Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/321 E. 2022/280 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ:
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ:

Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili ile davalının uzun yıllardır kömür alışverişi yaptıklarını, bu nedenle taraflar arasında zaman zaman borç alacak kaydı oluştuğunu, son olarak davalının müvekkiline olan bütün borcunu ödediğini ve 30/07/2015 tarihli belgeyi davalıya imzalatarak taraflar arasında hiçbir borç alacak ilişkisi kalmadığını belgelendirdiğini, daha sonra davalı tarafından 30/10/2009 vade tarihli bir bono çıkarıldığını ve 5 yıl sonraki bir vade tarihi atılarak 27/01/2014 tarihli vade atılarak icra takibi yapıldığını, bu senedin 2016 yılında icraya konulduğunu, müvekkilinin davalıya bir borcu olmadığını, böyle bir senet verdiğini de hatırlamadığını, bu nedenle öncelikle imzanın müvekkiline ait olmadığını, bunun dışında kabul anlamına gelmemek kaydıyla imzanın müvekkiline ait çıkması halinde sundukları belge dikkate alınarak taraflar arasındaki borç ve alacağın tümüyle bittiğini ispatlayan bir belge olduğunu, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. davalının yine sundukları ifadesinde görüleceği üzere davalının müvekkilinden 5.000,00 TL ve 5.500,00 TL olmak üzere iki ayrı senet aldığını ve bu senetlerin tahsil edildiğini kabul ettiğini, davalının müvekkili ile alışverişinde hiçbir alacak borç kaydı kalmadığını, ticari defterler incelendiğinde bu durumun ortaya çıkacağını, bu konuda karşı tarafın ticari defterlerinin incelenmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle icra takibinin durdurulmasına tedbiren karar verilmesini, Müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, kötü niyetli davalının %20 tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, davaya konu Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına her hangi bir itiraz olmadığından kesinleştiğini, dava dilekçesinin ekinde sunulan belgenin tarihinde tahrifat olduğunu, 30.07.05 tarihinin yıl kısmının araya (1) rakamı eklenmek suretiyle 015 olarak tahrif edildiğini, kaldı ki belge incelendiğinde görüleceği üzere davacının dava dışı şirkete olan borçlarını kapsadığını, dava dilekçesinde her ne kadar müvekkilinin Savcılık ifadesinde geçen 5.000,00 TL ve 5.500,0 TL lik senetleri tahsil ettiğine dair beyanları borcun olmadığının delili olarak sunulmuş ise de beyanda geçen senetlerle dava konusu senedin ilgisi olmadığını, senetlerin kayıtsız şartsız borç ikrarı mahiyetinde olduğunu, bu nedenle davacı borçlu olmadığını veya senedi ödediğini tahrif edilmemiş yazılı belgeyle kanıtlamak zorunda olduğunu, dava konusu senet üzerindeki adresin davacının beyanı üzerine yazıldığını bu konudaki beyanları kabul etmediklerini, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Taraflar arasında görülmekte olan davanın T.C. Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına konu 30/10/2019 Tanzim ve 27/01/2014 vade tarihli, 18.500,00 TL bedelli bono üzerinde bulunan imzanın davacıya ait olmadığı ve kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı ait olsa dahi borcun ibraz edilen adi yazılı belge ile ödendiğinden bahisle açılan menfi tespit davası olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın ise dava konu senet altındaki imzanın davacıya ait olup olmadığı, davacıya ait ise bu senet yönüyle herhangi bir borcu bulunup bulunmadığı hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İLAMLARI
1.T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04/07/2012 Tarih ve … Esas-… Karar Sayılı ilamında;
“Bu itibarla, her ne kadar davacı, senette adına atfen atılı bulunan imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek menfi tespit davasının değerini 1.200,00 TL olarak açıklamış ve nispi karar ve ilam harcını da bu değere göre yatırmış ise de; yukarıda da açıklandığı üzere takip talebi, ödeme emri, dava dilekçesi ve mahkeme kararı dikkate alındığında dava değerinin 4.416,00 TL olduğu belirgindir.
Hal böyle olunca, mahkemece, yukarıda ayrıntısıyla açıklanan olgular gözetilerek eksik alınan nispi karar ve ilam harcının tamamlanması gerektiğinden 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. madde hükmüne aykırı olarak yargılamaya devamla karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.” denilmiştir.
2.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 16/06/2021 tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca sahtecilik iddiasına dayalı olarak açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra Adli Tıp Kurumu tarafından alınan raporda, 31.10.2006 tanzim tarihli senetle ilgili hiç bir inceleme yapılmamış ancak diğer senetlerdeki imzanın kuvvetle muhtemel davacıya ait olduğu belirtilmiştir. Hazırlık soruşturması ve Ağır Ceza mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda ise senetlerdeki imzanın davacıya ait olmadığı belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece alınan raporla, ceza dosyasında alınan raporlar arasında çelişki oluşmuştur. Mahkemece yapılacak iş Osmaniye .Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının kesinleşip kesinleşmediğinin beklenilmesine, şayet Ağır Ceza Mahkemesinin kararı kesinleşmiş ise çelişkinin giderilmesi için TBK’nın 74. maddesi kapsamında değerlendirilmesine, kesinleşmemiş ise çelişkinin giderilmesi için 3 kişilik Grafoloji ve Sahtecilik konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden eksik incelemeye dayalı hükmün bozulması gerekmiştir.” denilmiştir.
3.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 25/02/2016 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Mahkemece fizik ve grafoloji incelemelerinde Adli Tıp İhtisas Dairesi’nin nihai merci olmadığı göz önünde bulundurularak öncelikle davacının huzurda HMK’nın 211. maddesi hükmüne uygun olarak imzaları alındıktan sonra grafoloji ve kriminal alanlarında uzman başka bir kuruma (Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Laboratuarı, Güzel Sanatlar Akademisi gibi) grafolojik metotlar ve optik aletler ile inceleme yaptırılarak denetime elverişli yeni bir bilirkişi raporu alınarak, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur.” denilmiştir.
4.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 31/10/2016 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Bu durumda cevap ve 2. cevap dilekçelerinde kötüniyet tazminatı talebi bulunmadığı ve daha sonraki aşamalarda özellikle ön inceleme duruşmasının yapılmasından sonra verilen dilekçe ile savunmanın genişletilmesi mahiyetinde olan kötüniyet tazminatı verilmesi talebine karşı davacı yanca açıkça savunmanın genişletilmesine muvafakat edildiği şeklinde beyanda bulunulmadığından, süresinde talep bulunmaması nedeni ile kötüniyet tazminatı isteminin reddi gerekirken mahkemenin davacının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulması doğru olmadığından karar bozulmalıdır” denilmiştir.
5.T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/06/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (… : İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233 ).
Ayrıca, adi senette borçlu olarak gözüken kimse, senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığının ve dolayısıyla, senet borçlusu konumunda bulunmadığının tespiti amacıyla, cebri icra tehdidi ile karşı karşıya ise, icra takibinin yapılmasından önce; süresi içinde ödeme emrine karşı imzaya itirazda bulunmayı ihmâl etmiş ve takip kesinleşmişse, takibe başlanılmasından sonraki evrede sahtelik davası açabilir, böyle bir sahtelik davası hukukî niteliği itibariyle İİK’nın 72. maddesinde düzenlenmiş olan menfi tespit davasıdır ( … : Medenî Usul Hukuku, C.1, Ankara 2016, s. 844-845).
Gerek doktrinde ve gerekse de uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekârlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”,“senedin zamanaşımına uğramış bulunması” gibi def’iler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir.
Bu nedenledir ki, borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde sahtekârlık (tahrifat) iddiası mutlak def’idir ve mahkemece bu iddia incelenmelidir.” denilmiştir.
6.T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29/04/2021 Tarih ve … Esas-… Karar Sayılı İlamında;
“Borçlunun, kambiyo taahhüdünün hükümsüz olduğunu ileri sürerek açtığı menfi tespit davası esasında maddi hukuk anlamında bir itiraz sebebine dayanılarak açılmaktadır. Bu kapsamda hükümsüzlük nedenine dayalı menfi tespit davalarında, uyuşmazlık temel ilişkiden değil, doğrudan doğruya kambiyo senetleri hukukundan kaynaklanmaktadır. Bu davalarda, kural olarak, davacının iddiası çoğu kez tüm senet ilgilerine karşı öne sürülebilen mutlak def’ilere dayanmaktadır. Örneğin kambiyo senedinin zorunlu şekil şartları içermemesi, kambiyo alacağının zamanaşımına uğraması, vadeyi beklemeden istemde bulunulması, ciro zincirindeki kopukluk, başvuru hakkının yitirilmiş olması, senette yazılı kısmi ödeme açıklaması, sorumsuzluk kayıtları ya da bir kambiyo taahhüdünün senet yapma iradesindeki bozukluk nedeniyle sahibini bağlamayacağı yönündeki iddialar hükümsüzlük nedenine dayalı menfi tespit talebine konu oluşturur.
Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır (… : Türk Hukukunda Hatır Senetleri ve Özellikle Hatır Bonoları, Ankara, 1969, s.16). Başka bir deyişle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdü bedelsiz demektir. Bu anlamda senedin bedelsiz sayılmasında esas alınan husus, temel borç ilişkisinin kendisi değil, bu temel borç ilişkisinden doğan temel alacaktır. Bu itibarla bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası ile maddi hukuk bakımından borcun mevcut olup olmadığının tespiti amaçlanmakta; borçlu olmadığını iddia eden borçluya, genel hükümlere göre bu durumu tespit imkânı verilmektedir. Dava neticesinde borçlu olunmadığının tespiti hâlinde ise davacı (borçlu) hakkında bir icra takibi başlatılması engellenmiş olacak veya başlatılan ve devam eden icra takibi iptal edilerek, davacının mevcut olmayan bir borcu ödemesi engellenmiş olacaktır.” denilmiştir.
7.T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07/07/2021 Tarih ve … Esas-… Karar Sayılı İlamında;
“6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 201. maddesinde “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz” hükmü düzenlenmiştir.
Senede karşı ileri sürülen hukukî işlemlerin senetle ispatı zorunludur (HMK m. 200). Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukukî işlemler, ispat sınırından az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir.” denilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE NETİCE
1.Davaya dayanak T.C. Konya . İcra müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde özetle; Takip alacaklısının davamız davalısı …, takip borçlusunun davacı …, dava konu asıl alacak miktarının 18.500,00 TL, işlemiş faiz alacağı ve ferileri ile birlikte toplam alacak miktarının 22.723,01 TL olduğu, takip dayanağının ise 30/10/2019 Tanzim, 27/01/2014 vade tarihli, 18.500,00 TL bedelli, keşidecisinin …, lehdar ve hamilinin ise … olduğu anlaşılmıştır.
2.Yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04/07/2012 Tarih ve … Esas-… Karar Sayılı ilamı gereğince davacının dava dilekçesi, dosya içerisinde yer alan T.C. Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına dayanak takip talebi ve ödemi emri dikkate alındığında dava değerinin 22.723,01 TL olduğu, dava değeri üzerinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınması gereken nispi karar ve ilam harcının 388,05 TL olduğu, davacı tarafından dava açılırken 315,94 TL peşin alınması gereken nispi karar ve ilam harcı yatırıldığı, eksik/bakiye karar ve ilam harcının 72,15 TL olduğu anlaşılmakla Mahkememizin 16/11/2021 tarihli duruşmasında eksik ilam harcı tamamlatılmış ve yargılamaya devam olunmuştur.
3.Yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29/04/2021 Tarih ve … Esas-… Karar Sayılı İlamı ile T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/06/2021 Tarih ve … -… Esas-… Karar sayılı ilamı gereğince imzaya itirazın mutlak defilerden olması ve dahi davanın tarafların dava konusu senedin keşideci ve lehdarı olması karşısında şahsi defileri de ileri sürülebileceği anlaşılmakla, Mahkememizde öncelikle davacıya ait imza ve yazı örnekleri temin edilip imza incelemesi yapılmış akabinde ise senedin bedelsiz kaldığına yönelik iddiaların incelemesine geçilmiştir.
4.Dosya içerisinde yer alan T.C. Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 31/08/2021 Tarihli Uzmanlık Raporunda özetle; İnceleme konusu senet ile mukayese imzaları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, eğim, seyir, hız, baskı derecesi vb etkenler açısından yapılan değerlendirmede senet altındaki imzanın “Kuvvetle Muhtemel” davacının el ürünü olduğu rapor edilmiştir.
5.Yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 16/06/2021 tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı ve T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 25/02/2016 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı çerçevesinde 31/08/2021 Tarihli ATK raporunun hükme esas alınması mümkün olmadığından davacıya ait ıslak imza örnekleri ile davaya konu bono üzerinde yer alan imzanın grafolojik metotlar ve optik aletler ile inceleme yapılarak davacıya ait olup olmadığı hususunda grafoloji alanında uzman öğretim görevlilerinden oluşturulacak 3’lü bilirkişi heyetinden rapor aldırılmış, dosya içerisinde yer alan 10/01/2022 Tarihli Heyet Raporunda bono üzerinde yer alan imzanın davacının el ürünü olduğu rapor edilmiştir. Anılan rapordan anlaşıldığı üzere davacının senet metni üzerinde yer alan imzanın kendisine ait olmadığı yönündeki iddiası yersiz ve hukuki dayanaktan yoksundur.
6.Senet üzerinde yer alan imzanın davacıya ait olduğunun tespiti üzerine Mahkememizce borcun ödendiği iddiası üzerinde durulmuştur. Dosya içerisinde yer alan ve davacı tarafından ibraz edilen ödeme belgesi olarak ifade edilen belge suretinin incelenmesinde özetle; “…’in … Ltd. Şti’ne 30/07/015 tarihi itibariyle hiç hesabı kalmamıştır” denilerek belge altında ” … Ltd. Şti kaşesi ve imza mevcuttur.
7.T.C. Konya Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyasında 11/03/2013 tarihinde davalı …’nın tanık olarak alınan yeminli beyanında özetle; “Ben … Köür isimli iş yerinin sahibiyim. …’i bizden satmak üzere kömür aldığı için tanırım. Yaklaşık 3. Yıl kadar önce … bizden aldığı kömüre karşılık olmak üzere 5.000 veya 5.500 TL’lik müşteri senedi verdi. Daha sonraki bir tarihte senedin borçlusu olan Mehmet Kesmez bize nakit olarak borcunu ödedi. … verdiği senedi … verdik” demiştir. Davaya konu ve takibe dayanak bono keşidecisinin davacı … olması lakin soruşturma dosyasında ifade edilen senedin ise … vermiş olduğu müşteri senedi olması ve soruşturmaya konu senedin keşidecisinin … olduğunun ifade edilmesi karşısında söz konusu beyanların dava konusu senede dair olmadığı anlaşılmıştır.
8.Davalı yasal süre içerisinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde söz konusu soruşturma beyanının dava konusu senede ilişkin olmadığı ve davacı tarafından ibraz edilen adi yazılı belgenin ise davalı …’nın değil ayrı bir tüzel kişiliği olan … Ltd. Şti’ye dair olduğu ve dahi söz konusu suret belgeden de anlaşıldığı üzere belge üzerinde 1 rakamı eklenecek tahrifat yapıldığı, söz konusu belgenin asıl düzenlenme tarihinin 30/07/2005 tarihi olduğu, dava konusu senedin tanzim tarihinin ise 2014 yılı olduğu ifade edilerek davacının ödemeye ilişkin iddiaları kabul edilmemiştir. Nitekim davacının borcun sona erdiğine dayanak söz konusu belge aslı temin edilemediğinden üzerinde herhangi bir inceleme yapılamamıştır.
9.Yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07/07/2021 Tarih ve … Esas-… Karar Sayılı İlamında ifade edildiği üzere davacının, dava konusu senet dolayısıyla borçlu olmadığını kesin delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Kambiyo senetlerinin illetten mücerret olması, davacının sunmuş olduğu ödemeye ilişkin makbuz aslının olmaması ve dahi makbuz aslının incelenmesinde borcun dava dışı ayrı bir tüzel kişiliği bulunan … Ltd. Şti’ye ilişkin olması, dava konusu senedin hamil ve lehdarının ise şirket tüzel kişiliği değil gerçek kişi olduğu, CBS dosyasında ifade edilen bononun dava konusu bono olmaması karşısında davacının iddialarını kesin delil mahiyetinde olan delillerle ispat edememesi üzerine, dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olması da göz önünde tutularak Mahkememizin 10/02/2022 tarihli duruşmasında 6100 Sayılı Kanunun 225 ve devamı maddeleri gereğince yemin deliline dayanağı dayanmayacakları hususunda 2 haftalık kesin süre verilmiş, kesin süre içerisinde davacının davalıya yemin de yöneltmemesi karşısında ispat olunamayan davanın reddine karar verilmiştir.
10.Her ne kadar Mahkememizin 29/07/2019 Tarihli Tensip Zaptının 6 nolu ara kararı gereğince davacının tedbir talebi kabul edilmiş ise de yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 31/10/2016 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında ifade edildiği üzere cevap dilekçesi ile yasal süre içerisinde kötüniyet tazminatı talep edilmemesi ve dahi tedbir kararının infaz edilmemiş olması karşısında yasal şartların oluşmaması sebebiyle davalı lehine kötüniyet tazminatı takdir edilmemiş ve Mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin olarak alınan 315,94TL harçtan, alınması gereken 80,70TL harcın mahsubu ile fazla alınan ‬235,24‬TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-6100 Sayılı HMK’nın 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde davacının sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; Taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın 7201 Sayılı Kanununun 11. Maddesi gereğince taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinden istinaf kanun yoluna müracaat etme hakları açık olmak üzere Türk Milleti adına verilen karar duruşma tutanağına geçirilerek açıkça okunup usulen anlatıldı.21/04/2022

Katip … Hakim …