Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/148 E. 2022/667 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACILAR : 1-
2-
3-
4-
5-
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI : 2-
VEKİLİ :
DAVALI : 3-
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacılar vekili mahkememize vermiş olduğu 13/03/2020 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; 28/03/2018 tarihinde davalı … idaresindeki … plakalı kamyonetin müvekkillerin murisi olan …’in kullanmış olduğu bisiklete arka kısmından çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında …’in vefat ettiğini, müvekkillerinden …’i murisin eşi, diğer müvekkillerinin de murisin çocukları olduğunu, müvekkillerinden … ve dava tarihi itibariyle 14 yaşında olan … …’in murisin maddi ve manevi desteğinden yoksun kaldığını, diğer müvekkillerinin de büyük bir üzüntü içerisinde manevi zarara uğradığını, açılan soruşturma sonrası açılan Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında verilen mahkumiyet kararının 15/05/2019 tarihinde kesinleştiğini, olay sonrası tutulan trafik kaza tespit tutanağında muris …’in kural ihlalinin bulunmadığının tespit edildiğini, yine ceza dosyasında alınan kusur raporunda muris …’in kusursuz olduğunun tespit edildiğini, davalı …’in araç sürücüsü sıfatıyla, davalı …’nın araç maliki sıfatıyla ve davalı sigorta şirketininde sigorta poliçesi kapsamında sigortacı sıfatıyla sorumluluklarının olduğunu, murisin emekli olup emekli aylığının yanında ailesinin geçimini sağlayabilmek için muhtelif işlerde çalıştığını, emekli maaşına ek olarak aylık 2-3 bin TL gelirinin olduğunu, müvekkillerinden …’in daha önce geçirmiş olduğu kaza sebebiyle eşi ve çocuklarıyla birlikte murisin evinde birlikte ikamet ettiklerini, murisin vefatıyla birlikte desteğinden yoksun kaldığını beyanla öncelikle tedbir kararı verilerek kazaya karışan … plakalı araç üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, müvekkillerinden … ve … … için fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik ayrı ayrı 1.000,00TL olmak üzere toplam 2.000,00TL destekten yoksun kalma maddi zararının kaza tarihinden itibaren müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, müvekkili … için 200.000,00TL; diğer müvekkilleri için ayrı ayrı 100.000,00’erTL olmak üzere toplam 600.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılar … ve …’dan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili davalı … vekilinin cevap dilekçesine karşı mahkememize vermiş olduğu 16/04/2020 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın oluşan kazada kusuru bulunmadığı iddialarının gerçek dışı olduğunu, ceza dosyasında alınan kusur raporu ile davalı tarafın kusur durumunun ortaya konularak mahkemece verilen mahkumiyet kararının kesinleştiğini, davalı sürücünün kaza adında telefonunun meşgul durumda olduğunun da tespit edildiğini, tanık beyanları ile müvekkillerinin murisinin yola çıkmış olduğu iddiasının da kamera kayıtları ile gerçek dışı olduğunun anlaşıldığını, müvekkillerinin murisinin engelli olduğu ve kask takmadığı iddialarına yönelik olarak da; engel durumunun bisiklet kullanmasına engel olmadığını ve bisiklete arkadan çarpan davalı sürücünün asli kusurunu örtmeye yönelik olduğunu, kazada iddia edildiği gibi müterafik kusurdan söz edilemeyeceğini, farazi olarak kaldırıma çıkma söylemlerinin kabul edilemeyeceğini, tanık beyanlarının tutarlı olmadığını, davalı tarafın kaza anı ve sonrasında yardımda bulunduğu iddiasınında gerçek olmadığını beyanla talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili davalı …’nın cevap dilekçesine karşı mahkememize vermiş olduğu 06/07/2020 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının sorumluluğunun bulunmadığı iddiasının samimiyetten yoksun olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu ile araç malikinin hukuki sorumluluğunun açık olduğunu, sorumluluktan kurtulmaya yönelik iddialarının kabul edilemez olduğunu, diğer davalı vekilinin vermiş olduğu cevap dilekçesinin bire bir kopyasını cevap dilekçesi olarak sunduğunu, kesinleşmiş mahkeme kararına karşı verilen cezanın hukuka aykırı olduğu beyanlarının kabul edilemez olup, kusur durumu ve tanık beyanlarına ilişkin ceza dosyasında gerekli inceleme ve kararların verildiğini, müvekkillerinin murisinin kask kullanmadığı ve engelli olduğuna yönelik iddialarını da kabul etmediklerini, müterafik kusurdan söz edilemeyeceğini, farazi olarak kaldırımdan çıktığı iddiasını da kabul etmediklerini beyanla davanın talepleri gibi kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili mahkememize vermiş olduğu 26/10/2022 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; destekten yoksun kalmaya yönelik maddi tazminat taleplerini hesap raporu doğrultusunda Yargıtay kararlarında benimsenen TRH 2010 yaşam tablosuna göre müvekkili … için 832.721,27TL, müvekkili … … için 27.270,45TL olmak üzere toplam 859.991,72TL’ye yükselttiklerini, bu miktar üzerinden davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti olan 330.000,00TL ile sınırlı olmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat taleplerinin de dava dilekçelerindeki talepleri gibi davalılar araç maliki ve araç sürücüsünden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAPLAR:
Davalı … vekili mahkememize vermiş olduğu 06/04/2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; muris …’in bisikleti ile kaldırımda seyir halindeyken aniden yola çıkarak aracıyla seyir halindeki müvekkiline çarpması sonucu davaya konu kazanın meydana geldiğini, muris …’in kaldırımdan iniş yaptığının bizzat olayı gören tanık ifadesi ile de ortaya çıktığını, görgü tanığının açık ifadesine rağmen hem kaza sonrası tutulan kaza tespit tutanağında hemde ceza dosyasında alınan kusur raporunda müvekkilinin tam kusurlu olarak gösterildiğini, alınan bu raporun hukuka aykırı olduğunu ve kabul etmediklerini, oluşan kazada müvekkilinin kusurunun olmadığını, mahkememizce usul ve yönetmelikleri uygun olarak Adli Tıp Kurumundan kusur raporu alınmasını, müvekkilinin trafik kurallarına uygun bir şekilde trafikte seyrettiğini, muris …’in %65 engelli olup bu durumunun oluşan kazada etkili olabileceğini, yine kask ve koruyucu ekipmanların takılı olmamasının oluşan kazada etkili olabileceğini, murisin oluşan kazada ve kaza sonrası oluşan zararın artmasında müterafik kusurlu olduğunu bu nedenle müterafik kusur indirim yapılmasını beyanla açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili mahkememize vermiş olduğu 07/05/2020 havale tarihli ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın cevap dilekçelerine karşı vermiş olduğu cevaba cevap dilekçesindeki beyan ve iddiaları kabul etmediklerini, kaza anının tek görgü tanığı olan tanık …’nın beyanlarının kabul edilmemesinin hukuki bir garabet olduğunu, kaza anına ilişkin anlatımların iddia edildiği gibi farazi anlatımlar olmayıp bizzat somut delilere dayalı anlatımlar olduğunu, murisin kaldırımdan çıkarak yola iniş yaptığının görgü tanığı ile açık olduğunu, tanık beyanlarının tutarsız olduğu iddialarını da kabul etmediklerini tanık beyanlarının birbiriyle tutarlı olduğunu, oluşan kazada kask ve koruyucu ekipman kullanılmamasının etkili olduğunun açık olduğunu, murisin %65 engel durumu ile bisiklet kullanmasının da kazada etkili olup buna ilişkin tedavi evraklarının celbi ile bu durumu ortaya konulabileceğini, müvekkilinin kaza anında telefonla konuşuyor olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … mahkememize vermiş olduğu 18/06/2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; açılan davada kendisine araç maliki olarak husumet yöneltildiğini ancak araç maliki olarak oluşan kazada sorumluluğunun olmadığını, husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kazanın oluş şekli ve tanık anlatımlarıyla kazada murisin kaldırımdan çıkışının kazaya neden olduğunu, ceza dosyasında tanık anlatımı dinlenilmeden verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, tanık beyanlarının tutarlı olduğunu, davaya ilişkin kusur raporunun Adli Tıp Kurumundan alınması gerektiğini, oluşan kazada murisin asli ve tam kusurlu olduğunu, murisin engel durumunun da %65 gibi yüksek bir oran olup oluşan kazada etkili olabileceğini, murisin kask ve koruyucu giysi giymemiş olmasının da kazanın sonucunu ağırlaştırdığını, kazaya karışan söz konusu aracın fiili hakimiyetinin diğer davalı üzerinde bulunduğundan kendisine yöneltilen davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Mahkememizce, kazaya karışan aracın trafik kayıtları, Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı doyası celp edilmiş, davacılar ve davalı gerçek kişilerin nüfus kayıtları dosya arasına alınmış, davalı sigorta şirketine müzekkere yazılarak, poliçe ve bu poliçe kapsamında müracaat ve ödeme olup olmadığı araştırılmış, SGK İl Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, davacılara ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılmış, tarafların ekonomik ve sosyal durumları araştırılmış, murisin engel durumuna ilişkin tedavi evrakları celp edilmiş, mahkememizce kaza mahallinde keşif yapılarak trafik uzmanı bilirkişiden rapor alınmış, Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu alınmış, ortopedi uzman, nöroloji uzmanı ve makine mühendisi bilirkişi heyetinden rapor alınmış, aktüerya bilirkişisinden hesap raporu alınmıştır.
DAVANIN NİTELİĞİ, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE :
Dava, trafik kazası sonucu meydana gelen ölüm nedeniyle, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, 28/03/2018 tarihinde, müvekkillerinin desteği olan …’in kaza yerinde bisiklet ile seyir halindeyken, trafikte seyir halindeki bir diğer araç olan … plakalı araçla karıştığı trafik kazası ve sonradan gerçekleşen ölüm sebebiyle davacılar … ve … … için tüm davalılardan müteselsilen destekten yoksun kalma tazminatı; ve ayrıca tüm davacılar için, sigorta şirketi haricindeki diğer davalılardan manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalılar yukarıda özetlendiği gibi davanın reddini savunmuştur.
Dava tarafları arasında, dava konusu trafik kazasındaki kusur durumu, davacıların uğradığı zarar miktarı, zararın davalılardan tazmin edilip edilemeyeceği; edilebilir ise ne miktarlarda tazmin edilebileceği ihtilaflıdır.
Kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihinde davalı … adına tescilli olduğu ve kaza sırasında sürücüsünün … olduğu, bu aracın davalı sigorta şirketinin 08/07/2017-08/07/2018 tarihli ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu dosya kapsamına celp olunan bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır.
2918 sayılı KTK’nın 85/1. Maddesine göre; Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.
2918 sayılı KTK’nın 85/5. Maddesine göre; İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.
2918 sayılı KTK’nın 90. Maddesine göre; Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/7/2020 tarihli ve … E, … K sayılı Kararı ile, 2918 sayılı KTK’nın 90/1. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin ve ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesine göre; İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.
2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesine göre; Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.
2918 sayılı KTK’nın 99. Maddesine göre; Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.
6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesine göre; Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesine göre; Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.
6098 sayılı TBK’nın 53. Maddesine göre; Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır: 1. Cenaze giderleri. 2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.
6098 sayılı TBK’nın 55. Maddesine göre; Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.
Anılan yasal düzenlemelere istinaden bir motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen trafik kazasında, zarar görenlerin zararından, 6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesi uyarınca araç sürücüsü, 2918 sayılı KTK’nın 85. Maddesi uyarınca araç işleteni ve şartları varsa teşebbüs sahibi ve 2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesi uyarınca sigortacı müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Trafik kazası nedeniyle zarara uğradığını iddia eden hak sahipleri tarafından açılan tazminat davalarında ispat yükü 6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesi uyarınca zarar gören üzerinde olup, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmek zorundadır.
Haksız eylem nedeniyle oluşan zararın tazminine karar verebilmek için, hukuka aykırı kusurlu eylem sonucu oluşan zarar ve hukuka aykırı kusurlu eylem ile zarar arasında uygun illiyet bağının mevcut olması gerekir.
Davalı … kaza tarihi itibariyle dosyaya gelen trafik tescil kayıtlarına göre … plakalı aracın maliki olup, her ne kadar aracın haricen davalı sürücüye satıldığını iddia etmiş ise de, trafik tescil kayıtları araç malikliğine karine olduğundan ve bu durum adı geçen davalıyı araç işleteni haline getirdiğinden, aksini ortaya koyacak delil sunulamaması sebebiyle davalı …’nın araç işleteni olarak meydana gelen zarardan sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Destekten yoksun kalma tazminatı, haksız fiil sonucu bir kişinin ölümü sonucunda ölenin yardımından mahrum kalanlara ödenecek bir tazminat türüdür. Bu tazminatın kaynağı olan 6098 sayılı TBK m. 53 öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Kanun metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nın 45/2 maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların) geliri yutmaması ilkesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtılması da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek kimselere ayrılacak miktar da bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır. Bunun dışında destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada göz önünde tutulması gerekmektedir.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarına göre; çocuklar için destekten yoksun kalacakları sürenin belirlenmesinde yaşları, okuldaki eğitim durumları, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşulların ayrı ayrı değerlendirilmesi, yüksek öğrenim yapacaklar ise, 25 yaşının doldurulmasına kadar; yüksek öğrenim yapmamakta ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gerekmektedir.
Dava konusu kazaya ilişkin olarak dosya için aldırılan Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 29/12/2021 tarihli kusur raporunda; davalı sürücü …’in %100 kusurlu olduğu, davacıların murisi …’in kusursuz olduğu kanaati bildirilmiştir. Raporun kazanın oluş şekline ve iş bu dosyadaki ve ceza dosyasındaki delillere uygun olması sebebiyle hükme esas alınması gerekmiştir.
Davacı …, davaya konu trafik kazasında ölenin eşi, diğer davacılar ise çocukları olup, Davacılar ile müteveffa arasındaki ölüm tarihindeki akrabalık durumu nedeniyle desteklik ilişkisinin bulunduğu kabul edilmiştir.
Konya BAM . Hukuk Dairesinin benimsediği uygulama nazara alınarak, dosya aktüerya hesap bilirkişisine tevdi edilerek PMF 1931 Yaşam Tablosu ve %10 arttırım, %10 iskonto hesabı yöntemi uygulanmak suretiyle hesap raporu düzenlettirilmiştir.
Aktüerya uzmanı bilirkişi … tarafından mahkememize sunulan 04/07/2022 tarihli hesap raporunda;
Davacı …’in uğradığı destekten yoksun kalma zararı 718.719,17 TL, davacı … …’ın uğradığı destekten yoksun kalma zararı 27.275,95 TL olarak tespit edilmiştir. Hesap raporunun denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olduğu kabul edilmekle, hükme esas alınması gerekmiştir.
Dava konusu kazadaki müterafik kusur durumu yönünden yapılan değerlendirmede; 6098 sayılı TBK’nın 52. Maddesine göre; Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. Anılan yasal düzenlemede de belirtildiği üzere zarar görenin zararın oluşmasında ya da zararın artmasında bir ihmali varsa bu hususun tazminatın belirlenmesinde dikkate alınması gerekir. Bir başka deyişle zararın oluşumunda zarar görenin de müterafik kusurunun bulunması halinde tazminattan indirim yapılması gerekmektedir. Müterafik kusurun dikkate alınması için bu yönde yapılan bir savunmaya gerek olmayıp Mahkemece müterafik kusurun resen dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim bu husus Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamında da vurgulanmıştır. Ayrıca müterafik kusur indirimi nedeniyle kısmen reddedilen tutar üzerinden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmeyeceği noktasında da duraksama bulunmamaktadır.
Somut olayda iddia olunan müteveffanın engellilik hali ve kask takmaması olgularının müteveffa için müterafik kusur sayılıp sayılamayacağının tespiti açısından; bir ortopedi ve travmatoloji uzmanı doktor, bir nöroloji uzmanı doktor ve bir makine mühendisi bilirkişiden oluşturulan heyetten rapor aldırılması gerekmiştir. Mahkememize sunulan 20/06/2022 tarihli raporda; bisiklet sürücüsünün kazada kaskının olmadığı, kaskının olup olmamasının ölüm sonucunun meydana gelmesine etki etmediği, kaza sırasında kendisinde mevcut olan engellilik durumunun kazanın oluşumuna etki etmediği kanaatleri bildirilmiştir. Söz konusu raporun yerinde olduğu kanısına varılarak hükme esas alınması gerekmiş ve olayda müteveffadan kaynaklı zararı arttıran müterafik kusur bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacıların manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesinde; “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” hükmü düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve … sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. (Konya BAM . Hukuk Dairesi 19/06/2020 tarih … Esas … Karar)
Bu itibarla yukarıda açıklanan ilkeler, davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, ceza dosyasındaki deliller, davalının eylemindeki hukuka aykırılığın tespitinin sağlayacağı manevi tatmin, kaza tarihindeki paranın satın alma gücü, tarafların ekonomik durumları dikkate alınarak davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar … ve … …’in maddi tazminat davalarının KISMEN KABULÜ ile;
Davacı … için 718.719,17TL,
Davacı … … için 27.275,95TL,
Olmak üzere toplam 745.995,12TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinin sorumluluğu (davacılar vekilinin ıslan dilekçesindeki talebi ve teminat limitleri dikkate alınarak) 330.000,00TL ile sınırlı olmak kaydıyla, davalı sigorta şirketi için temerrüt tarihi olan 22/01/2020 tarihinden, diğer davalılar için kaza tarihi olan 28/03/2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davacılara verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davacıların manevi tazminat DAVASININ KISMEN KABULÜ ile;
Davacı … için 150.000,00TL,
Davacı … … için 30.000,00TL,
Davacı … için 30.000,00TL,
Davacı … için 30.000,00TL,
Davacı … için 30.000,00TL,
Olmak üzere toplam 270.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 28/03/2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00TL arabuluculuk giderinin haklılık oranına göre hesaplanan (745.995,12/859.997,22 oranında) 1.145,02TL’sinin davalı sigorta şirketinden, 174,98TL’sinin davacılar … ve … … …’ten tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen maddi tazminat davası yönünden alınması gereken 50.958,93TL ve kabul edilen manevi tazminat davası yönünden alınması gereken 18.443,70TL olmak üzere toplam alınması gereken 69.402,63TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 2.056,14L harç ile yargılama sırasında alınan 2.930,48TL ıslah harcı toplamı olan 4.986,62TL’nin mahsubu ile bakiye 64.416,01TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına, (Davalı … Sigorta A.Ş.’nin (330.000,00/1.015.995,12 oranında) 20.922,62TL’den diğer davalılar ile birlikte sorumlu olmak kaydıyla, diğer davalıların tamamından sorumlu olmak kaydıyla),
5-Davacılar tarafından yapılan 377,20TL başvuru harçları, 2.056,14TL peşin harcı ve 2.930,48TL ıslah harcı olmak üzere toplam 5.363,82TL harcın davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine,(Davalı … Sigorta A.Ş.’nin (330.000,00/1.015.995,12 oranında) 1.742,19TL’den diğer davalılar ile birlikte sorumlu olmak kaydıyla, diğer davalıların tamamından sorumlu olmak kaydıyla),
6-Davacılar tarafından yapılan 1.195,95TL posta-tebligat ve Adli Tıp Fatura gideri, 2.950,00TL bilirkişi ücretleri ve 15,60TL vekalet harcı olmak üzere toplam 4.161,55TL yargılama giderinden haklılık oranına göre hesaplanan (1.015.995,12/1.459.997,22 oranında) 2.895,97TL’sinin davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, (Davalı … Sigorta A.Ş.’nin (330.000,00/1.015.995,12 oranında) 940,63TL’den diğer davalılar ile birlikte sorumlu olmak kaydıyla, diğer davalıların tamamından sorumlu olmak kaydıyla), kalan kısmın davacılar üzerine bırakılmasına,
7-Davalı … tarafından yapılan 7,80TL vekalet suret harcı, 400,00TL bilirkişi ücreti, 161,00TL posta-tebligat gideri ve 384,90TL keşif harcı olmak üzere toplam 953,70TL yargılama giderinden haklılık oranına göre hesaplanan (444.002,10/1.459.997,22oranında) 290,03TL’sinin davacılardan tahsili ile davalı …’e verilmesine, kalan kısmın davalı …’in üzerine bırakılmasına,
8- a)Davacı … vekili yararına AAÜT’ye göre kabul edilen maddi tazminat yönünden hesaplanan 97.059,11TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı …’e verilmesine, (Davalı … Sigorta A.Ş.’nin (330.000,00/745.995,12oranında) 44.935,28TL’den diğer davalılar ile birlikte sorumlu olmak kaydıyla, diğer davalıların tamamından sorumlu olmak kaydıyla),
b)Davacı … … vekili yararına AAÜT’ye göre kabul edilen maddi tazminat yönünden hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı … …’e verilmesine, (Davalı … Sigorta A.Ş.’nin (330.000,00/745.995,12oranında) 4.069,73TL’den diğer davalılar ile birlikte sorumlu olmak kaydıyla, diğer davalıların tamamından sorumlu olmak kaydıyla),
9-Davalılar … ve … Sigorta A.Ş. vekilleri yararına AAÜT’ye göre davacı … için reddedilen maddi tazminat yönünden hesaplanan 18.100,32TL vekalet ücretinin davacı …’ten alınarak davalılar … ve … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine,
10-a)Davacı … vekili yararına AAÜT’ye göre kabul edilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 23.500,00TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak davacı …’e verilmesine,
b)Davacı … … vekili yararına AAÜT’ye göre kabul edilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak davacı … …’e verilmesine,
c)Davacı … vekili yararına AAÜT’ye göre kabul edilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak davacı …’e verilmesine,
d)Davacı … vekili yararına AAÜT’ye göre kabul edilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,
e)Davacı … vekili yararına AAÜT’ye göre kabul edilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,
11-a)Davalı … vekili yararına AAÜT’ye göre davacı … için reddedilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacı …’ten alınarak davalı …’e verilmesine,
b)Davalı … vekili yararına AAÜT’ye göre davacı … … için reddedilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacı … …’ten alınarak davalı …’e verilmesine,
c)Davalı … vekili yararına AAÜT’ye göre davacı … için reddedilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacı …’ten alınarak davalı …’e verilmesine,
d)Davalı … vekili yararına AAÜT’ye göre davacı … için reddedilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak davalı …’e verilmesine,
e)Davalı … vekili yararına AAÜT’ye göre davacı … için reddedilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak davalı …’e verilmesine,
12-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair ; davacılar vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/11/2022

Başkan Üye Üye Katip