Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/883 E. 2022/214 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Ortaklıktan çıkma, fesih ve tasfiye
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 05/10/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, müvekkilinin şirketin %40 hisse sahibi olduğunu, kalan %60 hissenin şirketin yetkili müdürlüğünü de yapan …’na ait olduğunu, müvekkilinin şirket ortaklığından ayrılma kararı vererek ayrılma kararı ve şirketin tasfiye işlemlerinin başlatılması hususunda Konya . Noterliğinin 01/03/2018 tarih, … yevmiye numaralı ihtarı ile bu durumun şirket yönetimine bildirdiğini, noter ihtarına rağmen süresi içinde herhangi bir işlem yapılmadığını, müvekkilinin şirketin borçları nedeniyle icra tehdidi ile karşı karşıya kaldığını, şirket yönetiminin mali açıdan görevini yerine getirmeyerek şirket borçlarının ödenmediğini, şirketin diğer hissedarı olan …’nun aynı sektördeki başka bir firma üzerinden ticaretine devam edip davalı şirketi borçlandırdığını, bu durumun şirket kayıtlarının incelenmesi sonucunda ortaya çıkacağını, müvekkilinin şirketin faaliyetleri ve hesapları konusunda yasal hakkını kullanarak bilgi edinmek istediğini ancak bilgi verilmediğini, şirket kayıt ve defterlerinin usul ve esaslara uygun tutulmadığını beyanla öncelikle açılan davanın karşılıksız kalmaması için şirket üzerine kayıtlı taşınmazlar, alacaklar ve sermaye payları üzerine devir ve temlikini önleyici tedbir kararı verilmesini, TTK’nun 638/2 maddesi uyarınca tüm borçlarından dava süresince dondurulmasını, müvekkilinin şirket ortaklığından çıkmasına izin verilerek sermaye payının ödenmesini, aksi kanaat olursa şirketin feshi ve tasfiyesini, şirket müdürünün haksız elde etmiş olduğu kar miktarının tespiti ile bu miktardan müvekkili payının ticari faizi ile birlikte müvekkile ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 01/12/2020 havale tarihli talep dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde talep ettikleri şirket yetkilisinin haksız elde etmiş olduğu kar miktarının tespiti ile bu miktardan müvekkili payının ticari faizi ile birlikte müvekkile ödenmesine yönelik taleplerinden şimdilik bir taleplerinin olmadığını, lisans ve kullanım hakkının şirkete ait olduğu bedelinin müvekkili tarafından ödendiği, … isimli yazılım programının da müvekkil adına tescil edilmesini mümkün olmaması halinde müvekkile devrini talep etmiştir.
Davacı vekili 22/12/2021 tarihli duruşmadaki beyanında özetle; şirket yetkilisinin haksız elde etmiş olduğu kar miktarının tespiti ile bu miktardan müvekkili payının ticari faizi ile birlikte müvekkile ödenmesine yönelik davala konu taleplerini geri aldıklarını, yazılım programının müvekkili adına tescil edilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 06/11/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında şirket kurulmasına karar verildiğini, şirketin kurulma aşamasında sermaye hususunda davacının üzerine düşen edimini yerine getiremediğinden devlet teşvikleri ve bir takım kuruluşların teşvikleri ile şirket sermayesinin oluşturulmasını teklif ettiğini, müvekkili şirketin yetkilisi olan …’nun da bu işlerden anlamadığını kendisinin imalat işinden anladığını, sermaye prosedürlerinin davacı tarafından yapılması hususunda anlaşarak şirketin kurulduğunu, ancak davacı taraf tarafından halledilmesi kararlaştırılan teşvik başvurularının sonuçsuz kalması nedeniyle şirket sermayesinin oluşturulamadığını, kurulmuş olan şirketin faaliyete geçemediği, bunun üzerine tarafların şirketi feshetme kararı olarak birlikte muhasebeciye gittiklerini, muhasebeci tarafından şirket feshi için gerekli işlem ve masrafların öğrenildiğini ancak bundan sonra davacının ne fesih işlemleri için işlem başlattığını ne de müvekkili şirketin yetkilisinin aramalarına cevap verdiğini, kurulan şirketin atıl vaziyette kaldığını, şirketin kurulumu sonrasında alınan yazılım program bedellerinin müvekkil şirket yetkilisi tarafından ödendiğini, davacının maddi olarak şirkete hiçbir katkı sağlamadığını, fesih masraflarını bile hissesi oranında ödemekten kaçındığını, davacının bahsettiği noter ihtarının müvekkili şirket yetkilisine hiç ulaşmadığını, tebliğ edilmediğini, şirketin hiçbir ticari faaliyet olmayıp hiç bir gelirinin de olmadığını, davacının bedelini kendisinin ödemediği bilgisayar yazılım programlarının bulunduğu bilgisayarları dahi haksız bir şekilde şirketten alıp götürdüğünü beyanla hukuka aykırı açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 22/12/2021 tarihli duruşmadaki beyanında özetle; geri almaya yönelik talebe açıkça rıza gösterdiklerini, yazılım programının tescili hususundaki taleplerin iddiayı genişletme yasağı kapsamında olup bu talebi kabul etmediklerini beyan etmiştir.
DAVANIN NİTELİĞİ, DELİLLER, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE :
Dava, limited şirket ortaklığından çıkılmasına izin verilmesi; olmadığı takdirde limited şirketin feshi ile tasfiyesine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Konya Ticaret Sicil Müdürlüğünün yazı cevabından anlaşıldığı üzere, davalı şirketin iki ortaklı olduğu, davacı ortağın %40 oranında, dava dışı ortak …’nun ise %60 oranında pay sahibi olduğu, dava dışı ortak …’nun kuruluştan itibaren ve dava tarihi itibariyle münferit şirket yetkilisi olduğu görülmektedir.
Dava dilekçesinin talep sonucu kısmının 4.bendinde yer alan “şirket müdürünün elde ettiği haksız kar miktarının tespiti ile bu bedelin davacı hissesine karşılık gelen kısmının ticari faizi ile davacıya verilmesi” talebi yönünden davacı vekili davasını geri almıştır. Davanın geri alınmasına davalı vekili tarafından açıkça muvafakat verildiğinden sözü edilen talep yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
Diğer taraftan yargılamanın devamı sırasında davacı vekili tarafından 01/02/2020 tarihli dilekçe ile davalı şirkete özgülenen yazılım programının kendi adlarına tescili talep edilmiş ise de, dava dilekçesinde bu yönde bir talep olmaması, davanın basit usule tabi olup iddianın genişletilmesi yasağının dava dilekçesinin sunulması ile başlaması, davacının iddiasını genişletmesine davalının açıkça rıza göstermemesi, davacının ıslaha ilişkin herhangi bir talep ve beyanının olmaması hususları gözetilerek söz konusu 01/02/2020 tarihli talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
İş bu dosyada yargılamanın esası, şirket ortaklığından çıkma; olmadığı takdirde şirketin fesih ve tasfiyesi talebi üzerinden yürütülmüştür.
TTK’nun 636/3 maddesi: “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir. ” hükmünü,
TTK’nun 638/2 maddesi: “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” hükmünü içermektedir.
Maddede haklı sebeplerin neler olduğunun tanımı yapılmamışsa da, haklı sebep kavramının tanımlanması ve niteliklerinin tespiti emsal Yargıtay Kararları ile doktrin görüşlerine göre belirlenmektedir. Örneğin azlık hakları ile bireysel hakların sürekli ihlali, şirketin sürekli zarar etmesi, yönetim kurulunda oylar yarı yarıya ise her iki tarafın sürekli oyunda ısrar etmesi nedeniyle bir karar alınamaması, bu şekilde kilitlenme yaşanması, pay sahipleri arasında şirketin işleyişini felce uğratan anlaşmazlıkların çıkması, çoğunluğun gücünü ve yetkilerini kötüye kullanarak azınlığın yasal taleplerini sürekli reddetmesi, şirketin amacına ulaşmasının imkansız hale gelmesi gibi durumlar şirketin feshi için haklı sebeplerden kabul edilmektedir.
Davacı vekili davalı şirketin kağıt üzerinde kurulan bir şirket olmaktan öteye gidemediğini, şirketin ticari defter ve belgelerinin tutulmadığını, genel kurul toplantılarının yapılmadığını, genel kurul toplantısı yapılması için şirkete yaptıkları ihtaratın sonuçsuz kaldığını, şirket müdürünün mali sorumluluklarını yerine getirmediğini, şirket müdürünün aynı sektörde faaliyet gösteren dava dışı … Ltd. Şti. ile ticari münasebete girerek davalı şirketi borçlandırdığını, davadan önce şirketin feshi için yapılan görüşmelerin sonuçsuz kaldığını belirterek davadaki taleplerinin kabulünü istemiştir. Davalı vekili ise, müvekkili şirketin kurulduktan sonra faaliyete geçemediğini, tarafların şirketin feshi için bir araya geldiklerini ancak fesih için gerekli masraflar konusunda tarafların mutabık kalmaması nedeniyle şirketin feshinin gerçekleştirilemediğini, davacının iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu belirtmiştir.
Somut olayda, davalı şirketin ticaret siciline tescil edildikten sonra herhangi bir faaliyet yürütmediği, şirketin atıl kaldığı, tarafların bunun üzerine bir araya gelerek şirketin feshini kararlaştırdıkları konularında taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacının ortaklıktan çıkması veya şirketin feshi için haklı sebebinin bulunup bulunmadığı konularından ibarettir. Ticaret sicil müdürlüğünden celp edilen belgelerden ve tarafların beyanlarından anlaşıldığı üzere, davalı şirketin kuruluşundan itibaren hiçbir genel kurul toplantısının yapılmadığı, davalı şirketin TTK’nun gereği zorunlu olan ticari defter ve belgelerini tutmadığı, şirketin hiçbir faaliyette bulunmadığı ve gelir elde etmediği, taraflar arasında ciddi anlaşmazlık bulunduğu, kuruluştan hemen sonra bir araya gelinerek şirketin feshinin kararlaştırıldığı görülmektedir. Bu bakımdan hiçbir faaliyeti olmayan ve cirosu olmayan, genel kurul toplantıları yapılmayan, ticari defter ve diğer belgeleri tutulmayan şirketin kötü yönetildiği anlaşılmıştır. Şirketin kötü yönetilmesi durumu da şirketin feshi için kabul edilen haklı sebeplerdendir. Ayrıca şirket ortakları arasında ciddi anlaşmazlıklar bulunup bir araya gelemedikleri anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle davacının şirketin feshini talep etmede haklı olduğu kabul edilmiştir. Yargıtay . Hukuk Dairesinin … E. … K. sayılı kararı da bu yöndedir.
Davacının öncelikli talebi ortaklıktan çıkma yönünde olsa da; fesih ve tasfiyesi istenilen şirket iki ortaklı olup, davacı ortak, şirket ortaklığından ayrılarak payını almak istemektedir. Yani şirketin devamında davacının artık bir hukuki menfaati bulunmamaktadır. Şirketin diğer ortağı ise tarafların, şirket kurulduktan sonra bir araya gelerek şirketin feshini kararlaştırıldığını belirtmiştir. Yani, şirketin diğer ortağı da bu şirketin devam ettirilmek istenmediğini beyan etmektedir. Çıkma kararı verilmesi veya fesih ve tasfiye kararı verilmesi halinde davacının elde edeceği menfaat aynıdır. Her iki durumda da şirket ortaklarının ortaklık ilişkisi sona erecek ve varsa şirketteki ayrılma veya tasfiye paylarını alacaklardır. Tasfiye külli bir tasfiye olacağından davacının ayrılma payının gerçek değerinin fesih ve tasfiye halinde daha doğru hesaplanması mümkün hale gelecektir. Bu durumda dava dilekçesinde terditli olarak ileri sürülen her iki talebin davacı açısından aynı hukuki sonucu doğuracak olması nedeniyle tarafların bu yöndeki iradeleri de dikkate alınarak davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar vermek gerekmiştir. Nitekim karara emsal alınan İstanbul BAM. . HD.’nin … E. … K. sayılı kararı da bu yöndedir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının şirket ortaklığından çıkma talebi kabule değer görülmediğinden; bunun yerine ikinci talebinin kabulü ile Konya Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil sırasında kayıtlı davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin FESİH VE TASFİYESİNE,
2-… TC kimlik numaralı mali müşavir …’ın tasfiye memuru olarak atanmasına ve karar kesinleştiğinde mahkememizce yemini yaptırılarak göreve başlatılmasına,
3-Tasfiye memuru için dosyaya yatırılan 5.000,00TL ücretin karar kesinleştiğine tasfiye memuruna ödenmesine,
4-Dava dilekçesinin talep sonucu kısmının (4) maddesinde yer alan haksız karın ödenmesine yönelik davanın, geri alma nedeniyle, HMK’nun 123.maddesi gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
5-Davacı vekilinin 01/02/2020 tarihli dilekçesinde yer alan yazılım programının tescili talebi yönünden açılmış bir dava olmadığından bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
6-Şirketin feshi ve tasfiyesi davası nedeniyle; Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 35,90TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Haksız Kârın ödenmesi davası nedeniyle; Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70TL başvuru harcı ve 80,70TL karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 161,40TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafından yapılan 35,90TL başvuru harcı, 35,90TL peşin harcı ve 5,20TL vekalet suret harcı olmak üzere toplam 77,00TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 160,20TL posta-tebligat gideri ve 400,00TL bilirkişi ücreti ve 5.000,00TL tasfiye memuru ücreti olmak üzere toplam 5.560,20TL yargılama giderinin haklılık oranına (1/2) göre hesaplanan 2.780,10TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
11-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
12-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/03/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …