Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/587 E. 2022/98 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ :

Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; … Konut Yapı Koop. TTK kapsamında kurulmuş bir yapı kooperatifi olduğunu, davalının ise bu kooperatifin resmi üyesi olduğunu, davacı müvekkilinin kooperatifin tasfiyesi aşamasına girmiş olduğunu ancak tüzel kişiliğinin halen devam ettiğini, davacı müvekkilinin kooperatif kuruluş amacına uygun olarak mevcut inşaatını tamamladığını, bağımsız bölümlerde kat irtifakı kurmuş, ferdileşme ve kura töreni yapılmış, üyelerine dairelerini fiilen teslim ederek ortak yaşamı başlatmış ve yasal tasfiye sürecine girdiğini, kooperatifin aleyhine açılmış bir dava ya da bu yönde bir hukuki uyuşmazlık vs. de bulunmadığını, buna karşın tasfiye sürecinin yasal olarak sonlandırılması ve kat mülkiyetine geçiş için kooperatifin Maliye, Belediye, SGK gibi kurumlara sigorta, prim, iskan harcı vs. gibi sebeplerden dolayı ciddi kalemlerde borcu çıktığını, söz konusu tüm kalemlerin hepsinin yasal sebeplerden kaynaklı ve ödenmesi zorunlu olan ortak giderler olduğunu, kooperatif yönetiminin ya da başka bir kişi ya da kurumun bu giderlerden muaf tutulması için yapabileceği bir şey olmadığını, kooperatif yönetiminin büyük bir özveri göstererek, mevcut bu borçların büyük bir kısmını (yöneticilerden şahsi borç alarak dahi) ödemiş ve halen de ödemeye devam ettiğini, tasfiye halindeki yönetim kurulunun en büyük amacı bir an önce tasfiye sürecini sonlandırmak olduğunu, davaya konu kooperatifin 28.08.2018 tarihinde olağanüstü nitelikli bir genel kurul yapıldığını ve bu genel kurulun 3 nolu maddesi ile her üye başına toplamda 7.200 TL borcun bulunduğunu, bu miktarın 3.200 TL’sinin 25.09.2018 tarihine kadar bakiye kısmın ise aylık 200 TL’den olmak üzere taksitler halinde ödenmesine karar verildiğini, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalarının kabulü ile kooperatif üyesi olan davalının müvekkili kooperatifte yapılan olağanüstü genel kurulda alınmış 3 nolu karar uyarınca ödemesi gereken muaccel 5.800,00 TL ortak gider ve aidat borcunun davalıdan tahsiline, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Müvekkilinin davacı kooperatifin halihazırda üyesi olmadığını, müvekkilinin 23.12.2015 tarihinde kooperatif hissesini resmi şekilde, kooperatif defterine de kayıtlı bir şekilde … isimli şahsa devrettiğini, 01.10.2012 tarihli karar defterinden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin kooperatif üyeliğinden, başkaca herhangi bir aidat talep edilmemek üzere çıkartıldığını, 03.05.2012 tarihli sözleşmedir başlıklı o dönemki kooperatif yetkilisi olan …’nun kooperatif adına imzalamış olduğu belge ile de müvekkilinin bu tarihten sonraki borçlardan sorumlu olmayacağı ve talep edilmeyeceği şayet çıkarsa kooperatifin sorumlu olduğunu belgelendiriğini, dava dilekçesinde, olağanüstü genel kurulda alınan karardan bahsetmekte olduğunu, müvekkilinin 03.05.2012 tarihinden sonra hiç bir olağan ya da olağanüstü genel kurula katılmadığını, hiç bir kararın altına da imza atmadığını, müvekkilinin bu tarihten sonra yapılan genel kurul toplantı tutanaklarında ismi ve imzası görünüyor ise de imzaya itiraz ettiklerini ve imza incelemesi talep ettiklerini, bu nedenlerle davacı kooperatifin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Davanın, kooperatif üyeliğinden kaynaklı aidat borcuna dayalı alacak davası olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın ise davalının, davacı kooperatife üye olup olmadığı, üye ise aidat borcu bulunup bulunmadığı hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İÇTİHATLARI
1.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 28/11/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamından; 12.04.2013 tarihinde sadece davacının imzası ile “Kooperatif işlerinin bitmesi ile kesin hesapların çıkarılabilmesi tüm defter ve kayıtların incelenerek işlemlerin doğruluğunun tespiti, yapılan harcamaların çıkarılması, kooperatif maliyetinin bulunması, tasfiye işlemlerinin yapılması karşılığı denetim ücreti olarak Yeminli Mali Müşavir … verilen 10.000,00 TL peşin dışında yapılacak olan 2012 genel kurulundan sonra ödenmek üzere tarihsiz 40.000,00 TL’lık senet verilmesine ekseriyetle karar verilmiştir” şeklinde karar alındığı ve aynı gün dava dışı … 24.05.2013 tarihinde ödenmek üzere 40.000,00 TL bedelli senet verildiği, senette sadece davacının adının ve imzasının bulunduğu ayrıca kooperatifin kaşesinin basıldığı, daha sonra dava dışı denetim elemanı ile Yeminli Mali Müşavirlik Hizmet Sözleşmesinin 03.05.2013 tarihinde imzalandığı, sözleşme bedelinin KDV hariç 34.000,00 TL olduğu ve söz konusu sözleşmede iki yönetim kurulu üyesinin imzasının bulunduğu, her ne kadar bononun kooperatifi bağlamayacağı kabul edilse de, iç ilişki gereği senedin denetim hizmeti üzerine verildiğinin sabit olduğu ve davacının ödediği bedeli sebepsiz zenginleşme ilkesi gereği isteyebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile takibin 49.611,16 TL’lik kısmına yönelik itirazın iptaline ve icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraflar vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraflar vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlerden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 28.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.” denilmiştir.
2.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 06/10/2015 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; dava konusu miktarın ödendiği … ödeme tarihinde kooperatifin yönetim kurulu başkanı olduğunun sabit olduğu, onun hesabına gönderilen bu miktarların kooperatifin muhasebe hesaplarına aktarılmamasının kooperatif tüzel kişiliği ile yönetim kurulu başkanı arasında bir iç ilişki sorunu olduğu, bu iç ilişkinin dışında kalan … açısından söz konusu miktarların ödenmiş olduğu, iç ilişkinin … ve haleflerini bağlamayacağı, ayrıca kooperatif tüzel kişiliği imzalı ve ceza davasına konu yapılan yazıda davaya konu miktarların dönemin yönetim kurulu başkanı olan …’in zimmetinde bulunduğunun bizzat kooperatif tarafından kabul edildiği, ödemelerin kooperatif hesabına aktarılmadığı savunmasına tüzel kişilerde sürekliliğin esas olması nedeniyle itibar edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davacıya üyelik devreden …’nun davalı kooperatife 18.05.2007 tarihinde yaptığı 8.000,00 TL, 12.03.2008 tarihinde yaptığı 975,00 TL, 20.05.2009 tarihinde yaptığı 700,00 TL tutarındaki ödemeler nedeni ile davacının davalı kooperatife bu tutarlar kadar borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” denilmiştir.
3.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 23/01/2020 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
” Davacı vekili, davalının 9 no.lu kooperatif ortağı olduğunu, aidat ödemelerini yapmaması nedeniyle Anadolu . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve %20 inkâr tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacı kooperatiften 12/04/2013 tarihinde istifa ettiğini ve istifasının, 14/05/2013 tarihli, 185 sayılı yönetim kurulu kararıyla kabul edildiğini, bir borcunun olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının 30/11/2006 tarihli (28) sayılı yönetim kurulu kararıyla üyeliğe kabul edildiği 14/05/2013 tarihli, 185 sayılı yönetim kurulu kararıyla da istifa talebinin kabulüne karar verildiği, kooperatif bünyesinde ayrıca site yönetimi kurulduğu, site yönetiminin, söz konusu giderleri, aidat şeklinde tüm kat maliklerinden tahsil ettiği, kooperatif yönetiminin bu giderlerin tahsiline karışmadığı, kooperatifin sadece, geçmiş kooperatif borçlarının ortaklardan tahsili yönünde genel kurulu kararları aldığı, bu kararlara istinaden davalıdan aidat talep edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 23.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.” denilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE NETİCE
Davalı aşamalardaki yazılı ve sözlü beyanlarında özetle; Koopeatif üyeliğinden çıktığını, hissesini … isimli şahsa devrettiğini, 03/05/2012 tarihli sözleşme gereğince üyelikten çıktığı tarihten sonraki hiç bir borçtan sorumlu olmadığını, sözleşme altında kooperatif yetkilisi …’nun imzasının bulunduğunu, bu tarihten sonraki hiç bir toplantıya katılmadığını ve davanın reddini talep ettiğini ifade etmiştir.
Dosya içerisinde yer alan davacı kooperatife ait Karar Defterinin incelenmesinde özetle; Kooperatif yönetim kurulunun 01/10/2012 tarihli Yönetim Kurulu kararında “Davalı …’nın kooperatif üyeliğinden çıkarılmasına, borçları olmadığından dolayı davalıdan herhangi bir aidat talep edilmemesine” karar verildiği, 22/04/2019 tarihli yönetim kurulu kararında ise kooperatif üyeliğinden çıkarılmasına karar verilen davalı hakkında ise 7.200,00 TL aidat toplanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dosya içerisinde yer alan 03/05/2012 tarihli adi yazılı sözleşmenin incelenmesinde özetle; Davalının Kat 7 30 nolu dairesine ilişkin 20.000,00 TL borcunun 7.500,00 TL’sini makbuz karşılığı verdiği, bakiye kalan kısmın ise tapu devrinden sonra 4 eşit taksitle ödeneceği, bundan sonraki borçlardan davalının sorumlu olmayacağı ifade edilmiş, ilgili sözleşme altında davalı ile kooperatif adına yetkili olan …’nun imzalarının bulunduğu anlaşılmıştır.
Dosya içerisinde yer alan 03/05/2021 Tarihli ve 30/08/2021 tarihli bilirkişi raporlarında ise davalının kooperatif üyeliğinden çıkarılmasına ilişkin yönetim kurulu kararında imzaları bulunan … 01/08/2001 tarihinden 19/02/2018 tarihine kadar, … 30/06/2009 tarihinden 19/02/2018 tarihinde kadar, ilgili kararda imzası bulunmayan …’nun ise 02/05/2012 tarihinden itibaren bu tarihe kadar halen görevinin devam ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce hali hazırda davacı kooperatif yönetim kurulu başkanı olan ve 03/05/2012 tarihli adi yazılı sözleşmede imzası bulunan …’nun 6100 Sayılı Kanunun 169/1 ve davamı maddeleri gereğince isticvabına karar verilmiş, kooperatif yönetim kurulu başkanı … 03/02/2022 tarihli duruşmada alınan beyanında özetle; Sözleşme altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, 01/10/2012 tarihli kararda imzası bulunan yönetim kurulu üyeleriyle o tarihte birlikte çalıştığını, sözleşmeyi imza ettiği tarihte tapular devredileceği için söz konusu belgeyi imzaladığını, daha sonra aidat toplanmasına karar verildiğini davalının aidat toplanmasına itiraz ettiğini ifade etmiştir.
Mahkememizce davacı kooperatife ait ana sözleşme dosya arasına alınmıştır.
Ana sözleşmenin “Ortaklıktan Çıkma” başlıklı 13. Maddesinde;” Her ortak hesap senesi sonundan en az 1 ay önce yönetim kuruluna yazılı başvurmak suretiyle ortaklıktan çıkabilir. Yönetim kurulu bu hükme uygun olarak yapılacak isteğe rağmen yazılı başvurunun kooperatif kayıtlarına girişinden itibaren 1 ay içinde kabulden kaçınırsa ortak çıkma dileğini yönetim kuruluna bildirir. Bildiri tarihinden itibaren çıkma gerçekleşir” denilmiştir.
Ana sözleşmenin 44/12. Maddesinde; “Doğacak sorumluluk yönetim kuruluna ait olmak üzere, kendi ortakları arasından veya hariçten bir veya birkaç kişiyi kooperatifi ilzam edecek tasarruflarda bulunmaya veya muayyen işlerde kooperatifi temsil etmeye yetkili kılınmıştır” denilmiştir.
Ana sözleşmenin 45/2. Maddesinde; “Yönetim kurulu başkanın bulunmadığı zamanda ikinci başkanın çağrısı ile toplanır. Kararlar toplantıda bulunanların çoğunluğu ile verilir” denilmiştir.
Ana sözleşmenin “Kooperatifin Temsili ve İlzamı” başlıklı 46/1 maddesinde; Kooperatif adına düzenlenecek evrakın muteber olması veya kooperatifin ilzamı için kooperatif unvanı altında temsile yetkili olanların ikisinin imzası gereklidir” denilmiştir.
Ana sözleşmenin 48/2-6. Maddesinde; “Yönetim kurulu gerekli defter ve belgeler ile genel kurul evraklarının ve ortak listelerin muntazam hazırlanıp, tutulup, saklanmasından ve gelir-gider hesabı ile yıllık bilançonun kanuni hükümlere uygun olarak hazırlanıp incelenmek üzere denetçilere verilmesinden sorumludur. Yönetim kurulu üyeleri kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan müteselsilen sorumlu olup, kooperatife tanzim etmekle yükümlüdürler” denilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar, Yüksek Mahkeme içtihatları, bilirkişi raporları, davacıya ait defter ve belgeler, ana sözleşme hükümleri ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Davalının, davacı kooperatife ait defter ve belgelerinin incelenmesinde 2011 yılından önce üye olduğu, 01/01/2013 tarihine kadar 105.000,00 TL ödeme yaptığı, Kooperatif yönetim kurulunun 01/10/2012 tarihli Yönetim Kurulu kararında “Davalı …’nın kooperatif üyeliğinden çıkarılmasına, borçları olmadığından dolayı davalıdan herhangi bir aidat talep edilmemesine” karar verildiği, ana sözleşmesinin yukarıda detayı verilen maddeleri gereğince üyelikten ayrılma hususunda ana sözleşme ile yönetim kuruluna yetki verildiği, yönetim kurulunun bu yetki kapsamında davalının 01/10/2012 tarihinde üyelikten çıkarılmasına ve tüm borçlarını ödediğinden başka herhangi bir aidat alınmamasına karar verildiği, yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 23/01/2020 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alındığında kooperatif üyeliğinden ayrılan davalından, üyelikten ayrıldıktan sonraki tarihleri kapsar biçimde 22/04/2019 tarihli yönetim kurulu kararı ile aidat talep edemeyeceği, her ne kadar davacı kooperatife karar defteri dışındaki diğer ticari kayıtlarda davalının üyelikten çıkarıldığına veya üyeliğin bir başkasına devredildiğine dair herhangi bir muhasebe kaydı olmadığı ifade edilmiş ise de yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 28/11/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı ile T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 06/10/2015 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı gereğince bu durumun kooperatif tüzel kişiliği ile yönetim kurulu arasındaki bir iç ilişki sorunu olduğu, bu iç ilişkinin dışında kalan ve kooperatif defter ve belgelerinin mevzuata uygun olarak tutulmasında bir tasarruf yetkisi bulunmayan davalıyı bağlamayacağı anlaşılmakla davacının davasının reddine karar verilerek Mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan 99,05 TL harçtan alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile kalan 18,35 TL harcın kararımız kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına.
7-6100 Sayılı HMK’nın 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde davacının sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; Tarafların yüzüne karşı, dava değeri yönüyle 6100 Sayılı Kanunun 341/2 maddesi ve 6763 Sayılı Kanunun 44. Maddesiyle eklenen Ek Madde 1 uyarınca her takvim yılı başından itibaren yeniden değerleme oranı uygulanarak belirlenen parasal sınır nazara alındığında miktar itibariyle KESİN OLMAK ÜZERE Türk Milleti adına verilen karar duruşma tutanağına geçirilerek açıkça okunup usulen anlatıldı.03/02/2022

Katip … Hakim …