Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/984 E. 2021/616 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:
KARAR NO:
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tapu İptali ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ :
Mahkememizde görülmekte olan Alacak olmadığı takdirde Tapu İptali ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … İli, … İlçesi, … Köyünde bulunan ve mülkiyeti hazineye ait … parsel, 29.350,00 m2, … parsel 331.550,00 m2, … parsel 19.000,00 m2 yüzölçümlü taşınmazların üzerinde organize hayvancılık yapmak amacıyla müvekkil şirket adına irtifak hakkı tesisinin Bakanlık Makamının 23.09.2011 tarih ve … sayılı olurları ile uygun görüldüğünü ve 28.11.2011 tarihinde Konya Valiliği İl Milli Emlak Müdürlüğü ile bir yıllık ön izin sözleşmesi imzalandığını, bu taşınmazların daha sonra … İli, … İlçesi, … Köyü … parselde birleştirilerek 383.726,70 m2’lik tek parça haline getirildiğini, müvekkili şirketle ön izin sözleşmesi yapılan taşınmazların üzerinde organize hayvancılık yapmak amacıyla müvekkil şirket adına tesis edilen irtifak hakkı ile birlikte tapusunun 07.12.2016 tarihinde tapuda davalıya devredildiğini, iş bu devir karşılığında müvekkili şirkete 200.000,00-TL bedelin ödeneceği konusunda tarafların sözlü olarak mutabık kaldıklarını, aradan yıllar geçmesine rağmen davalı tarafça ödemenin gerçekleştirilmediğini ve sürekli bahaneler üretilerek ödemeden imtina edildiğini,bunun üzerine davalıya Konya . Noterliğinin 28.03.2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi gönderilerek bedelin ödenmesinin ihtar edildiğini, davalı tarafça Konya . Noterliğinin 05.04.2018 tarih ve … yevmiye nolu cevabi ihtarnamesiyle cevap verildiğini ve davacının hiçbir alacağının olmadığını, tapuda yapılan üst hakkı devrinin bedelsiz yapılacağını, hatta davacının bu konuda kendilerini ikna ettiğini, tapuda yapılan devirde de hiçbir bedelin öngörülmediği ve sözleşmenin bu şekilde tapuda imzalandığının bildirildiğini, davalının “devrin bedelsiz olacağı” savunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, zira bedelsiz devir yapılmasının mümkün olmadığını, davalıya devredilen taşınmazların devir bedeli olan 200.000,00-TL’den şimdilik 10.000,00-TL alacağın tapu devir tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu talep kabul görmediği takdirde davalıya devri yapılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dışı Maliye Hazinesi ile sözleşmesine konu edimini ifa edememesi üzerine ödeyecek olduğu cezai şart ve tazminatlardan kurtulmak için müvekkili ile hakkın devri konusunda bedelsiz olarak anlaştığını, mülkiyeti hazineye ait olan; … ili, … ilçesi, … Köyü … Parsel, 383.726.70 m2lik taşınmazın üzerinde, organize hayvancılık yapma amacıyla 27.11.2015 tarihinde davacıya irtifak hakkı tesis edildiğini, dava dışı Maliye Hazinesi ile 27.11.2015 tarihinde yapılan sözleşmeye göre davacı, 6 ay içinde inşaat ruhsatını alacak, 2 yıl içinde de inşaatı tamamlayacaklarını, davacı, Maliye Hazinesi ile yapmış olduğu sözleşmeye göre, hakkın davalı tarafa devredilmesine kadar geçen sürede davacının inşaat ruhsatını dahi alamayıp sözleşmeyi ifa edemediğini, davacı ifa edemeyeceği sözleşmenin ağır cezai şart ve tazminat sorumluluğundan kurtulmak için bu işi yapabilecek olan müvekkili ile görüşme talebinde bulunduğunu ve bahsedilen sorumluluktan kurtulma karşısında müvekkili ile bedelsiz olarak hakkın devri konusunda anlaştıklarını, davacı taraf ile müvekkilinin görüşmesinde, devir konusunda bedelsiz olarak anlaşıldığını, 07.12.2016 tarihinde tapuda düzenlenen haliyle tarafların sözleşme şartlarında mutabık olduklarını, davacının hiçbir bedel talep etmediğinin de resmi senette sabit olduğunu, davacının tacir olduğunu, şekli hak sahipliği ile gerçek hak sahipliği arasında herhangi bir uyumsuzluk olmadığını, her ne kadar davacı taraf “para alacağını” alamadığını iddia etse de; davacının resmi senetteki anlaşmadan bağımsız olarak iddia ettiği dava konusu para alacağı talebinin borçlar kanunu genel hükümler çerçevesinde konu edilmesi gerektiğini, açılan davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Taşınmazın devir bedelinin tahsili, bu mümkün olmadığı takdirde tapu iptali ve tescil talebinde ibarettir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı tarafça adına irtifak tesisi yapılan … ili, … ilçesi, … Köyü, … nolu parselin davalı adına devri neticesinde davalıdan herhangi bir alacağının olup olmadığı ile söz konusu parsel ile alakalı tapu iptali ve tescil şartlarının bulunup bulunmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, … ili, … ilçesi, … Köyü … parsel sayılı taşınmaz ve bu taşınmazda üst hakkının devrine ilişkin belgeler ile irtifak hakkı kurulmasnıa ilişkin resmi akit tablosu, ihtarnameler ve tüm belgeler dosya arasına alınmıştır.
Davacının davalı taraftan alacaklı olup olmadığı ve iddia edildiği şekliyle herhangi bir ticari ilişkinin olup olmadığını belirlemek adına taraf vekilerine 2016-2017 yılı defterlerini ibraz etmek veya bulundukları yeri bildirmek üzere süre verilmiş, akabinde defterler üzerinde SMMM bilirkişi marifetiyle inceleme yapılarak rapor alınmıştır.
Sunulan 10/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Davacı şirketin incelenen ticari defterlerinin açılış tasdikterinin süresinde yaptırıldığı, defterlerin muhasebe usul ve prensiplerine göre tutulduğu, yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin de olduğu ve süresinde yaptırıldığı, davalı şirketin dava dosyasına sunulan ve incelenen ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, defterlerin muhasebe usul ve prensiplerine uygun olarak tutulmuş olduğu, 2017 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdikinin de olduğu ve süresinde yaptırıldığının görüldüğü, yapılan tespitler doğrultusunda davacı şirketin ticari defter kayıtlarında dava konusu ile ilgili olarak davalı şirketten alacaklı olduğunu gösterir bir kaydın olmadığının tespit edildiği, davalı şirketin ticari defter kayıtlarında da dava konusu ile ilgili olarak davacı şirkete borçlu olduğuna ilişkin herhangi bir kaydın olmadığının tespit edildiği, her iki tarafın ticari defterlerinde dava konusu gayrimenkulün devrinden dolayı ortaya çıkan herhangi bir borç-alacak tahakkukunun kayıtlı olmadığı ifade edilmiştir.
Davacı vekili her ne kadar davalı yan ile devir mukabili 200.000,00-TL bedelin ödeneceği konusunda sözlü olarak mutabık kaldıklarını ifade etmiş ise de, taraflara ait ticari defterlerin incelenmesi neticesinde gerek davaya konu alacak, gerekse dava konusu gayrimenkulün devrine ilişkin olarak herhangi bir ilişkiye rastlanılmamıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun senetle ispat zorunluluğunun düzenlendiği 200.maddede;”(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.” Hükmü amir olup davacı yan alacak iddiasını gerek ticari defterler, gerekse de yazılı bir belgeyle ispatlayabilmiş değildir.
Davacı taraf davalı ile bedelsiz olarak anlaşmış olup, 07.12.2016 tarihinde tapuda düzenlenen haliyle, sözleşme şartlarında mutabık olmuşlar ve davacının hiçbir bedel talep etmediği de resmi senette mevcuttur.
Davacı, irtifak hakkını bedelsiz olarak devretmiş olup devrin bedelsiz gerçekleştiği gerekçesiyle, alacak talebi kabul görmediği takdirde bu defa tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1024. Maddesi; ” Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.
Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.
Böyle bir tescil yüzünden aynî hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.
Yolsuz tescil ise 1025. Maddede düzenlenmiş olup; ” Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir.
İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır.” Hükümlerini havidir.
Taraflar arasında yapılan devir ve tescil hukuken geçerli bir işleme, resmi senetle düzenlenen sözleşmeye dayanmaktadır. Devir ve tescil tamamen hür irade ile yapılmış olduğundan geçerli bir devir ve tescil söz konusudur. Dolayısı ile ortada yolsuz bir tescilden de bahsedebilmek mümkün değildir.
Davacı vekili dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olmakla, kendisine yemin deliline başvurup başvurmayacağı hususu hatırlatılmış olup, sunulan yemin metnine göre davalı şirket yetkilisi … talimatla yemini yaptırılmış olup; “Davacı şirketten devir aldığımız … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı (son ifraz tevhit neticesinde … parsel olmuştur) taşınmazın devri ile ilgili davacı ile hiçbir sözlü anlaşma yapmadığımıza, bu taşınmazı bedelsiz olarak aldığımıza, bu taşınmazın devri karşılığında davacıya sözlü olarak 200.000,00-TL ödeyeceğimizi taahhüt etmediğimize” şeklinde yemini eda etmiştir.
Yemin hususu Hukuk Muhakemeleri Kanununun 225 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
MADDE 225- (1)” Yeminin konusu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır.
MADDE 228- (1) Yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır.
(2) Yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır.
MADDE 229- (1) Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır.” Hükmünü amirdir.
Açıklanan nedenlerle davalı şirket temsilcisi tarafından kendisine teklif edilen yemin talimat duruşmasında eda edilerek gereği yerine getirilmiştir.
Dosya kül halinde değerlendirildiğinde; davacı vekilince davalı aleyhine açılan işbu davada, devir karşılığında müvekkili şirkete sözlü olarak ödenmesi taahhüt edilen 200.000,00-TL bedelin şimdilik 10.000,00-TL’sinin tahsili, bu mümkün olmaz ise bu defa davalı adına kayıtlı olan … ili, … ilçesi, … Köyü … Parsel sayılı ve davalıya devri yapılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili talep edilmiş olup, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu, davalı şirket yetkilisinin kendisine yöneltilen yemini eda etmesi ve tüm deliller nazara alındığında davacının ispatlanamayan alacak talebinin reddi, öte yandan tapu iptali ve tescil talep edilmiş ise de az yukarıda izah edilen nedenlerle işbu talebin de reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davacının davasının REDDİNE,
2-)Peşin alınan 170,78-TL hfarçtan alınması gereken 59,30-TL’nin mahsubu ile fazla alınan 111,48-TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
3-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden dolayı karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yatırılan ve dosyada arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-)Davalı tarafından yatırılan gider avansı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi.02/12/2021

Katip Hakim