Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/101 E. 2022/524 K. 12.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA ….. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
….. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …. Esas
KARAR NO : ….

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …

DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – [….] UETS
Av. … – [….] UETS

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : ….
KARAR TARİHİ : ….
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ….

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı vekilinin, davalı aleyhine açtığı işbu dava Konya ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sırasında kayıtlı iken 6545 SK nun 45. maddesi ile değişik 5235 SK nun 5. maddesi ile 15/09/2014 tarihinden itibaren Asliye Ticaret Mahkemelerinin heyetli mahkeme haline dönüştürülmesi üzerine HSYK Birinci Dairesinin 26/08/2014 tarih ve 1876 sayılı kararı ile Konya’da 1. ve 2. Asliye Ticaret Mahkemelerinin faaliyetlerine devam etmesine diğer asliye ticaret mahkemelerinin faaliyetlerinin durdurulmasına karar verildiği ve yine HSYK Birinci Dairesinin 08/09/2014 tarih ve 1945 sayılı kararı ile de Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesine ait tüm dava ve işler ile arşiv dosyaları ile yine faaliyetinin durdurulmasına karar verilen Konya 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1/2 oranındaki işlerine bakan Hâkimi ….’ın uhdesinde bulunan dava ve işlerin mahkememize devrine karar verildiği ve verilen karar gereğince işbu dosyanın mahkememize aktarılarak/devredilerek mahkememizin …. Esas sırasına kaydı yapılmış, yapılan yargılaması sonucunda 30/12/2015 tarih …. esas, …. karar sayılı kararı davacı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 16/10/2017 tarih, 2016/3379 esas, 2017/5392 karar sayılı bozma ilamı üzerine dosya mahkememiz yukarıda yazılı esasına kaydedilmiş, mahkememizce yapılan açık yargılama sonunda;

TALEP :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 04/02/2013 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %33 hissesine sahip ortağı olduğunu, diğer ortakların ise müvekkilinin kardeşleri olduklarını, şirket kuruluş esas sözleşmesi ile müvekkilinin şirkete müdür olarak atandığını, şirket ortaklar kurulunun usulsüz toplanarak 22/02/2012 tarih 12 sayılı karar ile müvekkilinin şirket müdürlüğünden azledilerek 10 yıl süre ile İbrahim Dikici ve Kasım Dikici’ nin şirkete münferiden imza yetkili müdür olarak atandıklarını, müvekkili tarafından açılan dava sonunda Konya 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/284 Esas sayılı dosyası üzerinden sözü geçen azil kararının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verildiğini, bu karara rağmen müvekkilinin yeniden şirket müdürlüğü görevinden azledildiğini, müvekkilinin buna muhalif kaldığını, şirket ortaklarının şirketi zarara uğratacakları şekilde kötü idare ettiklerini, şirketin neredeyse hiç bir ticari faaliyetinin kalmadığını, mevcut yöneticilerin şirkete ait plakasını belirttikleri 18 adet aracı sattıklarını, bu araçlar olmadan inşaat ve taahhüt şirketi olan davalı şirketin her hangi bir iş yapmasının mümkün olmadığını, şirket müdürü İbrahim Dikici’ nin açıkça “şirketin içini boşaltıyoruz” şeklinde sözler kullandığını, şirketin para ve gelirlerinin başka şirketlere kaydırıldığını, şirketin göstermelik belgelerle borçlandırıldığını, başka şirketlerin borçları için belgeler düzenlendiğini, bu kapsamda 03/11/2012 tarihinde yapılan genel kurulun 8. maddesinde müvekkilinin şirket müdürlüğü görevinden alınmasına karar verildiğini, işbu kararın TTK nun 617. maddesinde belirtilen genel kurul toplantısından en az 15 gün önce gündemin belirlenmesi ve bu gündeme uygun toplantı yapılması kuralına aykırı olduğu gibi genel kurul çağrısında gündeme ilişkin bir hüküm bulunmadığını ve ayrıca genel kurul kararının oybirliğiyle alınmadığı halde ticaret sicil gazetesinde oybirliğiyle alınmış gibi ilan olunduğunu, esas sözleşme ile şirkete müdür atanan müvekkilinin genel kurul kararı ile azlinin mümkün olmadığından bahisle davalı şirketin 03/11/2012 tarihli genel kurulunun 8. maddesindeki müvekkilinin şirket müdürlüğünden azli ile ilgili genel kurul kararının (8. maddenin) iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 04/03/2013 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; tüm ortakların kardeş olduklarını, 6102 sayılı TTK nun 630. maddesi gereğince alınmış şirket müdürlüğünden azil kararının genel kurulun devredilemez yetkilerinden olduğunu, genel kurul toplantısının çağrı, gündem, toplantı ve kararında usul ve yasaya ve esas sözleşmeye aykırı bir durum içermediğini, dava dilekçesindeki bir çok hususun eldeki dava ile ilgisi olmayan hususlar olduğunu, davacının haklı nedenlere dayalı olarak şirket müdürlüğünden uzaklaştırılarak azledildiğini, aksi halde şirketin hayati yönden zora düşeceğini, davacının bireysel çıkarlarını öne çıkararak basiretsiz ve ihanet içerisinde davranışlar sergilediğini, haksız rekabet yasağına aykırı davrandığını, kardeşi olan ortaklara bıçak çektiğini, şirketin iş yerlerini bastığını, şirketin işçilerini kovup kavga ettiğini, şirketi diğer ortakları bilgilendirmeksizin ciddi borçlar altına soktuğunu, bu cümleden bir çok menfi tespit ve sair hukuk davası ile ceza soruşturmalarının yürütülmekte olduğundan bahisle yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz 30/12/2015 tarih …. esas, …. karar sayılı kararı ile;
“…davacı …’ nin davalı şirketin ortağı ve kurucu müdürü olduğu, şirket ortaklar kurulunun 20/02/2012 tarih ve 12 sayılı kararı ile davacının şirket müdürlüğünden azline karar verildiği, işbu azil kararının usul yönünden Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/11/2012 tarih…. Esas …. Karar sayılı kararı ile yokluğunun tespitine karar verildiği ve kararın Yargıtayca 22/10/2013 tarihinde onandığı anlaşılmıştır.
Sözü geçen yokluğun tespiti kararının verildiği tarihten iki gün sonra şirket ortaklar kurulunun tamamı 03/11/2012 tarihinde toplanarak 18 sayılı kararın 8. gündem maddesi ile şirket önceki müdürü …’ nin 03/11/2012 tarihi itibari ile şirket müdürlüğü görevinden alınmasına, 7 yıl süre ile münferiden İbrahim Dikici ve Kasım Dikici’ nin şirket müdürlüklerine devamına karar verildiği, karara tüm ortakların imza attıkları ancak davacı …’ nin karara katılmadığına, karara muhalif olduğuna, kararın TTK nun emredici hükümlerine aykırı olduğuna ilişkin imzasının altına kalemle şerh yazdığı ve karara muhalif kaldığı ve böylelikle hakkında karar alınması nedeniyle muhalefet şerhi olmasa dahi davacının işbu şirket genel kurulu kararının iptali davasını açmaya hak ve yetkisinin olduğu anlaşılmıştır. Yine davacının yasal üç aylık hak düşürücü süre içerisinde işbu iptal davasını açtığı da anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı vekili, mahkememizin 2012/305 Esas sayılı dosyasında davacının şirket ortaklığından çıkarılması davasının sonuçlanmasının ve kesinleşmesinin beklenilmesini talep etmiş ise de; davacının şirket ortaklığından ileride yargı yoluyla çıkarılmış olması eldeki iptal davasına asla tesir etmeyeceğinden ve şartlar varsa iptale tabi genel kurul kararının iptalini engelleyemeyeceğinden davalı vekilinin aksine savunmasına itibar edilmemiştir.
Tarafların dilekçelerinde geçen diğer dava ve soruşturma dosyalarının da eldeki işbu davanın bir karara bağlanmasına engel bir durumlarının olmadığı, o davalardan bağımsız ve müstakil sonuçlar doğuran bir dava olduğu anlaşıldığından işbu davanın esasının incelenmesi gerekmiştir.
Davacının şirket müdürlüğünden alınması kararının yokluğunu gerektiren bir durumunun olup olmadığının veya kanuna, esas sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına uygun olup olmadığının tartışılması gerekmiştir.
Şirket ortaklar kurulu tamamen toplanarak karar almıştır. Toplantının çağrı, gündem ve karar alma süreçlerinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Kararının yokluğunu/batıllığını gerektirir bir durum yoktur. Cevap dilekçesinde sözü geçen hukuk ve ceza dava dosyaları davacı ile davalı şirket veya şirket ortakları arasındaki veyahut davacının davalı şirket adına verdiği bonoların muvazaalı olduğu iddialarına dayalı bir çok hukuki ve cezai çekişmenin olduğu dosyalardır. Ancak bu dosyaların içeriklerini burada tartışmaya gerek yoktur. Bu dosyalardaki bir çok iddia davacının aleyhine iddialar içermekte ise de bunların esasını incelemeye gerek yoktur.
Şirket genel kurulu, her zaman yönetim kurulunu değiştirebilir. Genel kurulun bu yetkisi kısıtlanamaz. Aksi hal şirketler hukukunun temeline aykırılık oluşturur. Şirket ortakları, genel kurulda şu veya bu duygularla veyahut tamamen keyfi tutumları ile şirket yöneticilerini diledikleri zaman değiştirebilirler. Nitekim bilirkişi Mücahit Ünal’ ın 04/08/2015 tarihli raporunda da belirtildiği gibi eldeki dava konusu genel kurul 03/11/2012 tarihinde yani 6102 sayılı TTK nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra yapıldığından 6102 SK nun 630/1. maddesi gereğince genel kurul şirket müdür veya müdürlerini görevden alabilir veya yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabilir. Çağrısız dava konusu 03/11/2012 tarihli genel kurula tüm ortaklar ve bu ara davacı da katılmıştır. Artık çağrısız genel kuruldan söz ederek genel kurul kararının iptali istenemez. Ayrıca limited şirket genel kurul toplantılarında gündeme bağlılık prensibi söz konusu olmadığından ve kaldı ki genel kurul her zaman yöneticiyi görevden alabileceğinden davacı vekilinin aksine iddialarına itibar edilmemiştir. Yine dava konusu genel kurulda davacının %33 hissesine karşılık kalan %67 hisse sahibi ortaklarca davacının müdürlük görevinden alınmasına karar verilmiş olup TTK nun 620. maddesi gereğince salt çoğunluk fazlasıyla sağlanarak işbu karar alınmıştır. Genel kurul toplantı tutanağında veya ticaret siciline tescil veya ilanda oyçokluğuyla alınan bir kararın oybirliğiyle veya aksinin yazılı olması tamamen maddi hatadır ve sonuca etkisi olamaz. Kararın içeriğinden oy dağılımı ve karar nisabının yeterli olduğu olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin aksine iddialarına bu yönden de hukuken bir değer verilemeyeceğinden dava konusu edilen davacının davalı şirketin müdürlüğünden azline/alınmasına ilişkin 03/11/2012 tarihli ve 18 sayılı ortaklar kurulu kararının 8. maddesinde usul ve yasaya ve esas sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına her hangi bir aykırılık tespit edilemediğinden davacının davasının reddine…” karar verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 16/10/2017 tarih, 2016/3379 esas, 2017/5392 karar sayılı kararı ile;

“…Dava, limited şirketlerde müdürün azline dair genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup, mahkemece limited şirket genel kurulunun, müdürleri herzaman azledebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, TTK’nin 617/3. maddesinin yollamasıyla, kıyasen limited şirketlere de uygulanması mümkün olan TTK’nin 364. maddesinde, şirket genel kurulunun, gündemde azille ilgili madde bulunması veya madde bulunmasa bile haklı sebebin varlığı halinde her zaman yönetim kurulu üyelerini görevden alabileceği belirtilmiştir. Somut olayda görevden alınmaya ilişkin genel kurul çağrısız olarak gerçekleştirilmiş olup, gündem belirlenmemiştir. Bu durumda genel kurulun ancak haklı sebebin varlığı halinde şirket müdürünün azline karar verebilmesi söz konusu olabileceğinden ve nitekim davalı tarafça, davacının haklı sebeple müdürlük görevinden alındığı savunulduğu halde, mahkemece haklı sebebin var olup olmadığı tartışılmadan yanılgılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş…” gerekçeleriyle mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
DAVANIN NİTELİĞİ, DELİLLER, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE :
Dava, şirket müdürlüğünden azil ile ilgili şirket genel kurul kararının (8.gündem maddesinin) iptali istemine ilişkindir.
Davanın 11/05/2022 tarihli duruşmasında taraflarca takip edilmeyen dava dosyasının HMK 150/1 maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Her ne kadar HMK’nun 150/1 maddesinde düzenlenen 3 aylık dava yenileme süresi 11/08/2022 tarihinde dolmuş ise de 3 aylık süre adli tatil dönemine denk geldiğinden ve kanunda tanınan bir haftalık ek sürenin sonu olan 08/09/2022 tarihine kadar eldeki dava yenilenmediğinden H.M.K’nun 150/5 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-6100 sayılı HMK’nun 150/5 maddesi uyarınca DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70TL harçtan peşin alınan 24,30TL harcın mahsubu ile bakiye 56,40TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 8,95TL vekalet harcı yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
7-İş bu karar duruşma yapılmaksızın evrak üzerinden yapılan inceleme sonunda verildiğinden ve talep olmadan gerekçeli karar tebliğe çıkarılamayacağından varsa gider avansından harca yapılarak davanın 12/09/2022 tarihinde karara bağlandığı ve talep halinde gerekçeli kararın tebliğe çıkarılabileceği hususlarının tüm taraflara tebliğine,
Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliğiyle karar verildi. 12/09/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır