Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/393 E. 2022/124 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ :

Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Davalı … Otomotiv Ltd.Şti. nin Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu, taraflar arasında devam ede gelen ticaret nedeni ile 2012 -2013 vd muavin defter kayıtlarına göre alacak aslı olarak 133.381,13 TL borcunu ve faizini müvekkil şirkete ödemediğini, bu durum üzerine davalı şirket aleyhine Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile müvekkilinin muavin defter kayıtlarına dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, davalının vekili aracılığı ile 20.07.2018 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu, bu nedenlerle borçlu davalının Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının icra takibine yaptığı itirazının iptalini, borçlunun takip konusu borcu ödeme tarihinden itibaren takip dosyasından belirtilen % 9 yasal faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Davacı şirket ile davalı şirket arasında 2010 yılında başlayıp devam eden bir ticari ilişki olduğunu, davacı şirket bu ticari ilişkide 2012 yılı muavin defter kayıtlarını delil göstererek davalı şirket hakkında Konya .İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ilamsız icra takibi yaptığını, davalının 20.07.2018 tarihli yasal süresindeki itirazı üzerine takibin durduğunu ve itiraz evrakı da icra dosyası alacaklı vekiline 25.07.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, davacı vekilinin hem yapılan takibin takip talebinde hem de dava dilekçesi içeriği ile dava dilekçesinin deliller kısmında davalı şirketin 2012 yılı muavin kayıtlarına dayandığını, bu durumda davacı tarafın takip talebindeki talepleri ve dava dilekçesinde beyan ve delilleri ile bağlı olduğunu, bunların dışında delil ve beyan sunmasının alacağına dayanak göstermesinin hukuken mümkün olmadığını, davalı taraf olarak buna muvafakatlerinin olmadığını, bu nedenlerle davacının davasının öncelikle usulden reddini, davacının davasının esastan reddini, davacı tarafın %20 oranında kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesini ve yargılama giderli ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Davanın, taraflar arasındaki ticari ilişki sebebiyle T.C. Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına davalı/borçlu tarafından yasal süre içerisinde yapılan vaki itirazın iptali davası olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın ise eldeki davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı, hak düşürücü süre içerisinde açılmış ise davacının davalıdan herhangi bir alacağı bulunup bulunmadığı, var ise miktarının ne olduğu hususlarında olduğu görüldü.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İLAMLARI
1.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 21/06/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“İcra ve İflas Kanununun 67. maddesinin birinci fıkrasında; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” hükmü yer almaktadır.
Anılan yasa maddesinde de açıkça belirtildiği gibi; itirazın iptali davası açmak için öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren başlar. Bunun dışında bir yol (harici öğrenme v.s) öngörülmemiştir. Nitekim, aynı Kanun’un 62/2. madde ve fıkra hükmünde de, itirazın alacaklıya tebliği zorunluluğu getirilmiştir.
Somut olayda; itirazın alacaklıya tebliğ edilmediği bildirildiğine göre, mahkemece davacı alacaklıya tebliğ yapılmadığından 1 yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı gözetilip, itirazın iptali davasının süresinde açıldığı kabul edilerek, işin esası hakkında yapılacak yargılama sonucunda, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” denilmiştir.
2.T.C. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 09/11/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Açıklanan bu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, alacaklı tarafından itirazın iptali davasının, borçlunun icra dosyasına yaptığı itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde açılması zorunludur. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.06.2019 tarihli ve … E., … K. sayılı kararında da aynı ilke benimsenmiştir.
İİK’nın 67. maddesinde gösterilmiş olan süre hak düşürücü süredir. Hak düşürücü süre; hak sahibinin hakkını koruması için kanun veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde belirlenen eylem veya işlemleri yapmaması nedeniyle hakkın sona ermesi sonucunu doğuran süredir. Hak düşürücü sürelerin kanunla düzenlenmesi asıldır. Hak düşürücü süreler hakkı tamamen sona erdiren, yok eden, düşüren sürelerdir. Hak sahibi alacaklı kanunla veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde öngörülen eylem veya işlemleri yapmadığı takdirde o hak tamamen ortadan kalkmakta, silinmekte ve düşmektedir. Artık o hakkın istenmesi, dava ve takip edilmesi mümkün değildir. Hak düşürücü sürenin sonunda hakkın sona ermesi için karşı tarafın, borçlunun bir eylem veya işlem yapmasına gerek yoktur. Hak düşürücü süre geçmekle kendiliğinden son bulur (… , … , … , … , A.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 2, İstanbul, 1985-1988, s. 1385 vd , … , S.: Genel Hükümler, İstanbul 2002, s. 348).Hak düşürücü süreler itiraz niteliği taşırlar. Taraflar hak düşürücü süreyi davanın her aşamasında hatta kararın bozulmasından sonra da ileri sürülebilirler. Ayrıca hak düşürücü sürelerin incelenmesi tarafların iradelerine bırakılmamıştır. Hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması, araştırma ve inceleme konusu yapılması gerekmektedir (… : Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1-2, İstanbul 1976, s. 521)
Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Iğdır İcra Dairesinin … sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine, takibe ve borca itiraz ettiği, Iğdır İcra Müdürlüğü’nün 31/07/2015 tarihli kararı ile itirazın süresinde ve yazılı olarak yapıldığı, itirazın yetkiye ve borca ilişkin olduğu, takibin ilamsız olması nedeniyle İİK.’nın 66. maddesi gereğince takibin yetki yönünden durdurulmasına , borca itiraz konusunda bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, 31/07/2015 tarihli durdurma kararının 04/08/2015 tarihinde alacaklı vekiline tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
İtirazın iptali davası, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gereken bir dava olup, açık kanunî düzenlemeye göre dava açma süresi itirazın tebliği ile başlar. Ödeme emrine itiraz, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak takip alacaklısına tebliğ edilmez ise dava açma süresi başlamaz. Her ne kadar itiraz dilekçesi davacı alacaklıya tebliğ edilmemiş ise de, davalı borçlunun borca ve yetkiye itirazı nedeniyle takibin durdurulmasına ilişkin kararın tebliğ edilmesi nedeniyle, itirazın davacıya tebliğ edildiğinin kabulü gerekir.
İcra dairesi tarafından takibin durdurulmasına ilişkin kararın adli tatil içerisinde tebliğ edildiği, bu nedenle sürenin bir hafta uzamış sayılacağı yönünden yapılan istinaf incelemesinde;6100 sayılı HMK’nın 104. maddesi “Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır.” hükmünü içermektedir. HMK’nın 104. maddesine göre bitmesi adli tatile rastlayan sürelerin yedi gün daha uzatılmış sayılması, sadece, adli tatilde bakılamayacak olan iş ve davalara ilişkin olup, HMK’nın tayin ettiği süreler içindir. Başka kanunların, özellikle maddi hukuka ilişkin kanunların tayin ettikleri hak düşürücü süreler ile zamanaşımı sürelerinin bitmesi adli tatile rastlarsa, bunların adli tatilin bitmesinden itibaren yedi gün daha uzatılmış sayılmasına imkân yoktur.(Bkz. Prof.Dr. … , “Hukuk Muhakemeleri Usulü” 6. Baskı Cilt: 5, sh. 5508vd.) (Y.23.H.D. … E.,… K.)
Açıklanan nedenlerle, davacıya davalının itirazının 04/08/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 07/09/2016 tarihinde açıldığı anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.” denilmiştir.
3.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 14/12/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Bölge adliye mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davanın, davacı vekili tarafından 10/02/2014 harç ve kayıt tarihli dilekçe ile, ileride ıslah etmek üzere 26.500,00 TL dava değeri üzerinden, kısmi dava olarak açıldığı, davacı vekilinin 03/08/2016 tarihli dilekçesi ile dava değerini 250.910,58 TL üzerinden ıslah ettiği ve ıslah harcını aynı tarihte yatırdığı, İİK 67. maddesinde itirazın iptali davalarının, borçlu itirazının alacaklıya tebliği tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiğinin düzenlendiği, ıslah talebinin dava tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde yapılmaması nedeniyle süre yönünden reddi gerektiği, dava açılış tarihinde talep edilen, takip tarihi itibarıyla kalan 26.500,00 TL fer’i takip bakiyesine ilişkin alacak yönünden yapılan incelemede, takip dosyasında davalı borçlu şirket aleyhine, 28/10/2013 tarihli faturadan kaynaklanan, 257.368,20 TL asıl alacak ve 317,30 TL işlemiş faizin asıl alacağa yıllık %9 faiz uygulanarak tahsili talebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun takipten önce temerrüde düşürülmediği, 317,30 TL işlemiş faiz alacağının yerinde olmadığı, asıl alacak yönünden de 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde usulüne uygun olarak itirazın iptali talep edilerek takibin devamı sağlanmadığından bahisle asıl alacak üzerinden de icra takip giderleri ve vekalet ücreti talep edilemeyeceği, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesiz olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına, mahkeme kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın 26.500.-TL’lik kısmının esastan reddine, ıslah ile arttırılan 250.910,58TL’lik kısmının hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.” denilmiştir.
4.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 22/01/2016 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
” 6100 sayılı HMK’nın 104. maddesi “Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır.” hükmünü içermektedir. HMK’nın 104. maddesine göre bitmesi adli tatile rastlayan sürelerin yedi gün daha uzatılmış sayılması, sadece, adli tatilde bakılamayacak olan iş ve davalara ilişkin olup, HMK’nın tayin ettiği süreler içindir.
Başka kanunların, özellikle maddi hukuka ilişkin kanunların tayin ettikleri hak düşürücü süreler ile zamanaşımı sürelerinin bitmesi adli tatile rastlarsa, bunların adli tatilin bitmesinden itibaren yedi gün daha uzatılmış sayılmasına imkân yoktur.(Bkz. Prof.Dr. … , “Hukuk Muhakemeleri Usulü” 6. Baskı Cilt: 5, sh. 5508 vd.) Dairemizin 16.04.2014 tarih ve … E., … K. sayılı ilamı da bu yöndedir. Bu durumda mahkemece, HMK’nın 114/2. maddesi uyarınca hak düşürücü süreye ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, aynı Yasa’nın 115/2. maddesi uyarınca, şikayetin usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esasının incelenmesi doğru görülmemiştir. ” denilmiştir.
5. T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 22/11/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“İtirazın iptali davasının, davacı vekili tarafından 10/02/2014 harç ve kayıt tarihli dilekçe ile, ileride ıslah etmek üzere 26.500,00 TL dava değeri üzerinden , kısmi dava olarak açıldığı, davacı vekilinin 03/08/2016 tarihli dilekçesi ile dava değerini 250.910,58 TL üzerinden ıslah ettiği ve ıslah harcını aynı tarihte yatırdığı, İİK 67. Maddesinde itirazın iptali davalarının, borçlu itirazının alacaklıya tebliği tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiğinin düzenlendiği, ıslah talebinin dava tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde yapılmaması nedeniyle süre yönünden reddi gerekirken mahkeme tarafından kabul edilerek, ıslah talebiyle arttırılan kısım üzerinden karar verilmesi yerinde görülmemiş, hak düşürücü süreye yönelik istinaf başvurusunda davalı vekilinin haklı olduğu kanaatine varılmıştır.” denilmiştir.
6.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 11/02/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Somut olayda; davalı, birleşen itirazın iptali davalarına konu icra dosyalarına 22.03.2011 tarihli itiraz dilekçeleri ile süresinde itiraz etmiş, davacı tarafından 11.05.2011 tarihinde takiplerin 20.000 TL’lik kısımları yönünden itirazın iptali davaları açılmıştır. Davacının en geç dava tarihinde davalının itirazlarını tebliğ aldığının kabul edilmesi gerektiğinden, dava tarihinden itibaren 1 yıllık süre geçtikten sonra 03.03.2016 tarihinde yapılan ıslah ile artırılan talebin dikkate alınması mümkün değildir. Mahkemece, davacının birleşen itirazın iptali davalarında yapılan ıslahı değinilen gerekçe ile değerlendirerek bir karar vermesi gerekirken, itirazın iptali davalarında ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değil ise de, bu husus bozma sebebi yapılmamış, tenkit edilmekle yetinilmiştir. ” denilmiştir.
7.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 23/01/2017 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Dava İİK’nın 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasıdır. İtirazın iptali davasının dava şartlarından biri, itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde açılmasıdır. Davacı 04/02/2011 tarihinde 5385,43 TL dava değeri göstererek davasını açmıştır.
Yargılamanın devamında 05/06/2013 tarihli dilekçesi ile davasını 16.169,15 TL olarak ıslah ettiğini bildirmiş ise de, yapılan ıslahın tarihi dikkate alındığında 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece davaya konu edilen 5.385,43 TL dışındaki talep yönünden hak düşürücü süre dolduğundan istemin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.” denilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE NETİCE
T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18/06/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı ile yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 21/06/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamından da açıkça anlaşıldığı üzere 2004 Sayılı Kanun gereğince itirazın iptali davası açmak için öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre, borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren başlayacaktır. Nitekim, adı geçen kanunun 62/2 maddesi gereğince itirazın alacaklıya tebliği zorunluluğu getirilmiştir.
Davaya dayanak T.C. Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde özetle; Takip alacaklısının dosyamız davacısı olduğu, takip borçlusunun dosyamız davalısı olduğu, icra takibine dayanak olarak davacıya ait muavin kayıt defterlerinin gösterildiği, takibe konu asıl alacak miktarının 133.381,13 TL, işlemiş faizin 66.599,20 TL olmak üzere toplam 199.980,33 TL olduğu, ödeme emrinin davalı/borçluya 18/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı/borçlu tarafından yasal süre içerisinde 20/07/2018 tarihinde borca itiraz üzerine takibin durduğu, davalı/borçlunun borca yapmış olduğu itirazın ise 25/07/2018 tarihinde usulüne uygun olarak davacı vekiline tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
6100 Sayılı Kanunun 104. Maddesine göre bitmesi adli tatil zamanına rastlayan sürelerin 1 hafta uzamış sayılması adı geçen kanunun tayin ettiği sürelere ilişkindir. Başka kanunların, özellikle maddi hukuka ilişkin kanunların tayin ettikleri hak düşürücü süreler ile zamanaşımı sürelerinin bitmesi adli tatil zamanına rastlarsa bunların adli tatilin bitmesinden itibaren bir hafta uzamış sayılmasına imkan yoktur. Bu nedenle zamanaşımı süresinin veya hak düşürücü bir sürenin bitmesi adli tatil zamanına rastlıyorsa, davacı, adı geçen kanunun 103/3 maddesi gereğince adli tatil içerisinde davasını açarak zamanaşımını kesmeli veya hak düşürücü süreyi muhafaza etmelidir. (BKZ; Prof. Dr. … , Medeni Usul Hukuku El Kitabı, Cilt II, 2. Baskı, Ağustos 2021, … Basım Yayım ve Dağıtım A.Ş.s. 1660-1661)
Nitekim detayı yukarıda ifade edilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 21/06/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı, T.C. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 09/11/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ve
T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 22/01/2016 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında da itirazın iptali davalarında davaların açılması için ön görülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin bitmesi adli tatil zamanına rastlarsa 6100 Sayılı Kanunun 104. Maddesi gereğince dava açma süresinin 1 hafta uzamış sayılmasının mümkün olmadığı, adli tatil içerisinde davanın açılarak hak düşürücü sürenin muhafaza edilmesi gerektiği açıkça ifade edilmiştir.
Dosya içerisinde yer alan tevzii formunun incelenmesinde eldeki davanın 09/09/2019 tarihi saat 16:00’da açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar, amir kanun hükümler, Yüksek Mahkeme içtihatları, icra dosyası, tevzii formu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Davaya dayanak T.C. Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında ödeme emrinin davalı/borçluya 18/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı/borçlu tarafından yasal süre içerisinde 20/07/2018 tarihinde borca itiraz üzerine takibin durduğu, davalı/borçlunun borca yapmış olduğu itirazın ise 25/07/2018 tarihinde usulüne uygun olarak davacı vekiline tebliğ edildiği, amir kanun hükmü ve Yüksek Mahkeme içtihatlarında ifade edildiği üzere itirazın iptali davsının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiği, hak düşürücü sürenin borçlu tarafından yapılan itirazın alacaklı/davacıya tebliğ edildiği 25/07/2018 tarihinde başladığı ve 25/07/2019 tarihinde sona erdiği, her ne kadar hak düşürücü sürenin sona erdiği tarih adli tatil içerisinde ise de gerek Doktrinde gerekse de Yüksek Mahkeme içtihatlarında ifade edildiği üzere maddi hukuka ilişkin kanunların tayin ettikleri hak düşürücü sürelerin bitmesi adli tatil zamanına rastlarsa bunların adli tatilin bitmesinden itibaren bir hafta uzamış sayılmasına imkan olmadığı ve davacının davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı anlaşılmakla davanın 6100 sayılı HMK m. 114/2 maddesi delaletiyle 2004 Sayılı Kanunun 67/1 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar davacı tarafından 29/07/2021 tarihinde davanın alacak davası olarak ıslah edildiği ifade edilmiş ise de; Yüksek Mahkemenin yerleşik içtihatları gereğince itirazın iptali davalarının ıslah ile alacak davalarına dönüştürülmesinin mümkün olduğu LAKİN; Yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 23/01/2017 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı, T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 14/12/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı, T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesinin 22/11/2019 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı ve T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 11/02/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamından da açıkça anlaşıldığı üzere itirazın iptali davası için geçerli olan ve itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması kuralının ıslah için de geçerli olduğu, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak itirazın iptali davası açılmışsa bile yine de ıslah 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde yapılması gerektiği, somut olayda ise davacının ıslah dilekçesinin 1 yıllık hak düşürücü süre dolduktan çok sonra 29/07/2021 tarihinde yapması karşısında bu yöndeki talepleri de usul ve yasaya uygun görülmediğinden davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmaması ve ıslah edilmemesi sebepleriyle Mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK m. 114/2 maddesi delaletiyle 2004 Sayılı Kanunun 67/1 maddesi gereğince davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı anlaşıldığından dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Yasal şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Peşin ve tamamlama yolu ile alınan 2.404,92‬ TL harçtan alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile kalan 2.324,22‬TL harcın kararımız kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00TL arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davalı vekili yararına AAÜT’nin 7/2 maddesine göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına.
8-6100 Sayılı HMK’nın 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde davacının sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; Taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın 7201 Sayılı Kanununun 11. Maddesi gereğince taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinden istinaf kanun yoluna müracaat etme hakları açık olmak üzere Türk Milleti adına verilen karar duruşma tutanağına geçirilerek açıkça okunup usulen anlatıldı.15/02/2022

Katip … Hakim …