Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/893 E. 2023/8 K. 04.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1- … – … …
2-
: 3- … – … …
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Konya . Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı karar ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sırasına kaydedildiği, adı geçen mahkemenin kapatılması sonucu dosyanın mahkememize devredilerek yukarıda yazılı esas sırasına kaydedildiği anlaşılmakla yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacı vekili Konya . Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu 09/07/2012 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatifin başlangıçta … Kooperatifi ismiyle 2006 yılında kurulduğunu sonrasında 2008 yılında davalı … tarafından devralındığını ve isminin … Kooperatifi olarak değiştirildiğini, isim değişikliği ile davalının kooperatifi 290.000,00TL (ikiyüzdoksanbinTL) bakiye ile devraldığını, …’in kooperatifin kurulmasını sağlayan yüklenici firma sahibi olduğunu, davalı …’ın eski yönetim kurulu başkanı olduğunu, diğer davalı …’ın ise eski yönetim kurulu üçüncü yedek üyesi olduğunu, davalı …’in eski yönetim kurulunu kendisinin belirleyerek kooperatifi istediği şekilde yönettiğini, yapılan işlerin çoğunun usulsüz ve suç teşkil eden işler olduğunu, kooperatifin 2012 tarihindeki genel kurula sunulan denetim raporunda da davalı …’in kooperatifin işleriyle ilgili yönetim kurulunun yetkilerini gasp ettiğinin raporlandığını, yeni yönetimin seçilerek görevi devralmasıyla kooperatif defter ve kayıtlarında yapılan birçok usulsüz işin tespit edildiğini yine yeni seçilen yönetim kuruluna davalılar hakkında birçok şikayetler geldiğini, yapılan genel kurulda davalı eski yönetim kurulu başkanı …’ın ibra edilmediğini, genel kurulda alınan kararla Hesap Tetkik Komisyonu kurulduğunu, komisyonun incelemeleri sonucu ödenmiş birçok aidat ödemesi olmasına rağmen ödemelerin ortada olmadığının tespit edildiğini, 1.723.454,00TL’nin ortada olmadığının anlaşıldığını, yapılan aidat ödemelerinin birçoğunun davalı …’e yapıldığını ancak ödenen paraların nerede olduğunun belli olmadığını, yine eski yönetim döneminden 97.000,00TL’lik vergi borcunun olduğunun tespit edildiğini, yine komisyon tarafından …’in kendisine ve yakınlarına kooperatif kaynakları kullanılarak yapılan 328.050,00TL harcama olduğunun tespit edildiğini, …’in davalılar ile birlikte kooperatifi haksız ve hukuka aykırı olacak şekilde işlemler yaparak zarara uğratmış olduklarının kooperatif kayıtlarından ortaya çıktığını, davalılar hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu beyanla fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla öncelikle ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararı verilerek davalı … üzerine Selçuklu ve Meram Tapu Müdürlüklerinde kayıtlı taşınmazlara tedbir ve haciz konulmasına, maddi zararlarının dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 21/04/2021 havale tarihli talep dilekçesinde özetle; dava dilekçelerindeki talebin 8.000,00TL olduğuna yönelik değerlendirmenin doğru olmadığını, mahkememizce belirlenen 2.029.837,80TL’lik tazminat alacağına yönelik dava değeri üzerinden 13/10/2015 tarihinde eksik harcın tamamlandığını, dava değerinin bu miktara arttırılmış olup bu miktar üzerinden dosya üzerinden taşınmazlar üzerine yeniden tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili Konya . Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu 10/09/2012 tarihli cevap dilekçesinde özetle; öncelikle açılan davanın kooperatifler kanunu gereğince genel kuruldan izin alınarak veya denetçiler tarafından açılması gerektiğini bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, açılan davanın yönetim kurulu üyelerinin tamamına yönelik açılmadığını, iddia edilen iş ve eylemlerin müvekkilinin sorumlu olmadığı dönemlerde gerçekleşmiş olabileceğini, bu dönemlere ilişkin olarak müvekkiline sorumluluk yönetilemeyeceğini, yönetim kurulu diğer kişilere de davanın yöneltilmesi gerektiğini, sorumluğunun yönetim kurulunda olabileceğini, müvekkilinin kooperatifi zarara uğratacak hiçbir iş yapmadığını, iddiaları kabul etmediklerini, müvekkilinin görevde olduğu dönemlere ilişkin iddiaların davacı tarafça açıkça belirlenerek açıklanması gerektiğini, iddiaların hiçbirini kabul etmemekle birlikte alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılara usulünce yapılan tebligata rağmen dosyaya cevap dilekçesi sunmadıkları anlaşılmış, bu davalılar vekili duruşmalardaki beyanlarında ve celse arasındaki talep ve beyan dilekçelerinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
Mahkememizce, Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, mahkememiz … esas sayılı dosyası, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası celp edilip incelenmiş, inşaat mühendisi, muhasebeci ve kooperatif hukukunda uzman bilirkişi heyetiyle birlikte mahallinde keşif yapılarak bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor alınmıştır.
DAVANIN NİTELİĞİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, kooperatif yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna dair tazminat davasıdır.
Davacı kooperatif vekili tarafından, davalıların kooperatif iş ve işlemlerinde bir takım usulsüzlükler ve haksız uygulamalar yapması sebebiyle kooperatifin zarara uğradığını ileri sürülerek kısmi dava yoluyla fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak oluşan 8.000,00TL’lik zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini dava edilmiştir. Davalılar ise yukarıda özetlendiği şekilde davanın reddini savunmuştur.
Her ne kadar mahkememizce 06/05/2015 tarihindeki celsede davacı vekiline eksik harcı tamamlamak üzere süre verilmiş ve davacı tarafça 13/10/2015 tarihinde dosyaya tamamlama harcı yatırılmış ise de; davanın kısmi dava olarak açıldığı, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre yöneticinin sorumluluğundan kaynaklı tazminat davasının kısmi dava olarak açılmasında bir sakınca olmadığı, dava, açıkça belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmediğinden 13/10/2015 tarihinde yapılan harç ikmalinin bedel arttırım olarak kabul edilemeyeceği, buna karşılık davacı vekilinin dosyaya sunduğu ve bir örneği davalıya tebliğ edilen 21/04/2021 tarihli dilekçede 2.029.837,80TL’lik tazminat alacağından sözü edilerek bu miktar üzerinden tamamlama harcının yatırılması sebebiyle bu dilekçenin ıslah dilekçesi olarak kabul edilmesi gerektiği, ıslah sadece bir kez yapılabileceğinden davacı vekilinin en son sunduğu 26/12/2022 tarihli dilekçenin ıslah olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmış ve yargılama sözü edilen bu hususlar kapsamında yürütülmüştür.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 98. maddesinde, bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim Şirketlere ait hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu ile ilgili davalarda, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun ilgili maddeleri ile TTK’nın ilgili düzenlemelerinin esas alınması gerekecektir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 59/3. maddesinde; “Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur” hükmüne yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/3. fıkrada ise, “Yönetim kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar” hükmüne yer verilmiştir. Aynı yasanın 98. maddesi yollaması ile dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nın 553. maddesinde, kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğu başlığı altında, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete, hem pay sahiplerine hemde şirket alacaklılarına karşı verdikleri zararlardan sorumlu oldukları 555. maddede, şirketin uğradığı zararın tazminini şirket veya her bir pay sahibinin isteyebileceği, pay sahiplerinin tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebileceği belirtilmiştir.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin … Esas, … Karar sayılı ilamı; “…Mahkemece, iddia, savunma , benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 12.09.2012 tarih ve … E – … K sayılı ilamıyla, davalılardan … , … ve … cevap dilekçelerinde zamanaşımı def’inde bulunmalarına rağmen, mahkemece bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği, kooperatifin kontrol mühendisi olan davalı … yüklenen sorumluluğun dayanaklarının tartışılmadığı gerekçesiyle hüküm bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davaya konu zararlandırıcı olayın 31.10.1996 tarihinde gerçekleştiği, davanın ise 15.06.2005 tarihinde açıldığı, bu nedenle, davalılar … , … ve … yönünden davacının talebinin zamanaşımına uğradığı; davalı … ise yönetim kurulu üyeliği bulunmadığından hakkında 1163 sayılı Yasanın 62. maddesine göre sorumluluk davası açılamayacağı gerekçesiyle, davanın davalı … yönünden husumet yokluğundan, davalılar …, … ve … yönünden ise zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,… ” şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin … Esas, … Karar sayılı ilamı; “…Somut olayda, iddia edilen zarar, kooperatif bakımından doğrudan, davacı bakımından dolaylı zarar olup, hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. Doğrudan zararın tazminini kooperatif, TTK’nın 341. madde hükmündeki usule uyarak 336/5. maddesi uyarınca yöneticilerden isteyebileceği gibi, ortak dahi dolaylı zarara uğradığı iddiasıyla 340. maddesi yollamasıyla 309/1. madde hükmü uyarınca kooperatife ödenmesini isteyerek yöneticilere dava açabilir. Her iki davada da husumet yöneticilere yöneltilmekte, davacı taraf değişmektedir. Davacı, kendi adına tahsilini istediği zararın, aslında dolaylı zarar olmasına göre, doğrudan zararını kanıtlayamadığı anlaşılmakta olup, mahkemenin gerekçesi de yönetim kurulu üyesi davalı … bakımından bu anlama gelmekte, diğer davalı hakkında davanın pasif husumet yokluğu gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,” şeklinde karar verilmiştir.
Dosyaya celp edilen Ticari Sicil kayıtlarından tespit edildiği üzere, davacı … Kooperatifinin ana sözleşmesi ile ilk genel kurul toplantısına kadar …, … ve … yönetim kurulu üyeliğine seçildikleri, Kooperatifinin 10/01/2009 tarihli genel kurul toplantısında …’ın yönetim kurulu başkanlığına, … yönetim kurulu Başkan yardımcılığına, Levent Kocabıyık’ın yönetim kurulu muhasip üyeliğine 3 yıl süre ile seçildikleri, Kooperatifinin 29/05/2011 tarihli genel kurul toplantısında …’ın yönetim kurulu başkanlığına, … yönetim kurulu Başkan yardımcılığına, … yönetim kurulu muhasip üyeliğine 3 yıl süre ile seçildikleri, Kooperatifinin 30/05/2012 tarihli genel kurul toplantısında … yönetim kurulu başkanlığına, … yönetim kurulu Başkan yardımcılığına, … yönetim kurulu muhasip üyeliğine 3 yıl süre ile seçildikleri, …’in ve …’ın kooperatif memuru ya da yöneticisi olmasına dair yönetim kurulu tarafından alınan bir karar bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda yer verilen emsal Yargıtay içtihatlarında ifade edildiği üzere, kooperatif yöneticisi veya kooperatif memuru sıfatı bulunmayan kişilere karşı yöneticinin sorumluluğu saiki ile husumet yöneltilemez. Kooperatifte yönetici veya memurluk sıfatı bulunmayanların fiili organ gibi hareket etmeleri halinde Kooperatifler Kanunu’nun 62. maddesi kapsamımda sorumluluklarına gidilemez. Somut olayda, davalılardan … ve …’ın dava dilekçesinde belirtilen dönemlerde yönetici veya memur sıfatlarının bulunmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Ne yürürlükteki mevzuatta ne de Yüksek Mahkeme içtihatlarında fiili organ niteliğindeki kişilere karşı sorumluluk davası açılabileceği yönünde bir hüküm ve tespite yer verilmemiştir. Hal böyle olmakla adı geçen davalılar yönünden pasif husumet eksikliği sebebiyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Diğer yandan davalı …’ın dava dilekçesinde belirtilen usulsüz harcama ve tahsislerin yapıldığı dönemde bizzat kooperatif yöneticisi olması sebebiyle kendisine husumet yöneltilmesinde bir sakınca görülmemiştir.
Davalı … vekili tarafından zamanaşımı iddiasında bulunulmuştur.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 98. Maddesinin yollaması ile somut olayda uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nun 560.maddesi;”Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Davalı …’a yöneltilen iddiaların TCK’daki karşılığı görevi kötüye kullanma suçu kapsamında kaldığından ve bu suç için uzamış zamanaşımı süresi 8 yıl olduğundan davalı vekilinin zamanaşımı defi yerinde görülmemiştir.
Öte yandan davalı vekili tarafından davalı … hakkında isnat konusu dönemlere ilişkin genel kurulda ibra kararı alındığı ve bu sebeple adı geçen davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği ileri sürülmüştür. Davacı kooperatifin 2008, 2009 ve 2010 yılı genel kurullarında yönetim kurulu üyelerinin ibra edildikleri, buna karşılık 2011 yılı genel kurul kararlarında ise ibra edilmedikleri anlaşılmaktadır. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, yöneticilerin sorumluluktan kurtulabilmesi için ibranın açık ibra niteliğinde, yani bilançonun tüm ayrıntılarıyla açıklanıp incelenmesi ve genel kurulun bilgisine sunulması gerekmektedir. Kooperatif tarafından alınan genel kurul kararlarındaki ibralar açık ibra niteliğinde olmadığından davalı vekilinin söz konusu savunmaları yerinde görülmemiştir.
Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında yürütülen yargılamanın iş bu dosyadaki yargılama konusuyla ilintili olduğu anlaşılmakla neticesinin beklenilmesine karar vermek gerekmiştir. Söz konusu dosyanın incelenmesinde; müştekisinin mahkememiz dosyası davacısı ve dava dışı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olduğu, sanıklarının mahkememiz dosyası davalılarından … ve … ile dava dışı şahıslar olduğu, mahkemece 02/12/2021 tarih ve … esas … karar sayılı kararının istinaf edildiği, Ankara BAM . Ceza Dairesinin 29/06/2022 tarih ve … esas, … karar sayılı kesin kararı ile, yerel mahkemece verilen nihai kararın kaldırılarak mahkememiz davalılarından … hakkında görevi kötüye kullanma suçundan neticeten 18.000,00TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, … hakkında görevi kötüye kullanma suçundan 11.250,00TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre ceza mahkemesinin maddi vakaların oluş şekline ve fiilin hukuka aykırılığının tespitine dair kararları hukuk mahkemeleri açısından bağlayıcı niteliktedir.
“Ceza davasında hükme dayanak yapılan maddi olgularla ve özellikle eylemin hukuka aykırılığını ve failini belirleyen, mahkumiyet kararının bu yönlerinin hukuk hakimini bağlayacağı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hususlarının doktrinde ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında kabul edilmekte olduğu, bunun yanında, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıdığı, (YHGK’nın 23.01.1985 gün ve … esas, … karar sayılı ilamı) ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgular hakkındaki kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturacağı, bunun nedeninin, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli bir konumda olmasından kaynaklandığı, böylece, kural olarak hukuk hakiminin ceza yasasındaki hükümlerle ve ceza hakiminin kararıyla bağlı tutulmadığı, ancak ceza yargılamasındaki mahkumiyet kararı, kusurun takdiri ve zarar tutarının saptanması konusunda hukuk hakimini bağlamaz ise de; mahkumiyet kararı, eylemin haksızlığını ve sanık tarafından işlendiği hususları hukuk hakimini bağlayıcı niteliktedir. (… , Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s. 22 vd; … , Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, S. 844; YHGK’nın 28.03.2012 gün ve … esas, … karar sayılı ilamı)”
Yukarıda belirtilen Ankara BAM . Ceza Dairesinin 29/06/2022 tarih ve … esas, … karar sayılı kararında, dava dilekçesinde belirtilen şekilde davalı …’ın kooperatif yöneticisi olduğu dönemde bir takım usulsüzlükler ve haksız uygulamalar yapması sebebiyle kooperatifin zarara uğradığı tespit edilmiş ve eylemine uyan görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırılması yoluna gidilmiştir.
Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan mahallinde keşif yapılarak inşaat mühendisi, muhasebeci ve kooperatif hukukunda uzman bilirkişi heyetince mahkememize sunulan 30/06/2015 tarihli ek raporda özetle; “…Davacı kooperatifin incelenen mevcut defter ve belgelerine göre; 2008-2012 yıllarında 3.527.972,00 TL üye aidatı tahsilâtı kaydı yaptığı, 480.856,98 TL inşaat harcamaları kaydı yaptığı,512.121,78 TL inşaat ssk giderleri kaydı yaptığı, 18.720,00TL ise Mehmet Ali Kılınçarslan isminde avans kaydı yapıldığı, 2.622.690,90 TL Muhtelif Avanslar isminde avans kaydı yapıldığı, 32.444,88 TL kooperatif genel giderler kaydı yapıldığı, 91.830,06 TL personel maaşları kaydı yapıldığı, 2008-2012 yılları arasında inşaata harcanan giderler ilte verilen avanslar toplamının 3.122.267,88 TL olduğu, Ancak inşaat mühendisi bitirkişi tespitine göre her iki bloğun maliyetinin 1.092.430,08 TL olduğu, arada oluşan farkın 2.029,837,80 TL olduğu, dolayısıyla davacı kooperatifin yöneticilerinin söz konusu miktara ilişkin harcamaları belgelendirerek ilgili avans hesaplarının kapatılmaması sebebiyle kooperatifin söz konusu miktar kadar zarara uğradığı …” kanaatleri bildirilmiştir.
Bu itibarla kooperatif yöneticisi olan davalı …’ın yöneticilik sıfatının gerektirdiği özen ve bağlılık yükümlülüklerine aykırı hareketleri sebebiyle kesinleşen ceza mahkemesi kararında da belirtildiği üzere görevini kötüye kullanarak davacı … 2.029,837,80 TL zarara uğrattığı, bu zararın kendisinden tazmininin gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)-DAVANIN DAVALILAR … VE … YÖNÜNDEN PASİF HUSUMET EKSİKLİĞİNDEN USULDEN REDDİNE,
1)Davalı … tarafından yapılan 3,30TL vekalet suret harcı yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
2)Davalı … tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3)Davalılar … ve … vekili yararına AAÜT 7/2.maddesine göre hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar … ve …’a verilmesine,
B)-DAVANIN DAVALI … YÖNÜNDEN KABULÜ İLE;
1)2.029.837,80TL’nin;
-8.000,00TL’si için dava tarihi olan 10/07/2012 tarihinden, 2.021.837,80TL’si için ıslah tarihi olan 21/04/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
2)Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 138.658,22TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 118,80TL peşin harç ve yargılama sırasında alınan 36.572,28TL ıslah harcı toplamı olan 36.691,08TL harcın mahsubu ile bakiye 101.967,14TL harcın davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
3)Davacı tarafından yapılan 21,15TL başvuru harcı, 118,80TL peşin harç, 34,80TL tedbir harcı, 97,70TL ihtiyati haciz harcı ve 36.572,28TL ıslah harcı olmak üzere toplam 36.844,73TL harcın davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
4)Davacı tarafından yapılan 148,20TL posta-tebligat gideri (davalı … ve … için yapılan giderler çıkarılmıştır), 1.050,00TL bilirkişi ücreti, 3,30TL vekalet suret harcı ve 177,50TL keşif harcı olmak üzere toplam 1.379,00TL yargılama giderinin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
5)Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 200.491,89TL vekalet ücretinin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
D)Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/01/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …