Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/951 E. 2022/371 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ:
DAVALILAR : 1- … – … …
2- … – … …
VEKİLLER:
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ:

Davacı taraf vekilinin davalılar aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizde yapılan açık yargılama sonunda, mahkememizin 15/10/2015 tarih … Esas … Karar sayılı kararında belirtilen nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin temyiz kanun yolu açık olan bu kararımıza karşı temyiz kanun yoluna başvurması üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 30/11/2016 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile kararımız bozulmakla, bozma kararına karşı davacı tarafın karar düzeltme kanun yoluna başvurması üzerine yine Yargıtay . Hukuk Dairesinin 11/09/2018 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile karar düzeltme talebi reddedilmekle, dava dosyası mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’in yetkilisi olduğu diğer davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin müvekkili şirket ile aralarındaki bayilik sözleşmesi kapsamındaki borçların teminatı olarak şirket yetkilisi davalıya ait taşınmaz üzerinde 100.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, borçlu şirketin bayilik sözleşmesine aykırı davranarak müvekkili şirkete karşı borçlarını ödemediğini, bunu üzerine davalı şirket ve ipotek maliki … Konya . Noterliğinin 15/01/2007 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile borcun ödenmemesi durumunda ipotekli gayrimenkulün satışnın yapılarak paraya çevrileceği ve diğer hukuki işlemlerin başlatılacağının bildirildiğini, ancak bu ihtara rağmen davalı şirketin sözleşme şartlarına aykırı hareket ettiğini ve borçlarını ödememesi nedeniyle yine noter marifetiyle distribütörlük sözleşmesinin 09/05/2007 tarihinde müvekkili şirket tarafından tek taraflı olarak feshedildiğini, söz konusu ipoteğin paraya çevrilmesi amacı ile ilk olarak Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, ancak ödeme emrinin sehven şirket yetkilisi ipotekli taşınmaz maliki olan … gönderildiğini ve şirket yetkilisinin takibin kesinleşmesinden ve hatta satışa ilişkin tüm işlemlerden haberdar olmasına rağmen hiçbir itirazda bulunmadığını, ancak daha sonra hem kendisinin hemde yetkilisi olduğu şirket müvekkili şirkete karşı takibin iptaline ilişkin ayrı ayrı dava açtığını ve bu davalar sonucunda takibin iptaline karar verildiğini, ayrıca davalı …’in Konya . İcra Müdürlüğü dosyası yönünden borçlu olmadığına dair menfi tespit davası açtığını ve Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığınca … Esas sayılı dosyası üzerinden görülen dava tüm itirazlarına rağmen kabul edildiğini, bu kararın temyiz edildiğini ve dosyanın yargıtayda olduğunu, davalıların haksız itirazları sonucunda müvekkili şirketin alacağının karşılanmaması sebebi ile davalılara Konya . Noterliğinin … yevmiye nolu ve 15/12/2010 tarihli ihtarname gönderildiğini ve daha sonrada davaya konu icra takibine geçildiğini ve davalıların bu takibe itiraz ettiklerini, müvekkili şirketin alacağına geç kavuşması için çaba gösterdiklerini, müvekkili şirketin alacağının muaccel hale geldiğini ve davalıların takibe kötüniyetli olarak itiraz ettiklerinden bahisle, itirazın iptali ile takibin devamını, davalıların % 40’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, hesap ekstresinni kayıtsız şartsız bir borç ikrarını içermediğini, faturaya konu bir alacağın olup olmadığı ve varsa bu borçtan müvekkillerinin sorumlu olup olmadığının mahkememce yapılacak yargılama sonucunda tespit edileceğini, davacı tarafın Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında haczedilen menkullerin satışı ile ilgili 2 yıl süresince hiçbir işlem yapmadığından 510 koli çayın kullanım süresinin geçmesine ve bozulmasına sebebiyet verdiğini, satışın süresinde yapılması halinde hacizli menkullerin satış değerinin müvekkili şirketin borç toplamından düşeceğini, davacının kusurlu davranışından dolayı malların bozulduğunu ve müvekkili şirketin dosyanın toplam borcuna kadar varabilecek zarara uğradığını, bu nedenle Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile maddi tazminat davası açıldığını, ayrıca müvekkilli tarafından davacıya ciro yolu ile intikal eden müşteri çek ve senetlerinin davacının kusuru ile zamanaşımına uğradığını ve tahsil kabiliyetinin kalmadığını, davacı tarafından gönderilen ihtarnamelere verilen cevaplarda müşteri çek ve senetlerinin davacıya teslim edilmiş olması sebebi ile müvekkili şirketin borçlu olmadığının ihtaren ve cevaben belirtildiğini, 15/01/2007 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamenin içeriğinin anlaşılmadığını, davacı tarafça hesap kat özetinin müvekkilline gönderilmediğini, bu nedenle taraflar arasında mevcut bir hesap mutabakatının olmadığını, takibe konu ipoteğin ileride doğması muhtemel olan bir alacağın teminatını teşkil etmek üzere tesis edilmiş teminat ipoteği olduğunu, mevcut bir alacağın teminatını oluşturan kesin bir borç ipoteği olmadığını, ipotek akit tablosunun ihtiva edeceği borç ikrarı şartlı olacağından alacağın da muaccel olması durumunda İcra Müdürlüğü borçluya ödeme emri düzenleyip göndermesi gerektiğini, davalı alacaklı tarafından öncelikle müvekkili şirket arasındaki distribütörlük sözleşmesi gereğince genel mahkemede dava açarak alacağı miktar olarak belirlenmesi gerektiğini, alacak belirlenmeden ipotek akit tablosuna dayanarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında bir ticari ilişkinin mevcut olduğunu, bu ilişkiden dolayı alacaklı olduğunu iddia davacıya müvekkilinin muaccel olmuş bir borcunun bulunmadığından bahisle, davanın reddini, alacaklının % 40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Taraflar arasında görülmekte olan davanın bayilik sözleşmesinden kaynaklı olarak tesis edilen ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davası olduğu anlaşılmıştır.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İLAMI
1.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 21/06/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“İcra ve İflas Kanununun 67. maddesinin birinci fıkrasında; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” hükmü yer almaktadır.
Anılan yasa maddesinde de açıkça belirtildiği gibi; itirazın iptali davası açmak için öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren başlar. Bunun dışında bir yol (harici öğrenme v.s) öngörülmemiştir. Nitekim, aynı Kanun’un 62/2. madde ve fıkra hükmünde de, itirazın alacaklıya tebliği zorunluluğu getirilmiştir.
Somut olayda; itirazın alacaklıya tebliğ edilmediği bildirildiğine göre, mahkemece davacı alacaklıya tebliğ yapılmadığından 1 yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı gözetilip, itirazın iptali davasının süresinde açıldığı kabul edilerek, işin esası hakkında yapılacak yargılama sonucunda, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” denilmiştir.
2.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 30/11/2016 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine yönelik itirazın iptaline ilişkindir. Dava konusu ipotek davacı ile davalı şirket arasındaki bayilik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın teminatı olarak verilmiştir. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde davacının davalı şirketten alacağı olduğu belirlenmiş ise de davalı söz konusu alacağa karşılık alacağın temliki ve 3. kişi bayii aracılığıyla ödemeler yapıldığını ileri sürmüş bu konudaki belgeleri dosyaya ibraz etmiştir. Ancak gerek bilirkişilerce gerekse mahkemece bu ödeme iddia ve belgeleri üzerinde durulmamıştır. Bu nedenle mahkemece yetersiz ve eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu esas alınarak eksik inceleme sonucu karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. ” denilmiştir.
3.T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01/04/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Böyle bir hüküm taşımayan 1086 sayılı HUMK döneminde açılan davalar yönünden ise dava dilekçesinde yer verilen “sair deliller, her türlü delil, vs. deliller” gibi ibarelerin “yemin” delilini de kapsayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasında görüş birliği bulunduğu gibi Hukuk Genel Kurulunun 24.01.2007 tarihli ve … E., … K. sayılı kararında da yemin deliline dayanmanın, tarafların delil listesinde açıkça bu delili göstermeleri ya da davacının dava dilekçesinde, davalının da cevap dilekçesinde yemin deliline dayanması yahut da uygulamada kabul edildiği şekliyle sair deliller ifadesine yer vermeleri ile olanaklı olduğu belirtilmiştir.
Bu durumda, eldeki davanın mülga HUMK’nın yürürlükte olduğu dönemde açıldığı, HMK’nın yürürlüğe girmesinden önce yemin eda edilip tamamlanmış olmasa da davacının dava dilekçesinde “tüm deliller” ifadesine yer vererek yemin deliline dayandığı gözetilerek, mahkemece davacı tarafa yemin teklif hakkının hatırlatılması ve oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle direnme kararı verilmiş olması doğru değildir.” denilmiştir.
4.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 13/04/2015 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“İİK’nın 67/2. maddesi ” Bu davada borçulunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre ret veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden (02.07.2012-6352/11 madde ile değişik)aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata mahkum edilir.” hükmünü içermektedir. İİK’nın 67/2. madde hükmündeki düzenlemeye göre, borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına; alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde ise istem varsa, borçlu lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir. İşbu tazminata hükmedilmesi için takibin haksız olması tek başına yeterli olmayıp, ayrıca alacaklının takibi başlatmakta kötüniyetli olması da gerekmektedir. Alacaklının kötüniyetli sayılabilmesi için de, takibin haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olması gerekir. Bu hususun ispat yükü de, davalı borçludadır. (Bkz. Prof. … , İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, sayfa 173 vd.) Dairemiz’in 19.01.2012 tarih ve … E., … K; 14.05.2013 tarih ve … E, … K. sayılı ilamları da aynı yöndedir.” denilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
1.Dava; İtirazın iptali davası olup, yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 21/06/2018 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da nazara alındığında eldeki davanın 2004 Sayılı İİK’nın 67. maddesi gereğince yasal bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
2.Mahkememizce tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celbelmiş, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı (eski esası:… ) dosyası getirtilip incelenmiş, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı ilamı celbedilmiş, dosya bilirkişi heyetine tevdi edilip, davacı defterlerinin bulunduğu yerde yerinde inceleme yetkisi verilerek rapor ve ek rapor alınmış, bu rapora da itiraz edilmekle itirazlar doğrultusunda 2. ek rapor alınmıştır.
3.Mahkememizce toplanan deliller, bilirkişi heyetinden alınan raporlar ve tüm dosya kapsamına göre taraflar arasında düzenlenen ipotek sözleşmesinin bir azami meblağ ipoteği olduğu, rehnin paraya çevrilmesi için borcun muaccel hale gelmesi gerektiği anlaşılmış olup davacı tarafça ilk olarak gönderilen 15.01.2007 tarihli ihtarnamenin tebliğ edildiğine dair herhangi bir belge sunulmamıştır. Bu sebeple Mahkememizce bilirkişi raporunda belirtildiği gibi davacı tarafça davalılara gönderilen 15.10.2010 tarihli ihtarla borcun muaccel olduğunun kabulü gerekmiş ve davacının takip tarihi itibariyle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmasının usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Yine bilirkişilerce taraf defterleri üzerinde yapılan inceleme ve düzenlenen rapora göre; kapanış tasdikli olmayan ve bu nedenle davalı şirketin lehine ve davacı şirketin ise aleyhine delil teşkil eden davacı defterlerine göre davacının toplamda 51.658,12 TL alacağı olduğu anlaşılmıştır. Dosya içerisinde yer alan 20/06/2019 Tarihli Bilirkişi Heyet Kök Raporu ile ek raporlarının incelenmesinde 51.658,12 TL’lik alacak tutarı içerisinde davacı şirketin ticari defter ve belgelerinde ipotek temini ve terkini ile ilgili herhangi bir kayıt bulunmadığından davacı lehine verilen, davacı tarafından ipotek edilen ve bedeli nakden ödenmek suretiyle terkin edilen ipotek ödemesinin dahil edilmediği anlaşılmıştır.
4.Dosya içerisinde yer alan T.C. Meram Tapu Müdürlüğünün 25/12/2006 Tarih ve … Yevmiye Nolu Resmi Senedinin incelenmesinde özetle; … adına kayıtlı olan … İli … İlçesi … Mahallesi … Ada … Parselde … arsa paylı Zemin Kat … nolu meskenin davalı . … Ltd. Şti’nin icra takibine dayanak Distribötörlük Sözleşmesi gereğince doğmuş ve doğacak borçların tamamına teminat olarak 80.000,00 TL bedel üzerinden davacı şirket lehine ipotek tesis edildiği anlaşılmıştır.
5.Dosya içerisinde yer alan T.C. Meram Tapu Müdürlüğünün 17/05/2007 Tarih ve … Yevmiye Nolu Resmi Senedinin incelenmesinde özetle; T.C. Meram Tapu Müdürlüğünün 25/12/2006 Tarih ve … Yevmiye Nolu Resmi Senedi ile tesis edilen ipoteğin 80.000,00 TL bedelinin alınması/tahsil edilmesi sebebiyle davacı şirket tarafından terkin talebinde bulunulduğu ve bunun üzerine ipoteğin terkin edildiği anlaşılmıştır.
6.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzun 208/4. Maddesinde; “Resmî bir senetteki yazı veya imzayı inkâr eden tarafın bu iddiası, ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabilir” amir kanun hükmü yer almaktadır. Anılan kanun hükmü gereğince somut olayımız değerlendirildiğinde davacı şirket tarafından ipotek terkinine ilişkin T.C. Meram Tapu Müdürlüğünün 17/05/2007 Tarih ve 11251 Yevmiye Nolu Resmi Senedinin sahte olduğu yönünde bir iddia ileri sürülmediği gibi bu yönde açılmış bir dava da olmadığı anlaşılmıştır.
7.Mahkememizce hükme esas alınan ve Yüksek Mahkeme gereğince bozma ilamında bozma konusu edilmeyen ve taraflar arasında kesinleşen bilirkişi raporunda davacının incelenen ticari defterlerine hesaplanan 51.658,12 TL’lik miktar yönüyle alacaklı göründüğü anlaşılmıştır. Yukarıda detaylı izah edilen ipotek terkin belgesinde tahsil edildiği ifade edilen ve davacının ticari defterlerindeki hesapta kayıtlarda bulunmaması sebebiyle yapılan bu ödemenin 51.658,12 TL’den mahsup edilmediği anlaşılan davalılarca yapılan 80.000,00 TL’lik ödeme miktarı açısından davanın 1086 Sayılı Kanunun yürürlükte bulunduğu dönemde açıldığı, davacının 23/03/2011 havale tarihli dilekçesinde sair delillere dayandığını ifade ettiği, 16/05/2011 havale tarihli dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığı, T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01/04/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alınarak yemin deliline dayanma hakkı bulunduğu ve davacının dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olduğu anlaşılmakla 6100 Sayılı Kanunun 225 ve devamı maddeleri gereğince “T.C. Konya . Noterliğinin 20/02/2007 Tarih ve … nolu Temliknamesine istinaden Meram Tapu Sicil Müdürlüğünün 17/05/2007 Tarih ve … Yevmiye Nolu İpotek Terkin Belgesindeki 80.000,00 TL bedelli ödeme konusunda” yemin deliline dayanıp dayanmayacakları hususunda beyanda bulunmak ve yazılı yemin metnini hazırlamak hususunda 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde kararın gereğinin yerine getirilmemesi halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı ve dosyanın mevcut delil durumu ile karara çıkarılacağı ihtar edilmiş LAKİN davacı tarafından yemin deliline başvurma hakkının kullanılmayacağı açıkça ifade edilmiştir.
8.Yukarıda yapılan açıklamalar, bilirkişi raporu, icra dosyası, Yüksek Mahkeme ilamları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Taraflar arasında düzenlenen ipotek sözleşmesinin bir azami meblağ ipoteği olduğu, rehnin paraya çevrilmesi için borcun muaccel hale gelmesi gerektiği anlaşılmış olup davacı tarafça ilk olarak gönderilen 15.01.2007 tarihli ihtarnamenin tebliğ edildiğine dair herhangi bir belge sunulmamıştır. Bu sebeple Mahkememizce bilirkişi raporunda belirtildiği gibi davacı tarafça davalılara gönderilen 15.10.2010 tarihli ihtarla borcun muaccel olduğunun kabulü gerekmiş ve davacının takip tarihi itibariyle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmasının usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Yine bilirkişilerce taraf defterleri üzerinde yapılan inceleme ve düzenlenen rapora göre; kapanış tasdikli olmayan ve bu nedenle davalı şirketin lehine ve davacı şirketin ise aleyhine delil teşkil eden davacı defterlerine göre davacının toplamda 51.658,12 TL alacağı olduğu anlaşılmıştır. Dosya içerisinde yer alan 20/06/2019 Tarihli Bilirkişi Heyet Kök Raporu ile ek raporlarının incelenmesinde 51.658,12 TL’lik alacak tutarı içerisinde davacı şirketin ticari defter ve belgelerinde ipotek temini ve terkini ile ilgili herhangi bir kayıt bulunmadığından davacı lehine verilen, davacı tarafından ipotek edilen ve bedeli nakden ödenmek suretiyle terkin edilen ipotek ödemesinin dahil edilmediği anlaşılmıştır. Mahkememizce 17/05/2007 Tarih ve … Yevmiye Nolu Resmi Senedi ile terkin edilen ipoteğe ilişkin olarak davalılarca yapılan 80.000,00 TL’lik ödeme, davacının ticari defterlerine göre alacaklı göründüğü 51.658,12 TL’lik tutardan mahsup edildiğinde davacının herhangi bir alacağı kalmadığı anlaşılmakla davasının reddine karar vermek gerekmiş, söz konusu hesabın basit matematik hesabı olması sebebiyle bu yönde yeniden bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek görülmeyerek Mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
9.Her ne kadar davalılar tarafından kötüniyetli icra takibi sebebiyle davacının aynı zamanda kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi talep edilmiş ise de; Yukarıda detayı verilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 13/04/2015 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı da emsal alındığında davacı takibinde haksız ise de kötüniyetli olarka takibe giriştiği hususu davalılar tarafından ispat edilemediği ve bu yönde dosya kapsamında bir delil de bulunmadığı anlaşılmakla yasal şartları olmadığından davalıların kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Yasal şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Peşin alınan 741,30TL harçtan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile fazla alınan 660,60TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan 600,00TL bilirkişi ücreti gideri, 136,00TL temyiz yoluna başvurma harcı ve 100,00TL posta gideri olmak üzere toplam 836,00TL nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davalılar vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 10.580,89TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-6100 Sayılı HMK’nın 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde davacının sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; Taraf vekillerinin ve davalı asilin yüzüne karşı, kararın 7201 Sayılı Kanununun 11. Maddesi gereğince taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Yüksek Yargıtay nezdinde temyiz kanun yoluna müracaat etme hakları açık olmak üzere Türk Milleti adına verilen karar duruşma tutanağına geçirilerek açıkça okunup usulen anlatıldı.31/05/2022

Katip … Hakim …