Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/354 E. 2022/649 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLİ :
DAVA : Ticari Şirketin Haklı Nedenle Feshi
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 13/04/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin %30 ortağı olduğu davalı şirketin çanta ve benzeri deri ürünleri imalatı ve satışı yapan sektöründe öncü bir şirket olduğunu, şirketin müvekkilinin babalarından kaldığını, diğer ortaklarının da müvekkilinin abisi … ve abisinin oğlu olan yeğeni … olduğunu, şirketin imza yetkilisinin diğer ortaklarda olduğunu, aile şirketi olan bu şirkette imza yetkilisi de olan diğer ortakların müvekkilini dışladıklarını, şirket gelirlerini kendi lehlerine olacak şekilde kullandıklarını, şirket gelirleri ile … Sanayi Sitesinde 4 katlı toplam 2800 m2 kapalı alanı olan yaklaşık 6.000.000,00 TL değerinde kooperatif yoluyla tamamlanan dükkanın … adına tapusunun alındığını, bu yapılan işlem ile müvekkilinin hakkının zayi edilerek şirket öz varlığının azalmasına sebep olunduğunu, yine şirket gelirleri ile … Evlerinde 5 adet kooperatif üyeliği daireye üyelik alınmış, dairelerden biri müvekkil adına üyelik yapılmışken daha sonra bu üyeliği de alınarak 5 daire müvekkilinin abisi ve çocukları adına alındığını, bu dairelerin bitimi ile her birinin de 1.000.000,00TL değerinde olacağını, bu daireler ile de müvekkilinin mağdur edilerek şirket öz varlığının azalmasına sebebiyet verildiğini, yine şirket adına kayıtlı … plakalı aracın şirket müdürü ve imza yetkilisi … tarafından kendi adına tescil ettirildiğini yine müvekkilinin mağdur edildiğini, davalı şirketin ana sözleşmesine de aykırı bir şekilde şirket gelirlerinin adaletsiz bir şekilde dağıtıldığını, iki adet mağazası bulunan şirketin piyasa değerinin yanında 4 adet tescilli markasının da bulunduğunu, şirket adını kayıtlı üç adet araç bulunduğunu, şirketin mağaza ve depolarında satışa hazır 2.000.000,00TL değerinde ürün bulunduğunu, yine şirkete ait üç farklı banka hesaplarında nakit paralar olduğunu, iş bu araç ve banka hesap bilgilerinin celp edilerek miktar ve bilgilerinin belirlenmesini beyanla öncelikle ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararı verilerek şirket mal mal varlığına tedbir konulmasını, davalı şirkete kayyum atanmasını, şirketin feshi ve tasfiyesini, müvekkilinin şirket ortaklığından çıkarılmasına izin verilmesini, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 100.000,00TL ortaklıktan çıkarma payının tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 11/05/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkil şirketin aile şirketi olup 1970 yılında muris baba … ve oğlu … tarafından faaliyetine başlayıp 1997 yılında davacı kardeş … ve torun …’in katılımıyla 4 ortaklı mevcut şirket olduğunu, davaya konu şirketin 4 ortaklı şirket olup her birinin hisselerinin belli olduğunu, 2011 tarihli davacının imzasının da bulunduğu karar ile hisse devri yapıldığını, aradan geçen uzun zaman sonrasında davacının davayı açmakla kötü niyetli olduğunu, davacının şirkette imza yetkilisinin kendisi olmadığı ve kendisinin de onayladığı hisse devrini ileri sürerek şirketin haklı feshini talep etmesinin de hukuka aykırı olup kötü niyet göstergesi olduğunu, … adına tapu tescili yapılan dükkanın ödemelerinin kendisi tarafından yapıldığını ve tapu tescilinin yapıldığını bu durumun da gayet normal olduğunu, şirket ortaklarının şirket dışında maliki olduğu gayri menkullerinden kira gelirleri olduğunu, davacının da kendi gayrimenkulleri olduğunu, dava dilekçesinde bahsi geçen 5 adet dairenin de şirketle ilgisinin olmadığını, … plakalı aracın hiçbir zaman şirket adına kayıtlı olmadığını, şirketin öz varlığının azaltılması iddiasının da doğru olmadığını, davacının iddialarının aksine kendisinin şirketi zarara uğratacak şekilde işlemler yaptığını beyanla davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN NİTELİĞİ, DELİLLER, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE :
Dava, limited şirketin haklı nedenle feshi; bu mümkün olmadığı takdirde ortaklıktan çıkma talebine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı şirket yetkililerinin müvekkilini ortaklıktan dışladıklarını, şirket gelirlerini kendi lehlerine olacak şekilde kullandıklarını, şirket gelirleri ile kendilerine ve aile fertlerine mülk edindiklerini, müvekkilinin mağdur edilerek şirket öz varlığının azalmasına sebebiyet verildiğini belirterek davadaki taleplerinin kabulünü istemiştir. Davalı vekili ise, yukarıda özetlendiği gibi davanın reddini savunmuştur.
Dava tarafları arasındaki uyuşmazlık, davacının ortaklıktan çıkması veya şirketin feshi için haklı sebebinin bulunup bulunmadığı konusundadır.
Limited şirketlerde haklı sebeple feshi düzenleyen TTK’nun 636. maddesi: “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.” hükmünü içermektedir.
Diğer yandan limited şirketlerde haklı sebeple ortaklıktan çıkmayı düzenleyen TTK’nun 638/2 maddesi: “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda yer verilen yasa maddelerinde haklı sebeplerin neler olduğunun tanımı yapılmamışsa da, haklı sebebin tanımlanması ve niteliklerinin tespiti yüksek mahkeme içtihatları ile doktrin görüşlerine göre belirlenmektedir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 21.11.2017 tarih ve … E., … K. Sayılı kararında haklı sebep kavramı şu şekilde açıklanmıştır; “Limited şirket ortaklığından çıkmak için geçerli haklı sebep kavramının ne olduğu konusunda yasada açıkça bir düzenleme bulunmamakla birlikte, doktrinde ve Dairemiz uygulamasında haklı sebep kavramı; ortaklık ilişkisini çekilmez hale getiren ve dürüstlük kuralına göre ortaklık ilişkisinin sürdürülmesinin ortaktan beklenemeyeceği haller olarak kabul edilmiştir. Haklı sebep kavramının her somut olayda mahkeme tarafından takdir edilmesi gerekmekle birlikte, ortaya konulan haklı sebebin nesnel ve objektif ölçülere uygun olması gerekir. Bu kapsamda mahkemece salt davacı ortağın dava dışı şirket ortağı hakkında suç duyurusunda bulunmuş olmasının şirketten çıkmak için haklı sebep teşkil ettiğinin kabul edilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir…”
Şirketin feshi için haklı sebeplere örnek olarak, azlık hakları ile bireysel hakların sürekli ihlali, şirketin sürekli zarar etmesi, yönetim kurulunda oylar yarı yarıya ise her iki tarafın sürekli oyunda ısrar etmesi nedeniyle bir karar alınamaması, bunun gibi bir kilitlenme yaşanması, pay sahipleri arasında şirketin işleyişini felce uğratan anlaşmazlıkların çıkması, çoğunluğun gücünü ve yetkilerini kötüye kullanarak azınlığın yasal taleplerini sürekli reddetmesi, şirketin amacına ulaşmasının imkansız hale gelmesi gibi durumlar kabul edilmektedir. Buna karşılık varsayımlar ve olumsuz beklentiler haklı sebep sayılmamıştır.
Mahkememizce, Konya Ticaret Sicil Müdürlüğünden davalı şirket bilgileri celp edilmiş, Konya Vergi Dairesi Başkanlığından davalı şirketin faal olup olmadığı ve hangi sektörde faaliyette olduğu araştırılmış, dava dilekçesinde belirtilen 7 adet taşınmazın tapu kayıtları ve 4 adet taşıtın trafik tescil kayıtları celp edilmiş, ilgili banka şubelerinden dava konusu banka hesaplarına ilişkin hesap dökümleri celp edilmiş, davacının iddiasında geçen taşınmazları inşa eden kooperatif ve inşaat şirketlerine müzekkere yazılarak üyelik bilgileri, yapılan ödeme bilgileri ve ne miktarlarda ödemeler yapıldığı araştırılmış, mahkememizce makine mühendisi, endüstri mühendisi ve muhasebeci bilirkişi refakatinde mahallinde keşif yapılmış ve şirket hisselerinin gerçek değeri konusunda rapor alınmıştır.
Bilahare davalı şirketin 2011 yılı ile 2018 yılı arasındaki tüm ticari defter, belgeleri ve şirket ana sözleşmesi ile dosyaya gelen banka yazı cevapları ve ilgili kooperatifler ve ilgili gayrimenkul şirketinin yazı cevapları incelettirilmek suretiyle davacının iddia ettiği gibi 2011 yılından itibaren davalı şirketin gelirlerinin davacı dışındaki şirket ortakları ve müdürleri tarafından dava dilekçesinde bahsi geçen taşınmazların edinilmesi için usulsüz olarak kullanılması gibi bir durumun olup olmadığı, hesap ve bilançolarda yanıltıcı, çelişkili, şirketi zarara uğratıcı kayıt bulunup bulunmadığı, kar dağıtımının şirket ana sözleşmesi ve pay durumuna göre şirket ortaklarına adil bir şekilde yapılıp yapılmadığı, belirtilen hususlara göre davalı şirketin haklı fesih koşullarının oluşup oluşmadığı, fesih koşulları oluşmuş ise fesih yerine şirketin ticari hayatına devam ederek davacının ortaklıktan çıkarılmasının daha ekonomik ve rasyonel olup olmayacağı konularında rapor aldırılması gerekmiş ve bilirkişi heyeti 02/09/2022 tarihli ek raporunu dosyaya sunmuştur.
Bilirkişi heyetinin hükme esas alınan 02/09/2022 tarihli ek raporu ile dava taraflarının iddia ve savunmaları ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; Dava dilekçesindeki iddialara konu olan taşınmazların tamamının şirket ortakları ve diğer aile fertleri adına şahsen edinilmiş taşınmazlar olduğu, incelenen ticari defter ve belgeler ile gelen müzekkere cevaplarından anlaşıldığı üzere, devir bedelleri için şirketten yapılan herhangi bir ödeme kaydının olmadığı, şirketin iddia edilen dönemlerde kâr dağıtımı yapmadığı, kârın şirkette bırakılarak sermaye olarak kullanılmış olduğu, davalı şirket ortakları ve yöneticileri tarafından şirketi zarara sokacak, şirket ortakları arasında haksızlığa yol açacak bir eylem veya işlemin dosya kapsamında toplanan deliller itibariyle tespit edilemediği anlaşılmakla, davacının fesih sebebi olarak gösterdiği hususların subut bulmadığı kanısına varıldığından davanın reddi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVACININ TERDİTLİ TÜM TALEPLERİ YÖNÜNDEN DAVANIN REDDİNE,
2-Dava açılırken alınan 1.707,75TL peşin harç ve yargılama sırasında alınan 7.435,85TL tamamlama harcı toplamı olan 9.143,60TL harçtan alınması gereken 80,70TL harcın mahsubu ile fazla alınan 9.062,90 TL bakiye karar harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre 9.200 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalanın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/11/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …