Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/516 E. 2022/232 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 04/06/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … ilçesi … mahallesinde petrol istasyonu işlettiğini, davalı şirket ile veresiye akaryakıt alış verişlerinin olduğunu, davalı şirketin satın almış olduğu akaryakıt bedelini ödemediğini, davalı şirkete kesilen faturalar ekli Konya . Noterliğinin 08/03/2018 tarih, … yevmiye numaralı ihtarı ile ihtarname çekildiğini, çekilen ihtarnameye verilen cevap ile alış verişin kabul edildiğini, fazla ödeme yapıldığı, borcun kabul edilmeyerek alacaklı konumunda oldukları şekline cevap verildiğini, borcun ödenmemesi üzerine müvekkil şirketin alacağının tahsili için Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalının borcu olmadığı ve fazla ödeme yaptığı iddiasını ispatlamakla mükellef olduğunu beyanla, davanın icra takibine yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 16/07/2018 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazlarının haksız olup yetkili mercin alacaklının ikametgah adresi olduğunu, müvekkil şirketinde adresinin Konya ili olduğunu, davalı tarafın cevap dilekçesinde taraflar arasındaki ticari alışverişi kabul ettiğini, alınan petrole karşı bedelinin ödendiğinin iddia edildiğini, bu beyanları dikkate alınarak iddia ettikleri ödemeleri kanıtlamaları gerektiğini, ispat yükünün davalı tarafta olduğunu, müvekkil şirketin en büyük ortağının … , şirket müdürünün de … olduğunu, yapılacak ödemelerin bu iki kişiye ya da bu kişilerin yetkilendirdiği kişilere yapılması gerektiğini, ödeme yapıldığı iddia edilen …’in müvekkil şirket ile hiçbir ilgisinin olmadığını, davalının … ve …’in birlikte hareket ederek dolandırıcılık yaptığı iddialarının hiçbir etik kuralına uymadığını, müvekkili şirket yetkilisi … hakkında da açılmış hiçbir soruşturma dosyasının olmadığını, davalı şirketin cari hesaplarında bulunan ödeme mütabatlarının müvekkil şirket yetkilisi ile yapılmadığını, davalının bu mütabatları kendisinin düzenlediğini, bunların hiçbirinin gerçeği yansıtmadığını, davalının yine hesaplarında yapıldığı gözüken ödemelerin müvekkil şirkete yapılmadığını bu nedenle de davalının ödeme iddialarını kanıtlaması gerektiğini beyanla talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 02/07/2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız, kötü niyetli ve hukuken yetersiz olduğunu, öncelikle yetki itirazlarının olduğunu, takibin ve davanın yetkili mercide açılmadığını, müvekkilinin adresinin Antalya ili olduğunu, davacı şirketin ise … ilçesi olduğunu, yetkili mercilerin Antalya ve … Mahkemeleri olduğunu, davacı şirketin ihtarına karşı noter aracılığıyla cevap verilerek karşı ihtar çekildiğini, müvekkili şirketin fazla ödeme yaptığını ve borçlu olmadığını, aksine davacı şirketten 68.262,67TL alacaklı konumunda olduğunu, davacı şirketin yetkilisinin … olarak gözükmesine rağmen tüm işlemlerin … aracılığıyla yapıldığını, Hüyük ilçesinde birçok işletmenin bu kişi aracılığıyla petrol alışverişi ve buna ilişkin çek, senet ve nakip alışverişi yaptığını, bu kişilerin sonrasında ortadan kaybolarak müvekkil gibi birçok işletmeyi mağdur ettiğini, bu kişilerle ilgili yapılan şikayetlere ilişkin açılmış davaların celp edilmesini, davaya konu söz konusu petrol istasyonunun yetkilisinin bu kişiler olarak bilindiğini, yapılacak araştırmada da bu durumun ortaya çıkacağını, davacı şirketin iddia ettiği gibi alacaklı durumunda olup da petrol vermeye devam etmesinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı şirketin birçok esnafı da mağdur ettiğini beyanla açılan davanın reddine, davacı tarafın %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 03/09/2018 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarla davacının ticari defterlerinin de düzensiz olduğunu, yapılan ödemelerin dahi işlenmediğinin açıkça görüldüğünü beyanla önceki talepleri gibi davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN NİTELİĞİ, DELİLLER, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE :
Dava, faturadan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılmış icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı şirket tarafından, davalı şirkete yapılan akaryakıt satışı nedeniyle düzenlenmiş faturalardan kaynaklı bakiye alacağın tahsili amacıyla Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında ilamsız takip başlatıldığı, davalının, icra dairesinin yetkisine ve borca itirazı sonucunda takibin durdurulduğu, eldeki davada, davalının icra dairesine yaptığı itirazının iptali ile takibin devamının talep edildiği anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinde her ne kadar dava değeri 641.072,48TL olarak belirtilmiş ve bu miktar üzerinden nispi karar harcı yatırılmış ise de, davacı vekili, bilahare dosyaya sunduğu 21/12/2018 tarihli dilekçesi ile toplam takip çıkış miktarı olan 726.249,47 TL üzerinden itirazın iptalinin istendiğini belirterek tamamlama harcını dosyaya yatırmıştır.
Dava tarafları arasında, takipte Konya İcra Dairelerinin yetkili olup olmadığı, takip konusu faturalardan kaynaklı olarak davalının davacıya bir borcunun olup olmadığı, varsa miktarı uyuşmazlık konusudur.
Dava ve takip bir miktar para alacağının tahsiline yönelik olup, taraflar arasında akaryakıt alım satımının yapıldığı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Para borçları alacaklının yerleşim yerinde dava ve takip edilebileceğinden ve davacının merkez adresi Konya ilinde bulunduğundan davalının icra dairesinin ve mahkememizin yetkisine yönelik itirazları yerinde görülmemiştir.
Mahkememizce, Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası celp edilmiş, Konya Ticaret Sicil Müdürlüğünden davacı şirketin tüm bilgi ve belgeleri celp edilmiş, SGK Konya İl Müdürlüğünden davacı şirket çalışanlarına ilişkin bilgi ve belgeler celp edilmiş, Konya . Noterliğinden davacı şirketin …’e vermiş olduğu vekaletnamenin onaylı sureti celp edilmiş, Hüyük İlçe Jandarma Komutanlığından davaya konu petrol istasyonunun kontrollerinde düzenlenmiş olan tutanak örneklerinde …’in imzası olan tutanak olup olmadığı araştırılarak buna ilişkin belgeler celp edilmiş ayrıca … ve … isminde petrol istasyonunda çalışan ve yetkili olup almadığı araştırılmış, yine Konya Bilim Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğünden bu hususlara ilişkin araştırma yapılmış, … … Şubesinden, … Bankası Genel Müdürlüğünden, … Bankası … Şubesinden, … Bankası … Şubesinden, … … Şubesinden, … … Şubesinden, … … Şubesinden ve … Genel Müdürlüğünden davaya konu edilen ödemeleri ilişkin verilen çek bilgi ve belgeleri ile çek suretleri celp edilmiş, davacı şirketin ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak mahkememizce keşif yapılmak suretiyle muhasebe uzmanı bilirkişiden rapor ve ek rapor alınmış, davalı şirket defterleri üzerinde yerinde inceleme yetkisi verilerek Antalya Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla muhasebe uzmanı bilirkişiden rapor ve ek raporlar alınmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre; “Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” İspat yükü kenar başlıklı HMK’nın 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Belirtilen yasa hükümleri karşısında, alacağın tahsili için girişilen icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında kural olarak ispat yükü davacı alacaklıya aittir. Bununla birlikte itirazın iptali davasında davalı borçlunun ödeme savunmasında bulunması ya da borcu ortadan kaldıran diğer itirazları ileri sürmesi halinde ispat yükü yer değiştirecek ve davalıya geçecektir.
İş bu davada, davalı taraf, satım bedelini ödediğini ileri sürdüğünden ispat yükü ödeme savunmasında bulunan davalı taraf üzerindedir. Dosyanın her iki tarafı tacir olduğundan iş bu ticari davada ticari defterler üzerinde muhasebeci bilirkişiye inceleme yatırılması gereği duyulmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun 222.maddesi: “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1) (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmünü içermektedir.
Davacının defterlerini inceleyen muhasebeci bilirkişi 01/02/2019 tarihli raporunda, davacı defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu, dava ve takip konusu faturaların davacının defterlerinde kayıtlı olduğunu, faturalara ilişkin yıl sonu cari hesabına göre davacının davalı şirkete 753.672,48 TL tutarında mal satışı yaptığını, bu satışlara karşılık davalıdan 112.600,00 TL tahsilat yapıldığını, bu tahsilatlardan 30.000,00 TL’lik kısmın 30/11/2017 vadeli çek yoluyla yapıldığını, davacının defterlerine göre davalının borcunun 641.072,48 TL olduğunu tespit etmiştir.
Davalının defterlerini inceleyen muhasebeci bilirkişi ise 27/02/2019 tarihli raporunda, davalının defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu, takip konusu faturaların tamamının davalının defterlerinde işli olduğunu, bu faturalara istinaden banka havalesi veya kıymetli evrak teslimi yoluyla tüm ödemelerin yapılmış olduğunu, davalının defterlerine göre ödenmemiş bir borcun kalmadığını tespit etmiştir.
Davalı tarafından aşamalarda sunulan yazılı ve sözlü beyanlarla, dava konusu faturalardaki akaryakıtların satın alındığı, ancak bedelinin davacının muhasebecisi gibi hareket eden … ve … isimli kişilere nakit olarak veya kıymetli evrak teslimi yoluyla ödendiği savunulmuştur.
Davalının savunmasında geçen …’in Konya . Noterliğinin 11/11/2014 tarih ve … yevmiye sayılı vekaletnamesi ile davacı şirket tarafından vekil tayin edildiği anlaşılmıştır. Dosyaya celp edilen SGK hizmet dökümlerinde …’in 2004 tarihinden 22/12/2010 tarihinde kadar davacı şirkette hizmet kaydına rastlanılmıştır. Diğer taraftan Hüyük İlçe Jandarma Komutanlığının düzenlemiş olduğu 28/03/2019 tarihli tutanakta, …’in davacı şirkete ait petrol istasyonlarının denetiminde iş yeri yetkilisi olarak imzasının olduğu tespit edilmiştir. Konya İl Jandarma Komutanlığının yaptığı araştırma sonucunda tespit ettiği ve dosyamıza gönderdiği Ulusal Marker Tespit Tutanağı başlıklı PPDK yetkililerince düzenlenen 19/01/2018 tarihli tutanakta …’in işletme sahibi olarak imzasının olduğu, 04/03/2016 tarihli Ulusal Marker Tespit Tutanağında ise işletme sahibi olarak …’ın imzasının olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca yine Jandarma kolluğu tarafından düzenlenen 13/12/2019 tarihli araştırma tutanağında …’in petrol istasyonunda yetkili ve yönetici gibi çalıştığı, onun olmadığı zamanlarda ise …’ın yetkili ve sorumlu gibi çalıştığı tespitlerine yer verilmiştir.
Davalı vekilinin savunmasında belirttiği … ve …’in, davacının ticari siciline kayıtlı ticari mümessilleri sıfatı olmasa da, yukarıda belirtilen kolluk araştırma tutanaklarıyla tespit edildiği üzere, işyeri yetkilisi gibi hareket ettikleri anlaşılmıştır. Kaldı ki … adına davacı şirket tarafından düzenlenmiş genel yetkili noter vekaletnamesi bulunmaktadır. Davalı taraf fatura borcunun bir kısmının bu kişilere teslim edilen (dosyaya suretleri sunulu) çek ve bonolar yoluyla ödendiğini ileri sürmektedir.
Davalı, bir kısım ödemenin elden nakit yoluyla … ve …’e yapıldığını ileri sürmüş ise de, davacının defterlerinde yukarıda belirtilmiş olan 112.600,00 TL’lik tahsilat haricinde bir kayıt bulunmamaktadır. Ayrıca davalı elden ödemelere ilişkin davacının ıslak imzalı kaşesinin bulunduğu tahsilat makbuzu gibi bir belge de sunmuş değildir. Davalının bu anlamda basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünü ihlal ederek, bir an için bu şekilde bir ödeme yapmış olabileceği akla gelse bile, ödeme iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı anlaşılmıştır.
Davalının bono veya çek teslimi yoluyla ödeme yapıldığı savunmasının ise ayrı ayrı üzerinde durmak gerekmektedir.
Bono bağımsız borç ikrarını havi senet niteliğinde olduğundan borç ödemesi yerine geçmek üzere teslim edildiğinin veya borçtan mahsup edilmek üzere geri alındığının yazılı delillerle kanıtlanması gerekmektedir. Dosyaya sunulan bono suretleri incelendiğinde bonoların keşidecisinin davacı şirket olduğu, lehtar hanesinin boş olduğu, görülmektedir. Ayrıca, davacının ticari defterlerinde bonoların alacak tahsili için geri alındığına dair bir kayda rastlanılmamıştır. Bu bakımdan davalının bono teslimi yoluyla bir kısım ödemenin yapıldığı şeklindeki savunmaları kabul görmemiştir.
Diğer yandan çek bir ödeme vasıtası olup davalının akaryakıt bedellerinin çek teslimi yoluyla yapıldığını ileri sürmesinde bir sakınca bulunmamaktadır. Ancak ne var ki, emsal alınan Yargıtay . Hukuk Dairesinin … E., … K. sayılı ilamında belirtildiği üzere, borcun ödenmesi amacıyla cirolanan/teslim edilen çeklerin keşideci, lehtar ve ciranta bilgileri ile bedellerinin tahsil edilip edilmediğinin tespit edilmesinden sonra, çeklerin bedelleri borçlunun borcundan mahsup edilebilecektir.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin … E., … K., sayılı ilamında; “…Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; taraflar arasında ticari ilişkinin sabit olduğu, davacının davalıdan 75.202,50 TL bakiye alacağının olduğu, her ne kadar davalı tarafından keşidecisi … olan 8 adet çekle davacıya ödeme yapıldığı iddia edilmiş ise de, bankalara yazılan müzekkere cevaplarının incelenmesinde bu çeklerden sadece … seri no.lu 11.000,00 TL bedelli çekin davalı tarafından davacıya ciro edildiği ve davacı tarafından tahsil edildiği, diğer çeklerin hiç birisinde davacının cirosu bulunmadığı gibi bankalardan gelen ibraz görüntülerinde de kesinlikle davacının isminin yer almadığı, bu çekler yönünden davalının ödeme iddiasını kanıtlayamadığı, davacının 75.202,50 TL bakiye alacağına karşılık davalı tarafından 11.000,00 TL’lik çekle ödeme yapıldığından davacının halen 64.202,50 TL alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, koşulları oluştuğundan %40 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,” şeklinde karar verilmiştir.
Davalının dosyaya bildirdiği tüm çeklerin bilgileri ve tahsilat durumları ilgili banka şubelerinden dosyaya getirtilerek Antalya Asliye Ticaret Mahkemesinden talimat yoluyla 31/01/2022 tarihli ek rapor aldırılmıştır. Davalının dayandığı çeklerden … … Şubesi’nin … seri numaralı, keşidecisinin davalı olduğu, lehtarının davacı olduğu, ciranta, hamil ve çeki tahsil edenlerin ise dava dışı kişiler olduğu, 30.000 TL bedelli, 30/11/2017 tanzim tarihli çekin, davacının ticari defterlerinde davalının borcuna ilişkin olmak üzere tahsilat olarak kayıtlı tespit edilmiştir. Buradan hareketle dosyaya bildirilen çeklerden davalı ve davacının ardışık olarak keşideci, lehtar ve/veya ciranta olduğu çeklerin davalının borcundan düşülmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davalının dayandığı çeklerden bu kritere uyan – davalının defterlerinde kayıtlı söz konusu 30.000 TL bedelli çek haricinde kalan – çeklerin ise, … … Şubesinin … seri numaralı 38.203 TL bedelli, … … Şubesinin … seri numaralı 50.000 TL bedelli, … … Şubesinin … seri numaralı 20.000 TL bedelli, … … Şubesinin … seri numaralı 50.000 TL bedelli, toplam dört adet toplam bedeli 158.203 TL olan çekler olduğu anlaşılmıştır. Yani, davacının defterinde kayıtlı olan 30.000 TL bedelli çek haricindeki toplam bedeli 158.203 TL olan çeklerle de davalının davacıya ödeme yaptığı kanısına varılmıştır. Bu miktar haricinde kalan kısım için ise her ne kadar davalıya dayanmış olduğu yemin delili hatırlatılmış ise de davalı davacı tarafa yemin teklifinde bulunmamıştır.
Takip tarihinden önce davacının davalıya gönderdiği alacak ihtarnamesi davalı tarafa 15/03/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı için tanınan 7 iş günlük mühlet dolduktan sonra davalı için 27/03/2018 tarihinde temerrüdün gerçekleştiği anlaşılmıştır. Takip talebinde istenilen faiz yıllık %9 olarak belirtildiğinden faizin yasal faiz olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davacının talep ettiği asıl alacaktan ödeme yapılan 158.203 TL düşüldükten sonra kalan miktar için (482.869,48 TL) temerrüt tarihinden takip tarihine kadar ki yasal faiz (27/03/2018-05/04/2018 arası) Mahkememizce hesaplanarak bulunan 1.071,57 TL işlemiş faizle birlikte takibin devamına karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
İtirazın iptali davası, alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (…: İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223). Eldeki davada takip konusu alacağın faturaya dayanması karşısında alacak belirlenebilir (likit) olup kabul edilen miktar yönünden davacı yararına icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekmiştir.
Öte yandan kısmen ödeme yapılmasına rağmen davalının aleyhinde tümden takip başlatılmış olduğu anlaşıldığından, reddedilen miktar yönünden davacının takibinde haksız ve aynı zamanda kötü niyetli olduğu sonucuna varılmakla, davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, davalının Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibe 482.869,48TL asıl alacak, 1.071,57TL işlemiş faiz olmak üzere 483.941,05TL toplam alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9 ve ilerde değişmesi halinde değişen oranlarda yasal faiz işletilmek suretiyle devam olunmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Kabul edilen toplam alacağın %20’sine tekabül eden 96.788,21TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Reddedilen alacağın %20’sine tekabül eden 48.461,68 TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 33.058,01TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 1.094,67TL harcın, yargılama sırasında alınan 5.280,90TL ve 2.396,00TL tamamlama harçlarının ve icra dairesine yatırılan 3.631,25TL harcın toplamı olan 12.402,82TL harcın mahsubu ile bakiye 20.655,19TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
-Harçlar Kanunun 29. maddesi gereğince davacı alacaklının icra müdürlüğüne yatırdığı binde beş tahsil harcı mahkeme harçlarına mahsup edildiğinden bu hususun icra müdürlüğünce resen dikkate alınmasına,
5-Davacı tarafından yapılan 35,90TL başvuru harcı, 5,20TL vekalet suret harcı, 1.094,67TL peşin harcın, yargılama sırasında alınan 5.280,90TL ve 2.396,00TL tamamlama harçlarının ve icra dairesine yatırılan 3.631,25TL harcın toplamı olan 12.443,92TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarfedilen 1.300,00 TL bilirkişi ücreti, 314,00TL keşif harcı ve 425,00TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.039,00TL yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan (483.941,05/726.249,47 oranında) 1.358,70TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmen davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından sarfedilen 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 5,20TL vekalet suret harcı ve 438,80TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.444,00TL yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan (242.308,42/726.249,47 oranında) 481,78TL’lik kısmının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmen davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 41.247,05TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 25.411,59TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/03/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip ..