Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/130 E. 2022/724 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI : 2- … – …
VEKİLİ :
DAVALI : 3-
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 25/03/2016 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı … şirketinin … isimli yağın üretici şirketi, davalı … Gıda şirketinin ilgili yağın aracı şirketi, davalı … Gıda şirketinin de diğer davalıların distribütörü olarak müvekkili şirkete ilgili yağı satan ve fatura eden şirket olduğunu, müvekkilinin çeşitli tarihlerde faturalı olarak almış olduğu yağların Kırıkkale ve Karaman sanayi bölgelerindeki fabrika binalarına teslim edildiğini, davalıların tamamının alınan yağdaki peroksit oranının 0,80 oranında olduğu yönünde teyit ve garantilerinin olduğunu, alınan yağlarla yurt içi ve yurt dışı satışı yapılan ürünler yapıldığını, ürünlerin çeşitli mağazalarda satıldığını, gelen şikayetler üzerine ürünler üzerinde yapılan analizlerde peroksit oranının yüksek olması nedeniyle ürünlerde bozulmalara olduğunu, satılan malların iadelerinin geldiğini, durumun davalılara bildirildiğini, müvekkilinin iade gelen mallar nedeniyle büyük zarara uğradığını, müvekkilinin zararlarının giderilmesi için Karaman . Noterliğinin 21/09/2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalılara ihtar gönderildiğini ancak sonuç alınamadığını, TBK’nun 219 ve devamı maddeleri uyarınca satıcının ayıba karşı sorumluluklarının olduğunu, davalıların bu işi meslek edinmiş kuruluşlar olup sorumluluktan kaçınamayacaklarını, Karaman . Asliye Hukuk Mahkemesini … d.iş dosyası ve Kırıkkale . Asliye Hukuk mahkemesinin … d.iş sayılı dosyaları ile müvekkilinin fabrika binalarında bulunan numuneler üzerinde tespit davaları açılarak raporlar alındığını, her iki dosyada alınan raporlarda da ürünlerin bozulmalarına neden olarak peroksit oranının yüksek olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin yine bağımsız laboratuvarda yaptırmış olduğu analizlerde de aynı sonuçların çıktığını, müvekkilinin daha sonra başka firmadan aldığı yağlarla ürettiği aynı ürünlerde herhangi bir bozulma ve şikayet almadığını, bu durumun davalılardan alınan yağlar nedeniyle ürünlerde bozulma olduğununu açık kanıtı olduğunu beyanla fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla müvekkilinin maddi zararının dava sürecinde bilirkişi aracılığıyla tespit edilmek üzere şimdilik 10.000,00TL, manevi anlamda da 500.000,00TL olmak üzere toplam 510.000,00TL’lik zararlarının ihtarname tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili davalı … şirketi vekilinin cevap dilekçesine karşı mahkememize vermiş olduğu 13/06/2016 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının pasif husumeti olmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, satıcı sıfatıyla sorumluluğunun olduğunu, tarafların ticari defter kayıtlarının incelenmesinde de ticari ilişkinin varlığının ortaya çıkacağını, davaya konu ayıbın gizli ayıp olup ürünlerin tüketiciye ulaştıktan sonra ortaya çıktığını ve bu durumdan davalının da haberdar olduğunu, bozulan ürünlerin üretim tarihlerinin davaya konu yağların teslim tarihinden önce olduğu iddialarının da gerçek dışı olup yağların hangi tarihte alındığı, hangi ürünlerde ne şekilde kullanıldığının açık olduğunu, davaya konu edilen yağların başka bir firmadan daha öncesinde alınmasının söz konusu olmadığını, ortaya çıkan gizli ayıbın öğrenilir öğrenilmez davalıya bildirildiğini, yağların saklama koşullarının uygunlunun mahkemece tespit edilerek alınan raporlarda ortaya konulduğunu beyanla talepleri gibi açılan davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili davalılar … Gıda şirketi ve … şirketi vekillerinin cevap dilekçelerine karşı mahkememize vermiş olduğu 20/06/2016 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçelerindeki iddialarında herhangi bir gerçek dışı beyan olmadığını davalıların bu yöndeki beyanlarını kabul etmediklerini, iddialarının somut ve delillere dayandığını, açılan tespit davalarında alınan bilirkişi raporlarında da ortaya çıktığı üzere saklama koşullarının şekil ve şartlara uygun olduğunu, davaya konu ayıbın gizli ayıp olup ürünlerin tüketiciye ulaştıktan sonra ortaya çıktığını ve bu durumdan davalının da haberdar olduğunu, davalı tarafların ayıbın yasal süre içerisinde kendilerine bildirilmediği iddiasının gerçek dışı olduğunu, ayıbın ortaya çıktığı andan itibaren davalılara bildirildiğini, davalı tarafların zaman geçtikçe yağlardaki peroksit oranının artışının doğal olduğu iddiasının da taraflar arasında yapılan taahhütnameye açıkça aykırı olduğunu, davalı tarafların beyanlarının birbiri ile çelişkili olup mahkemeyi yanıltmaya yönelik olduğunu, davalıların dürüst bir tüccar, basiretli bir tacir gibi ürettikleri malın arkasında durmadıklarını, beyanları ile sürekli kaçamak ve inkar yolu ile olayı başka konulara çekmek istediklerini beyanla talepleri gibi açılan davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 21/09/2021 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; dava dilekçelerinde 10.000,00TL olarak talep ettikleri maddi tazminat taleplerini dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları ile belirlenen miktar olan 875.521,63TL’ye yükselttiklerini, manevi tazminat taleplerinin 500.000,00TL olarak devam ettiğini beyanla talepleri gibi bu miktarlar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAPLAR:
Davalı … A.Ş. vekili mahkememize vermiş olduğu 20/05/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davaya konu edilen yağlarla ilgili ne üretim aşamasında, ne tedarik ve taşıma aşamasında bir müdahalesinin olmadığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini bu nedenle öncelikle pasif husumet nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini, davacı tarafın bozulup zarar gördüğünü iddia ettiği malların bozulma sebebi olarak göstermiş olduğu ayıplı mallara ilişkin kanunda öngörülen süreler içinde ayıp ihbarında bulunmadığını, bu hususta üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğini, aradan uzun bir zaman geçtikten sonra kendilerine noter aracılığıyla ihtarname gönderildiğini, davacı şirketin basiretli bir tacirin göstermesi gerekin özeni göstermediğini, diğer davalılar tarafından teslim edilen davaya konu yağlara ilişkin gerekli kontrollerin ürünün teslim alınmasından sonra yapılarak ayıplı olması halinde durumun hemen ortaya çıkmasını sağlayabileceğini ancak davalının bu hususta gerekli özeni göstermediğini, davacını ürünlerin bozulmasını kullanılan yağlara bağlamasını ispat etmek durumunda olduğunu ancak iddiasını kanıtlayamadığını, Karaman . Asliye Hukuk Mahkemesinin tespit dosyasında alınan TÜBİTAK tarafından hazırlanan raporda bozulmanın kullanılan yağdan kaynaklı olup olmadığıyla ilgili yorum yapılamayacağının raporlandığını, müvekkili şirketin piyasada başkaca şirketlere de ticari satışı olduğunu ancak satılan mallara ilişkin başkaca şirketlerden bir şikayet olmadığını beyanla açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı … … Gıda şirketi vekili mahkememize vermiş olduğu 30/05/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin piyasadan toplattığı ve iade aldığı mallarda müvekkili şirket tarafından satılan yağların kullanıldığının ispat edilemediğini, bozulma sebebinin de yağlardan kaynaklandığının ispat edilemediğini, yine yağların davacı şirkete teslim edildiğinde ayıplı olduğunun ispat edilemediğini bu nedenlerle davacının iddialarının kanıtlayamadığını, tespit dosyalarında alınan TÜBİTAK raporlarında da bozulmanın yağdan kaynaklı olduğunun tespitinin yapılamadığının raporlandığını, müvekkili tarafından satılan yağların tesliminden sonra davacı tarafından hangi şartlarda saklandığı, ne zaman kullanıldığının belli olmadığını, yine yağların saklama ve kullanılma sürelerine bağlı olarak içerisinde bulunan peroksit oranının artmasının doğal olabileceğini, teslim yapıldıktan ve kullanıldıktan 10 ay sonra yapılan analizlerde oranın yüksek çıkmasının da doğal olabileceğini, yağ deposunun bir gece boyunca açık bırakılarak oksijenle temas etmesinin bile peroksit oranının artmasına neden olabileceğini, üretimde kullanılan yağların ve üretilen malların saklama koşullarının da bu sürece etki edebileceğini, müvekkili şirketin satılan yağların marka sahibi olup pasif husumet ehliyetinin olmadığını, davacı şirketin müvekkili şirkete karşı ayıp ihbarı külfetlerini yasal hak düşürücü süreler içinde yerine getirmediğini, iddia edilen ayıbın gizli ayıp olduğu düşünülse dahi yine zamanında ayıp ihbarı yapılmadığını, müvekkili şirketin satıcı sıfatına sahip olmadığını ve sözleşmede yer almadığını, müvekkili şirketin kusurunun bulunmadığını, davacı şirketin istemiş olduğu manevi tazminat miktarının da fahiş olup sebepsiz zenginleşmeye yönelik bir talep olduğunu ayrıca ticari itibarının zedelendiği iddiasının da kanıtlayamadığını beyanla açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı … … Gıda şirketi vekili mahkememize vermiş olduğu 21/07/2016 havale tarihli ikinci cevap dilekçesinde özetle; Karaman . Asliye Hukuk Mahkemesinin … d.iş sayılı dosyasında müvekkilinin taraf olmadığını, kendilerinin bu dosyanın varlığından iş bu dava ile haberdar olduklarını bu nedenle bu dosyada alınan rapora karşı beyan veremediklerini, aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, davacı tarafından dosyaya delil olarak sunulan Kırıkkale İl Gıda ve Tarım müdürlüğünden alınan raporunda davaya konu yağın satışının yapıldığı tarihten daha önce üretilen goflet ürününün değerlendirme raporu olup davacı tarafın böyle bir delile dayanmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, yine davacı tarafından özel istekle Gıda ve Tarım Bakanlığından alınan raporda da numune olarak kullanılan ürünlerin davaya konu yağlardan üretilip üretilmediğinin belli olmadığını, numunenin hangi şartlar altında saklandığının bilinmediğini bu nedenle bu raporunda delil olarak kabul edilemeyeceğini, davacı tarafın kendileri ile birlikte diğer davalılara keşide ettiği ayıba yönelik ihtarnamenin tarih itibariyle hak düşürücü süre içinde yapılmadığını, yine Kırıkkale . Asliye Hukuk Mahkemesinin … d.iş sayılı dosyasından alınan raporda numunelerin hatalı olup olmadığının sadece peroksit analiz sonuçlarına bakılarak değerlendirilemeyeceğinin tespit edildiğini bu raporun davanın esası bakımından haklılıklarını ortaya koyduğunu, davacının sunmuş olduğu delillere de ticari davalarda delil olarak dayanılamayacağını, davacının Karaman fabrikasında üretilen ürünlerde ayıp ihbarında bulunulmadığın bu nedenle Karamanda üretilen ürünler yönünden dosyanın tefrik edilerek dosya üzerinden dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesini, davacı tarafın cevap dilekçelerine karşı vermiş olduğu cevaba cevap dilekçesindeki beyanları kabul etmediklerini, yağ üreticisinin sertifikası ile birlikte davacıya teslim ettiği davaya konu yağların raf ömrünün açık ve net olduğunu, davacı tarafın raf ömrünün kısa olduğu iddiasına yönelik olarak raf ömrü önceden belli olan ürünü almama veyahut da ürünlerinde kullanmadan önce iade etme hakkının bulunduğunu ancak davacının raf ömrünü bilerek davaya konu yağları ürünlerinde kullandığını, peroksit artışı olan ürünlerdeki bozulmanın tatma ve koklama ile kolayca anlaşılabileceğini bu nedenle de ortaya çıkan ayıbın gizli ayıp değil açık bir ayıp olduğunu, davacını ticari defter ve kayıtlarının yerinde ve istinabe yoluyla incelenmesine muvafakatlarının olmadığını, mahkememizce tayin edilecek günde tüm tarafların katılımı ile mahkememiz gözetiminde defter incelemesi yapılması gerektiğini, teknik incelemelerinde Ankara, İzmir, İstanbul’da bulunan üniversitelerden seçilecek gıda mühendisi ve borçlar hukuk da uzman akademisyen bilirkişi heyetince yapılması gerektiğini beyanla talepleri gibi davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … şirketi vekili mahkememize vermiş olduğu 26/05/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davaya konu yağların diğer davalı … şirketine ait olduğunu, alım satım akdi nedeniyle müvekkilinin illiyet bağının olmadığını, müvekkili şirketi husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını bu nedenle öncelikle husumet eksikliğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının hak düşürücü süre içinde iş bu davayı açmadığını bu nedenle de dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacıya satışı yapılan ürünlerin ürün analiz sertifikalarıyla birlikte teslim edildiğini bu durumun yağların teslim edildiği tarih itibariyle peroksit oranının belirlenen standartlara uygun olduğunun kanıtı olduğunu, muhafaza koşullarına bağlı olarak peroksit oranının hızla artabileceğini, davacı şirketin teslim edilen yağları hangi koşullarda muhafaza ettiğine ilişkin bir delilin dosyada mevcut olmadığını, davaya konu edilen yağların başkaca firmalara da satıldığını ancak herhangi bir şikayet ve ayıp ihbarının söz konusu olmadığını, tüketici şikayetli üç ürünün üretim tarihinin davaya konu yağların teslim tarihinden önce olduğunun tespit edildiğini bu nedenle bozulan ürünlerin tamamında davaya konu yağların kullanılıp kullanılmadığının tespit edilmediğini, tespit dosyalarında alınan raporlarda açıkça bozulmanın yağlardan kaynaklı olduğunun da tespit edilmediğini, davacı tarafın dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde deliller ortaya koyduğunu, müvekkili şirket ile bir ticari ilişkisinin bulunmadığını ancak ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine karar verilirse tüm yasal unsurların mevcut olduğunu beyanla açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce Karaman . Asliye Hukuk Mahkemesini … d.iş dosyası, Kırıkkale . Asliye Hukuk mahkemesinin … d.iş sayılı dosyası, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası celp edilmiş, … A.Ş. ve … A.Ş’ne müzekkereler yazılarak davaya konu ürünlere yönelik yapılan müşteri şikayetlerine ilişkin bilgi ve belgeler celp edilmiş, Gıda ve Tarım Bakanlığına müzekkere yazılarak davaya konu edilen ürünlerin üretim tarihi ve üretim yerlerine ilişkin bilgi ve belgeler celp edilmiş, Konya . İcra Müdürlüğünden davalı … şirketine yönelik açılmış olan iflas dosyası celp edilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde muhasebeci bilirkişilerden raporlar alınmış, gıda mühendisi, kimya mühendisi ve hukukçu nitelikli uzman bilirkişi heyetinden dava konusu yağların açık veya gizli ayıplı olup olmadığı ve üretilen malların kalitesi ve piyasaya arzına etkisi olup olmadığı, ayıp ihbarına yönelik görüşlerinin ne olduğu hususlarında rapor aldırılmış, Karaman ve Kırklareli Asliye Hukuk Mahkemeleri aracılığıyla tanık beyanları alınmıştır.
Gıda mühendisi, kimya mühendisi ve hukukçu nitelikli uzman bilirkişi heyeti tarafından mahkememize sunulan 06/01/2020 havale tarihli kök raporda: “Yağ ürctici firmanın tankların üzerine yapıştırılmış ve gerekli bilgilerin tamamını içermeyen etiket uygulaması Türk Gıda Kodeksi’ne aykırı bir durumdur. Hammadde satın alan üretici firmanın ise Türk Gıda Kodeksi’ne aykırı etiket bilgileri ve ayrıca yağın yanında gelen analiz raporuyla tezat bilgiler içermesini gözardı etmesi ve sözlü bilgilerle hareket etmesi yanlış bir uygulamadır. … Bisküvi’nin ISO 9001, ISO 22000, BRC, Helal ve TSE, Çevre Yönetim Sitemi, TSE, Laboratuvar uygunluk belgeleri olan üretici bir firma olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Eğer … Bisküvi, yağlarla birlikte gelen analiz raporlarında yazılı 3 ay raf ömrüne göre yağları üretimde kullanılmaya karar verdi ise gofretlerle ilgili bozulmalardaki sorumluluk yalnızca … Bisküvi’ye aittir Çünkü 3 ay raf Ömrü olan yağların yüksek oranda kullanıldığı gofretlere 1 yıl raf ömrü verilmesi tezat bir durumdur. Öncelikle üretilecek gida ürününün kalitesi, muhafaza şartları ve raf ömrü kullanılan hammaddelerin kalitesi, muhafaza şartları ve raf ömrü ile doğrudan ilgilidir. Eğer … Bisküvi, yağ tanklarının üzerinde yer alan | yıl raf ömrüne göre yağları üretimde kullanmaya karar verdi ise sorumluluk hammadde, firmalarına aittir. Ancak burada … Bisküviye düşen sorumluluk ise tankların üzerindeki etikette yazan raf ömrünün | yıl olma ve aynı zamanda yağların yanında gelen analiz raporlarında raf ömrünün 3 ay olma sebebini araştırıp, bu analiz raporları ile tankların üzerinde gelen etiket bilgilerinin birbiriyle uyumlu hale getirilmesinin teminini sağlamaktır. Hammadde gönderici firmaların aynı yağ için, tankların üzerindeki etiketlere 1 yıl raf ömrü, yanında gönderdiği analiz sertifikalarına ise 3 ay raf ömrü yazması nasıl yanlış bir uygulama ise, hammaddeyi kabul eden ve yukarıda adı geçen ISO, 22000 vb, şertifikalara sahip olan üretici firmanın da hammadde kabulünde iki farklı raf ömrü. yazılı sertifikayla gelmiş hammaddeyle, ilgili gerekli düzeltmeleri yaptırmaksızın tereddütsüz üretimde kullanması yanlış bir uygulamadır. Göfretlere ait şikayetlerin, gofretlerin üretiminden itibaren 2 ila 3 ay sonra geldiği görülmektedir. Bu durum, yağların raf ömrünün 3 ay olması ile bağlantılı olduğuna işaret etmektedir. … Bisküvi’nin belirtmiş olduğu, satın alma aşamasında yağları analiz yapması doğru bir uygulamadır. Üretici firmanın hammaddelerin yanında gelen analiz sertifikalarının doğrulanması/teyit edilmesi amacıyla satlın aldığı hammaddelere, kendi bünyesinde yapabildiği analizleri uygulaması, yapamadığı analizleri ise mümkünse akredite bir dış laboratuvara yaptırması, sahip olduğu sistem belgelerinin de gerekliliğidir. Ünileverin dilekçesinde, 22.01.2015 üretim tarihli ve … Nolu Trio 41 yağının …’ın 22.04.2015 tarihli ve … Nolu fatura ile … Bisküvi ‘ye teslim edildiği beyan edilmektedir. Ünilever’in ürettiği yağın yanında gönderdiği ve raf ömrü 3 sertifikasına göre raf ömrü bitmiş yağ gönderilmiştir. ” şeklinde kanaatlerini bildirmişlerdir.
Gıda mühendisi, kimya mühendisi ve hukukçu nitelikli uzman bilirkişi heyeti tarafından mahkememize sunulan 22/10/2020 havale tarihli ek raporda: ” … Bisküvi Karaman tesisi kalite güvence şefi … tarafından, yağların geldiğinde. Mutlaka peroksit analizine tabi tutulduğu, analiz sonuçlarında problem görülmediği, bahsedilen problemin üzerinde yazan raf ömrü süresince yağların kullanımından sonra üretilen ürünlerde ve kullanılmayan yağların durduğu yerde peroksit oranının sürekli yükseldiği belirtilmiştir. Kırklareli tesisi kalite güvence şefi … tarafından, Karaman tesislerinde satınalınmış yağın Kırklareli tesisine gönderildiği, yapılan kontrollerde yağların genel kriterlere uygun olduğu ve bu şekilde üretime verildiği beyan edilmiştir. Bu yağın Karaman tesislerine Nisan ayında geldiği ancak üretimden sonra takip eden Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında yoğun olarak bu yağ ile üretilen ürünlerde yağ kokusu ve acı tat ile ilgili şikayetlerin geldi ği, yapılan kontrollerde yağların peroksit oranının yüksek olduğu ve sorunun buradan kaynaklandığını tespit ettikleri beyan edilmiştir. Aynı celsede …; yağların kendi firmalarına geldiğinde analiz sertifikasını gördüklerini burada yağın raf ömrünün 3 ay şeklinde yazılı olduğunu, ancak yağ firmasının bu ürünü raf önrünün 12 ay olacak şekilde gönderdiğini, bu beyana istinaden satınalmış olduklarını belirtmiştir. Aynı üretim tarihi ve batch nosuyla tek seferde gelen aynı Trio 41 yağ için, tankların üzerinde bulunan etiketlerde raf ömrü 1 yıl, beraberinde gönderilen analiz sertifikasında ise raf ömrü 3 ay olarak belirtildiği görülmektedir. Gerek yağ üretimi / satışı / dağıtımı yapan firmalar açısından ve gerekse yağı satınalmak suretiyle üreteceği gıda ürünlerinde hammadde olarak, kullanan firma açısından yanlış bir uygulama görülmektedir. Ayrıca 22.01.2015 üretim tarihli ve … Nolu Trio 41 yağın 22.04.2015 tarihli ve … Nolu fatura ile … Bisküvi teslim edildiği beyan edilmektedir. Yağın yanında gönderilen ve raf ömrü 3 ay yazılı/ sertifikasına göre raf ömrü bitmiş / bitmesine bir-iki gün kalmış yağ gönderilmiştir. Kalite güvence şefleri tarafından, farklı iki raf ömrü uygulaması arasında, tankların üzerindeki etikete ve yağ firmasının 12 ay beyanına göre hareket ettikleri belirtilmiştir.” şeklinde kanaatlerini bildirmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, ayıplı ürün satımı nedeniyle uğranıldığı belirtilen maddi ve manevi zararların tazmini istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalıların imal ettiricisi, imal edicisi ve satıcısı oldukları gıda imalatında kullanılan yağdaki peroksit oranının yüksek olması sebebiyle, kendi ürettikleri gofret, çikolata gibi ürünlerde bozulmalar meydana geldiğini ve bundan dolayı maddi ve manevi zarara uğradıklarını ileri sürerek oluşan zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminini talep etmiş; davalılar ise kendilerine husumet düşmeyeceğini, ayıp ihbarlarının süresinde yapılmadığını, davacının ürünlerindeki bozulmanın dava konusu yağdan kaynaklandığının ispatlanamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yargılama sırasında davalı … A.Ş hakkında verilen iflas kararı sebebiyle, müflis davalı şirket yönünden davaya, kayıt kabul davası olarak devam edilmiş ve müflis şirketi iflas idaresinin temsil etmesi sağlanmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalılara husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği, satıma konu ürünün ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbar sürelerine uyulup uyulmadığı, davacının, davalıların kusurundan kaynaklı bir zararının olup olmadığı hususundadır.
Bir ticari satımda, üretici veya üretimi sağlayıcı ile alıcı arasında normalde bir sözleşme ilişkisi yoktur. Ancak öğretide ve uygulamada üretici ile zarar gören arasında böyle bir bağ olmasa bile, Borçlar Kanunu’nun 41. (6098 sayılı TBK’nın 49. ) maddesinin 1. Fıkrası hükmü uyarınca üreticinin sözleşme dışı sorumlu tutulabileceği kabul edilmektedir. Bu madde hükmü uyarınca kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zira, 12.03.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu ile üreticinin sorumluluğu hüküm altına alınmış ve bu konudaki yasa boşluğu giderilmiştir. Üreticinin buradaki sorumluluğu kusur sorumluluğudur. Üretici bulunduğu faaliyet gereği hukuk düzenince gerekli olan ve kendisinden beklenebilen tüm özeni göstermesi, önleyici tedbirler alması gerekir. Üreticinin sorumlu tutulabilmesi için taraflar arasında akdi ilişki bulunması da zorunlu değildir. Üretici BK’nun 41. madde hükmü uyarınca meydana gelen haksız fiilden sorumludur. Ürün ile üretici (Üreticinin fiili ile üründeki ayıp nedeniyle meydana gelen zarar.) arasında uygun illiyet bağı bulunduğu takdirde üretici meydana gelen zararı tazminle yükümlüdür. Nitekim, Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin 16.04.2015 gün, … esas ve … karar, 16.03.2011 gün … esas ve … karar, 11.10.2016 gün … esas ve … karar, . Hukuk Dairesi’nin 05.03.2014 gün … esas ve … karar, 23.10.2014 gün … esas ve … karar, Hukuk Dairesi’nin 11.04.2000 gün, … esas ve … karar, 27.03.1995 gün … esas … karar sayılı kararlarında da üreticinin ayıplı maldan dolayı meydana gelen zarardan sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Bu itibarla, davalı … şirketinin, ayıplı olduğu ileri sürülen dava konusu yağın üreticisi olması, davalı … Gıda şirketinin, ürünün tasarımını ve imalatını yaptırıp piyasaya arzını sağlaması, davalı … Gıda şirketinin de ilgili yağı satan ve fatura eden şirket olması karşısında davalıların pasif husumet ehliyetlerinin olduğunun kabulü gerekmiştir.
Davaya konu uyuşmazlığa satım tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesine göre; “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK’nun 223.maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 223.maddesine göre de; “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
TTK’nın 23/1-c. maddesindeki ticari satıma ilişkin hükümde ayıp, açık ayıp ve basit bir muayene sonucu anlaşılan ayıp niteliğinde olması halinde 2-8 günlük süre içinde ayıp ihbarı yapılması, diğer hallerde TBK’nın 223 maddesi hükmün uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 223. maddesi hükmü uyarınca da ayıp, kullanma sonucu sonradan ortaya çıkarsa derhal satıcıya ihbar edilmesi gerekir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar sayılı kararı: “….Somut olayda satılanın ayıplı olduğu 31.5.2012 tarihinde yapılan düğün sırasında öğrenildiğine göre 6098 sayılı TBK’nun 223. maddesi uyarınca alıcı sonradan anlaşılan bu ayıbı hemen satıcıya bildirmelidir. Bildirmez ise satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Tacirler arasındaki satışlarda ayıp ihbarının 6102 sayılı TTK’nın 18/3 maddesindeki usullerle yapılması gerekir. Dairemizin istikrarlı uygulaması da bu yöndedir. Davacı ayıp ihbarını 25.07.2012 tarihli noter ihtarıyla bildirmiştir. Davalı tarafından davacıya gönderilen elektonik posta mesajında şikayetin alındığına yönelik bir açıklama mevcut ise de elektronik posta mesajının Temmuz 2012 tarihli olduğu gözetildiğinde süresinde usulüne uygun bir ayıp ihbarı bulunmadığının kabulü gerekir. Mahkemece açıklanan bu yönler gözetilmeden delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurması isabetsizdir.” şeklindedir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar sayılı kararı: “…Bu durumda iplikleri partiler halinde teslim alan davalı – birleşen davacının kumaş üretimi ve boyama işlemine geçmeden önce, numune üreterek boyaması ve varsa ayıbı bu şekilde tespit etmesi, ayıbın tespiti halinde davacı – birleşen davalıyı uyarması gerekirken, muayene ve kontrol edimini yerine getirmeden doğrudan kumaş üretimi ve boyama işlemlerini yapması basiretli bir tacir davranışı olarak kabul edilemeyeceği dikkate alınmadan yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” şeklindedir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi … Esas, … Karar Sayılı Kararı: “…Satılan maldaki ayıpların ihbarı, herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır. Ancak, uyuşmazlık halinde ayıp ihbarının yapıldığının kanıtlanması gereklidir. Tacirler arası ticari satımlarda ayıp ihbarı, sözleşmeden dönmeyi de içerdiğinden, 6102 Sayılı TTK’nın 18/3 maddede öngörülen şekilde yapılmalıdır.
Muayene süresi malın teslimi ile başlar. Alıcı muayene sırasında bilirkişiye başvurmak zorunda değildir. Tarafların muayeneyi bir uzmana yaptırmak hususunda bir anlaşması olabileceği gibi düzenli alım satımlarda oluşan örf ve adette bir uzmana başvurmayı gerekli kılabilir. Çok sayıda ve miktarda satım konusunun aynı anda teslim edildiği durumlarda, seçilecek yeterli sayıda örnek üzerinden yapılacak muayene yeterlidir. Ard arda teslimli satım sözleşmelerinde her bir teslim sonrası muayenenin yapılması zorunludur. Numune üzerinde satımlarda ise gerek numune ve gerekse teslim edilen malın muayenesi gerekir. Uyuşmazlık halinde, ayıbın tespiti için uzman bilirkişi değerlendirmesi gerekecektir.
Yukarıda açıklanan yasa maddeleri çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesine gelince; satılan gıda ambalajlarından ilk postanın tesliminden sonra, davalılardan … A.Ş.’nin 09/01/2014 tarihinde davacıya gönderdiği e-posta yazışmaları ile ambalaj malzemelerinden 5.000 adedinin soğuğa karşı dayanıklı olmadığı, iadesi halinde yenilerinin gönderileceğinin bildirildiği, bu miktar için ayıplı üretimin davalı tarafından kabul edildiği taraflar arasında ihtilaf konusu değildir.
Davalılar tarafından, ikinci posta malzeme tesliminden, başka bir ifade ile değiştirilen ürünlerin tesliminden sonra, davacı şirketin müşterilerinin iade faturaları ile bozulan ürünleri iade etmeye başladıkları 17/02/2014 tarihinde öğrenilen ayıp ihbarının 03/06/2014 tarihinde noter marifeti ile satıcıya yapıldığı dosya kapsamıyla sabittir. Satış ilişkisinde davalı-satıcının ağır kusurunun bulunduğu kanıtlanamamıştır. 6102 sayılı TTK’nın 23/1-c maddesinde belirtilen sürelere göre, derhal satıcıya bildirme yükümlülüğü süresi içerisinde yerine getirilmediğinden, davacı, davalı/satıcıdan zararın tazminini talep edemeyecektir. Davacı vekilinin satılan malzemedeki ayıbın gizli ayıp olduğunu ve TTK 18/3 maddesindeki sürelerle bağlı olmadığı yönündeki istinaf sebebinin reddi gerekmiştir…” şeklindedir.
Adana Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi … Esas, … Karar Sayılı Kararı: “..Davacının davalıdan alınan alüminyuma folyonun standartlara uygun olup olmadığı ve bu ürünün suyun tadını ve kokusunu değiştirip değiştirmediğine ilişkin yukarıda belirtilen yönetmeliğin amacına uygun denetim yapmadan bu ürünü kullanarak piyasaya sürdüğü ve ürünün piyasaya sürülmesinden yaklaşık 2 ay sonra ilk şikayetin 15.04.2014 tarihli tutanakla aynı gün faksla davacıya bildirildiği, davacının bu şikayeti aldığı halde davalıya karşı ayıp ihbarında bulunmadığı ve davacının bu şikayetten yaklaşık bir ay sonra 15.05.2014 tarihinde dava dışı bir şirkete karşı ilk tespit davasını açtığı anlaşılmakla, tüm bu nedenlerle davacının TTK’nun 23/son maddesi uyarınca 8 günlük süre içinde muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi, bu mallara ilişkin şikayetlerin alınmasına müteakip BK’nun 223/2 maddesi uyarınca da “derhal ihbar” şartını yerine getirmediği, bu nedenlerle süresinde ayıp ihbarında bulunmayan davacı malı ayıbı ile kabul etmiş sayılacağından davalıdan talepte bulunamaz. (Yargıtay .HD’sinin … -… EK sayılı kararı, Yargıtay .HD’sinin … -… EK sayılı kararları bu yöndedir)…” şeklindedir.
Dava taraflarının iddia ve savunmaları ile dosyaya sundukları deliller, yukarıda yer verilen yasa hükümleri ve yüksek mahkeme içtihatları ile aldırılan bilirkişi heyeti raporu birlikte değerlendirildiğinde; Davacı şirketin, ürettiği ürünlerin ambalajlarında da belirtili olan ISO 9001, ISO 22000, BRC, Helal ve TSE, Çevre Yönetim Sitemi gibi kalite standardına ilişkin uygunluk belgeleri olan gıda üreticisi bir firma olduğu, hal böyle olmakla gıda üretiminde kullandığı dava konusu yağın, kalitesini ve uygunluğunu gerekli ekipmanlar ve uzmanlar eliyle derhal muayene ettirmesi gerekmektedir. Salt kendisine gelen yağların üzerindeki son kullanma tarihine veya satıcının gönderdiği analiz raporlarına göre hareket ederek sağlık açısından risk oluşturabilecek şekilde kendisi veya bağımsız bir uzman ekip tarafından muayene yaptırılmaksızın kendisine gelen hammaddeyi üretimde kullanmasının ve ürünlerine bunu göre raf ömrü belirlemesinin almış bulunduğu sertifikalara ve basiretli tacir ilkesine aykırı niteliktedir. Buradan hareketle davacının TTK 23/1-c maddesinde düzenlenen 2-8 günlük ayıp ihbarı sürelerine uygun hareket etmediği, kaldı ki tüketiciler tarafından yapılan ilk şikayet tarihi ile analiz yaptırma ve bunun davalılara bildirilmesi arasında geçen süre dikkate alındığında somut olayda TBK 223. Maddesinde düzenlenen derhal bildirim koşuluna göre de hareket edilmediği anlaşılmakla; ayıp ihbarının zamanında yapılmaması sebebiyle davacının satın aldığı ürünü olduğu gibi kabul ettiği ve bundan doğan bir zararı varsa bile bunun tazminini isteyemeyeceği kanaatine varılmakla davanın reddi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Peşin alınan 8.709,53TL ve yargılama sırasında alınan 14.780,95TL ıslah harcı toplamı olan 23.490,48TL harçtan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70TL harcın mahsubu ile fazla alınan 23.409,78TL artan karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … NAKLİYE AMBALAJ VE BASKI SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ tarafından yapılan 4,30TL vekalet suret harcı ve 50,00TL posta-tebligat gideri olmak üzere toplam 54,30TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan 5,20TL vekalet suret harcı ve 150,00TL posta-tebligat gideri olmak üzere toplam 155,20TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
6-Davalı … tarafından yapılan 51,00TL posta-tebligat gideri olan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
7-Davalılar … ve … vekilleri yararına maddi tazminat davası yönünden AAÜT’nin 13/4 maddesine göre hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile … ve …’ye verilmesine,
8-Davalılar … ve … vekilleri yararına manevi tazminat davası yönünden AAÜT’nin 10/3 maddesine göre hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile … ve …’ye verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalanın karar kesinleştiğinde ilgili taraflara iadesine,
Dair ; davacı vekili Av. …, davalı … … vekili Av. …, davalı … vekilinin yüzlerine karşı, iflas idaresinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.30/11/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır