Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/575 E. 2022/132 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ:

Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava üzerine T.C. Iğdır . Asliye Hukuk Mahkemesinin (ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA) 25/09/2019 tarih … Esas … Karar sayılı yetkisizlik kararı ve HMK nun 20. maddesindeki iki haftalık yasal süresi içinde başvuruda bulunulması üzerine dava dosyası kararda yetkili gösterilen mahkememize gönderilmekle, dava dosyası mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili ile davalı şirket, davalı şirkete ait gıda markası olan Torku ürünlerini Iğdır ilinde bayiliğini almak için anlaştığını, aralarında bayilik sözleşmesi imzalayarak bu bayilik ve dağıtım işini yaptıklarını, taraflar sözleşme edimlerini yerine getirdiklerini, 01/11/2018 tarihinde müvekkil şirket davalı şirkete tabi markanın bayiliğini bırakmış olup sözleşme sonlandırıldığını, buna rağmen davalı şirket müvekkil şirketin hesabından promosyon farkı adı altında sözleşmede yer almamasına rağmen 164.635,18 TL meblağlı fatura ederek tahsil ettiğini, söz konusu … seri numaralı 25/04/2018 tarihli fatura içeriğinde yazılı borç müvekkiline ait olmayıp tamamen faizi hesaplanan ve haksız olarak müvekkilden tahsil edilen bir miktar olduğunu, söz konusu haksız kesinti müvekkil tarafından Iğdır . Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarname ile bildirilmiş ve haksız yapılan kesintinin geriye dönmesi istenilmiştir. Davalı şirket Konya . Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap vermiş, ihtarnameyi kabul etmediklerini belirtiklerini, arabulucu huzurunda yapılan görüşmelerde davalı şirket hiç bir şekilde anlaşamadıklarını, yukarıda belirtilen sebeplerden ötrü haksız olarak tahsil edilen 164.634,18 TL bedelin fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak üzere haksız kesinti tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi ile özetle; Taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesinin 25. maddesinde ihtilafların çözümünde konya mahkemeleri yetkili kılındığını, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, davacının davası haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı ile şirketimiz arasında talep edilen bedelin ödenmesine müteakip taraflar arasında ibralaşma yapılmış ve davacı bu bedeli kabul ederek ibraname imzaladıklarını, bu nedenle öncelikle bu durumdan dolayı davanın esastan reddini talep ettiklerini, davacı usulsüzlükler yaparak promosyon hakediş faturaları düzenleyerek bu bedelleri şirketimiz hesabından yani borçlarından düşülmek suretiyle aldığını, Usulsüz olarak aldığı bedeller tekrar kendisinden ve kendi bilgisi ve rızası ile kendisine tekrar ödenmiş ancak sonradan işbu davayı açıp bu bedeli talep ettiğini, bu nedenle ekte sundukları cari hesaplar raporlar sonucunda davacının haksız olarak bizden aldığı meblağ kendisine tekrar fatura edilerek davacı tarafından ödenmiştir.Bu itibarla davacıya şirketlerine herhangi bir borcu bulunmamakta olup açılan davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Davanın, taraflar arasında akdedilen 20/11/2016 tarihli Bayilik Sözleşmesi hükümleri gereğince davalının, davacıdan … Seri Numaralı 25/04/2018 tarihli farazi ve haksız olarak hesaplandığı iddia edilen promosyon ücret alacağı kalemi altında fazladan tahsil edilen miktarın istirdatı talepli alacak davası olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın ise dava konusu fatura dolayısıyla davacıdan haksız bir ödeme alınıp alınmadığı, alınmış ise miktarının ne olduğu hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İLAMLARI
1.T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 29/11/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
” Sözleşmenin bu hükümleri münhasır delil sözleşmesi niteliğinde olup taraflar arasın- daki cari hesap uyuşmazlığından ve sözleşmeden kaynaklanan iş bu davada, delil sözleşmesi ile kararlaştırılan delil (davalının ticari defter kayıtları) dışında başkaca delil kabul edilmeyecektir.” denilmiştir.
2.T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 02/10/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Somut olayda taraflar tacirdir. Yine aralarındaki sözleşmelerle ticari defter ve kayıtların münhasır delil olarak belirlendiği, davaya konu kira sözleşmelerinin 15. maddesi ile “kiralayan iş bu sözleşme nedeniyle taraflar arasında çıkabilecek ihtilaflarda kiracıya ait her türlü defter ve kayıtların geçerli, bağlayıcı, kesin ve münhasır delil olacağını ve bunlara karşı her türlü itiraz ve defi haklarından ve dava halinde bunların usulüne uygun tutulduğu hususunda yemin teklif haklarından peşinen feragat ettiğini kabul eder, bu madde HMK’nın 193. maddesi uyarınca münhasır delil sözleşmesi niteliğinde olup, yukarıdakilerden başka delil ikame edilemez.” şeklindeki açık düzenleme ile belirlenmiştir. Tacir olan tarafların basiretli bir iş adamı gibi davranmaları zorunlu olup TMK’nın 2. maddesi uyarınca da sözleşme hükümleri ile bağlıdırlar.” denilmiştir.
3.T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 17/01/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Yukarıda açıklandığı üzere, somut olayda ilk derece mahkemesi tarafından yapılan araştırmada davalının ticaret siciline kayıtlı ve ticari işletmeyi kendi adına işleten tacir olduğu, istinaf aşamasında yapılan araştırmaya göre de davacının da bilanço esasına göre defter tutması nedeniyle tacir olarak kabul edilmesi gerektiği, bu bağlamda uyuşmazlığın, iki tarafı da tacir olan yanların ticari işletmesiyle ilgili bir dava olması nedeniyle nispi ticari dava olarak kabul edilip Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından görülmesi gerektiği, mahkemelerin görevinin kamu düzenine ilişkin bulunduğu, davanın Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görülüp sonuçlandırıldığı, ilk derece mahkemesi tarafından bu husus dikkate alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın reddi yönünde hüküm oluşturulmasının isabetsiz olduğu kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a.3 maddesi gereği kaldırılmasına, dosyanın yargılama yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. ” denilmiştir.
4.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 03/10/2019 Tarih ve … Esas-… Karar Sayılı İlamında;
“Dosya içeriğinden, davalı kiracı … gerçek kişi olduğundan tacir olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar kamu düzenine ilişkin olduğu halde davalının Ticaret Sicili ve Odasında kaydının bulunup bulunmadığı, Vergi Dairesi veya Mal Müdürlüğünden bilanço esasına göre defter tutup tutmadığı hususları sorulup gerektiğinde davalının ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak Türk Ticaret Kanunu’na göre tacir olup olmadığı araştırılmamıştır.” de nilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE NETİCE
Davalı, 6102 Sayılı Kanunun 16/1 maddesi gereğince özel hukuk tüzel kişisi tacirdir. Davacının gerçek kişi olması sebebiyle ve taraflar arasında akdedilen 20/11/2016 tarihli Bayiilik Sözleşmesinin 26. Maddesinde 6100 Sayılı Kanunun 193 maddesi gereği delil sözleşmesi ikame edilmesi karşısında davacının tacir olup olmadığı hususunda yukarıda detayı verilen 3.T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 17/01/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı ve T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 03/10/2019 Tarih ve … Esas-… Karar Sayılı İlamı çerçevesinde davacının gerçek kişi tacir olup olmadığı hususunda Mahkememizce araştırma yapılmıştır. Dosya içerisinde yer alan T.C. Iğdır Ticaret Sicil Müdürlüğünün 11/06/2020 Tarihli müzekkere cevabı ekinde yer alan Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 05/12/016 Tarih ve 9212 Sayılı Sicil Gazetesinin 203 sayfasında yer alan kayıtlar ile T.C. Iğdır Valiliği Iğdır Defterdarlığı Iğdır Vergi Dairesi Müdürlüğünün 28/04/2020 tarihli müzekkere cevabında özetle davacının bilanço usulüne göre defter tuttuğunun anlaşılması karşısında davacının gerçek kişi tacir olduğu ve Mahkememizin görevli olduğu ve yine taraflar arasında akdedilen 20/11/2016 tarihli Bayilik Sözleşmesinin 25. Maddesi gereğince Mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen 20/11/2016 Tarihli Bayilik Sözleşmesinin;
*”Bayinin Muhtelif Sorumlulukları” başlıklı 4-e maddesinde; “Şirket/davalı tarafından bildirilecek usullere ve Mevzuat hükümlerine aykırı olarak ürün tanıtımı, satışa sunumu veya pazarlamasını yapmamak”,
*”Bayilik Bölgesi ve Bölge Değişikliği” başlıklı 7. Maddesinde; “Bayi yalnızca belirlenen bayilik bölgesi dahilinde her türlü müşteriye aktif olarak iş bu sözleşmede belirtilen mamulleri dağıtacağını, yeniden satacağını, depo kuracağını, müşteri arayacağını ve bölge dışında önceden şirketten/davalıdan izin almaksızın aktif satış faaliyeti gerçekleştirmeyeceğini, müşteri aramayacağını, şube ve depo açmayacağını şimdiden kabul ve taahhüt etmiştir,
*”Haksız Rekabet Yasağı” başlıklı 9. Maddesinde; “Bayi, şirketin yazılı rızasını almadan şirketin pazarladığı ürünlerin aynılarını ve benzerlerini üreten veya pazarlayan kamu ya da özel veya yerli ya da yabancı gerçek veya tüzel kişilerin doğrudan veya dolaylı olarak Bayilik veya Distribütörlüğünü alamaz ve söz konusu mamulleri depolayamaz, dağıtamaz, satamaz, ve reklamını yapamaz,
*”Mamulün Temin ve Tedariki” başlıklı 10. Maddesinde; “Bayi, sözleşme konusu mamul ürünleri münhasıran şirketin serbeste saptayıp teslim yeri olarak belirleyeceği yerden temin etmekle yükümlüdür. Bayi şirketin önceden yazılı onayını almaksızın mamulü herhangi bir bayi veya dağıtıcıdan veya tali bayi veya benzer kaynaklardan hiç bir şekilde temin ve tedarik etmemeyi kabul ve taahhüt etmiştir.”,
*”Satış Hedefleri ve Yükümlülükler” başlıklı 20. Maddesinde; “Şirket her ay/yıl veya şirketçe belirlenecek dönemin başında satış noktasında bulunurluk satış noktası sayısı vb kritik başarı faktörlerini ve o yılda Bölge için öngörülen satış hedeflerini tespit eder ve bunları makul süre önce bayiye yazılı olarak bildirir. Bayi söz konusu satış hedeflerine ulaşmayı ve bu amaçla gereken her türlü çabayı göstermeyi kabul ve taahhüt eder. Bayinin satış uygulamaları, yükümlülükleri, hedefleri ve bu hedefin gerçekleşmesi veya aşılması durumunda hak kazanacağı prim uygulamaları, şirket tarafından saptanacak dönem ve esaslar çerçevesinde genelge ve sirküler vasıtasıyla bayiye duyurulur. Şirket bu uygulamaları önceden duyurarak değiştirebilir veya iptal edebilir. İş bu sözleşme bayi ile tüm bu durumları peşinen kabul etmiş sayılır”,
*Delil Sözleşmesi” başlıklı 26. Maddesinde; “Taraflar, iş bu sözleşmeden veya kendi aralarındaki her türlü ticari ilişkiden doğacak tüm uyuşmazlıklarda şirketin ticari defter ve kayıtları ile bilgisayar vb kayıtlarının geçerli, bağlayıcı ve kesin delil olacağını kararlaştırmışlar ve bunlara karşı her türlü itiraz ve defi hakkından peşinen feragat ettiklerini ve sözleşmenin bu maddesinin delil sözleşmesi niteliğinde olduğunu kabul ve beyan ederler” denilmiştir.
Taraflar arasında akdedilen sözleşme, iradelerinin karşılıklı olarak buluşması sebebiyle 01/11/2018 tarihinde sonlandırılmıştır. Bayilik sözleşmesinin varlığı, başlangıç ve bitiş tarihleri noktasında taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf bayilik sözleşmesi sona erdikten sonra davacının, taraflar arasında akdedilen sözleşmesinin 20. Maddesi gereğince davacıya haksız ödendiği anlaşılan promosyon ödemelerinin dava konusu da olan … Seri Numaralı 25/04/2018 tarihli fatura ile tahsil edilmesi noktasındadır. Davacı kendisine fazla promosyon ödemesi yapıldığı iddiasını kabul etmemektedir.
Dosya içerisinde yer alan 21/09/2018 Tarihli cari Mutabakat Mektupları ve ve yine aynı tarihli İbranameden, dava konusu fatura bedelinin ödenmesi akabinde tarafların 21/09/2018 tarihi itibariyle birbirlerinden herhangi bir alacak/borçlarının kalmadığı hususunda anlaştıkları görülmektedir.
Taraflar arasında akdedilen Bayilik Sözleşmesinin 26. Maddesinde yer alan delil sözleşmesi gereğince, uyuşmazlık vukunda davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ile bilgisayar vb kayıtlarının geçerli, bağlayıcı ve kesin delil olacağını kararlaştırılmıştır. Nitekim detayı yukarıda verilen T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 29/11/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı ile T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 02/10/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı nazara alındığında akdedilen delil sözleşmesinin geçerli olduğu hususunda şüphe bulunmamaktadır.
Mahkememizce yargılama aşamasında tarafların tacir olması ve akdedilen delil sözleşmesi de nazara alınarak tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde alanında uzman bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmış, dosya içerisinde yer alan 30/11/2020 tarihli Kök Bilirkişi Heyet Raporu, 07/04/2021 tarihli Ek Bilirkişi Heyet raporu ile 27/08/2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; Davalı şirketin incelenen e-defterlerinin muhasebe usul ve prensiplerine uygun olarak tutulduğu, envanter defterinin açılış tasdikinin süresinde yaptırıldığı, e-defter kayıtlarının süresinde oluşturulacak beratlarının süresinde alınmış olduğu, davalının defterlerinin lehine delil teşkil ettiği, 01/01/2017-22/02/2018 tarihleri arasındaki stok miktarı, davacının, davalıdan yaptığı ürün alımları, stok sayım hareketleri, bayinin aynı dönem içindeki satışları nazara alındığında stok miktarından daha fazla ürün sattığı, stok miktarının suni olarak artırıldığı, gerçek miktardan çok daha fazla ürün stokunun suni olarak oluşturulduğu, bayi deposundaki gerçek stok miktarının üzerinde suni satış işlemleri gerçekleştirdiği, dolayısıyla promosyon hak edişlerinde gerçek miktarının üzerinde kazanım elde ettiği, davalının fatura miktarı kadar davacıdan alacaklı olduğu rapor edilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar, Yüksek Mahkeme içtihatları, bilirkişi raporları, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi hükümleri ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Taraflar arasında akdedilen 20/11/2016 tarihli Bayilik Sözleşmesinin 01/11/2018 tarihinde sonlandırıldığı, bayilik sözleşmesinin varlığı, başlangıç ve bitiş tarihleri noktasında taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı, taraflar arasındaki ihtilafın bayilik sözleşmesi sona erdikten sonra davacının, taraflar arasında akdedilen sözleşmesinin 20. Maddesi gereğince davacıya haksız ödendiği anlaşılan promosyon ödemelerinin dava konusu da olan … Seri Numaralı 25/04/2018 tarihli fatura ile tahsil edilmesi noktasında olduğu, ilgili sözleşmenin yukarıda detayı verilen 4-e, 7, 9 ve 10. Maddeleri gereğince davacının, pazarlamaya konu ürünleri münhasıran davalıdan temin etmesi gerektiği, başka bir yolla rekabet halindeki firmalardan ya da davalıdan doğrudan veya dolayılı olarak temin eden başka tali bayi ya da gerçek veya tüzel kişilerden ürün teminin mümkün olmadığı, anılan sözleşmesinin 20. Maddesi gereğince davacının, davalıdan temin ettiği ürünlerin öngörülen satış hedeflerini karşılaması karşısında promosyona hak kazanacağı, anılan sözleşmenin 26. Maddesi gereğince taraflar arasında delil sözleşmesi akdedildiği, yukarıda izah edildiği üzere delil sözleşmesinin geçerli olduğu, dosya içerisinde yer alan 30/11/2020 tarihli Kök Bilirkişi Heyet Raporu, 07/04/2021 tarihli Ek Bilirkişi Heyet raporu ile 27/08/2021 tarihli bilirkişi heyet raporundan anlaşıldığı üzere davalının 01/01/2017-22/02/2018 tarihleri arasındaki stok miktarı, davacının, davalıdan yaptığı ürün alımları, stok sayım hareketleri, bayinin aynı dönem içindeki satışları nazara alındığında stok miktarından daha fazla ürün sattığı, stok miktarının suni olarak artırıldığı, gerçek miktardan çok daha fazla ürün stokunun suni olarak oluşturulduğu, bayi deposundaki gerçek stok miktarının üzerinde suni satış işlemleri gerçekleştirdiği, dolayısıyla promosyon hak edişlerinde gerçek miktarının üzerinde kazanım elde ettiği bir başka ifade ile davacının, doğrudan davalıdan temin etmediği ürünleri de davalıdan temin etmiş gibi satmak suretiyle haksız olarak promosyon ücreti adı altında haksız ödeme aldığı, nitekim dosya içerisinde yer alan bilirkişi raporlarında da bu durumun teyit edildiği, bu durumun davalı tarafından tespiti üzerine dava konusu faturanın keşide edildiği, dosya içerisinde yer alan 21/09/2018 Tarihli Cari Mutabakat Mektupları ve ve yine aynı tarihli İbranameden, dava konusu fatura bedelinin ödenmesi akabinde tarafların 21/09/2018 tarihi itibariyle birbirlerinden herhangi bir alacak/borçlarının kalmadığı hususunda ibralaştıkları da görülmekle davacının, herhangi bir alacağı olmadığı ve davalı tarafından fazladan herhangi bir ödeme alınmadığı anlaşılmış, davacının haksız davasının reddine karar verilerek Mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan 2.811,56 TL harçtan alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 2.730,86‬TL harcın kararımız kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 19.590,34 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Iğdır .Asliye Hukuk Mahkemesinin … -… E.K. Sayılı 25/09/2019 tarihli yetkisizlik kararı nedeniyle AAÜT’ye göre hesaplanan 2.725,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına.
8-6100 Sayılı HMK’nın 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde davacının sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın 7201 Sayılı Kanununun 11. Maddesi gereğince taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinden istinaf kanun yoluna müracaat etme hakları açık olmak üzere Türk Milleti adına verilen karar duruşma tutanağına geçirilerek açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/02/2022

Katip Hakim