Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/912 E. 2022/816 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI :
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 1-) … –
VEKİLLERİ :
DAVALI : 2-) … – … …
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZMA TARİHİ:
Mahkememizde görülmekte olan Maddi ve Manevi Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’nin sürücüsü ve maliki davalı … şirketinin ise ZMSS poliçe yükümlüsü olduğu … plakalı otomobil ile davacı adına kayıtlı olan ve davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı otomobilin 26/01/2014 tarihinde Selçuklu/KONYA’da çarpışmaları suretiyle meydana gelen maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası neticesinde davacının yaralandığını, her ne kadar davacının kaza sonrasında Özel Konya … Hastanesin’de yapılan ilk muayenesinde yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğu ve vücudunda kemik kırığı ile hayati tehlikesi bulunmadığı rapor edilmiş ise de; kazadan sonra artan şikayetleri sonucunda tekrar başvurduğu aynı sağlık kuruluşunca yapılan ayrıntılı tetkikler sonucunda vücudunda koksiks kırığı olduğu tespit edilerek ameliyat edildiğini, kaza sonrasında başlatılan ceza soruşturması neticesinde açılıp Konya . Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası nezdinde yürütülen ceza kovuşturması kapsamında kaza yerinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen trafik bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesinde davalı …’nin tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini ve aynı mahkeme tarafından verilen 20.01.2015 tarih ve … Karar sayılı kararı ile davalı …’nin 1 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğini, ancak bu kararın Yargıtay tarafından ceza miktarı bakımından bozulmuş olduğundan davalı … hakkındaki ceza kovuşturmasının halen Konya . Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası nezdinde derdest olduğunu, müvekkilinin kaza tarihinde 25 yaşında olduğunu, hemşire olarak çalıştığını, devlet memuru olan davacının aylık kazancının asgari ücretin üzerinde olduğunu, yaşanan trafik kazası sebebiyle oluşan yaralanmasının tedavileri özel bir hastanede gerçekleştiğini ve birçok masrafı cebinden yapmak zorunda kaldığını, kaza sonrasında uzun süre çalışamadığını ve bir başkasının bakımına muhtaç kaldığını, hali hazırda tam anlamıyla sağlığına kavuşamadığını, sabit bir şekilde oturmakta zorlandığını, bu suretle müvekkilinin kaza sebebiyle oluşan maddi zararının oldukça yüksek olduğunu, öte yandan gerek yaşadığı trafik kazası gerekse de kaza sonrasında gerçekleşen zorlu tedavileri sırasında yaşadığı elem ve ızdırap sebebiyle davacının uğradığı manevi zararların da tarifinin imkansız olduğunu, gerçekleşen trafik kazası sebebiyle davacının uğradığı maddi zararların tazmininden her iki davalının da müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu ve manevi zararların tazmininden ise araç sürücüsü ve maliki olan davalı …’nin sorumlu olduğunu, müvekkilinin bedeni hasarlarının tazmini amacıyla davalı ZMSS poliçe yükümlüsü şirkete yaptıkları başvurudan herhangi bir olumlu sonuç elde edilemediğini, bu sebeple davacının uğradığı zararların tazmini amacıyla işbu davayı ikame zorunluluğu doğduğunu, bu nedenlerle; müvekkilinin geçirdiği trafik kazası nedeniyle uğradığı tüm maddi zararlarının tazmini amacıyla (fazlaya ilişkin her türlü talep, dava ve faiz hakları saklı kalmak ve gerektiğinde kesin olarak belirlendiği takdirde artırılmak kaydıyla) şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 26.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte (davalı … şirketinin poliçe limitleriyle sorumlu olduğu gözetilerek) her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsilini, geçirdiği trafik kazası nedeniyle davacının uğradığı manevi zararlarının tazmini amacıyla 20.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte yalnızca davalı …’den tahsilini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı … şirketine usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı araç sigortacı şirket tarafından tanzim edilen 08.05.2013-2014 vadeli … poliçe no’lu zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, öncelikle davaya konu talebin zamanaşımına uğradığını, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası meblağ sigortası olmayıp zarar sigortası olduğunu, davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zararları aynı zamanda ispat etmesi gerektiğini, ayrıca davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, davaya konu meydana geldiği iddia edilen kazada kusur durumlarının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesini talep ettiklerini, işbu rapor temin edildiğinde de görüleceği üzere davaya konu kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmadığının tespit edileceğini, davacı tarafın delil listesinde yazılı bulunan delilleri taraflarına tebliğ etmediğini, belge ve deliller taraflarına tebliğ edilene kadar delillere cevap verme ve karşı delil sunma haklarını saklı tuttuklarını, davacının kazaya ilişkin maluliyet iddialarının değerlendirilebilmesi için Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek maluliyet durumu ve maluliyetin kaza ile illiyeti hakkında rapor alınmasını talep ettiklerini, diğer yandan kabul anlamına gelmemekle birlikte sigortalı araç sürücüsünün kusurunun tespiti halinde ortaya çıkan zarardan kaynaklanan tazminatın hesaplanması için dosyanın aktüer siciline kayıtlı aktüerya uzmanı görevlendirilmesinin yapılmasını, ancak önemle aktüer hesabı yapılırken kullanılan yaşam tablosuna göre bakiye ömür, bilinen dönem, aktif ve pasif dönemin ayrı ayrı ve denetime elverişli biçimde hesaplanması gerektiğini, davacının Sosyal Güvenlik Kurumun’dan ölüm/cenaze masrafı, geçici iş göremezlik ödeneği, tedavi gideri ya da peşin sermaye değeri almış ise; bu sosyal güvenlik kuruluşlarının kendi özel kanunlarına göre müvekkili şirket … Sigorta’ya rücu imkanı doğduğunu, … Sigorta’nın davacıların dışında Sosyal Güvenlik Kuruluşları’nın da aynı kazadan dolayı aynı rücu talepleriyle karşı karşıya kalmaması için bu konudaki araştırmaların resen yapılması gerektiğini, bu çerçevede SGK’dan rücuya tabi bir ödeme alınıp alınmadığının alınmış ise bu tutarın tazminat hesabından mahsup edilmesini, üstelik davacı yanın gelirinin maaş bordrosu, banka kayıtları yahut vergi levhası gibi resmi kayıtlarla ispatlanması gerektiğini, davacı yanın gelire ilişkin iddialarının hiçbir şekilde belgeye dayalı olmayan; ispattan yoksun iddialar olduğunu, gelirin ispatlanamaması karşısında asgari ücret üzerinden hesap yapılması gerektiğini, davayı kabul etmemekle birlikte temerrüt süresinin kaza tarihinden itibaren değil, delillerin (tamamlanmış olması halinde) tümünün müvekkili şirkete tebliği tarihinden itibaren 8 iş günü geçmesi ile başladığını, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın zamanaşımı sebebiyle reddini, sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmadığından reddini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’ye usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin adına kayıtlı ve müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacının yolcu olarak bulunduğu ve kardeşinin kullandığı … plakalı araçlar arasında 26.01.2014 tarihinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini ve davacı tarafından işbu davanın ikame edildiğini, öncelikle davacı tarafın fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak maddi tazminat istemlerinin yasal dayanağının olmadığını, zira dava dilekçesinde de ifade edildiği üzere müvekkiline ait aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesinin mevcut olduğunu, davacının tarafın kaza nedeniyle varlığını iddia ettiği maddi zararları müvekkiline ait araç sigortasından karşılanmasının mümkün olduğunu, bu nedenle davacının maddi tazminat taleplerini Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası poliçesi kapsamında sigorta şirketlerinden talep edebileceğini, maddi tazminatlar bakımından dava açılmasına sebebiyet verilmediğinden bu kısım için yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin müvekkiline tahmilinin mümkün olmadığını, işbu dava konusu trafik kazası nedeniyle müvekkili hakkında Konya . Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, iş bu davanın halen derdest olduğunu, söz konusu Konya . Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasını, meydana gelen trafik kazası neticesinde davacının yaralandığını ve tedavi gördüğünü iddia ettiğini, trafik kazasının meydana gelmesinde kusurlu olan ve kazaya sebebiyet veren davacının manevi tazminat talep etme hakkının olmadığını, tazminata konu olan haksız fiilin bir trafik kazası oluşu ne davacının ne de davalının olayın meydana gelmesinde kastının bulunmayışı kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin değil davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsü kardeşinin kusurlu oluşu ve tarafların toplumsal, sosyal ve ekonomik değerleri göz önünde bulundurulduğunda talep edilen 20.000,00-TL manevi tazminat istemi oldukça fahiş bir istem olduğunu, bu talebin ne hakkaniyetle ne de yasanın manevi tazminatı düzenleyen maddelerine uygun bir talep olmadığını, hukukumuzda maddi ve manevi tazminatın amacının haksız fiil neticesinde uğranılan zararın telafi etmek olduğunu, davacı tarafın kazanın oluşumunda müvekkili …’nin asli ve tam kusurlu olduğunu davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün ise kusursuz olduğunu iddia ettiğini, ancak müvekkilinin delilleri irdelenmeksizin gıyabında tek taraflı olarak yapılan keşif ve bu keşif neticesinde konusunda uzman olmayan bilirkişi trafik polisinden alınan rapor ve bu rapor ile müvekkiline izafe edilen kusuru kabul etmediklerini, ilgili ceza dosyasında da bu konudaki itirazlarını mahkemeye bildireceklerini, hakeza bu bilirkişi raporunda müvekkilinin hızlı bir şekilde seyrettiği ve kavşaklarda geçiş önceliğine uymadığından tam kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, bilirkişinin muhtemelen kaza mahallini ve kaza raporunu yeterince incelemeden raporunu hazırladığını, davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsü kardeşinin aşırı hızla seyrettiğini gerçeğini göz ardı ettiğini, kaza raporu incelendiğinde davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün çarpışma noktasından önce 10.8 metre fren izinin bulunduğunu, bunun yanısıra çarpışma gerçekleştikten sonra 18 metre savrularak park halinde bulunan … plakalı araca çarptığını, hala duramayıp 9 metre daha sürüklendiğini, bilirkişi raporunda araç sürücüsünün sadece 10.8 metre fren izini baz alıp hız hesaplaması yaptığını ve yaklaşık 41 km/saat hızla seyrettiğini rapor ettiğini, ancak aynı aracın toplam 37,8 metre sürüklendiği gerçeği karşısında aynı formülle yapılan hesaplama ile aracın hızının yaklaşık 76 km/saate tekabül ettiğinin görüldüğünü, hal böyleyken olay yerinin kontrolsüz kavşak olması nedeniyle hızını azaltmayıp hatta kendi beyanına göre arttıran araç sürücüsünün kusursuz kabul edilerek, müvekkilinin hızla seyrettiğini ve manevraları düzenleyen kuralları ihlal ettiği iddiasını ve bu nedenle de izafe edilen kusuru kabul etmediklerini, mahkememizce gerektiğinde mahallinde keşif yapılmasını ve uzman bilirkişilerden oluşacak bir heyetten rapor aldırılmasını, her ne kadar davacı tarafın kaza nedeniyle maddi zararının bulunduğunu iddia edip fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000,00-TL maddi tazminata hükmedilmesini istese de bu talebinin yasal dayanağının olmadığını, dava dilekçesinde belirtildiği üzere davacının hemşire olarak çalıştığı ve devlet memuru olduğunu, kaza nedeniyle çalışamadığı dönemde raporlu olacağından maaşında bir kesilme ya da azalma söz konusu olmadığını, bunun yanı sıra tedavisi de sosyal güvencesi tarafından karşılandığını, bu anlamda davacının maddi bir zararının bulunmadığının aşikar olduğunu, öte yandan gerek taraflarına tebliğ edilen dava dilekçesi ve gerekse müvekkili aleyhinde devam eden ceza dosyasında davacının kati raporunun alınmadığını, davacının iş göremezliğine ilişkin herhangi bir raporunun bulunmadığının görüldüğünü, dolayısıyla davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak talep ettiği 5.000,00-TL maddi tazminatın neden kaynaklandığının açıklaması gerektiğini, bu nedenlerle davacı tarafın yasal dayanağı bulunmayan maddi tazminat taleplerinin reddini, davacının fahiş olarak talep ettiği manevi tazminat taleplerinin reddini, mahkeme aksi kanaatte ise kusur oranının ve tarafların mali ve içtimai durumlarının göz önünde bulundurularak uygun bir tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 24.11.2022 tarihli talep artırım dilekçesinde özetle; 15.10.2018 tarihli dava dilekçelerinde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 5.000,00-TL maddi tazminatın 26.01.2014 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep ettiklerini, 26.03.2019 tarihli tavzih dilekçesinde ise dava dilekçesinde 5.000,00-TL şeklinde belirtilen maddi tazminat taleplerinin 100,00-TL’sinin zorunlu tedavi masrafları ile bakıcı giderleri, 100,00-TL’sinin geçici iş göremezlik tazminatı ve 4.800,00 TL’sinin sürekli iş göremezlik tazminatı kalemlerinden oluştuğunu beyan ettiklerini, 14.07.2022 tarihli tavzih dilekçesinde de bir önceki tavzih dilekçesinde 100,00 TL şeklinde belirtilen zorunlu tedavi masrafları ile bakıcı giderleri taleplerinin 99,00-TL’sinin zorunlu tedavi masraflarından, 1,00-TL’sinin bakıcı giderinden ibaret olduğunu beyan ettiklerini, 01.08.2022 tarihli aktüeryal bilirkişi raporunda davacının 663,72-TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 1.161,00-TL tedavi masrafı tazminatı bulunduğunun tespit edildiğini, dosyada mevcut aktüeryal bilirkişi raporu ile davacı için hesaplanan 663,72 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 1.161,00 TL zorunlu tedavi masrafları tazminatının 26.01.2014 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydı ile talep etmiştir.
Yine davacı vekili 17/12/2022 tarihli esas hakkındaki beyan dilekçesi ile az yukarıdaki talep artırım dilekçesinde talep edilen bedeller yanında ayrıca dava dilekçesinde talep edilen 20.000,00-TL manevi tazminatın da kaza tarihi olan 26/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan …’den tahsilinin hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ HUSUSLAR, TOPLANAN DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Huzurda açılan dava; cismani zarar nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; 26/01/2014 günü sürücü … yönetimindeki … plakalı otomobil ile sürücü …’nin kullandığı ve diğer davalı tarafından sigortalanan … plakalı otomobilin çarpışması neticesinde … otomobil içerisinde bulunan davacının yaralanması sonucu davalılardan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmış, kazaya karışan araçların trafik kayıtları, Konya . Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas ( yeni esas … Esas ) sayılı doyası celp edilmiş, davacı ve davalı gerçek kişilerin nüfus kayıtları dosya arasına alınmış, davalı … şirketine müzekkere yazılarak, poliçe ve bu poliçe kapsamında müracaat ve ödeme olup olmadığı araştırılmış, SGK İl Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, davacılara ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılmış, tarafların ekonomik ve sosyal durumları araştırılmış, davacının tedavi evrakları ilgili hastanelerden celp edilmiş, Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu alınmış, Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliği Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından maluliyet raporu, Selçuklu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliği Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından maluliyet raporu, Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu raporu, Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Tıp 2. Üst kurulu raporu, aktüerya bilirkişisinden hesap raporu alınmıştır.
Mahkememizce sürücünün kusur durumunun belirlenmesi için dosya Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek rapor alınmıştır. Raporda; Sürücü … ’in kusursuz olduğu, davalı sürücü …’nin %100 (yüzde yüz)oranında kusurlu olduğu rapor edilmiştir. İşbu rapor ile ceza dosyasından alınan rapor birbiri ile örtüşmektedir.
Dosya maluliyet oranlarının kaza tarihindeki mevzuat hükümlerine göre belirlenmesi, kaçınılmaz tedavi giderleri ve ayrıca bakıma muhtaçlık olup olmadığı hususunda Necmettin Erbakan Üniversitesi Adli Tıp Kurumundan Bilirkişi Raporu alınmış, gelen raporda; şahsın arızasının % 8 kişi özür oranı olduğu ve kalıcı sakatlık niteliğinde olduğu, mevcut arızasının iyileşme süresinin 1.5 ayı bulacağı, bu sürenin geçici iş göremezlik süresi olarak değerlendirilmesi gerektiği, şahsın bu süre zarfında bakıcıya ihtiyaç duyacağı ve bu sürede %100 malül sayılacağı, 1.000,00-TL belgelenemeyen tedavi masrafının olduğu belirlenmiştir.
Davalı … vekilinin itirazları doğrultusunda Selçuk Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığına özürlülük ölçütü, sınıflandırılması ve kaza tarihindeki yönetmeliğe göre davacının geçici ve sürekli iş görememezlik süresi ve oranının tespiti ve varsa maluliyeti ve davacının talep edebileceği tedavi gideri ve bakıma muhtaç olup olmadığı hususunda Bilirkişi Raporu alınmış, gelen raporda; kişinin özür oranının % 4 olduğu, iyileşme süresinin 3 aya kadar uzayabileceği, kişinin bu süre zarfında mesleğini icra edemeyeceği, bu sürenin geçici iş göremezlik süresi olarak değerlendirilebileceği, 1 ay boyunca bakıcıya ihtiyaç duyacağı, 1.161,00-TL tedavi masrafının olduğu belirlenmiştir.
Dosya Necmettin Erbakan Üniversitesi Adli Tıp Kurulu raporu ile Selçuk Üniversitesi Adli Tıp Kurulu raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilmiş olup, düzenlenen raporda; 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin sadece Ek-1 bölümünde yapılan değişiklikler içerdiği, Ek-3 ve diğer cetvelleri, meslek grupları bölümünü içermediği, dolayısıyla 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile sadece beden çalışma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğine (hangi hastalık ve arızaların malulen emeklilik kriterlerine uyduğu) ilişkin değerlendirme yapılabileceği, bu nedenle söz konusu yönetmeliğe göre meslekte kazanma gücü kaybı belirlenemeyeceği cihetle; Mevcut belgelere göre … ve … kızı … doğumlu … 26.01.2014 tarihli trafik kazası sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından malüliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 1,5 (birbuçuk) aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir.
Dosyanın Necmettin Erbakan Üniversitesi Adli Tıp Kurulu raporu, Selçuk Üniversitesi Adli Tıp Kurulu raporu ve İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için dosya İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kuruluna gönderilmiş olup, düzenlenen raporda; 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından kişinin maluliyet oranının % 0 (yüzdesıfır) olduğu, iyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 1.5 (birbuçuk) aya kadar uzayabileceği, başka birinin sürekli veya geçici olarak bakımına muhtaç durumda olmadığı, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin hesaplanmasının adli tıbbi bir konu olmadığı, bu doğrultuda Kurumumuzun görev kapsamı içerisinde yer almadığı, kişinin kaza sırasında kask vb. koruyucu ekipman kullanmasının zararın doğmasına veya artmasına olan etkisinin, koruyucu ekipmanın hangi standartlara göre ve hangi malzemelerden üretildiği, çarpışma açısı ve hızı, kişinin ağırlığı gibi bir çok faktöre bağlı olduğu, ayrıca trafik kazalarında emniyet kemeri takılı olmasının meydana gelebilecek yaralanmalara karşı riski azalttığı bilinse de emniyet kemeri takılı olsa dahi vücudun tüm bölgelerinin travmaya maruz kalabileceği cihetleriyle, sorulduğu üzere kişinin kaza sırasında kask vb. koruyucu ekipman kullanıp kullanılmaması veya emniyet kemerinin takılı olup olmasının zararın doğmasına veya artmasına olan etkisinin tıbben bilinemeyeceği rapor edilmiştir.
Akabinde aktüerya raporu alınmış olup, 01/08/2022 tarihli raporda özetle; geçici iş göremezlik maddi zararın 663,72-TL, tedavi giderlerinden doğan maddi zararın 1.161,00-TL olduğu rapor edilmiştir.
Davacı vekili işbu rapor sonrasında talebini 24.11.2022 tarihli talep artırım dilekçesi ile artırmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesi ve sonrasında dosyaya sunduğu somutlaştırma dilekçeleri ile davadaki 5.000,00-TL maddi tazminat talebinin 4.800,00-TL’sinin sürekli iş göremezlik, 100,00-TL’sinin geçici iş göremezlik, 99,00-TL’sinin tedavi gideri ve 1,00-TL’sinin ise bakıcı gideri olduğunu beyan etmiştir. Talep artırım dilekçesi ile de 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı talebini 663,72-TL’ye, 99,00-TLolarak talep etmiş olduğu tedavi giderleri zararını 1.161,00-TL’ye iblağ etmiştir.
Davacı vekili bahsi geçen tazminatlara kaza tarihi olan 26/01/2014 tarihinden itibaren yasal faiz talebinde bulunmuştur. Davalı … bakımından temerrüt kaza tarihi olan 26/01/2014 tarihinden itibaren gerçekleşmiş ise de sigorta şirketi bakımından temerrüt başvurunun tebliği olan 06/08/2018 tarihine 8 iş günlük sürenin ilavesi suretiyle 17/08/2018 tarihinde gerçekleşmiştir.
Davalı … vekili tarafından zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de;
Zamanaşımı itirazı yönünden ise 2918 sayılı KTK’nun 109/1. maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu, taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3. kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını benimsemiştir. 2918 sayılı Kanun’un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten, sigortacısı) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nun 05.06.2015 tarih, … , … sayılı kararı).
Davaya konu edilen olayda davacı yaralanmıştır. Kaza tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı TCK’ya göre zamanaşımı süresi 8 yıldır. Davaya konu trafik kazası 26.01.2014 tarihinde meydana gelmiş, eldeki dava ise 15/10/2018 tarihinde açılmıştır. Dolayısı ile uzamış ceza zamanaşımı süresi davamızda geçmemiştir.
Yine Türk Borçlar Kanunu’nun zamanaşımının düzenlendiği 72. maddesi,
MADDE 72- “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” Hükmünü amirdir. Bu nedenle ölümlü trafik kazasından sebep ceza kanununda öngörülen uzamış ceza zamanaşımı süreleri geçmemiş bulunduğundan dolayı bu itirazın reddi gerekmiştir.
25.02.2011 tarihinde 6111 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” yürürlüğe girmiştir.
Bu Kanunun 59. maddesi ve geçici 1.maddesi ile trafik kazaları sebebiyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin, sosyal güvenceleri olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı ve yine bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır.
Buna göre; 6111 Sayılı Kanun gereği yasanın yayımlandığı tarihten önce ve sonra meydana gelen tüm trafik kazaları nedeni ile sunulan belgeli sağlık hizmet bedelleri Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacaktır. Bu nedenle davacının dava konusu tedavi giderlerinden belgeli/faturalı sağlık giderlerinin tümünden Sosyal Güvenlik Kurumu, belgesiz/paramedikal giderlerden ise aracın işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı sorumludur. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin emsal ilamlarında da aynı hususta benzer mahiyette değerlendirmelerde bulunulmuştur. Öte yandan davacının bakıcıya ihtiyaç duyacağı belirlendiğinden dolayı bakıcıya ödenmesi gereken bedellerden ve de geçici iş göremezlik bedellerinden de davalılar sorumlu olacaktır.
Davacı yan vekili ayrıca manevi tazminat talebinde de bulunmuştur.
Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nesafetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde buyurulmuştur. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Manevi tazminatın miktarını tayin etme de hükmedilecek miktarın uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifletecek nitelikte olması gerekir. Takdir edilecek manevi tazminat hakkaniyete uygun olmalıdır.
Tazminatın sınırı onun amacına uygun olarak belirlenmelidir.Manevi tazminatın takdiri yapılırken tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilmeli, manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Davacı yanın meydana gelen kaza sonucu zarar gördüğü gerçektir, bu yaralanma ile davacı yan manevi olarak elem ve ızdırap duymuştur. Yukarıda açıklanan ilkeler konulduktan sonra, davacının yaralanması nedeniyle duyduğu ızdırap, acı ve elem nedeniyle tarafların kusur durumu, olayın meydana geliş şekli ve yine tarafların sosyal ve ekonomik durumları da dikkate alınarak hakkaniyet gereği davacı için 5.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği yönünde mahkememizde kanaat oluşmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirme neticesinde dosya kül halinde değerlendirildiğinde, dosyadaki tüm bilgi ve belgeler, alınan raporlar mucibince açılan davanın talep artırım dilekçesi de nazara alınmak suretiyle maddi ve manevi tazminat talepleri bakımından kısmen kabülüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının maddi tazminat davasının talep arttırım dilekçeside nazara alınmak suretiyle KISMEN KABULÜ İLE;
1-)663,72 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 1.161,00 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 1.824,72 TL tazminatın davalı … şirketinin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olmak kayıt ve şartı ile temerrüt tarihi olan 17/08/2018 tarihinden, diğer davalı bakımından ise kaza tarihi olan 26/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-)Davacının 4.800,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 1,00 TL bakıcı gideri talebinin REDDİNE,
3-)Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den kaza tarihi olan 26/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-)Alınması gereken 466,20-TL harçtan peşin alınan 85,39-TL ve ıslah harcı olarak yatırılan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 300,11-TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (davalı … şirketinin 1.824,72/6.824,72 oranında 80,24-TL’den diğer davalı ile birlikte sorumlu olduğuna, diğer davalının tamamından sorumlu olması kaydıyla)
5-)Davacı tarafından sarfedilen 35,90-TL başvuru harcı, 85,39-TL peşin harç, 80,70-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 201,99-TL harcın davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, (davalı … şirketinin 1.824,72/6.824,72 oranında 54,01-TL’den diğer davalı ile birlikte sorumlu olduğuna, diğer davalının tamamından sorumlu olması kaydıyla)
6-)Davacı tarafından yapılan 314,50-TL Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı rapor ücreti, 820,00-TL İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı İkinci Adli Tıp İhtisas Kurulu rapor ücreti, 2.041,00-TL İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı İkinci Üst Kurulu rapor ücreti, 600,00-TL bilirkişi ücreti, 1.574,00-TL NEÜ ATK rapor ücreti, 1.100,00-TL SÜ ATK rapor ücreti, 5,20-TL vekalet harcı ve 524,75-TL tebligat ve yazışma gideri olmak üzere toplam 6.979,45-TL yargılama giderinden haklılık oranına 6.824,72/26.625,72 göre hesaplanan 1.788,98-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, (davalı … şirketinin 1.824,72/6.824,72 oranında 478,32-TL’den diğer davalı ile birlikte sorumlu olduğuna, diğer davalının tamamından sorumlu olması kaydıyla)
7-)Davalı … tarafından yapılan 5,20-TL vekalet harcı yargılama giderinden haklılık oranına 4.801/6.824,72 göre hesaplanan 3,66-TL’sinin davacıdan alınarak davalı … şirketine verilmesine,
8-)Davalı … tarafından yapılan 5,20-TL vekalet harcı yargılama giderinden haklılık oranına 19.801/26.625,72 göre hesaplanan 3,87-TL’sinin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine,
9-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maddi tazminat yönünden belirlenen 1.824,72-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
10-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre manevi tazminat yönünden belirlenen 5.000,00-TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
11-)Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen maddi tazminat yönünden belirlenen 4.801,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
12-)Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen manevi tazminat yönünden belirlenen 5.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine,
13-)Davacı tarafından yatırılan ve dosyada kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı … vekili yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Konya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda karar verildi. 29/12/2022

Katip … Hakim …