Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/855 E. 2022/23 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 08/04/2011 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkiline satmış olduğu çeşitli makine ve tesisatlar karşılığında 5 adet fatura düzenlenerek davalı şirkete verildiğini, verilen 5 faturanın toplam bedelinin 507.990,00TL olduğunu, fatura bedeli olarak davalıya müvekkil tarafından 6 adet çek verildiğini, verilen çeklerden 288.496,65TL’lik çek bedelinin 10/12/2010 tarihinde ödendiğini, alınan makinelerden kantar makinesinin icra dosyasından hacizli olup Konya . İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile verilen karar doğrultusunda muvazaalı olduğu gerekçesi ile istihkak iddiasının reddedildiğini, haciz nedeniyle kantar makinesinin 3.bir şahsa yediemin olarak bırakıldığını, müvekkilinin parasını ödediği kantar makinesine zilyet olamadığını, yine faturaya konu davalı şirketten alınan titreşimli elek ve primer darbeli kırıcı, kodnveyör bant makinelerinin de Konya . İcra Müdürlüğünün … ve … sayılı dosyalarından hacizli olup davalı şirket ortağı ve yetkilisi olan … kardeşi olan … yediemin olarak bırakıldığını, müvekkilinin bu makineler üzerinde de zilyet olamadığını, ödenen çek dışında kalan ve vadesi gelmemiş olan çek bedellerinin de ödenmesi ile makineleri teslim edemeyen davalının sebepsiz zenginleşeceğini bu nedenle ödenen paranın ve vadesi gelmemiş çeklerin iade edilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşme gereğince müvekkilinin edimini yerine getirdiğini ancak davalı şirketin makineleri teslim etmeyerek edimini yerine getirmediğini bu nedenle sözleşmenin feshedilmesi gerektiğini beyanla öncelikle vadesi gelmeyen çeklere ödenmemesi için tedbir kararı verilmesini, taraflar arasındaki sözleşmenin feshini, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini, vadesi gelmeyen çeklerin müvekkiline iadesini, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 10.000,00TL satım bedelinden doğan ticari faizin davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 21/06/2011 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; iş bu davanın konusunun satın alınan makinelerin müvekkiline devredilmemesi nedeniyle sözleşmenin feshedilmesi, sebepsiz zenginleşmeye konu olan vadesi gelmemiş çeklerin iadesi ve sözleşme gereğince edimini yerine getirmeyen davalıya karşı müvekkilinin edimini yerine getirme yükümlülüğünden kurtarılması olduğunu, sözleşmeye konu makinelerin bir kısmının hacizli olup müvekkiline devrinin yapılmadığını, davalının başka bir firmadan devraldığı makineleri muvazaalı olduğunu bilerek müvekkile sattığını sonrasında dava tarihi itibariyle devrini yapamadığını, devredilerek teslimi yapılamayan makine bedellerinin davalı tarafça tahsil edilmesinin sebepsiz zenginleşmeye yol açacağını, devri yapılamayan makinelerin müvekkilce çalıştırılıyor olmasının hiçbir hukuki değerinin olmadığını, faturalara ilişkin davalı tarafça başlatılan icra takibinin makinelerin müvekkile teslim edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine başlatıldığını beyanla davalının hukuki dayanaktan yoksun cevaplarına itibar edilmemesini, talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 04/05/2011 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin çeşitli büyük ihaleler aldığını, … köyü mevkinde satılan tesisin teslim edildiğini, davacı şirketin satın aldığı tesisi kullandığının ispatlı olduğunu, müvekkilinin satmış olduğu tesislere ilişkin ödenmeyen fatura bedeli için icra takibi başlattığını, davacı tarafın icra takibine itiraz ettiğini, itiraz üzerine itirazın iptali davası açılacakken davacı tarafın avukatının Konya’ya gelerek yapılan görüşme sonrası yapılan anlaşma ile icra takibinden feragat edildiğini ve buna ilişkin belge düzenlenerek davacı tarafın avukatına verildiğini, yapılan anlaşma gereğince alınan her biri 45.000,00TL’lik 6 adet çekin müvekkili tarafından ticarette kullanılarak cirolandığını ve üçüncü şahıslara verildiğini ancak mahkememizce verilen tedbir kararı ile cirolanan ilk tarihli çekin ödenmemesi üzerine davadan haberdar olduklarını, taraflar arasında hukuki bir sorun olmadığını, tesisin içinde bulunan satışa konu bazı makinelere haciz işlemi yapıldığını ancak haciz zaptında yeni tarihli olarak kiraya verildiği beyan edilerek muhafaza işlemi yapılmadığını, hacze konu icra takiplerine ilişkin Konya . İcra Hukuk Mahkemesinde açılan davanın halen derdest olduğunu beyanla mahkememizce verilen tedbir kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 23/05/2017 havale tarihli esasa ilişkin beyan dilekçesinde özetle; anlaşma gereğince satılan makinelerin davacı tarafa teslim edildiğini, satış işlemlerinin iki tarafında ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, önceki beyanlarında bahsedildiği üzere verilen çeklere ilişkin mahkememizce verilen tedbir kararının kalkması ile çek bedellerinin 3. şahıslara ödendiğini, dava dilekçesinde harca esas olarak gösterilen değerin gerçek dava değeri olmadığını ve eksik harcın tamamlattırılmasını, hacizli olduğu iddia edilen makinelerin muhafaza altına alınmadığını ve davacı şirketin işlettiği tesiste kullanıldığını, makinelerin teslim edilmediği iddiasının haksız olduğunu, iadesi istenilen çeklerinde davacı tarafça icra takibine de konu olan fatura bedellerine karşı verildiğini, faturanın kesilip teslim yapılmamasının hukuka aykırı olup faturalara karşı itiraz sürelerinin de geçtiğini, davacı tarafın ticari defterlerinin tasdikli olup tüm fatura ve çeklerin ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, fatura bedellerinin bir kısmının nakit bir kısmının da çek verilerek ödendiğini beyanla 513.000,00TL toplam bedelli faturalara ilişkin makinelerin tamamının davacı tarafa teslim edildiğini, bir kısım makineler üzerinde haciz olduğunu ancak haczedilen makinelerden de hacizlerin kaldırıldığını, usul ve yasaya aykırı olarak açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER :
Mahkememizce taraf vekillerinin bildirmiş olduğu deliller toplanmış, Konya . İcra Müdürlüğünün … , … , … , … , … esas sayılı dosyaları, Konya . İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Konya . İcra Müdürlüğünün … , … , … , … , … esas sayılı dosyaları, Konya . İcra Hukuk Mahkemesinin … ve … esas sayılı dosyaları, Konya . İcra Hukuk Mahkemesinin … ve … esas sayılı dosyaları, Konya . İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası celp edilip incelenmiş, tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak SMMM bilirkişisinden rapor alınmıştır.
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜKTEN SONRA VARILAN KANAATE GÖRE;
Dava, çekten dolayı borçlu olunmadığının tespiti ve sözleşmenin feshi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalıdan satın alınan bir takım ticari mallara karşılık olarak davalı şirkete müvekkili tarafından 5 adet çek keşide edilerek teslim edildiğini, buna karşılık satın alınan malların bir kısmının teslim edilmediğini, bir kısmının davalı hakkındaki icra takiplerinde muhafaza altına alındığını, davalının satım sözleşmesinden doğan edimini yerine getirmediğini ileri sürerek dava konusu çeklerden dolayı borçlu olmadıklarının tespitini ve sözleşmenin feshini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili ise, taraflar arasındaki satıma konu olan malların davacıya teslim edildiğini hatta anlaşma protokolü düzenlendiğini, bedelsizlik iddiasının dayanağının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle borcun düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir.
Somut olayda, davacı, dava ve takip konusu çeklerdeki imzasını inkar etmemiş, çeklerin karşılığı olarak teslim edilmesi gereken malların kendisine teslim edilmediğini beyanla menfi tespit talebinde bulunmuştur.
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, çek, bir ödeme vasıtası olup keşide edilmek veya ciro yapılmak suretiyle devredilmesi halinde kayıtsız şartsız borç ikrarını içerir. Bu durumda çekin, oluşan borca karşılık verildiğinin kabulü gerekir. Aksinin, yani çekin bedelsiz olduğunun iddia edilmesi halinde bunu iddia eden tarafın iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekir.
Eldeki davada, ispat yükü davacıda olup, davacının çeklerden dolayı borçlu olmadığını ispatlaması gerektiği kanaatine varılmıştır. Davacı, iddialarını ispata yarar dosyaya yazılı delil sunamamıştır. Tarafların ticari defterlerini inceleyen bilirkişi tarafından dosyaya sunulan rapordaki tespitlerin de kesin borç ikrarı niteliğindeki çeklerin aksini ispata elverişli olmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davacı vekiline dayandığı yemin delili hatırlatılmış ve davacı vekili yemine dayanarak yemin metnini dosyaya sunmuştur. Ne var ki davalı şirketin tek yetkilisi ve tek ortağı olan Önder Bezirci’nin UYAP’tan alınan nüfus kayıt örneğine göre 19/09/2017 tarihinde vefat ettiği, şirketin yemini eda edebilecek bir yetkilisinin olmadığı anlaşılmıştır. Davalı şirket, getirtilen ticari sicil kayıtlarına göre halen aktif bir şirkettir. Bu noktadan sonra davacı vekiline dayandığı yemin delilinin edasını sağlamak üzere davalı şirkete bir kayyım ettirmek üzere Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açmak ve kayyım atandığında kayyıma dava evrakları ile yeminle ilgili hususları tebliğ ettirmek üzere süre tanınmıştır. İkinci defa ve bu kez kesin olarak verilen süreye rağmen davacı taraf söz konusu kayyım davasının açıldığıyla ilgili mahkememize herhangi bir bildirimde bulunmamıştır. Bu itibarla ispat yükü kendisinde olan davacı iddialarını yazılı delille ispatlayamadığından ve dayanılan yemin delilinin eda ettirilmesine ilişkin usuli işlemler yerine getirilmediğinden davanın reddi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Peşin alınan 3.489,75TL ve yargılama sırasında alınan 9.489,48TL harcın toplamı olan 12.953,23TL harçtan alınması gereken 80,70TL harcın mahsubu ile fazla alınan 12.872,53TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 54.974,83TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair ; davalı vekilinin yüzüne karşı, mazereti reddedilen davacı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/01/2022

Başkan Üye Üye Katip