Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/635 E. 2021/653 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:
KARAR NO:

BAŞKAN:
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH:

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖÜRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili Konya . Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu 11/10/2019 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; …. Şti.’nin … ilinde eğitim ve öğretim hizmeti yürüten bir şirket olduğunu, şirketin müvekkili şirkete devredildiğini, müvekkili şirketin Aksaray . Noterliğinin … yevmiye numaralı düzenleme şekli belgesiyle şirketin alacaklarını temlik yoluyla devraldığını, alacağı devralınan şirketin davalı şirketten faturaya dayalı alacağının tahsili için Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra takibine davalının yapmış olduğu itiraz sonucu takibin durdurulmasına karar verildiğini, müvekkili şirketin alacağının faturaya dayalı olup açık olduğunu, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu beyanla davalının icra takine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 02/01/2020 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı vekili yapılan sözleşme ile karşılıklı alacak ve haklarının olmadığını iddia etmiş ise de, yapılan ödemelere ilişkin herhangi bir belge sunmadığını, açıklama gereğinde dahi bulunmadığını, devreden şirketin demirbaş eşyalarını faturaya bağlayarak davalı şirketin ödeyeceğine güven duyduğunu ancak davalı şirketin faturaları ticari defterlerine işlemediğini ve ödeme yapmadığını, faturanın şekil şartlarının yerine getirilebilmesi için esasta malın tesliminin yapılmış olmasının zorunlu olduğunu bu durumun fatura bilgileri ve faturaların varlığından davalının haberdar olduğunun açık delili olduğunu, taraflar arasında hizmet alındığının ve hizmet karşılığı davaya konu faturaların düzenlendiğinin açık olduğunu davalı tarafın sözleşme tarihi sonrası fatura düzenlediği iddiasına bu nedenle itibar edilemeyeceğini beyanla talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 20/12/2019 havale tarihli cevap dilekçelerinde özetle; davacı şirketin devraldığı dava dışı şirket ile müvekkili şirket arasında Konya . Noterliğinin 09/10/2018 tarih … yevmiye numaralı sözleşme akdedildiğini, bu akdedilen sözleşme uyarınca dava dışı şirket “Başka bir alacağının kalmadığını beyan ve kabul ederim.” şeklinde noter onaylı beyanı ile müvekkili şirketten herhangi bir alacağının kalmadığını kabul ve beyan ettiğini ancak davacı şirketin 30/11/2018 tarihinde düzenlediği faturalar ile alacak iddiasında bulunduğunu, söz konusu faturaların müvekkili şirkete uluşmadığını ve müvekkili şirketin bu faturaların varlığından haberdar olmadığını bu nedenle süresi içinde faturalara itiraz haklarını kullanamadıklarını, faturaların düzenlendiği tarihin müvekkili şirket ile dava dışı şirket arasında düzenlenen noter onaylı sözleşme tarihinden sonra olup sözleşme gereğince de müvekkilinin herhangi bir borcunun olmadığının açık olduğunu, tarafların sözleşme ile karşılıkla hak ve alacaklarının kalmadıklarını açık bir şekilde kabul ve beyan ettiğini, davacının iş bu durumda takip başlatmasının kötü niyet göstergesi olduğunu beyanla davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 16/01/2020 havale tarihli ikinci cevap dilekçelerinde özetle; davacı tarafın cevaba cevap dilekçelerine karşı önceki beyanlarını tekrarla düzenlenen fatura tarihlerinin taraflar arasında düzenlenen sözleşme tarihinden sonra olduğunu, faturaya ilişkin hizmet alındığı iddialarını kabul etmediklerini, faturaların varlığından haberdar olmadıklarını, söz konusu fatura bedellerini ilişkin herhangi bir borçlarının olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Açılan davanın önce Konya . Asliye Hukuk Mahkemesi esasına kaydedildiği ancak adı geçen mahkemenin 17/10/2019 tarih, … esas, … karar sayılı görevsizlik kararı uyarınca 27/11/2019 tarihinde mahkememiz yukarıdaki esasına kaydedildiği anlaşılmış, davaya bakmaya mahkememiz görevli olduğundan yargılamaya devam edilmiştir.
DELİLLER :
Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, ilgili Vergi Dairesi Müdürlüklerinden davaya konu faturalar ile beyanname alış ve satış yapılıp yapılmadığına ilişkin bilgi ve belgeler ile BA- BS formları celp edilmiş, mahkememizce keşif yapılarak davalının ve dava dışı şirket defterleri üzerinde SMMM bilirkişinden rapor alınmış, davacı şirket defterleri üzerinde talimat yoluyla SMMM bilirkişisinden rapor alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, faturadan kaynaklı alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava dışı … Şti. tarafından davalı şirket hakkında 30/11/2018 tarihli 300.000,00TL bedelli faturaya istinaden Aksaray İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının icra dairesinin yetkisine yapmış olduğu itiraz sonucunda dosyanın Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sırasına kaydedilerek davalıya yeniden ödeme emri gönderildiği, davalının bu ödeme emrine yönelik itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili Aksaray . Noterliğinin … yevmiye numaralı 25/07/2019 tarihli alacağın devri (temlik) sözleşmesiyle icra takibine konu alacağın tüm ferileriyle birlikte müvekkili tarafından devralındığını belirterek davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamını talep etmiştir. Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Davanın İİK’nun 67.maddesi uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı ve dosyaya sunulan yazılı temlik sözleşmesi uyarınca davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre; “Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” İspat yükü kenar başlıklı HMK’nın 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” Belirtilen yasa hükümleri karşısında, alacağın tahsili için girişilen icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında kural olarak ispat yükü davacı alacaklıya aittir. Bununla birlikte itirazın iptali davasında davalı borçlunun ödeme savunmasında bulunması ya da borcu ortadan kaldıran diğer itirazları ileri sürmesi halinde ispat yükü yer değiştirecek ve davalıya geçecektir.
İş bu davada ispat yükü davacıda olup, davacı, davalıdan alacaklı olduğunu ispatla yükümlüdür.
Davalı şirket ile dava dışı (alacağını temlik eden) … Ltd. Şti. arasında Konya . Noterliğinin 09/10/2018 tarih, … yevmiye numaralı “Özel Eğitim Kurumları İşletme Devir Sözleşmesi” başlıklı noter tarafından düzenleme şeklinde yapılan sözleşme ile; … şirketine ait … İlkokulu, … Ortaokulu, … Anadolu Lisesi ve … Fen Lisesi adlarıyla faaliyetle bulunan özel eğitim kurumlarının tüm işletme hakları, ruhsatları, levhaları, tabelaları ve demirbaşları ile davalı şirkete devredildiği, devir bedelinin nakden ve tam olarak teslim alındığı, tarafların birbirlerinden bir alacağının kalmadığı, düzenleme altına alınmıştır.
Davacı vekili bahse konu iş yeri devir sözleşmesi kapsamında, sözleşmede geçen özel eğitim kurumlarındaki demirbaşların karşılığı olarak takibe konu faturaların düzenlendiği, ancak faturaların ödenmediği iddiasındadır. Davalı vekili ise, noter sözleşmesine göre tarafların birbirlerinden bir alacağının olmadığını, demirbaş bedellerinin de temlik edene ödendiğini, alacağı temlik alan şirkete borçlarının olmadığını savunmuştur.
TBK’nun 188. Maddesi; “Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir. Borçlu, devri öğrendiği anda muaccel olmayan alacağını, devredilen alacaktan önce veya onunla aynı anda muaccel olması koşuluyla borcu ile takas edebilir.” hükmüne amirdir. Buradan hareketle davalının alacağını temlik edene karşı ileri sürebileceği savunmaları davacı şirkete de ileri sürebileceği anlaşılmıştır.
Mahkememizce dava taraflarının ve dava dışı … şirketinin ticari defter ve belgeleri üzerinde muhasebeci bilirkişilere inceleme yaptırılarak rapor aldırılmıştır. Davacı şirketin defterleri Aksaray . Asliye Hukuk Mahkemesinin … talimat sayılı dosyası üzerinden incelenmiş olup, bilirkişi 01/06/2020 tarihli raporunda, davacı şirketin defterlerinde davalı şirkete veya dava dışı … şirketine ilişkin herhangi bir alacak borç kaydının bulunmadığı tespitinde bulunmuştur. Dava dışı şirket ile davalının defterlerini inceleyen mali müşavir bilirkişi 07/07/2020 tarihli raporunda ise, dava dışı … şirketinin ticari defterlerinde takibe konu faturanın işli olduğunu, buna karşılık davalının defterlerinde faturanın kayıtlı olmadığını tespit etmiştir. İncelenen tüm ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu düzenlenen bilirkişi raporlarından anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nin 222. Maddesi; ” Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmünü içermektedir.
Anılan yasa hükmünün açık ifadesine göre ticari defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Davacı taraf iş bu davada iş yeri devir sözleşmesi kapsamında davalı şirkete teslim edilen demirbaşların daha sonra faturaya bağlanarak davalı tarafından ödeneceğini belirtmiş ise de, noter tarafından düzenleme şeklinde yapılan sözleşme içeriğinde devir bedeline demirbaşların da dahil olduğu ve devir bedelinin nakden ve tam olarak teslim alındığı açıkça yazılıdır. Davacı taraf bu anlamda bir inanç sözleşmesi olduğu iddiasındaysa da dosyaya bunu ispatlar yazılı delil sunmamıştır. Öte yandan tarafların defterlerindeki kayıtlar veya vergi dairesine bildirilen BA-BS formlarının yazılı noter sözleşmesinin aksini ispatlar nitelikte olmadığı da izahtan varestedir. Kaldı ki faturaların davalının defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde yemin deliline de dayanılmadığından hatırlatılması gereği duyulmamış ve ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İtirazın iptali davalarında davası reddedilen davacı aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilebilmesi için sadece takibin haksız başlatılması yeterli olmayıp, takibin aynı zamanda kötü niyetli olduğu ispatlanmalıdır. Dosya kapsamından ulaşılan vicdani kanaate göre takibin kötü niyetle başlatıldığı sabit olmadığından davacı aleyhine tazminata hükmedilmemiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Dava konusu icra takibinin kötü niyetli başlatıldığı ispat olunamadığından davacı aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Peşin alınan 5.123,25TL harçtan alınması gereken 59,30TL harcın mahsubu ile fazla alınan 5.063,95TL bakiye karar harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan 10,00TL posta – tebligat gederi, 300,00TL bilirkişi ücreti, 384,90TL keşif harcı olmak üzere toplam 694,90TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre 29.450,00TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalanın karar kesinleştiğinde tarafına iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/12/2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …