Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/285 E. 2023/2 K. 03.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ:

Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Davalı tarafın, yapmış olduğu haksız fiilleri neticesinde müvekkili şirketi maddi ve manevi zarara uğratması dolayısıyla dava şartı olan zorunlu arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, davalı tarafın müvekkili şirket ile ait aynı sektörde faaliyet gösteren ve müvekkili şirketin grup şirketi olan diğer bir işyeri olan …. Ltd. Şti.’inde 12.11.2013 – 14.07.2017 tarihleri arasında satış elemanı olarak çalıştığını, davalının 12.11.2013 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile işe başlamış olduğunu, 14.07.2017 tarihinde istifa etmek sureti ile iş akdini sonlandırdığını, müvekkiline ait diğer şirket …. Ltd. Şti. ile davalı arasında akdedilen belirsiz süreli iş sözleşmesinin 12. maddesine göre işten ayrıldığı 14.07.2017 tarihinden itibaren 2 (iki) yıl süre ile taahhüt ettiğini, rekabet yasağı hükmünü ihlal etmemesi gerekirken davalının bu hükme aykırı davrandığını, taraflarınca davacının aynı sektörde … ye ait … San. Tic. adlı firmada kendi adına çalışmaya başladığı duyumu üzerine davalı tarafa 19/12/2017 tarihinde ihtarname ile müvekkili şirketle arasında akdedilen belirsiz süreli iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünü ihlal etmemesi aksi takdirde hakkında yasal yollara başvurulacağı hususlarının ihtar edildiğini, davalı tarafın müvekkiline ait diğer şirkette satış sorumlusu olarak çalıştığı dönemde müvekkili şirketin iş sırlarına vakıf olmasının kaçınılmaz olduğunu, tüm bu süreçte davalı tarafın müvekkili şirketin iş sırlarına vakıf olduktan sonra müvekkili şirkete karşı haksız fiillerde bulunmaya başladığını, davalının müvekkili şirketten ayrılırken tüm müşteri bilgilerini ve bilgisayar kayıtlarını aldığını ve bunları kullandığını, bu firmada çalıştığı süre zarfında tüm müşterileri arayarak müvekkili şirket yetkilisi … kötüleyerek, kendisinin bulunduğu …’ye ait … San. Tic isimli firma ile çalışmalarını, müvekkili şirketin …. Tic. Ltd. Şti. ile çalışmamalarını söylediğini, bu davranış şekliyle de müvekkili şirketi hem maddi hem de manevi olarak yıprattığını, davalı bu süreç zarfında …’nin beyanı üzerine ; … San. Tic isimli …’ye ait işyerinde, müvekkili şirketin iştigal alanına giren mallardan müvekkili şirketin müşterilerine 2017 yılında yaklaşık KDVsiz 130.000,00 TL, 2018 yılında ise yaklaşık 412.762,00 TL olmak üzere toplam 542.762,00TL satış yaparak müvekkili şirketi zarara uğrattığını, davalı tarafın haksız fiil teşkil eden davranışlarda bulunarak müvekkili şirketi maddi ve manevi zarara uğratması nedeniyle fazlaya dair her türlü hakları saklı kalmak kaydı ile yargılama aşamasında gerçek zararın tespit edilmesi halinde arttırılmak üzere şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın ve 10.000,00 TL manevi tazminatın işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalıdan alınarak, davacı müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Açılmış olan davada arabulucuya başvurulduğunu fakat yapılan sözleşmenin müvekkili ile … SAN. LTD. ŞTİ. olmasına ve sözleşmede de bu şirketin adı geçmesine rağmen davanın …. TİC. LTD. ŞTİ. adına açıldığını, dolayısıyla zorunlu olan arabuluculuk faaliyetinin usulüne uygun bir şekilde yürütülmediğini, bu nedenle arabulucuğun dava şartı olduğundan davanın usulden reddinin gerektiğini, eldeki davanın öncelikle zamanaşımına uğramış olduğundan bu hususta reddinin gerektiğini, taraflar arasındaki ilişkinin işçi işveren ilişkisi olduğu için görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğu hususu ile reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın sunmuş olduğu dava dilekçesinde iddia etmiş olduğu hususların yasal dayanaktan yoksun, somut delillere dayanmayan tamamen soyut iddialardan ibaret olduğunu, bu beyanlara itibar edilmesinin mümkün olmadığını, davanın rekabet yasağına ilişkin açıldığını fakat davanın …. TİC. LTD. ŞTİ. şirketi adına açılmış olmasına rağmen, bu şirket ile davalı arasında imzalanmış yazılı bir sözleşme bulunmadığını, müvekkili ile … SAN. LTD. ŞTİ. şirketi arasında bir sözleşme vardır fakat bu sözleşmede de ciddi eksiklikler olduğunu, özellikle taraflarına verilen nüshada şirketin imzasının olmaması da göz önüne alındığında sözleşmenin dikkate alınamayacağını, tarafların usulüne uygun bir şekilde belirtilmediğini, davayı açan şirketle müvekkilinin bir bağlantısı da olmadığını, cezai şartın geçerli olabilmesi için öncelikle taraflar arasında yazılı ve imzalı bir sözleşmenin olması gerektiğini, fakat davacı tarafla müvekkili arasında böyle bir sözleşme bulunmadığını, dolayısıyla açılan davada herhangi bir hukuki yarar olmadığını, davacı ile müvekkili arasında dava dilekçesinde iddia edilen bu hususların gerçekleşmemiş olduğunu, davacının taleplerinin tamamen karşılıksız maddi menfaat temin etmek üzere dile getirildiğini, tüm bunlara rağmen asla kabul etmemekle birlikte her ne kadar rekabet yasağı iddiaları var ise de rekabet yasağının usuli şartlarının sözleşmede yer almadığını, bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı davanın usulden reddini, mahkememiz aksi kanaatte ise haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın esastan tümden reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 19/12/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile özetle; Maddi tazminat taleplerini ıslah yolu ile 40.651,17 TL artırarak, dava dilekçeleri ile talep edilen 10.000,00 TL ile birlikte toplamda 50.651,17 TL maddi tazminatın ve 10.000,00 TL manevi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacı müvekkili şirkete verilmesini, fazlaya dair haklarının saklı tutulmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Taraflar arasında görülmekte olan davanın 12/11/2013 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin 12/n maddesi gereğince rekabet yasağından kaynaklı olarak davacının uğradığını iddia ettiği maddi ve manevi zararların tazmini talepli tazminat davası olduğu,
Taraflar arasındaki ihtilafın ise davacının aktif husumet ehliyetinin olup olmadığı, davalıya husumet yöneltip yöneltemeyeceği, 12/11/2013 tarihli sözleşme gereğince kararlaştırılan rekabet yasağına ilişkin hükümlerin davalının iktisaden mahvına sebep olacak mahiyette olup olmadığı, çalışma özgürlüğüne, akit serbestisine ilişkin amir kanun hükümlerine aykırı olup olmadığı, emredici kanun hükümlerine aykırılık sebebiyle batıl olup olmadığı, davacının iddia ettiği herhangi bir maddi ve manevi zararı olup olmadığı, var ise miktarının ne olduğu hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İLAMLARI
1.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 03/12/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“TTK’nın 1. maddesi bu Kanunun 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtmekte olup 6098 sayılı Kanun’un 646. maddesi uyarınca TBK’nın Türk Medeni Kanunu’nun 5. kitabı ve onun tamamlayıcısı olarak addedilmesi nedeniyle TBK’da düzenlenen hükümlerin diğer kanunlarla ilişkilendirilmesine ilişkin yorum faaliyetinde, yöntemsel olarak, söz konusu üç temel kanuna yansıyan bu bütünlüğün göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, TBK’nın 444-447 maddelerinden doğan rekabet yasağının ihlaline dair uyuşmazlıklara bakma görevinin TTK’nın 4/1–c maddesi gereğince aynı Kanunun 5. maddesi uyarınca Ticaret Mahkemelerine ait olacağına, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 13 ve 43. Hukuk Daireleri ile 12 ve 14. Hukuk Daireleri arasındaki uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine, 03/12/2021 tarihinde 5235 sayılı Kanun’un 35/4 maddesi gereğince (gerekçe yönünden çoğunlukla) sonuç itibarıyla oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.” denilmiştir.
2.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 22/05/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı İlamında;
“Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davalı … … Ticaret Ltd. Şti’de çalıştığı, davalının … A.Ş’de çalıştığının ispatlanamadığı, aynı grup şirketi olmanın sonuca etkili olmayacağı gerekçesiyle … Şirketi aleyhindeki davanın husumetten reddine … karar verilmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin davalı … Şirketi yönünden tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.” denilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE NETİCE
1.GÖREV AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE; Eldeki davanın 12/11/2013 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin 12/n maddesi gereğince 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 444-447 maddelerinde düzenlenen rekabet yasağından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası olduğu, yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 03/12/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alındığında eldeki davanın mutlak ticari davaya vücut vermesi sebebiyle Mahkememizin görevli olduğu anlaşılmakla işin esasına geçilmiştir.
2.DAVACININ AKTİF HUSUMET EHLİYETİ AÇISINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE;
a.12/11/2013 Tarihli Belirsiz Süreli İş Sözleşmesinin İncelenmesinde; Dosya içerisinde yer alan ve davaya dayanak olarak gösterilen 12/11/2013 tarihli Belirsiz Süreli İş Sözleşmesinin İncelenmesinde sözleşmenin İşveren sıfatı ile “… San. Ltd. Şti” ile birlikte işçi sıfatı ile davalı … … (… ) ile akdedildiği anlaşılmıştır.
b.Ticaret Sicil Gazetesi İlanlarının İncelenmesinde;
Dosya içerisinde yer alan Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 04/03/2011 Tarih ve 279 sayfa nolu ilanında … Ticaret Limited Şirketinin 21/02/2011 tarihi itibariyle tescil edilerek ilan edildiği, şirket merkezinin … Mahallesi … Caddesi … Sokak No:… Konya olduğu ve bu tarihte kurularak 6102 Sayılı TTK’nın 588/1 maddesi gereğince tüzel kişilik kazandığı anlaşılmıştır.
Dosya içerisinde yer alan Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 27/07/2017 Tarih ve … sayfa nolu ilanında … Sanayi Limited Şirketinin 17/07/2017 tarihi itibariyle tescil edilerek ilan edildiği, şirket merkezinin … Mahallesi … Caddesi … Sokak No:… Konya olduğu ve bu tarihte kurularak 6102 Sayılı TTK’nın 588/1 maddesi gereğince tüzel kişilik kazandığı anlaşılmıştır.
Anılan ticaret sicil gazetesi ilanlarından anlaşıldığı üzere “… Ticaret Limited Şirketi” ile “… Sanayi Limited Şirketi” farklı tüzel kişiliklere sahip olup, ticari faaliyet adresleri ve ortaklarının da farklı olduğundan şüphe bulunmamaktadır.
3.DAVALIYA AİT SİGORTA KAYITLARININ İNCELENMESİNDE; Dosya içerisinde yer alan T.C. Konya SGK İl Müdürlüğünün 29/01/2020 Tarihli müzekkere cevabı ekindeki davalıya ait sigorta kayıtlarının incelenmesinde davalının 12/11/2013-14/07/2017 tarihli arasında dava dışı … Sanayi Limited Şirketinde sigortalı olarak çalıştığı ve sigorta primlerinin bu firma tarafından yatırıldığı, bir başka ifade ile davalının, dosyamız davacısı olan … Ticaret Limited Şirketinde herhangi bir çalışması olmadığı anlaşılmıştır.
4.NETİCE; Yukarıda yapılan açıklamalar, amir kanun hükümleri, kurum müzekkere cevapları, ticaret sicil kayıtları, Yüksek Mahkeme içtihatları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalı ile dava dışı “… San. Ltd. Şti” arasında 12/11/2013 tarihli Belirsiz Süreli İş Sözleşmesinin akdedildiği, sözleşmenin 12/n maddesi gereğince 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 444-447 maddeleri gereğince yazılı rekabet yasağı hükümlerinin kararlaştırıldığı, davalının 12/11/2013-14/07/2017 tarihleri arasında dava dışı … Sanayi Limited Şirketinde sigortalı olarak çalıştığı ve sigorta primlerinin bu firma tarafından yatırıldığı, davalının bu firma ile iş akdinin sona ermesi akabinde aynı faaliyet kolunda çalışan bir başka firmada çalışmaya başlaması üzerine “… Ticaret Limited Şirketi” tarafından eldeki davanın açıldığı lakin ticaret sicil gazetesi ilanlarından anlaşıldığı üzere “… Ticaret Limited Şirketi” ile “… Sanayi Limited Şirketi” farklı tüzel kişiliklere sahip olup, ticari faaliyet adresleri ve bir kısım ortaklarının da farklı olduğu, davalının dosyamız davacısı olan … Ticaret Limited Şirketinde herhangi bir çalışması olmadığı, yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 22/05/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı İlamında da ifade edildiği üzere davacı şirket ile dava dışı şirketin bir kısım ortaklarının aynı olması ya da her iki şirketin aynı grup şirketi olmasının sonuca etkili olmayacağı, davalı ile davacı şirket arasında 6098 Sayılı Kanunun 444/1 maddesi gereğince emredilen şekilde yazılı bir rekabet yasağı sözleşmesi de bulunmadığından davanın, davacının aktif husumet ehliyeti olmaması sebebiyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilerek mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hükümler tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davanın, davacının aktif husumet ehliyeti olmaması sebebiyle dava şartı yokluğundan REDDİNE,
2-Peşin ve ıslah yoluyla alınan 1.035,78‬TL harçtan alınması gereken 80,70TL’nin mahsubu ile fazla alınan 955,08‬TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabulculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 84,45TL posta gideri ile 6,40TL vekalet harcı gideri olmak üzere toplam 90,85TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı vekili yararına maddi tazminat yönünden AAÜT’nin 7/2 maddesine göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı vekili yararına manevi tazminat yönünden AAÜT’nin 7/2 maddesine göre hesaplanan 1.600,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-6100 Sayılı HMK’nın 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde davacının sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; Taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın 7201 Sayılı Kanununun 11. Maddesi gereğince taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinden istinaf kanun yoluna müracaat etme hakları
açık olmak üzere Türk Milleti adına verilen karar duruşma tutanağına
geçirilerek açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/01/2023

Katip … Hakim …