Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/326 E. 2023/14 K. 05.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO:
HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :1-)
VEKİLLERİ
2-)
VEKİLİ
3-)
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ:
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı araçla 15/03/2018 tarihinde yaya olan müvekkiline ekte ibraz ettikleri kaza tutanağında da görüleceği üzere çarptığını ve bu çarpmanın neticesinde müvekkilinin ağır yaralandığını, söz konusu olay üzerine açılan ceza davasında yapılan yargılama sonucunda Konya . Asliye Ceza Mahkemesi’nin 23/01/2020 tarih, … Esas ve … Karar sayılı ilamı ile davalı sürücü olan …’nin cezalandırılmasına karar verildiğini, olay sonrasında müvekkilinin günlük işlerini yapamaz hale geldiğini, davalı hakkında yürütülen ceza davasında Sürücü …’nin asli ve tam kusurlu müvekkilinin ise kusursuz bulunduğunun tespit edildiğini, ceza dosyasında alınan raporda her ne kadar müvekkilinin baş bölgesindeki yaralanmasının bahse konu trafik kazasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı konusunda net bir kanı ortaya konulmamışsa da müvekkilinin kaza nedeniyle baş bölgesine aldığı darbe neticesinde müvekkilinin sürekli bir şekilde baş dönmesi yaşadığını, müvekkilinin baş bölgesindeki yaralanmanın ve kalıcı hasarın işbu kazadan kaynaklandığını, zira kaza sonrasında müvekkilinin Konya Numune Hastanesindeki tedavisinde baş bölgesinde kanama olması nedeniyle sargı sarıldığını ve gerekli tedavilerin uygulandığını, bu nedenle Konya Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nün raporundaki aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, müvekkilinin yaralanmasının hayat oranı etkileme seviyesinin daha fazla olduğunu, müvekkilinin geçirmiş olduğu trafik kazasının akabinde sosyal ve maddi yaşamında zor günler geçirdiğini, müvekkilinin ailesinin bu süreçte yaşadığı acı ve elemin tarif edilemez boyutlara ulaştığını, bu zaman zarfında müvekkilinin bakıma muhtaç bir şekilde yaşamak zorunda kaldığını, müvekkilinin ev işlerini göremez hale geldiğini ve bakıma muhtaç duruma düştüğünü, kaza nedeniyle müvekkilinin ayağında ve baş bölgesinde kalıcı hasar meydana geldiğini ve yürümekte zorluk yaşadığını, araç sahibinin kural olarak aracın işleteni kabul edildiğinden araç sahibinin ve diğer davalı olan …’nin de tazminat sorumluluğunun olduğunu, müvekkilinin yaşamış olduğu manevi zararların üstüne bir de tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar, bakıcı giderleri ile hastane yol masrafları konusunda maddi olarak yüksek derecede kayba uğradığını, bu süreçte çalışamadığını, müvekkillinin ve ailesinin çifçilik ile uğraştığını, bu süreçte işini yapamadığını, ailesine yardım edemediğini, maddi kayıpların karşılanabilmesi için davalı Sigorta Şirketi’ne başvuruda bulunulduğunu ancak davalı sigorta şirketinin herhangi bir ödemede bulunmadığını, daha sonrasında ise Konya Arabuluculuk Bürosu’na … büro dosya numarası ve … arabuluculuk numarası ile başvurduklarını, ancak … Sigorta A.Ş. ile yapılan arabuluculuk görüşmelerinde herhangi bir anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kaymak kaydı ile; dava konusu … plakalı araca ve davalıların diğer taşınır ve taşınmazlarına dava sonuna kadar ihtiyati tedbir konulmasını, tedavi ve bakıcı giderleri olarak 250,00-TL, kazanç kaybı olarak 250,00-TL, çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar olarak 250,00-TL, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak ise 250,00-TL olmak üzere toplamda 1.000,00-TL maddi tazminatın haksız fiil tarihi olan 15/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek mevudata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, 50.000,00-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 15/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulana en yüksek faiz ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara müştereken ve müteselsilen yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı … usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde belirttiği hususların hakkaniyete aykırı ve gerçek dışı olup maddi ve manevi tazminat isteminde bulunduğunu, ceza dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunun kusur dağılımı noktasında hatalı olduğunu, kazanın meydana geldiği bölgenin yaya geçidi statüsünü taşımadığını, ceza dosyası kapsamında bu yöndeki itirazlarının göz ardı edildiğini, konuyla ilgili ilk derece mahkemesi hükmünün kesinleşmediğini, kararın taraflarınca istinafa taşındığını, söz konusu davanın mahkeme dosyası açısından bekletici sebep yapılmasını, ekte sunmuş oldukları olay yeri fotoğraflarından da açık bir şekilde görüleceği üzere, kazanın meydana geldiği noktada bulunan trafik işareti Trafik İşaretleri El Kitabının 122. sayfasında T-11 ibareli levha olduğunu, bu levhanın bulunduğu yeri yaya geçidi haline getirmediğini, kaldı ki yine fotoğraflardan görüleceği üzere, olay mahallinde bu işaretin hemen altında ve yine aynı form içerisinde dönel kavsak işareti de bulunduğunu, bu işaretin yaya geçidi işaretiyse, olay yerinin aynı zamanda dönel kavşak da olması gerektiğini, ceza dosyası kapsamındaki bilirkişiler tarafından “Yaya Geçidi” olarak nitelendirilen yol bölümünün bir ucu, dilekçe ekinde sunmuş oldukları fotoğraflardan da açıkça görüleceği üzere Konya Karatay Otobüs Terminali çıkışına rastlandığını, dolayısıyla yaya geçidi olabilecek güvenli alanlardan olmadığını, yine yol üzerinde benzer nitelikte birçok geçit bulunsa da bu geçitler de yaya geçidi niteliğinde olmadığını, yayaların bu geçitleri ancak ve ancak yolun hal ve şartları müsaade ettiği takdirde geçiş amacıyla kullanılabileceğini, yol üzerinde trafik bulunduğunda yayaların kullanması gereken güzergahın ise, olay mahallinin yaklaşık 100 metre uzağında bulunan ve mevzuatla belirlenen niteliklere sahip olan geçit olduğunu, olayın meydana geldiği bölümde bulunan kırmızı üçgen içerisinde yaya resmi (T-11) ibareli tabelanın, olay mahallini yaya geçidi haline getirmeyeceği, yolun bu bölümünde yayaların herhangi bir geçiş üstünlüğünün bulunmadığının görüleceğini, kaza mahallinin yaya geçidi olması nedeniyle tarafına kusur atfında bulunulmuş olmasının tümüyle hatalı olduğunu, davacının trafiğin yoğun olduğu bölgede ve yağmurlu havada, araçlar için ayrılmış yol bölümünden geçiş yapmaya çalıştığını ve üzücü kazanın meydana gelmesine tam kusuruyla sebebiyet verdiğini, her ne kadar davacı tarafın meydana gelen kaza neticesinde ağır şekilde yaralandığını ve bu yaralanmanın hayatının geri kalanını etkilediğini iddia etmiş ise de; bu iddiaların tümüyle gerçek dışı olduğunu, kaza anında hızının en fazla 30 km olduğunu, kaza mahallinde davacıyı görür görmez frene basarak aracını durdurduğunu, aracın davacıya çarpması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, davacının olayın vermiş olduğu panik ile kendini kaldırıma attığını ve yere düşerek yaralandığını, yaralanmasının niteliğinin de basit nitelikte kanama olduğunu, bu kanama nedeniyle davacının gereken tedavisinin hastanede yapıldığını ve taburcu edildiğini, tüm bunların ötesinde davacının tüm tedavi sürecinde yanında bulunarak kendisine maddi ve manevi olarak gerekli tüm desteği verdiğini, davacının herhangi bir maddi zararı bulunmadığı gibi talep etmiş olduğu manevi tazminat tutarının da zenginleşmeye matuf ve kabul edilemez olduğunu, yine davacının tedavisinin tümünün Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılandığını, tedaviden kaynaklı herhangi bir zararının olmadığını, bu nedenlerle kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olan tarafın davacının kendisi olması, konuyla ilgili ceza dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporlarının tümüyle hatalı olduğu, davacının olay nedeniyle yaralanmasının hafif düzeyde olması ve bu durumun adli tıp kurumu hastane raporlarıyla tespit edilmesi karşısında, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Sigorta Şirketine usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından delillerin süresinde dosyaya sunulmadığını, dava dilekçesinde bahsi geçen 15/03/2018 tarihli kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın müvekkili şirkete 29/12/2017-2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçede teminat limitinin kişi başı 330.000-TL olduğunu, teminat limitlerini bildirmelerinin davayı kabul anlamında olmadığını, müvekkili sigortacı şirketin üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlardan, sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğunu kişilerin kusuru oranında maddi tazminat ile sorumlu tutulabileceğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, dosyada öncelikle kusur tespitinin yapılması gerektiğini, maddi tazminat istemine esas alınacak maluliyet raporunun 20.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmeliği’ne uygun olarak alınması gerektiğini, geçici iş göremezlik, tedavi gideri ve bakıcı gideri tazminatının poliçe kapsamında olmadığını, yine sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek şartıyla mahkeme aksi kanaatteyse, bakıcı gideri tazminatı talebinin değerlendirilebilmesi için öncelikle davacının bakıma muhtaç olup olmadığının tarafsız hekim bilirkişilerce tespit edilmesi gerektiğini, davacının bakıma muhtaç olup olmadığının maluliyet raporu dışında ayrıca alınacak bir bilirkişi raporu ile hekim bilirkişilerce de tespit edilmesi gerektiğini, malul kalan kişinin hem bakım ihtiyacını karşılayan kişinin yaşı, evlilik durumu, sosyal ve ekonomik durumu, tazminat takdirinde dikkate alınması gerektiğini, tazminat hesaplanması aktüer sıfatına sahip bilirkişiler tarafından ZMMS genel şartları çerçevesinde yapılması gerektiğini, davacının ceza yargılaması sırasında şikayetlerinden vazgeçmeleri ya da uzlaşma bildirimlerinin şikayetçi tarafından dosyaya sunulması gerektiğini, davacı tarafından faizin hatalı talep edildiğini, müvekkili sigorta şirketinin temerrüde düşmediğini, faizin dava açılış tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini ve uygulanacak faizin yasal faiz olması gerektiğini, müterafik kusur durumunun göz önünde bulundurulması gerektiğini, belirlenen tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davacının yargılama giderleri ve vekalet ücreti taleplerinin reddi gerektiğini, bu nedenlerle davacının geçici iş göremezlik, tedavi gideri ve bakıcı gideri taleplerinin reddini, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğinden, dava tarihinden itibaren taraflar açısından yasal faiz uygulanmasını, aleyhlerinde hüküm kurulmaması halinde yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’ye usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, ancak işbu davalı davaya cevap vermemiştir.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Huzurda açılan dava; cismani zarar nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı sürücü …’nin idaresindeki … Plakalı araç ile 15/03/2018 tarihinde yaya olan davacıya çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralanması nedeniyle davacının davalılardan maddi tazminat talebi ve ayrıca davalılar … ve …’den manevi tazminat talebi hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, kazaya karışan araca ait trafik kayıtları, davacıya ait hasta takip dosyası ve belgeler, sigorta şirketine ait poliçe ve hasar dosyaları, gerçek kişilerin nüfus kayıt örneği, tarafların sosyal ekonomik durumları, SGK kayıtları, Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas ve … Karar sayılı dosyası ( yeni esas … E.) Arabuluculuk Tutanağı, Kaza Tespit Tutanağı, Ankara Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince düzenlenen kusur raporu, mahkememizce kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla Karayolları Fen Heyetinden seçilen bilirkişi kurulundan alınan rapor, N.E.Ü. Tıp Fakültesi Hastanesinden maluliyet raporu alınmış ve tüm belgeler celbedilmiştir.
Dosya kusur durumunun belirlenmesi için Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek rapor alınmıştır. Raporda dosya kapsamına göre; davalı sürücü …’nin %15 oranında kusurlu olduğu , davacının %85 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Mahkememizce ceza dosyasında alınan kusur raporu ile mahkememizce alınan kusur raporu arasında mübayenet olduğundan dolayı kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla Karayolları Fen Heyetinden rapor alınması için Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmış olup, bilirkişiler tarafından düzenlenen 07/01/2022 tarihli raporda; Davacı yaya …’ın meydana gelen olayda %85 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ninde %15 oranında kusurlu olduğu rapor edilmiştir.
Dosya maluliyet oranlarının belirlenmesi hususunda Necmettin Erbakan Üniversitesi Adli Tıp Kurumundan Bilirkişi Raporu alınmış, gelen raporda; sürekli iş göremezlik (kalıcı sakatlık) oranının % 6,3 olduğu, iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceği, bu süre zarfında kişinin herhangi bir gelir getirecek işte çalışamayacağı, bu sürenin 1 ayında bir başkasının bakım ve yardımına ihtiyaç duyacağı ve 2.000,00-TL belgelenemeyen tedavi masrafının olduğu belirlenmiştir.
25.02.2011 tarihinde 6111 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” yürürlüğe girmiştir.
Bu Kanunun 59. maddesi ve geçici 1.maddesi ile trafik kazaları sebebiyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin, sosyal güvenceleri olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı ve yine bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır.
Buna göre; 6111 Sayılı Kanun gereği yasanın yayımlandığı tarihten önce ve sonra meydana gelen tüm trafik kazaları nedeni ile sunulan belgeli sağlık hizmet bedelleri Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacaktır. Bu nedenle davacının dava konusu tedavi giderlerinden belgeli/faturalı sağlık giderlerinin tümünden Sosyal Güvenlik Kurumu, belgesiz/paramedikal giderlerden ise aracın işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı sorumludur. Yargıtay . Hukuk Dairesinin emsal ilamlarında da aynı hususta benzer mahiyette değerlendirmelerde bulunulmuştur. Dolayısı ile davalılar hem belgelendirilemeyen tedavi giderlerinden hem de NEÜ Üniversitesi Adli Tıp Kurumu raporu ile bakıcıya ihtiyaç olduğunun belirlenmesi neticesi bakıcıya ödenmesi gereken bedellerden de sorumlu olacaktır.
Cismani zarara uğrayan kişi; yaralanması nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik (Maluliyet) zararını isteyebilecektir. Geçici iş göremezlik zararı olarak belirlenen sürenin sonundan başlayarak muhtemel yaşam tablosuna göre belirlenecek süre için maluliyet zararı hesabı yapılmaktadır. Maluliyet hali “gelişen durum” olarak kabul edilmektedir. Kişinin maluliyet olmadan önceki işinde çalışmaya devam etmesi bu zararın olmadığına işaret etmez, maluliyetten kasıt EFOR KAYBIDIR. Alınan Necmetttin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi ATK raporu ile davacının % 6,3 oranında MALÜL olduğu, iyileşme süresinin 4 ayı bulacağı belirlenmiştir.
Davacı vekili davalılardan … ve …’den manevi tazminat talebinde de bulunmuştur.
Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nesafetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde buyurulmuştur. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Manevi tazminatın miktarını tayin etme de hükmedilecek miktarın uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifletecek nitelikte olması gerekir. Takdir edilecek manevi tazminat hakkaniyete uygun olmalıdır.
Tazminatın sınırı onun amacına uygun olarak belirlenmelidir.Manevi tazminatın takdiri yapılırken tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilmeli, manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Davacının meydana gelen kazada manevi olarak zarar gördüğü bir gerçektir. Yukarıda açıklanan ilkeler konulduktan sonra, davacının meydana gelen kaza nedeniyle duyduğu ızdırap, acı ve elem nedeniyle tarafların kusur durumu, maluliyet oranı, olayın meydana geliş şekli ve yine tarafların sosyal ve ekonomik durumları da dikkate alınarak hakkaniyet gereği davacı için 15.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği yönünde mahkememizde kanaat oluşmuştur.
Ceza dosyasına sunulan kusur raporları ve kaza tespit tutanağı ile mahkememiz dosyasına sunulan kusur raporu arasındaki mübayenet Karayolları Fen Heyetinden alınan kusur raporu ile giderilerek hükme esas alınmıştır.
Davacı vekili 09/09/2020 tarihinde vermiş olduğu dilekçe ile davalı sigorta şirketi ile maddi tazminat bakımından sulh olunduğunu, bu nedenle maddi tazminat bakımından davadan feragat ettiklerini, maddi tazminat bakımından herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirme neticesi dosya kül halinde incelendiğinde; Davacı yanca davalılar aleyhine açılan işbu davada davalı sürücü …’nin idaresindeki … Plakalı araç ile 15/03/2018 tarihinde yaya olan davacıya çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralanması nedeniyle davacının tüm davalılardan maddi tazminat talebi ve ayrıca davalılar … ve …’den manevi tazminat talebinde bulunduğu, davanın devamı esnasında davalı sigorta şirketi tarafından maddi tazminat kalemlerinin ödendiğinin bildirilerek maddi tazminat taleplerinden feragat edildiği görülmüş, manevi tazminat bakımından ise az yukarıda izah edilen şekilde davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davacının maddi tazminat talebinin FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-)Maddi Tazminat bakımından talep edilmediğinden dolayı yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-)Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE; 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 15/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
4-)Alınması gereken 1.024,65-TL harçtan, peşin olarak alınan 174,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 850,45-TL harcın davalılar … ile …’den müştereken ve müteselsilen alınarak alınarak hazineye gelir kaydına,
5-)Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin davalı sigorta şirketinden alınarak hazineye gelir kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 54,40-TL başvuru harcı ve 174,20-TL peşin olmak üzere toplam 228,60-TL’nin davalılar … ile …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı tarafından sarfedilen 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 723,00-TL adli tıp ihtisas dairesi rapor ücreti, 1.740,00-TL NEÜ Meram Tıp Fakültesi ATK rapor ücreti, 7,80-TL vekalet suret harcı, 723,65-TL yazışma ve tebligat gideri olmak üzere toplam 4.994,45-TLyargılama giderinden davalı sigorta şirketi yönünden yapılan 51,00-TL mahsup edildiğinde kalan 4.943,45-TL yargılama giderinin haklılık oranına (15.000/50.000) göre hesaplanan 1.483,04-TL’sinin davalılar … ile …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dolayı manevi tazminat nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ile …’den müştereken ve müteselsilen alınarak alınarak davacıya verilmesine,
9-)Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden dolayı reddedilen manevi tazminat nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine,
10-)Davalı … tarafından sarfedilen 8,50-TL vekalet harcı giderinin haklılık oranına ( 35.000/50.000,00) göre hesaplanan 5,95-TL’nin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine, artan bölümün davalı … üzerinde bırakılmasına,
11-)Davacı tarafından yatırılan ve dosyada kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalılar … ve … yüzüne karşı, diğer davalı vekilinin yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi. 05/01/2023

Katip Hakim