinde davacının bahaneler bularak notere gitmek için gelmediğini, işletme borçlarının da sözleşme gereğince davacı tarafça ödenmesi gerekirken müvekkilinin ağabeyi olan İsmail Zeybek tarafından ödendiğini beyanla davanın reddine, sözleşmenin devamına, tedbir taleplerinin reddine, satış devri yapılan aracın müvekkilinin hakkı olup iade edilmemesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, sözleşmenin feshi ve borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İşbu davada öncelikle mahkememizin görevli olup olmadığının üzerinde durulması gerekmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 1. maddesinde: Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir” hükmüne yer verilmiştir. Aynı yerdeki farklı mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, mahkemelerce görev hususu resen nazara alınır. HMK nun 114. maddesi gereğince mahkemenin görevli olması hususu dava şartlarındandır. HMK nun 115. maddesi gereğince de mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartındaki noksanlığın sonradan giderilmesi mümkün değildir. Mahkemenin görevsizliği halinde de davanın usulden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmelidir.
TTK nun 5. maddesinde de ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumundan hareket ederek asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu dava ve işler düzenlenmiştir. TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Yine özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere asliye ticaret mahkemesinde bakmakla görevlidir.
TTK nun 4. maddesinde ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumu düzenlenmiştir. TTK nun 4. maddesine göre; Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Yine tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; TTK ndan, TMK nun 962–969. maddelerinden, TBK nun 202, 203, 444, 447, 487–501, 515–519, 532–545, 547–554, 555–560 ve 561–580. maddelerinden, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuattan, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerden ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
Bir davaya asliye ticaret mahkemesinin bakmakla görevli olabilmesi için görülecek dava veya işin; 1-Ya her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davası olması, 2-Ya da TTK’nda düzenlenen bir konudan doğan hukuk davası olması, 3-Veyahut TTK 4/1. maddenin (b), (c), (d), (e), (f) bentlerinde sayılan konulardan doğan hukuk davası olması, 4-Yahut da diğer özel kanunlardan doğan hukuk davası olması gerekmektedir.
Somut olayda; taraflar arasındaki 22/11/2019 tarihli işyeri devir sözleşmesiyle, davalıya ait işyerinin 400.000 TL bedelle davacı şirkete devredileceği, bu bedelin 185.000 TL sinin karşılığı olarak davacının otomobilini davalıya devredeceği, 115.000 TL sinin işletme borçlarına sayılacağı, kalan 100.000 TL için de ikisi 30.000 TL birisi 40.000 TL olmak üzere farklı vadelerdeki bonolar düzenlenerek davalıya verileceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin ödeme bölümünde, söz konusu bonoların, noter satışı ve anahtar teslimi gerçekleştiğinde geçerli olacağı özellikle vurgulanmıştır. Sözleşme altındaki imzalar ve sözleşme şartları tarafların kabulündedir. Davacı vekili sözleşmenin feshi ile sözleşmede belirtilen 115.000 TL kadar borçlu olmadıklarının tespitini, 185.000 TL’nin faiziyle istirdadını, bonoların ise iptalini dava etmiştir.
Eldeki davada uyuşmazlık kambiyo senedinden değil, taraflar arasındaki işyeri devir sözleşmesinden kaynaklıdır. Kaldı ki iptali istenilen senetlerin şarta bağlı olarak düzenlendiği her iki tarafın da kabulünde olduğundan ortada unsurları tam, bono vasfında bir kambiyo senedinden söz etmek de mümkün değildir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun … Esas, … Karar sayılı kararında bono vasfı bulunmayan veya bu vasfını kaybeden senetlere ilişkin davalarının görüleceği yer genel görevli olan Asliye Hukuk Mahkemesi olarak işaret edilmiştir.Davacı tacir ise de davalı tacir olmadığından uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. (Aynı yönde bkz. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nin … E. … K. Sayılı kararı)
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın mahkememizin görevli olmaması nedeniyle HMK nun 114/1-c maddesi ve HMK nun 115/2. maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
2-HMK nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, verildiği anda kesin olan kararlarda kararın tebliği tarihinden, süresinde kanun yoluna başvurulmadığından kesinleşen kararlarda kararın kesinleştiği tarihten ve kanun yoluna başvurulan kararlarda da kanun yolu başvurusunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren yasal iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dava dosyasının görevli KONYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Belirtilen iki haftalık süre içinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce re’sen davanın açılmamış sayılmasına karar (ek karar) verileceğinin taraflarca bilinmesine, HMK 331/2. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılması hakkında karar verilmesi halinde talep halinde yargılama giderleri konusunda karar tayin olunmasına,
4-Harç ve yargılama giderleri hususunun görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair ; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/12/2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …